Kuran'da kozmolojiMCC

320# Kuran’a göre gökler (MCC)

Kuran’a göre gökler kavramı en çok karıştırılan konulardan birisidir. Kuran’ın mucizevi tasvirleri, bilgi eksikliğinden dolayı doğru şekilde kavranmazsa bilimsel çelişki zannedilmekte veya ard niyetli kişiler tarafından öyle gösterilmektedir. Kuran’da gökler kavramının karıştırılmasının bir nedeni bu ayetlerin müteşabih (her iki zamanın anlayışına da uygun ayetler) olmasından kaynaklanmaktadır.

Kuran’a göre gökler kavramını doğru anlamanın bir diğer şartı da şudur ki; kutsal kitapların kendi indiği devrin literatürü ve kelimeleri ile sınırlanmış ifadelerle her şeyi anlattığını anlamalıyız. Yani Allah kelamının verdiği bilgi, dilin anlatım kapasitesi ve insanın anlayış seviyesi ile sınırlıdır. Bu yüzden sahabelerin evren anlayışını alt üst etmeyen fakat bilimsel gerçekleri de çok iyi açıklayan ifadeler kullanılmıştır. Yani bilimle de ters düşmemiş tam tersine mucize bilgiler vermiştir.

Kuran’da göklerden bahseden ayetler

Kuran indiği devirde atmosfer ve uzay ayrımı yoktu. Yerden yukarıya bakıldığında hem bulutların gezdiği alana, hem yıldızların içinde bulunduğu alana gök diyorlardı. Farklı farklı kavramlar kullanılmıyordu. Bu yüzden Kuran’da her iki mekân içinde olan olayları gök veya gökler diyerek anlattı. Kuran’a göre gökler, atmosferimiz ve evrenimiz dâhil yukarıya baktığımızda gördüğümüz tüm yapılardır. Bu yüzden Kuran’da gökler tabiri bazen atmosferi anlatır bazen ise tüm uzayı anlatır. Yani Kuran’a göre gökler bazen atmosferdir bazen tüm evrendir.

İlgili Makaleler
göklerin katları

Atmosferden bahseden ayetler (Kuran’da gökler kavramı)

Örneğin gökleri atmosfer ve uzay diye ayırıyorsak şu ayetlerin atmosferden bahseden guruba girdiğini söyleyebiliriz:

Rum Suresi, 48: Allah O’dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına yağmuru nasip edince, onlar seviniverirler.

Hicr Suresi, 22: Aşılayıcı, bereket verici rüzgârları gönderiyor ve ayrıca susuzluğunuzu gidermek için gökten su indiriyoruz; yoksa onun kaynağını elinde tutan siz değilsiniz.

Tekvir Suresi, 11. ayet: Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman

313 nolu Kıyamet yazısında açıkladığımız gibi, bu ayette kullanılan kelime soymak kelimesidir ve portakalın kabuğunu soymak veya kesilen hayvanın derisini yüzmek gibi filleri ifade eder. Atmosfer de Dünyanın etrafında adeta bir kabuk gibidir ve kıyamet günü soyulup çıkacağı anlatılıyor. Soyulmak ve yüzülmek fiili atmosferi çok iyi açıklıyor.

Evrenden bahseden ayetler (Kuran’da gökler kavramı)

Kuran’a göre gökler bazen de evreni anlatmak için kullanılır. Şu ayetlerin de uzaydan (evrenden) bahsettiği görülüyor:

İnfitar 1-2: “Gök, çatlayıp-yarıldığı zaman, Yıldızlar, dağılıp-saçıldığı zaman”

Hakka Suresi, 16. ayet: Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, ‘sarkmış-zaa’fa uğramıştır.’

216 nolu yazımızda açıkladığımız gibi evrenin kilim gibi örülmüş bir dokusu vardır ve galaksileri bir arada tutup bağlayan bir karanlık maddesi vardır. Bu karanlık madde kilimin düğümleri gibi galaksileri düğümleyip tutar. Evren genişlediği için bir gün bu genişlemeye dayanamayan karanlık maddenin dokusu etrafından çatlamaya başlayacaktır. Bu çatlamaların olduğu noktalarda milyarlarca yıldız, kopmuş tespihten fırlayan boncuklar gibi saçılacaklardır. Bu durumda evrenin dokusu bu kopmalardan dolayı zayıflayacak ve sarkacaktır, yani şekli bozulacak, bütünlüğünü kaybedecektir. Bu ayet bir mucizedir. Kuran’a göre gökler kavramının evrene bakan ayetlerine devam edelim:

Hicr Suresi 16: Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.

Hac Suresi, 18. ayet: Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedirler. Birçoğu üzerine azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

Furkan Suresi, 61. ayet: Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay var eden (Allah) ne Yücedir.

Kuran’da gökler kavramının hem atmosfere hem evrene uyan ayetleri

Bazı ayetler de vardır ki hem atmosfer için hem evren için açıklayıcı olabilmektedir. Örneğin;

Enbiya Suresi, 32. ayet: Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.

Atmosferimizin korunması, yani hem uzaya uçup dağılmaması hem de atmosferin üzerinde oluşan manyetik alan dolayısı ile güneş rüzgârlarından korunması, yine atmosferin kendisinin de göklerden gelen asteroidler için bir kalkan görevi görmesi göklerin korunmuşluğunu çok iyi açıklar. Bunun yanında evren için düşündüğümüzde evrenin dağılıp parçalanması veya içine çökmesi karanlık enerji ve karanlık madde kuvvetleri ile dengelenmiştir. Bu sayede evren de kararında kalmaktadır. Dengelerin çok çabuk bozulabileceği bu katrilyonlarca yıldız içeren evrende dengeleri koruyan çok sayıda mekanizma ve kanun vardır. Bu yüzden Kuran’da göklerin korunması ayeti hem atmosfere hem evrene çok güzel uymaktadır.

Enbiya Suresi, 30. ayet: O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?

56# nolu yazımızda detaylıca anlattığımız gibi Dünya’nın ilk zamanlarında atmosfer yoktu. Önce volkan bacalarından zehirli gazlar çıktı, daha sonra yaşamın başlamasıyla fotosentez oluştu ve atmosferde oksijen birikmeye başladı. Böylece atmosfer yeryüzünden ayrılan moleküllerden oluştu. Yani yerler ve gökler önce bitişikti sonra ayrıldı. Evren açısından düşünürsek bigbang patlamasından önce her şey tek noktada idi ve birleşikti. Patlamadan sonra her şey ayrıldı ve Dünya da oluştu. Yani başlangıçta yer ve gök bitişikti, sonradan ayrıldı. Kuran’da göklerin bitişik olması ayeti hem atmosfere hem evrene uymaktadır.

Fatır Suresi, 41. ayet: Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri yıkılırlar diye tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.

74# nolu yazımızda detaylıca anlattığımız gibi Kuran’da göklerin yıkılırlar diye tutulması hem atmosfere hem evrene iyi uyuyor. Şöyle ki, atmosferimiz yerçekimi ve merkez kaç kuvvetleri ile atmosfer gazlarının dengede kalmasını sağlar. Böylece ne yerçekiminden dolayı yere çöker ne de tamamen uzaya kaçar. Yerçekimi fazla olsaydı atmosfer Dünya üzerine çökerdi. Göklerin yıkılması kavramını evren açısından incelersek, evren de aynı şekilde iki zıt kuvvetin dengesinden dolayı ayakta durabilmektedir. Yani karanlık madde baskın gelseydi evren kendi içine çökerdi, fakat karanlık enerji baskın gelseydi evren dağılırdı. İşte evreni içine çökmekten yani üstüne yıkılmaktan koruyan bir madde var ki Allah bunu biz sağladık diyor.

Rahman 7: Göğü yükseltti dengeyi koydu.

286 nolu yazımızda anlattığımız gibi hem atmosfer yerden yükseltilmiş ve dengede durdurulmuştur. Hem de evren bigbang patlamasından sonra hızla genişledi, yükseldi ve yukarıda bahsettiğimiz güçler ile evren de dengeye konuldu.

Yedi kat gökler nedir?

Kuran’da yedi kat gökler kavramı da muhtemelen hem evrenin hem atmosferin katmanlarından bahsediyor. Bilindiği gibi atmosferin beş ana katmanı ve iki de ara katmanı vardır. Atmosferin yapısında farklı görevler üstlenmişlerdir. Bunu daha önce 10 numaralı yazıda ayrıntılı olarak açıklamıştık.

Atmosferin beş ana katmanı ve iki ara katmanı vardır. 10 numaralı yazıdan ayrıntılı olarak okuyabilirsiniz.

Kuran’a göre gökler ve gök kelimeleri hem evren hem atmosfer için kullanılan kelimelerdir. Evrenin başlangıç noktasını göremediğimiz için kesin olarak katmanlardan oluştuğunu doğrulayamıyoruz. Ama bilimsel olarak maddenin doğası göz önüne alındığında varılan sonuç şudur ki bigbang noktasına yaklaşıldıkça evrenin ısısı, maddenin yoğunluğu, atomların ve atom altı parçacıkların yapısının kademeli olarak değişecektir. Evren hâlâ artan hızda genişliyor ve bu da merkezdeki ilk patlamayı ortaya çıkaran enerjinin hâlâ var olduğunu gösteriyor. Bu çok yoğun enerji katmanı evrenin dışına doğru kademeli olarak azalıyor.

Evrenin tabakaları

Bigbang patlaması hesaplamalara göre 13.8 milyar yıl önce oldu. Fakat evrenin genişleme hızı beklenenden fazla olduğu için bizler patlama noktasından 46.1 milyar ışık yılı uzaktayız. Patlama noktasında çok yüksek enerji ve sıcaklıklar var, öyle ki atomların oluşması için çok yüksek bir sıcaklık olduğu için sadece kuarklar ve glüonlar var. Daha ilerlerde madde soğudukça proton ve nötronlar oluştu. Her maddenin antimaddesi ortaya çıktı. Daha da ilerlerde ilk atomların oluşmaya başladığı bir katman var. Bunların hepsinin fizik kuralları ve fizik sabitleri farklıdır. Bizim de içinde bulunduğumuz evrenin en dış katmanına hiç benzemiyorlar.

Madde aşama aşama farklılaşıyor ve sonunda atomların bir araya gelip ve topaklanıp ilk yıldızları oluşturduğu bir alana geliyor. Yine milyarlarca yıllık bir seyahatten sonra bizim de içinde bulunduğumuz evrenin dış katmanına gelirsiniz ki burada artık galaksiler oluşmaya başlamıştır ve biyolojik yaşama uygun gezegenler ortaya çıkmıştır. Adeta evrenin tohumu büyümeye başlamış, bir ağaç gibi gelişmiş en sonunda dallarının uçlarında meyvelerini vermeye başlamıştır. İşte yaratılış ağacı budur.

Aşağıda evrenimizin big bang patlamasıyla oluşan evren modelini görebilirsiniz. En ortada bigbang noktası var ve en dış çevrede galaksiler ve yıldızlar oluşmaya başlamıştır.

Aşağıdaki şekiller evrenin bu evrimini ve katmanlı yapısını göstermektedir.

kuranda yedi kat gök
Kaynak: https://www.researchgate.net/figure/Schematic-history-of-the-Universe_fig1_45901174
kuranda gök ve gökler
kuranda astronomi
kuranda göklerden nasıl söz edilir

Fizik kanunlarına göre maddenin merkezinde büyük bir sıcaklık varsa dışa doğru kademeli olarak soğuması gerekir ve bu soğumadan dolayı kademeli olarak farklı materyallerden oluşan katmanlar oluşur. Evrenin kendisi gibi Dünya da böyledir. Dünya bir zamanlar dev bir ateş küresi iken dış kısımları soğumaya başlamış ve dıştan içe yedi tabakalı bir yapı oluşmuştur. Ayrıntılı bilgi 170# nolu yazıda.

Yerin yedi katı

Yine güneş gibi olgunlaşmış yıldızlarda da merkezdeki aşırı sıcaklık dışa doğru katmanlı olarak azalır. Bu yüzden merkezde demir katmanı ve en dışta Hidrojen katmanı olmak üzere yedi katmanlı bir yapı oluşur.[1]

Kuran'a göre gökler
Olgun yıldızların katmanları. Kaynak: https://freegameguide.online/2020/05/19/what-happens-inside-the-biggest-stars-in-the-universe-when-they-die/

Evrenin geri kalanını hiçbir zaman görmedik, muhtemelen en uzak gördüğümüz nokta bile çölde bir kum tanesi kadar kalır ama evrenin başlangıç noktasına gidildikçe maddenin yapısının ve fizik kanunlarının değiştiğini biliyoruz. 2010 yılında Swinburne Üniversitesinde yapılan bir araştırma bunu gösterdi. Yapılan araştırma sonucunda evrende farklı fizik kanunları olan bölgeler olduğu yapılan alfa değeri hesaplamalarıyla ortaya kondu.[2]

Kuran’da yedi gökler kavramı

Kuran’a göre gökler kelimesini anlamak için yedi gökler kavramını da bilmeliyiz. Yedi gökler kavramı da hem atmosfer hem evren için kullanılır. Hem atmosferimiz hem de evren tabakalı bir yapıdadır ve Kuran’daki yedi kat gökler tanımına uymaktadır. Yedi kat göklerden bahseden ayetler, dual (ikişerli) olarak hem atmosferden hem evrenden haber veriyor. Kuran zaten bazı ayetlerin dual (ikişerli) yönüne değiniyor, bunların müteşabih (benzeşen manalı) olduğunu belirtiyor ve bunların gerçek anlamını ancak (b)ilimde derinleşmiş olanların anlayabileceğini de belirtiyor.

Zümer 23: “Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi.”

Bu ikişerlilik nedir? Öncelikle ikişerlilik iki farklı gerçeğe bakan ayetleri kapsıyor. Burada yedi kat göklerin hem evrene bakması hem de atmosfere bakması gibi. İkinci olarak, müteşabih ayetlerden hem ilk devir insanlarının kendi anlayışlarına uygun bir şeyler anlaması ve hem de bilim çağı insanlarının kendi anlayışlarına uygun gerçek bilgiyi anlamaları bir dualitedir (ikişerlik). Zaten Âli İmran suresi-ayet 7’de bu müteşabih ayetlerin gerçek manasının ancak Allah ve ilim erbabı tarafından bilineceğini söylüyor ki aslında sahabelerin bu ayetlerin gerçek manasını bilemeyeceğini haber veriyor. Zamanı gelip ilim gelişinceye kadar kimse gerçek manasını bilemez demektir. Kuran’ın en mucize ayetlerinden biri bu olsa gerek.

Al-i İmran 7 : Sana kitabı indiren O’dur. Onun bazı âyetleri muhkemdir (anlamları tam bilinen olduğundan) kitabın esasını teşkil ederler; diğerleri de müteşâbihtir (araştırılarak manaları bilinecek olan bilim kanunları gibi). Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu açıklamak için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun açıklamasını ancak Allah ve “ona inandık, hepsi Rabbimiz tarafındandır” diyen ilimde yüksek payeye erişenler bilir. Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

Kuran’da yedi kat göklerden haber veren ayetler

Kuran’da yedi kat gök ifadesi tam yedi kere geçer. Bunların beşinde seb’a semavat diye geçer ikisinde ise semavatus seb’a diye geçer. Seb’a semavat diye geçen 5 ayet: Bakara Suresi – Ayet 29, Fussilet Suresi – Ayet 12 , Talak Suresi – Ayet 12 , Mulk Suresi – Ayet 3 , Nuh Suresi – Ayet 15.

Semavatus seb’a diye geçen iki ayet: Muminun 86 , İsra 44.

Bu yedi göğün Kuran’da 5 ve 2 diye ayrılması da ilginç. Çünkü bilim de atmosferde beş ana katman ve 2 ara katman ile toplam görevsel olarak yedi katman olduğunu açıklamıştır.

Yerden sonra oluşan yedi gök

Bakara 29: Allah, yerde olanların hepsini sizin için yarattı, sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilendir.

Kuran’da Bakara 29’da göklerin düzenlenmesi ifadesi geçmektedir ve yerlerin yaratılışından sonra olduğu söylenmiştir. Evet bu ayet atmosferin yeryüzünden sonra oluşmasını ve yedi tabakalı yapıya dönüştürülmesini açıklıyor.

Yıldızlar atmosferde mi?

Kuran’a göre gökler kavramı farklı ayetlerle incelenmelidir. Bunlardan biri de şudur:

Fussilet suresi;

  1. De ki: “Gerçekten siz, arzı iki günde halkedeni mi inkâr ediyorsunuz? Ve O’na eşler mi kılıyorsunuz? İşte O, âlemlerin Rabbidir.”
  2. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.
  3. Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de “İsteyerek geldik” dediler.
  4. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, Dünya semasını kandillerle süsledik, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. 

Yukarıdaki Fussilet suresi ayetlerinde ise yeryüzünün yaratıldığı sırada duman halinde olan gökyüzünden bahsediyor ki 56# nolu yazımızda açıkladığımız gibi Dünya ateş topu iken atmosfer yoktu sadece volkanlardan çıkan dumanlar vardı, yeryüzü ve atmosfer zamanla değişim sürecini tamamlayıp bu hale girdiler. Atmosfer yeryüzünden sonra var oldu. Bu durum atmosferi açıklıyor.

Ayetin devamında Dünya semasını kandillerle süsledik diyor. Ayette geçen “zeyyenna” kelimesi süslemek demektir. Türkçeye de ziynet olarak geçmiştir. Bu ifade yıldızların Dünyamızın gökyüzünü süslü gösterdiğini açıklıyor. Yani Dünya’dan baktığınızda semanızı yıldızlarla süslü yaptık demektir, yoksa yıldızların atmosferimizde olduğundan bahsetmiyor. Fakat ayetin diğer bir yönü de var ki çok önemli bir bilimsel gerçekliğe uyuyor. Ayette Dünya seması diyor, başka ayetlerde de Dünya hayatı ve ahiret hayatı gibi tabirler kullanıldığı için Kuran’da Dünya kelimesinin Türkçe’mize de geçmiş şekliyle Dünya (Earth) için kullanıldığını anlıyoruz.

Ayetin ilginç olan noktası ise evrende yıldızlar sadece içinde bulunduğumuz katta oluşmuştur. Biz evrenin soğumuş kabuk kısmında (dış kısmında) yaşıyoruz ve nasıl ki kum, toprak parçacıkları ancak Dünya’nın dış kısmında oluşabilmişse aynen o şekilde yıldızlar ancak evrenin dış kısmında oluşabilmiştir. İşte bizim tavanımızı süsleyen yıldızlar evrenin sadece bu yakın kısmında vardır. Kuran’a göre gökler kavramının her iki anlamda da kullanıldığını düşünürsek, evet bir anlam ifade ediyor.

Yerin yedi katı

Talak 12: Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.

Kuran’a göre gökler yedi kattır. Ve ayet bize yerin de benzeri katları olduğunu söylüyor. Modern jeoloji bilimi de yeraltının katmanlardan oluştuğunu ve yedi katmana ayrıldığını haber veriyor, bunu yukarıda anlatmıştık.

Yıldızlar şeytanlara mı fırlatılıyor?

Mülk 5: Andolsun, Biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

Bu ayette göklerin veya yıldızların taşlama birimleri olduğunu görüyoruz. Taşlama Arap dilinde kovma anlamındadır. Fiziki olarak taşlama olması gerekmiyor. Euzu besmele’de de aynı taşlama fiili şeytan için kullanılır ve kovma manasındadır. Yani Şeytanları göklerden gelen gayb haberlerini dinlemekten alıkoyan şey, yıldızlardan atılan taşlar değildir. Başka bir ayette bu atılan nesnelerin şihablar olduğu açıklanıyor. Şihab ise Arapça’da ışık, ışın, ateş parçası demektir.

Fakat 26 nolu yazımda anlattığım gibi bunlar kuantum belirsizliği ile hareket eden tüm atomaltı parçacıklar olması gerektiğini düşünüyorum (elektron, foton, glüon vs). Yani bazı ateist arkadaşlarımızın dramatize ettiği şekilde “yıldızların kurşun olup şeytanlara atılması” diye bir şey yok. Atılan yıldızlar değil şihablardır. Yıldızlar sadece şihabların kaynaklardır. Yani bunlardan çıkan bir çeşit ışık şeytanlara zarar veriyor demektir.

Cin 9: Ve gerçekten biz, (gayb haberlerini) dinlemek için orada oturma yerlerine otururduk. Fakat şimdi, kim dinlemek isterse, onu gözleyen (izleyen) bir şihab (ışık) bulur.

Saffat 10: Ancak (sözü) çalıp kapan olursa, artık onu da delip geçen bir şihab izler.

Ay ve güneş atmosfer içinde mi?

Nuh 15: “Allah’ın yedi göğü birbiri ile nasıl uyumlu yarattığını görmüyor musunuz? Ayı, bunlar içinde bir nur yaptı ve güneşi bir kandil haline getirdi.”

Bu ayetteki yedi gökler evrenin yedi katı olduğu görünüyor. Çünkü ay ve güneş onların içinde diyor. Bu ayeti atmosferden bahsetmiyor. Fakat özel olarak evreni kast etmiş olması da gerekmiyor. Kısaca göğe kaldırıp başınızı baktığınızda gökte ayı ve güneşi koydu gibi düz bir anlamda da kullanılmış olabilir.

Başka medeniyetlerde de göklerin katlı olması vardı söylemi

Kuran’a göre gökler kavramını daha iyi anlayan ateist arkadaşımız köşeye sıkışınca en klasik yöntem olan “Ya bunlar eski insanlar tarafından da biliniyordu zaten” diyor. Mesela Şamanizm=>Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler. Dogonlar’a göre Tanrı Amma’nın yarattığı gökler’in, yani gök katlarının sayısı 14’tür, yer katlarının sayısı da 14’tür Mayalar’da gök 7 kattır. Aztekler’de 13 kattır. Yahudilerde 7 kattır.

Evet ama öncelikle göğün katlardan oluşması inancının ilahi merkezli bir öğreti olduğunu ve zamanla insanlar arasında farklılaştığını gösteriyor diye düşünebiliriz. Sonra Mayalar ve Aztekler gibi Dünya’nın geri kalanından habersiz insanlarda da bu bilincin olması tezimizi güçlendirir. Son olarak da Kuran’ın anlatıları eski mitlere benzemez, Kuran mucize bir şekilde en bilinemeyeceklerden haber verir ve çürütebileceğiniz hiç bir şey söylemez. Kuran’a göre gökler kavramı da bünyesinde birçok mucize bulundurur.

Aristo’nun modelinde de yedi kat gök vardı iddiası

ateist arkadaş burada da tutunamayınca diyor ki Aristo’nun evren modelinde de Dünya merkeze ve etrafında yedi kat gök vardı. Kuran’a göre gökler kavramı ondan alınmış olabilir.

Öncelikle Aristo’nun çizdiği model çok daha kadim bir öğretidir. Aristo’dan önce Pisagor’da da aynı öğretileri görebilirsiniz. İkinci olarak bu modelde 7 kat yok, 10 kat var. Sırasıyla Ay’ın katı, sonra Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Saturn, daha sonra ise sabit yıldızların katları ve Cennetin katı geliyor. Eskiden bunlar gezegen olarak adlandırılmazdı, hareketli yıldızlar olarak adlandırılırdı. Kuran hiçbir yıldıza göklerin katmanları demez. Ay’ın ve Güneşin kendi feleği (yörüngesi) olduğunu bildirir ama bunlara gök katı demez. Göklerde felekler (yörüngeler) olduğunu bildirir ama bunlara gök katı demez.

Hatta Merkür, Venüs, Jüpiter’in Arapça’da ismi olması ve bilinmesine rağmen bunlardan hiç bahsetmez. Kuran’ın bahsettikleri bu gezegenler olsaydı, bilinen bir şey olduğu için söylerdi, ama bilinmeyen gerçeklerden haber verdiği için sadece yedi kat gök dedi. Kuran’a göre gökler tanımı bambaşkadır. Aşağıdaki şekilde Eski Yunanlıların bu 10 kat tasvirini görebilirsiniz.

Peter Apian’ın Cosmographia kitabından (yayınlanma tarihi: 1524) Kaynak: http://facultysites.vassar.edu/brvannor/Asia350/ptolemy.html

Buraya kadar Kuran’da yedi gökler kavramını anlattık. Şimdi ateist arkadaşlarımızın itirazlarına verdiğimiz cevapları özetleyelim.

İddia: Kuran’da yedi kat göklerden kasıt sadece evrenin katmanlarıdır.

Hayır, yukarıda açıkladığımız gibi bu ayetler dual (ikili) bir gerçeklikten bahsediyor ve yedi kat gökler hem atmosferin hem de evrenin katlarını iyi açıklıyor. Zaten her iki duruma da işaret eden ayetler olduğunu yukarıda açıkladık.

İddia: Kuran ayı ve güneşi atmosfer içinde tarif ediyor.

Hayır, yanlış bir bilgi. Ay ve güneş uzaydadır, buradaki göklerden kasıt ise evrendir. Yukarıda açıkladık.

İddia: Kuran’da gökler anlatımında yıldızlar şeytanlara kurşun gibi atılıyor.

Hayır, atılan yıldızlar değil, şihablardır ve şihab ise ışık, ışın, ateş parçası anlamına gelir. Yıldızlar bu şihabların kaynaklarıdır. Biz bunların elektron yağmurları gibi atom altı parçacıklarının yağmurları olduğunu düşünüyoruz. Yukarıda açıkladık.

İddia: Gök çatlamaz, yıldızlar saçılmaz.

Bu tür iddialar bilgisizlikten kaynaklanıyor. Yukarıda açıklandığı gibi evrenin dokusu vardır ve bu doku genleşmeye devam ettiği için bir gün bu doku çatlayıp parçalanacak ve yıldızlar saçılacaktır. Bilim bunu iyice açıklıyor.

İddia: Kuran, yıldızları atmosfer içinde sanıyor.

Hayır, öyle bir şey yok. Ayette semanızı yıldızlarla süsledik diyor. İlgili ayet yıldızların semamızı süslü ve güzel gösterdiğini, izlenmeye değer bir yer şeklinde yaratıldığını açıklıyor. Yıldızların atmosferde olduğundan falan bahsetmiyor.

İddia: Gökler Dünya üzerine yıkılabilirmiş gibi tasvir ediliyor.

Ayette göklerin yıkılmasın diye tutulduğu söyleniyor. Dünya üzerine yıkılmaktan bahsetmiyor. Bu ayet atmosferin gerçekliğine uyuyor. Atmosfer yerçekiminden dolayı Dünya üzerine yıkılması (çökmesi) gerekirdi fakat onu dengede tutan merkez-kaç çekimi sayesinde havada asılı durmaktadır. Yine evreni de açıklıyor, evren karanlık madde çekiminden dolayı kendi üstüne yıkılması gerekirdi fakat onu dengede tutan bir karanlık enerji var.

KAYNAKLAR ve İLERİ OKUMA

https://www.forbes.com/sites/startswithabang/2017/05/27/ask-ethan-what-does-the-edge-of-the-universe-look-like/?sh=192fda0c4a16

https://freegameguide.online/2020/05/19/what-happens-inside-the-biggest-stars-in-the-universe-when-they-die/.

https://www.sciencedaily.com/releases/2010/09/100909004112.htm#:~:text=A%20team%20of%20astrophysicists%20based,different%20parts%20of%20the%20universe.&text=Instead%2C%20this%20.

http:/facultysites.vassar.edu/brvannor/Asia350/ptolemy.html

https://www.discovermagazine.com/the-sciences/chasing-the-universes-first-generation-of-stars

https://le.ac.uk/news/2015/april/revealing-the-hidden-layers-of-the-universe

https://physics.weber.edu/schroeder/ua/BeforeCopernicus.html

https://dinsizdeist.blogspot.com/2011/07/kurana-gore-gok-atmosfer-mi-evren-mi.html

https://kuranmucizeler.com/9-blog/191-kuran-da-gok-sema-gokler-semavat-7-gokler-seb-a-semavatin-anlamlari-atmosfer-galaksimizdeki-duman-gunes-sistemi-evren-ve-coklu-evrenler

http://kuranfihristi.net/fihrist/g%C3%B6kler

https://www.sciencedaily.com/releases/2010/09/100909004112.htm#:~:text=A%20team%20of%20astrophysicists%20based,different%20parts%20of%20the%20universe.&text=Instead%2C%20this%20

https://spaceplace.nasa.gov/big-bang/#:~:text=The%20Short%20Answer%3A,and%20it%20is%20still%20stretching!

https://www.space.com/25126-big-bang-theory.html

https://www.nationalgeographic.org/topics/resource-library-earth-structure/#:~:text=The%20structure%20of%20the%20earth,impact%20life%20on%20Earth’s%20surface.

https://www.ck12.org/book/ck-12-earth-science-concepts-for-high-school/section/3.11/

https://scied.ucar.edu/learning-zone/atmosphere/layers-earths-atmosphere

http://ete.cet.edu/gcc/?/volcanoes_layers/

https://www.forbes.com/sites/startswithabang/2017/05/27/ask-ethan-what-does-the-edge-of-the-universe-look-like/?sh=192fda0c4a16

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

Bir Yorum

  1. Birisi demiş ki gökler sadece evren için kullanılır atmosfer için kullanılmaz. Konuyu tam anlamadığı anlaşılıyor. Bakın şu ayetler yeryüzünün oluşumundan sonra yedi göklerin düzenlendiğini söylüyor. Yeryüzünden sonra düzenlenen ise atmosferdir evren değil ve bu ayetlerde seba semavat (yedi gökler) der. Yani gökler kelimesi atmosfer için de kullanılan bir kelimedir. Bana eski müfessirlerin söylediklerini söylüyor. Ama yazıda anlattığımız gibi müteşabih ayetlerin gerçek manasını Allah ve o işin ilmini anlayanlar bilirler. Kozmoloji ilmi bu zamanın insanları tarafından daha iyi bilindiği için bu ayetlerin manasını da bu zamanın insanları daha iyi anlar. Atmosfere de gökler dendiği ile ilgili ayetler:

    Bakara 29: Allah, yerde olanların hepsini sizin için yarattı, sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilendir.

    Fussilet 9-12: “De ki: “Gerçekten siz, arzı iki günde halkedeni mi inkâr ediyorsunuz? Ve O’na eşler mi kılıyorsunuz? İşte O, âlemlerin Rabbidir.”
    O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.
    Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de “İsteyerek geldik” dediler.
    Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, Dünya semasını kandillerle süsledik, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. “

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu