Bilim Kuran'la ÇelişmezKuran Mucizeleri

35# Dağlar depremi engeller mi? – İzostatik denge

Soru: Dağlar depremi engeller mi, bilim bu konuda ne diyor? Dağların depremler ile ilişkisi nedir? Bazıları dağların depremlerle alakası olmadığını ve hatta çok dağ olan yerlerde daha fazla deprem olduğunu söylüyorlar. Kuran’da dağların kazık olması ile dağların yeryüzündeki görevi arasında ilişki var mıdır?

Cevap:

Dağlar depremi engeller mi sorusuna konu olan ayetler

Dağlar depremi engeller mi sorusuna cevap olarak Kuran’da şöyle bildirilir:

Nahl 15: “Hem dünya hareketiyle sizi sarsmasın diye, yeryüzüne AĞIRLIKLAR koydu. Amaçlarınıza ermeniz için ırmaklar, geçitler yerleştirdi.”

Enbiya 31: “Yerin insanları sarsmaması için oraya AĞIRLIKLAR yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.”

Lokman 10: “O gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yarattı. Yere de, sizi sarsmaması için, AĞIRLIKLAR koydu ve orada her türlü canlıyı üretip yaydı. Gökten de bir su indirdik, orada her güzel çifti yetiştirdik.”

Nebe 7: “Dağları da bir kazık yapmadık mı?”

Ayetlerdeki ağırlıklar (revasiye) kelimesi dağları anlatıyor. Dağların ağırlık özelliğine vurgu yapıyor.

İzostatik denge nedir? Dağların depremi engellemesiyle alakası nedir?

Dağlar depremleri engellemek üzere yer kabuğunda nasıl bir denge unsuru olduğunu anlayabilmemiz için, izostasik denge (Isostatic Equilibrium) kavramını ve dağların oluşumunu bilmemiz gerekiyor. Dağlar depremi engeller mi sorusunun bilimsel cevabını izostatik dengeyi anlatmadan veremeyiz.

Yeryüzü 15 büyük tektonik plakadan oluşur. Bu plakalar birbirinden bağımsızdır ve dar alanda hareket eden çarpışan arabalar gibi birbirleriyle çarpışırlar, birbirlerini iterler. Bu hareketleri kısa zaman aralığında olmaz ve yüz milyonlarca senede meydana gelir. Aşağıdaki şekilde yeryüzünü oluşturan 15 tektonik plakanın sınırları gösterilmiştir (West, 2009).

dağlar deprem

Dünya’mızın içini henüz göremedik ama çok komplike olduğunu ve aşağıda gösterildiği gibi çok dinamik bir yapısı olduğunu biliyoruz (West, 2009).

dağlar depremi engeller mi?

Dünya’nın içindeki bu dinamik yapıya iç kuvvetler adı verilir ve kıtaların sürekli hareket etmesini, şekil değiştirmesini, dağların oluşmasını, depremlerin oluşmasını tetikler. Dünya üzerinde her yıl çok sayıda irili ufaklı deprem yaşanır. Her 30 saniyede bir yer mutlaka sallanıyor. Örneğin Alaska’da yılda 22.000 adet küçük çaplı sallantılar olduğu bildirilmiştir (Prager, 2009).  Depremlerin çoğu ise tektonik plakalar sınırlarında meydana gelir. İç kısımlarda meydana gelen toprak kırılmalarına ise fay hatları denir ve bunlarda depremlerin oluşmasını sağlar (Prager, 2009).

Dağların oluşumu

Dağlar depremi engeller mi sorusunun cevabını anlamak için dağların oluşum mekanizması da bilinmelidir. Eskiden yazılmış Kuran mucizeleri kitaplarında dağların kıtaların çarpışma noktalarında kökleri olduğu yazardı. Örnek olarak Everest tepesi. Oysa sadece kıtaların çarpışma yerlerindeki dağların kökleri olmaz, bütün dağların kökleri olur. Birazdan açıklayacağımız izostatik dengeyi sağlamak üzere oluşan dağların da kökleri vardır ve aslında dağların çoğu bu mekanizma ile oluşmuştur. Örneğin Türkiye gibi kıtaların kavuşum noktalarında oluşmayan dağlar izostatik denge sonucu meydana gelir ve kökleri yer kabuğunun içine bir kazık gibi batmıştır.

Dağların oluşumu birkaç farklı mekanizma ile gerçekleşir:

  • Kırılma: Bu tür etkiler kıtaların sıkışması sonucu sert kayalık yerlerde meydana gelir. Kayalarda büyük kırılmalar oluşur. Zaman içinde bu kırılan parçalar, sıkışan kıtaların etkisi ile yeni dağlar olarak yükselir.

the-formation-of-mountains-9-638

  • Volkanik dağlar: Yerkabuğu altındaki magmanın lav olarak yeryüzüne çıktığı noktalarda bu tür dağlar oluşur.
  • Kıvrılma: Tektonik plakaların birbiriyle çarpışması ile temas hattı boyunca büyük dağ sıraları oluşur. Bu plakalardan ağır olanı hafif olanının altına girer ve hafif olan ise dağın görünen kısmı olarak yükselir, ağır olan ise dağların yerin altında kalan ağır kısımları olarak devam eder. Bu dağlara örnek olarak Everest’in de içinde bulunduğu Himalayalar ve Alp dağları verilebilir. Dağların bu oluşumuna ve yer altında kalan köklerine ilişkin aşağıdaki şekle bakabilirsiniz.

5205f4cf6b1510a3dfa129e236918ff935890690

Kıvrılma dağ oluşumu sadece iki levha sınırında gerçekleşmez. Çarpışma noktasından uzaklaştıkça azalan bir kuvvet geniş alanların kıvrılmasına ve irili ufaklı dağların oluşumuna neden olur. Bu kıvrılmalar izostatik dengeyi sağlar. İzostatik denge ise depremlerle yakından ilişkilidir.

Tektonik plaka ve izostatik denge

Yerkabuğu tek bir parçadan oluşmamaktadır, çeşitli parçalara ayrılmıştır. Bu parçaların her birine tektonik plaka (levha) adı verilir. Bu parçaların bileşimleri, yoğunlukları, derinlikleri ve kalınlıkları birbirinden farklı özellikler gösterirler. Kalınlıkları, bileşimleri ve yoğunlukları farklı olan bu çok çeşitli bloklar, yerin derinliklerinde bir denge halinde bulunmaktadır. Bunun için yerin hafif topraktan oluşan kısımları direk gibi yükselir ve dağları oluşturur, böylece bu bölgeler yoğunlaşır ve diğer bölgelerle eşit yerçekimi alanı ve basınç oluşturur.

Yeryüzü her noktasında eşit çekim kuvveti ve dolayısıyla izostatik denge oluşturmak için dağları yükseltir. Bir diğer ifadeyle, bu dağ bloklarının manto içinde uygulamış oldukları basınç belli bir derinlikte dengelenmekte ve eşitlenmektedir. İşte bu dengeye İzostatik denge adı verilir (Arslan, 2016) aşağıdaki şekilde izostasi etkisi ile dağların bazı bölgelerde oluşumu ve bunların yer altındaki kökleri sayesinde oluşturdukları eşit ağırlık ile manto sıvısı üstünde dengede yüzdüğü görülmektedir.

1471257492

izostasi

İzostasik denge yasasına göre, yerkabuğunun her yerinde eşit madde yoğunluğu ve eşit yerçekimi oluşması gerekir. Bu yüzden yoğunluğun düşük olup fay kırılmalarına yol açacak yerlerde dağlar yükselerek yoğunluk artar. Bu sayede her yerde eşit yoğunluk oluşur ve yer kabuğu manto üzerinde dengede yüzer. Dengesizliklerden oluşan fay kırıkları ve hareketlerde önlenmiş olur. Dağların oluşması için değişik mekanizmalar var olmasına rağmen, yeryüzünde bulunan dağların birçoğu bu mekanizma ile oluşur.

Dağ oluşumlarının yer kabuğunu dengelediği izostatik dengenin anlaşılmasıyla ortaya çıktı

Dağların depremleri önleme mekanizması yer kabuğunun alttaki sıvı üzerinde sakin ve dengede durmasıyla alakalıdır. Bu dengeye izostasi denir. George Everest’in Hindistan’daki öncü jeoloji çalışmaları, izostasi ilkesinin keşfine yol açmıştır. Daha sonra Airy [1855] ve Pratt [1855] adlı iki araştırmacı birbirlerinden bağımsız olarak Everest’in kuzey Hindistan’daki Himalaya dağlarının derinlerde nasıl desteklendiği sorusunu ele almak için dikey verileri kullandı. Airy’nin Himalaya’nın derin bir yer kabuğu “kökü” tarafından desteklendiğine dair hipotezini savunan Fisher [1881], yerkabuğunun hidrostatik bir dengede olduğu ve akışkan alt tabakada, deniz suyundaki bir buzdağı gibi yüzdüğü sonucuna vardı.

Buna göre, yer kabuğu magma üzerinde yüzerken dengede kalabilmesi için bazı noktalarda uzun bazı noktalarda kısa dağlar ve bu dağların tam karşısında kökler ile yer kabuğundan yukarı ve aşağı doğru uzamıştı. Okyanus çanaklarında ise okyanuslar gerekli ağırlığı sağlamakta ve izostatik dengenin dağlık alanlarla eşit olmasını sağlamaktaydı.

izostasi

Kıtaların daha kalın olduğu dağlık bölgelerde yer kabuğu mantoya derinlemesine saplanır. Peki izostatik denge ile dağlar ve yer kabuğunda ki kökleri oluşmasa idi ne olurdu. Yerin hafif, ve daha az yoğun kısımlarında bükülmeler, kırılmalar ve derin faylar meydana gelirdi (Meinesz, 1931). Yerkabuğunun zayıf noktalarının dağlar ile kalınlaşarak dengelenmesi sayesinde tektonik plakalar üzerine binen stres dengelemektedir, yer kabuğunun zayıf kaldığı durumlarda ise fay kırıkları oluşmakta ve depremler meydana gelmektedir (Watts, 2011).

İzostatik denge sayesinde dağlar depremi engeller

Eğer yer kabuğunun manto tabakasının üzerine uyguladığı basınç belirli bir seviyeden itibaren eşitlenmemiş olsaydı, tektonik plakalar, hafif ve ağır uçlarından dolayı daha fazla dalgalanmalar yaşayacak, dengede yüzemeyecekti. Böylece deprem ve sarsıntılar çok daha artacaktı (Eakin, 2018). İzostatik denge sayesinde dağlar depremi engellediği birçok araştırma ile kesinleşmiştir.

Jeologlar yeryüzünün yerçekimi haritasını çıkararak kabuk kalınlıklarını hesaplarlar (Mishra, 2011). Yeryüzünde bazı noktalarda yerçekimi kuvveti çevresiyle dengede değildir. Böyle ortamlarda yeni dağ oluşumları devam eder. İzostatik dengenin sağlanmadığı yani yerçekimi dengesizliğinin olduğu böyle yerlerde depremler daha fazla yaşanır (Tsubol, 1940). Dağlar depremi engeller mi sorusu izostatik denge bilinmeden anlaşılamaz.

Artemjev ve ekibi, “Sismisiti ve İzostasi” adlı makalesinde izostatik dengenin depremleri nasıl önlediğini, izostatik dengenin olmadığı yerlerde depremlerin daha fazla görüldüğünü çok sayıda araştırma ile kanıtlanmış olduğunu açık ifadelerle anlatır. İngilizce bilenler için makaleden birkaç ekran görüntüsü paylaşıyorum. (Link)

dağlar deprem

Altı çizili kısmın çevirisi: İzostatik dengeden büyük sapmalar, kabukta büyük kayma gerilmelerine yol açar. (Dağlar depremi engeller mi konulu yazımızda verdiğimiz bu kaynağa şu linkten ulaşabilirsiniz: Link)

izostasi deprem

Altı çizili kısmın çevirisi: Depremlerin pozitif anomali bölgelerine ve özellikle izostatik anomalilerin güçlü yatay eğim bölgelerine denk geldiği görülebilir. (Dağlar depremi engeller mi konulu yazımızda verdiğimiz bu kaynağa şu linkten ulaşabilirsiniz: Link)

Altı çizili kısmın çevirisi: Bu nedenle, izostatik denge bozuklukları litosferde önemli gerilime yol açar. CHINNERY (1969) ve VVEDENSKAYA (1969) tarafından böyle gerilimlerin deprem üretebileceği gösterilmiştir. İzostatik dengesizliklerin nicel bir tahmini için izostatik gravite verilerini kullanmak uygundur… İzostatik gravite anomalileri ile deprem merkez üslerinin dağılımı arasındaki ilişki birçok araştırmacı tarafından belirtilmiştir. (Dağlar depremi engeller mi konulu yazımızda verdiğimiz bu kaynağa şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: Link)

Makalede aşağıdaki grafik de sunulmuş. Grafikte Japonya’daki yıllara göre deprem olan bölgeleri işaretlemişler ve buralarda izostatik dengenin zayıf olduğunu göstermişlerdir.

dağlar deprem ilişkisi

Şeklin altındaki açıklamanın çevirisi: Kamçatka ve Kuril Adaları’nın izostatik gravite anomalilerinin anahatları. 1 – Büyük pozitif anormalikler (izostatik dengesizlikler); 2 – büyük negatif anormalikler (izostatik dengesizlikler); 3 – en büyük pozitif anormalikler (izostatik dengesizlikler); 4 – en büyük negatif anormalikler (izostatik dengesizlikler), (b). En güçlü depremler (FEDOTOV, 1968’den sonra): 1 – En güçlü bazı depremlerin kırılma alanlarının sınırları. 2 – Bazı büyük depremlerin yaklaşık sınırları ve kırılma alanlarının sınırlarının olası varyasyonları. 3- Bazı büyük depremlerin olası kırılma alanları. 4 Geçen yüzyılın en güçlü depremlerinden bazılarının olası kırılma alanları. 5 – Bazı büyük depremler tarafından tsunaminin meydana geldiği alanın olası sınırı. 6, 7 – FEDOTOV’a (1968) göre bazı güçlü depremlerin olası oluşum alanları.

Yukarıdaki şekilde Japonya’daki depremlerin izostatik dengenin henüz oluşmadığı yerlerde oldukları gösterilmiştir ve dağlar da işte bu izostatik dengesizlik durumunda yükselip yer kabuğunun dengesini sağlamaktadır.

Kısaca izostatik dengenin bozuk olduğu yerlerde çokça deprem olduğu ve dağların ise izostaik dengeyi sağlamak üzere yükseldiği 100 yıldan beri iyi bilinen bir olgudur. Çok sayıda araştırma tarafından kanıtlanmıştır. Yukarıda verdiğimiz araştırma ise Japonya’nın çok deprem görülen bölgelerinde izostatik dengenin bozuk olduğunu gösteriyor. İzostatik dengenin kaşifi olan Airy [1855] ve Pratt [1855] ise dağların izostatik dengenin bozuk olduğu yerlerde yükseldiğini ve bu sayede izostatik dengeyi sağlayacak ağırlıklar olduğunu göstermişlerdir.

Volkanik dağlar da depremleri önler

Yukarıda verdiğimiz araştırmalarda sıra dağların oluşumu ile izostatik dengenin sağlanması, depremleri azalttığını anlattık. Bundan hariç olarak volkanik dağ oluşum mekanizmaları da yer sarsıntılarının azaltılmasında ve absorbe edilmesinde etkilidir. Volkanik dağlar da yer altında sıkışan ve yer kabuğuna basınç uygulayan magmanın dışarı çıkmasını sağlayarak basıncı hafifletir. Yani bir sübap görevi görür ve sarsıntıları azaltır (Segall, 2010; Hill, 2002).

Kuran’ı inkar etmek için bilimi de gizleyen bazı bilim illüzyonistleri

Görüldüğü gibi dağlar yeryüzünde büyük bir denge unsuru olarak görev yapmakta ve sarsıntıları önlemektedirler. Yerçekimi dengesizliği olan bölgelerde daha fazla bulunurlar, böylece oralarda meydana gelebilecek büyük sarsıntılar dengelenmiş olur. Bu gerçeklere rağmen dağların bu görevini sırf Kuran’da geçiyor diye kabul etmek istemeyip lafebeliği yaparak saptırmak isteyen bazı kişiler bu konuda bilime ve mantığa ters şu şekilde bir yorum yaparak gerçeği gizlemeye çalışırlar. Derler ki;

-Eğer dağların sarsıntı önleyici rolleri olsaydı, neden Japonya gibi dağlık bölgelerde depremler çok oluyor da, Arabistan gibi düz bölgelerde depremler daha az görülüyor.

Bunun sebebini bu yazımızı okuyanlar kolayca verecektir. Çünkü dağlar izostatik dengeyi sağlamak için depremlerin olduğu bölgelerde daha fazla yükselir ve görevleri denge sağlayıp depremi azaltmaktır. Bu yüzden Japonya gibi yer kabuğunun dengede olmayıp çok fazla fay kırığı oluşturduğu bölgelerde dağlar daha fazla yükselirler, buna karşın yer kabuğunun daha fazla dengede olduğu ve depremlerin daha az görüldüğü bölgelerde daha az yükselirler.

Dağlar depremi engeller mi sorusunu bir örnekle açıklayalım

Kurdukları mantık örnek olarak şuna benzer; “İstanbul’da her yerden daha fazla güvenlik güçleri olmasına rağmen en yüksek suç oranları da yine buradadır. Bu demektir ki güvenlik güçlerinin suç önleme ile bir alakası yok.” Mantıksız değil mi? İşte dağların depremleri önlemediğine dair aynı mantıksızlığı kuruyorlar. Dağlar depremleri önler ayetini geçersiz kılmak için akıl ve bilimden böyle uzaklaşıyorlar.

Bu örnekten yola çıkarak, ayette depremlerin tamamen durmasının kast edilmediği, önlem sağlama anlamını ifade ettiğini de çözmüş olursunuz. Yani ayetin kastı depremlerin hiç olmaması değil, depremlerin önüne azaltıcı, hafifletici bir set çekmek. Zaten ayetin tam meali de “sizi sarsar diye yeryüzüne ağırlıklar koyduk” şeklindedir. Yani ayette depremlerin tamamen önlenmesinden bahsetmiyor, sarsıntıların azalması ayet için açıklayıcı oluyor.

Başka bir örnek: Araba üreticisi dedi ki çukurlarda arabanızın sarsılmaması için amortisörler koyduk. Şimdi siz bu araçla derin çukurlarda sarsılırsanız araba üreticisinin sözü yanlış mı olacak? Araba üreticisi bunu söylerken asla sarsılmayacağınızı mı kast ediyor? Hayır, amortisörün sarsıntı engelleyici görevini size öğretiyor. Sarsılmayasınız diye amortisör koyduk demek asla sarsılmayacaksınız anlamına gelmiyor. Diyelim ki arabanın ne olduğunun bilinmediği bir ülkede yerli insanlar bir araba buldu ve birisi çıkıp dedi ki bu parçanın görevi sarsıntıları engellemek. Çok sonraları bu yerliler arabayı iyice öğrendiler ve anladılar ki o gün o adam doğru söylüyormuş. Eğer bilerek konuşmasaydı bu bilgiyi tahmin etmesi imkansızdı. Aynı şekilde dağlar depremi engeller mi konusunda açıkladığımız dağların depremi önleme fonksiyonu bilinmesi mümkün olmayan bir gerçektir.

İşte böyle çarpık mantıklı iddiaları bilimle alakası olmayan kişiler böyle savunduğu zaman çok fazla garipsemezsiniz, kendi inanışlarını savunmadaki taassubuna verirsiniz. Fakat bir jeoloji profesörü de yukarıda anlatılan gerçekleri anlatmayıp, dağlar depremi engeller mi sorusunu diğerleri gibi akıl oyunlarıyla perdelemeye çalışırsa bu çok garip düşer. Çünkü o zaman iki durumdan birine karar verilir;

Ya bu profesör, gösterildiği kadar bilgili değildir, bu konuları bilmiyordur, ya da ideolojisinden gelen taassuplarını bilime karıştırıp onu kirletiyordur. Bilimin işine gelmeyen yerlerini çıkarıp veya yanlış yorumlayarak unvanını ve bilimsel kimliğini kötüye kullanıyordur.

Dağlar bazı mitlerde de var bahanesi

Dağlar depremi engeller mi konusunda yeterli yanıtı verdiğimizi düşünüyorum. Bazı kişilerin ikinci olarak öne sürdükleri nokta ise dağların yeryüzünün direkleri olmaları ve depremi önlemelerinin Kuran’dan daha önce Tevrat’ta, Çin kaynaklarında ve başka kaynaklarda da geçmesidir. Evet, geçebilir, hatta geçmelidir. Çünkü Allah birdir ve bu tür nimetlerini daha önceden değişik toplumlara peygamberler aracılığı ile bildirmesi ve öğretmesi normal bir durumdur. Kuran’da Allah’ın bunları ilk defa insanlara açıkladığı diye bir şey yazmaz. Fakat yinede diğer bazı milletlerin anlatılarında dağlar çivilere benzetilse de açık açık depremleri engelleme görevine rastlamıyoruz. Hz. Muhammed’in elinin altında da internet yoktu ki Çin literatürüne, Türk literatürüne ulaşsın da hem de doğruları seçerek alsın (!).

Bir cahiliye şiirinde de benzer ifadeler geçmektedir. Fakat uzmanlara göre bu tür şiirlerin çoğu Emevi ve Abbasi döneminde değiştirilerek İslami anlamlarla yeniden okunmuştur. Detaylı olarak 93 nolu yazımızdan okuyabilirsiniz.

Kuran hep bilimsel doğruları söyler, bu ise en açık mucizedir

Kuran açısından önemli olan, evren hakkında verdiği bilgilerin hiçbirinin bilimle herhangi bir çelişkiye düşmemesi ve anahtarın kilide uyduğu gibi her seferinde uymasıdır. Eski mitolojilere ait hiçbir bilimsel yanlışı barındırmaması ve her söylediğini bilimin ispat etmiş olması ve her geçen gün bir gerçek daha ortaya çıkmasıdır. Dağlar depremi engeller mi örneğinde olduğu gibi…

Bazı ateistlerin buradaki duruma benzer olarak sanki Kuran’da bilimsel çelişki varmış gibi göstermeye çalıştıkları tüm ayetleri sitemizde detaylı ve bilimsel kanıtlarıyla açıkladık. Öyleyse 1400 sene önce yazılmış ve evrenin birçok olayından haber veren bir kitabın içinde çelişki bulunmaması elbette ki Kuran’ın erişilemez bir mucize olduğunu gösterir.

Kısaca; Dağlar depremi engeller mi  sorusunun cevabını aradığımız bu yazıda dağların depremleri sönümlediğini bilimsel gerçekler ışığında gösterdik.  Dağlar depremi engeller ve dağların depremi engellemesinin sebebi ise izostatik denge anormallikleri olan yerlerde yükselmeleri ve yer kabuğunun dengesini sağlayarak kırılmaların önüne geçmeleridir. Bu yüzden depremlerin çok olduğu bölgelerde daha fazla dağ sıraları yükselir.

KAYNAKLAR

https://phys.org/news/2020-01-mountains-impact-earthquakes.html

https://www.livescience.com/18548-diving-mountains-stop-start-earthquakes-subduction-seamounts.html

Arslan, S. (2016). Türkiye Jeofizik Rejyonal Gravite Haritaları Ve Genel Değerlendirilmesi. Bulletin Of The Mineral Research and Exploration, (153), 203-222.

Artemjev, M. E., Bune, V. I., Dubrovsky, V. A., & Kambarov, N. S. (1972). Seismicity and isostasy. Physics of the Earth and Planetary Interiors6(4), 256-262. Link

Eakin, C. M., & Lithgow‐Bertelloni, C. (2018). An Overview of Dynamic Topography: The Influence of Mantle Circulation on Surface Topography and Landscape. Mountains, Climate and Biodiversity, 37.

Fermor, L. L. (1914). III.—The Relationship of Isostasy, Earthquakes, and Vulcanicity to the Earth’s Infra-Plutonic Shell. Geological Magazine1(2), 65-67.

Hill, D. P., Pollitz, F., & Newhall, C. (2002). Earthquake-volcano interactions. Physics Today55(11), 41-47.

Mishra, D. C. (2011). Gravity and magnetic methods for geological studies. Hyderabad: BS Publications.

Prager, E. J. (2009). Earthquakes and volcanoes. Infobase Publishing.

Segall, P. (2010). Earthquake and volcano deformation. Princeton University Press.

TSUBOI, C. (1940). Isostasy and maximum earthquake energy. Proceedings of the Imperial Academy16(9), 449-454.

Vening Meinesz, F. A. (1931), Une nouvelle methode pour la reduction isostatique regionale de l’intensite de la pesanteur, Bull. Geodesique, 29, 33-51.

Watts, A. B. (2011). Isostasy. In Encyclopedia of solid earth geophysics (pp. 647-662). Springer, Dordrecht.

West, K. (2009). Layers of the Earth. Infobase Publishing.

https://www.britannica.com/science/isostasy-geology

Dağlar depremi engeller mi sorusunun cevabı evet engeller olarak kısaca verilir.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

15 Yorum

  1. “Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik….”

    Ama hala depremler oluyor. Burada Allah “sizi oldugundan daha fazla sarsmamasi icin” mi demek istedi?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Aslında yazıda örnekle açıklamıştık. Mesela İstanbul’a her yerden daha fazla polis görevlendiririsiniz ve dersiniz ki hırsızlıklar olmasın diye polisler görevlendirdik. Evet polisler suçu azaltır ama suç olmaz demek değildir. Kuran’da da aynı şekilde depremleri önlemek için dağlar yaptık diyor. Dağların görevi budur, dağların izostatik dengeyi tam sağlayacak düzeyde çok olduğu alanlarda depremler de pek görülmez demektir. Ama izostatik dengeyi sağlayacak kadar çok değilse bu durumda yer kırıkları ve depremler görülecektir.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

      1. Referans verdiğiniz kaynakların aralarından seçip almadınız demi bütüncül okuyarak baktınız ayrıca jeoloji profesörü ki dunynin bildiği isim bu konuyu en iyi bilenlerden nasil yanilir . Dunyada sadece bir ornek var o da everest oluşumu kazık şeklinde daglar örneği başka var mı.. nacinalceafig belgeselde evereyim hiç kazık gibi olmadığını izledim bunlra cevabınız var mi

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

        1. Buradaki yazıyı diğer klasik yazılarla karıştırmışsınız, bu yüzden tam anlayamamışsınız. Benim burada bahsettiğim dağlar ve kökler kıtaların çarpışması sonucu oluşanlar değil, kıtaların ortasında bulunan ve çarpışmayla alaklı olmayan dağlardır. Örneğin Türkiye’de bulunan dağlardan bahsediyorum. Bunların az bir kısmının oluşum mekanizması volkanlar yolu iledir. Çoğunun ise izostasi mekanizması iledir. Yani bunlar everst gibi kıta çarpışması ile oluşmuyor. Ve bunlarında yer üzerinde olduğu kadar yer altında da kökleri var. Yazıya Watts (2011)’den alıntı yaptığım bir resmi ekledim. Burada normal dağların da kökleri olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca o profesör belirli bir ideolojiye (ateizme) mensup olduğu için gerçekleri çarpıtması normal. Ama yukarıdaki kaynaklarda verdiğim profesörlerin görüşleri tarafsız ve herşeyi net gösteriyor. Bu yüzden bu ateist profesör mesleki kimliğini suistimal ediyor. Üçüncü olarak kıtaların çarpışmasıyla oluşan bütün sıradağların kökleri vardır. Everest bunlardan en uzun köke sahip olanıdır ama tek değildir.

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

    2. probleminiz mealler üzerinden gitmekten kaynaklanıyor. Birçok tercüme böyle. Fakat orijinal arapça ibare ان تميد بكم şeklindedir ki “sizi sarsmasın diye” değil “sizi sarsacağı için” şeklinde anlaşılmaya da müsaittir hatta böyle anlaşılması gerekir. zira Kuranda üç yerde aynı ifade aynı istisnai formda gelmektedir. yani لأن لا تميد şeklinde gelmesi beklenirdi ki bu ibare tam olarak “sizi sarsmasın diye” demektir. fakat nadir gelen bir kullanımla 3 yerde de” أن تميد بكم” şeklinde gelmiştir ki “yer sizi sarsacağı için dağlar koydu” demektir. Nitekim müfessir elmalılı da bu inceliği tercümesine yansıtmıştır.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  2. Cevabiniz tesekkurler ayrica Kıtaların daha kalın olduğu dağlık bölgelerde yer kabuğu mantoya derinlemesine saplanır. Peki izostatik denge ile dağlar ve yer kabuğunda ki kökleri oluşmasa idi ne olurdu. Yerin hafif, ve daha az yoğun kısımlarında bükülmeler, kırılmalar ve faylar meydana gelirdi (Meinesz, 1931). Yerkabuğunun zayıf noktalarının dağlar ile kalınlaşarak dengelenmesi sayesinde tektonik plakalar üzerine binen stres dengelemektedir, yer kabuğunun zayıf kaldığı durumlarda ise bu durumda fay hatları ve depremler olmaktadır (Watts, 2011). Ayrıca eğer yer kabuğunun manto tabakasının üzerine uyguladığı basınç belirli bir seviyeden itibaren eşitlenmemiş olsaydı, tektonik plakalar, hafif ve ağır uçlarından dolayı mevcut durumdan daha fazla dalgalanmalar yaşayacak, dengede yüzemeyecekti. Böylece deprem ve sarsıntılar çok daha artacaktı (Eakin, 2018. Yazinizda cok teknik olmuş yazinizi sade olmasi herkesin anlayacagi sekilde onemli. Kuranda revasiye gir baskılar anlamı var bunlar yani bloklar mantoya baskı oluşturduğundan revasiye kelimesiyle tam uyumlu. Ama yazınızda genelde denge ve izostasiden ağırlıklı olarak bahsetmisiniz dağların kurandaki sarsmamasi kazık ve yere çakılması ekseninde olması gerekirdi

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Konu bilimsel bir konu olduğu için biraz ağır kaçmış olabilir. İzostatik denge depremleri engellemek için şarttır. Ve dağlar izostatik dengeden dolayı yere kazık gibi oturmuştur.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

    2. İlginiz için teşekkürler…

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  3. Rica ederim yazınız 3 sene araştırmalarımda bulabildiğim en iyi yazı doyurucu ve açıklayıcı. Bu gibi basarili calismalariniz bizim gibi islamdaki bazi konulari anlamaya calisan gencler icin buyuk bir firsat basarilar ama bu yazınızı daha da derinlemesine anlatarak kuran ayetleriyle aciklarsaniz daha da doyurucu olabilir.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  4. Ayrica bu makalenizi bu konuda aciklama yapan caner taslaman emre dormen gibi hocalarla paylaşmanız görüş alışverişi yapmanız daha iyi olabilir

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Birgün sitemizi keşf ederlerse yararlanırlar İnşallah.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  5. Emre Dormen ve Caner Taslaman Hadis inkarcılarıdır. İtibar etmeyiniz.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  6. İslam inancına göre depremler, (tıpkı yıldırımlar gibi) günahkar, azgın kavimler için Allahın gönderdiği cezalardır, helak vasıtası ve yöntemidir, fay hatlarıyla filan bir ilgisi yoktur. Kuranda buna ilişkin anlatımlar mevcuttur ama fay hatlarıyla ilgili hiç bir bilgi,yoktur. Bunu inkar etmek açıkça kafirliktir. Bugün bile müslümanlar buna inanırlar. Şimdi Allah dağları yaratarak kimi kimden koruyor Allah aşkına? Kuranı bir bütün olarak değerlendirdiğinizde yukarıda yazdıklarınızla hiç bir ilgisi olmadığını anlayacaksınız. (yani umarım)

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Öncelikle fay hatlarının bilinmediği zamanlarda Allah fay hatlarıyla depremler oluyor demez, ancak bu tür bazı gerçeklere müteşabih ayetlerde bazen işaretler eder. Burada ise insanların en güzel ve bildikleri ifadelerle dağlar depremlerden koruyor demesi zaten kullanılablecek en mucize ifadedir. Lütfen amacı bilimsel gerçekleri bütün çıplaklığı ile anlatmak olmayan Kuran’dan mantıklı isteklerde bulunalım. İkinci mesele ise Allah bazen zalim kavimleri depremlerin yakaladığını belirtiyor ama dağlar olmasaydı yeryüzü depremlerden dolayı herkes için yaşanmaz bir hal alacaktı. Üçüncü mesele Allah bazı kavimlerin depremle cezalandırıldığını söylemesi, depremlerin sadece cezalandırma amaçlı olduğunu söylediği anlamına gelmiyor. Burada da mantık hatası yapıyorsunuz. Örnekle anlatayım. Örneğin çocuğunuz okuldan akşam eve geliyor ve yüzü kızarık. Soruyorsunuz ki ne oldu diye. Diyor ki öğretmen tokat attı. Öğretmen de diyor ki çok ileri giden çocukları böyle terbiye ederim ki başkalarına zarar vermesinler. Fakat bu demek değildir ki çocuk her yüzü kızarık geldiğinde öğretmen onu cezalandırmış olsun. Yani Kuran’da zalimleri bazen deprem yakaladığı söyleniyor ama her deprem mutlaka Allah’ın cezalandırmasıdır diye bir ayet yok, bu sizin mantık hatanızdır. Allah kullarını depremlerden korumak için dağlar koyar ve buna rağmen zalim kavimleri de bazen depremle cezalandırabilir. Örneğin pompei halkının zinada ve eşcinsellikte aşırı kaçması ve yanardağ patlaması ile taş kesilmeleri aynı kavimde ve aynı zamanlarda meydana gelmiştir. Bu, Allah’ın cezalandırması değil demek ispatlanamayacak bir iddia olur. Lavlar sıkıştı da ondan patladı demek bir açıklama değildir. Çünkü Allah zaten mucizeler dışında hiçbirşeyi sebepsiz yaratmaz. Zalim kavimlere gelen depremlere fay kırıklarını sebep yapar, yanardağ patlamasına da lav sıkışmasını. yani bilimsel açıklaması var diye bunu Allah yapmadı da diyemezsiniz. Bunun Allah tarafından geldiğini ispatlamak da yanlışlamak da mümkün değil. Allah zalimleri helak etmek için geldi diye ispatlansa zaten sen de ben de müslüman oluruz. Aramızda fark kalmaz. Bir müslümanın senden farkı ise Allah’ın gösterdiği mucizeleri iyi okuyup analiz edip sonra da aslını bilemeyeceği bazı gaybi olaylara ise, delillere dayalı elde ettiği imanla birlikte teslim olmaktır. Yani imanım delillere dayalıdır ama delilleri her gaybi olayda görmem gerekmiyor. Gördüğüm mucizevi Kuran ayetleri diğer gaybi Kuran ayetlerinin de doğru olduğunu ispatlamak için yeterlidir. Anladınızmı bilmiyorum. (umarım anlamışsınızdır)

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  7. Malum profesörün konuşmasından dolayı yöneltilen bir soru sonrasında konuyu derinlemesine araştırmaya çalışmıştım. Coğrafi bakımdan araştırmalarımı yaptıktan sonra bunları Kuran-ı Kerim’de konunun ve ortak kelimelerin geçtiği yerlerle, kelime kökenleriyle karşılaştırarak ilerlemeye çalıştım. Hepsini ayrı ve birbirinden bağımsız kaynaklardan bakarak perspektifimi geniş tutmaya çalıştım. O sırada bu siteye de tıklamıştım ama error verdiğinden makalenizi okuyamamıştım. Şimdi görüyorum ki mevzunun özünü vererek cevaplamışsınız. Şükranla okudum. Teşekkür ederim.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu