Bilim Kuran'la ÇelişmezEmbriyolojiMCC

305# Kuran’da embriyoloji mucizeleri. Mucize yalanları sitesine cevap-2 (MCC)

Kuran’da embriyoloji mucizelerine yapılan itirazlara cevap verdiğimiz bu yazı, bir önceki 304# nolu yazının devamıdır. Okumadıysanız linke tıklayarak önce onu okumanızı tavsiye ederiz.

Kuran’daki embriyoloji eski Yunanlardan alınmış iddiası

İddia: Nutfe, Alaka ve Mudga aşamaları Eski Yunan hekimi Galen’in aşağıdaki kitaptaki sözlerinden alınmıştır:

“Hesaplarımızı temiz ve düzenli hale getirmek için bir hayvanın ilk biçimlendiği döneme geri dönelim ve fetusun oluştuğu bu dönemi dört farklı devreye ayıralım. İlk evrede, hem düşükte hem de otopside görüldüğü gibi, meni formları hâkimdir (Arapça nufta). Bu noktada, muhteşem Hipokrat da, hayvanın şeklini henüz fetus olarak tanımlamayıp meni formu aşamasının 6. günde sona erdiğini duyduğumuz halde bu formu hala meni olarak tanımlar. Ama eğer bu oluşum kan (Arapça alaka) ile doluysa ve kalp, beyin ve karaciğer henüz tam olarak belirginleşip şekillenmediği halde belli bir dayanışma gösteriyor ve önemli bir boyuta ulaşmışsa bu da ikinci evredir ve fetus bir et formuna sahip olup artık meni formdan çıkmıştır.

İlgili Makaleler

Buna göre, siz de Hipokrat’ın böyle bir formu artık meni olarak tanımlamadığını ama bahsettiği gibi fetus olarak tanımlayacağını düşünebilirsiniz. Anlatıldığı gibi, eğer önde gelen bu 3 parça diğer parçalardan açıkça, bir siluet şeklinde ayrılmaya ve belirgin bir biçimde görünmeye başladığında da bu dönemi üçüncü evre takip eder (Arapça mudga). Bu evrede önde gelen 3 parçanın şeklini de açık seçik görebileceğiniz gibi mideyi oluşturan parçaların bunlardan daha koyu, hele hele dış uzuvların ise hepsinden de daha koyu olduğunu izleyebilirsiniz.”

Cevap: Bu arkadaşların bağlantı yapma gücüne şaşırmamak elde değil doğrusu. Galen meni formları demiş onu nutfe’ye benzetmişler. Oysa açıkladığımız gibi nutfe meni değildir, meni olsaydı meni derdi. Nutfe Arapça’da inci demektir ve zigotu açıklamak için bundan iyi bir kelime seçilemezdi. Nerede burada meni?

Sonra embriyo kan ile dolmuşsa ifadesinden (muhtemelen kan oluşumu başlamışsa demek istiyor) iddia sahibi alak aşamasını çıkarmış. Oysa Alak bahsinde anlattığımız gibi Alak’ın ilk anlamı asılı durmak, sonra sülük gibi yapışmak, sonra da kan pıhtısıdır ve bu üç anlamı da embriyonun rahime gelip tutunup asılmasını, rahmi delerek kan emmesini ve oluşan pıhtıdan dolayı da rahimde ancak kan pıhtısı şeklinde görülebileceği gerçeğini açıklamaktadır. Bu Alak kelimesi harika bir kelime iken, Galen’in “sperm halinden kan dolmaya başlaması haline geçiş” hipoteziyle kıyaslamaları Güneş’i kibrit ile kıyaslamak gibi komik olmuş.

Embriyoloji bilgisini Galen’den almış

İddia: Hz. Muhammed kendinden 400 yıl önce yaşamış Yunan’lı doktor Galen’in şu hipotezini almış:

“Bu aşamada doğanın organları tam olarak belirleme ve tüm parçaları tamamlama zamanı gelmiştir. Bu da etin kemikler etrafında büyümesine sebep olur, ve aynı zamanda … kemik uçlarını birbirine bağlayan bantları meydana getirir ve tüm uzunluğu boyunca periost denilen ince membranların yerleşmesine ve burada etin gelişmesine neden olur.”

Cevap: Hz. Muhammed döneminin Mekke’sini bilmezsek bu iddiayı duyunca Mekke’yi Atina gibi Aristokratik bir şehir zannedeceğiz. Oysa Mekke’nin çoğu okuma yazma bile bilmezdi. Kitaplar o kadar bol değildi. Halk arasında kitap okumak, tıp öğrenmek revaçta olan bir şey değildi.

Ayrıca Kuran her ilim dalından mucizeler gösterir. Hz. Muhammed herhalde 20 kadar dalda hiç yanlış yapmadan bilimsel gerçeklerden ustaca bahsedecek kadar döneminin ünlü profesörlerinden biri miydi diye düşünürsünüz.

Oysa ki gerçekler bambaşkadır. Çölde bedeviler arasında çıkmış, peygamberliğe kadar okuma yazma bilmediği kesin olan bir insandır.

Konuya gelirsek, Kuran’ın iskeletin etrafında kasların oluşumunu söylemesi bilimsel olarak doğru ise (Bkz. 84 nolu yazı) ve bunu Galen de söylemişse Galen’den mi almış olması gerekir? Örneğin bir sınavda soruyu doğru olarak yanıtlayan kişilere paranoyaklık gösterip birbirinden çaldıklarını mı iddia edersiniz? Eğer bu ifade doğru olmayan bir ifade olsaydı ancak o zaman tartışabilirdik bu konuyu.

Üstelik Galen önce iskelet sistemi oluşur sonra et oluşur da demiyor. Et kemikler etrafında oluşuyor diyor ki bu ifade Kuran’ın ifadesinden biraz farklı bir ifade. Kuran iskelet sistemi ve kas oluşumu için bir oluşum sırası verirken, Galen her ikisini eş zamanlı olarak açıkladığı görülüyor.

Embriyoloji evreler halinde incelenen bir bilim dalıdır

İddia: Bugün modern bilim sayesinde, insanın anne karnında oluşumunun doğuma kadar kesintisiz bir şekilde devam eden süreç olduğunu biliyoruz, zaten bu nedenle çağımızda kürtaj ve embriyo araştırmaları hakkında çok fazla kafa karışıklığı vardır. Eğer biz anne karnında hiç duraksamaksızın gelişiyorsak hayatın başlangıcı hakkında kesin ve katı sınırlar çizmemiz de imkansızlaşır. Bu durum bizlere ”‘O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır’’ (Nuh Suresi, 14) diyen Kur’an ayetlerinin anlamsız olduğunu gösteriyor.

Cevap: Yukarıda hatırlarsanız iddia sahibi şöyle bir soru sormuştu: “Moore kitabında döllemenin başlangıcı ile 28. gün arasında en az 13 evre daha sayar. Kur’an neden bu evreler hakkında hiçbir şey söylemiyor?” Önceki soruda evreler var diyor, bu soruda ise evre yok diyor. Bu iki çelişen soruyla iddia sahibi samimiyetsiz olduğunu gösteriyor. Biz ise o sorunun cevabında demiştik ki embriyo gelişimi kesintisiz süreçtir ama bilimsel olarak da evreler haricinde incelenir. Çünkü önemli olayların geliştiği önemli günler vardır. Mesela bu evrelendirmelerin en meşhurlarından olan Carnegie evrelendirmesi embriyo gelişimini 23 evrede tanımlar. İlgili yazıyı daha önce daha önce sitemizde okumadıysanız okumaya devam etmek için aşağıdaki yeşil butona tıklayın.

Nuh 14: ‘’ Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.’’

Materyalist arkadaşlar yukarıdaki ayeti eleştirmişler. Diyorlar ki insanın anne karnında oluşumu süreklilik arz eder, evreler halinde olmaz.

Cevap: Öncelikle şunu belirtelim ki bu ayeti evrimin kanıtı olarak gösteren Müslümanlar olduğu gibi anne rahmindeki yaratılışı anlattığını söyleyenler de vardır.

Biz burada anne rahmindeki yaratılış için bir sorun teşkil ediyor mu ona bakacağız.

Anne rahminde yaratılışın süreklilik arz ettiğini en eski insanlar bile bilirdi fakat bu yaratılış sırasında yeni yeni oluşum süreçleri başlar, gelişimde anahtar noktalar oluşur ve bu yüzden embriyolojik gelişim süreci insanlar tarafından da evreler halinde incelenir.

Embriyolojik gelişim, zigot evresinden sonra morula, gastrula, blastula evrelerini geçirir. Bu ilk aşamalar aşağıda gösterilmiştir.

Daha sonra günlere göre kabaca amnion oluşumu, neural plate oluşumu, kemik oluşumu başlangıcı, kas oluşumu başlangıcı vs. gibi çok sayıda aşamaların takip eder, bunun için insanlar tarafından çeşitli evreleme haritaları yapılmıştır.

Aşağıda gelecek şekillerde gelişim evrelerinin günleri her resmin sol üstünde numaralanmıştır. Bu günlerde gelişimin hangi aşamasında olduğuda açıklanmıştır.

Yine Washington Carnegie enstitüsü tarafından embriyonik gelişim süreci 23 ayrı evreye ayrılmıştır. Bu evrelerin başlangıç günleri ise resimlerin üstünde mavi şerit içinde ‘Stage 1,2,3, vs’ diye gösterilmiştir.

Bu resimleri Moore’un ‘Developing Human’ (2011) adlı kitabından aldım. Gelişim evrelerinin detayı için kitaba bakabilirsiniz.

Kısacası, Kuranı eleştirenler önce bilim öğrensin.

12345

678910111213141516171819

HumanEmbryo2012

Embriyolojik olarak üç karanlıkta yaratılış

İddia: Zümer Suresi 6. ayette;  ”O sizi annelerinizin karnında, bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışla (halden hale geliştirip dönüştürerek) üç karanlık içinde yaratır” denilir. Bu ayetin birçok yorumu vardır, Suyuti‘nin de dahil olduğu bazı yorumcular fetusu çevreleyen 3 tane zarın olduğunu, birincisinin bebeğe besin taşıdığı, ikincisinin idrarı emerken üçüncüsünün de atık maddeleri emdiği şeklinde yorumlarlar.

Bir diğer görüşe göre ise bu 3 karanlık, fetusun oturduğu karın duvarı, rahim duvarı ve amniyon kesesi olarak yorumlanır. Bunlar, Hipokrates‘in rahim içindeki amniyon kesesinde bulunan yavruları gözlemlemek için hamile dişi köpekler üzerinde yaptığı otopsisinde de açıkladığı gibi [30] tamamen çıplak gözle gözlemlenebilecek şeylerdir.

Cevap: Evet bazı kişilere göre ayet burada bebeğin 3 kese içinde yaratılmasını söylüyor. Bu mümkün ama 223 nolu yazımda daha önce anlattığım gibi bu gözle görülen bir şeydir. İnsanlar hayvanları kestiğinde gebe hayvanlarda bunu gözlemleyebilirler. Fakat aynı yazımda anlattığım gibi yeni bilimsel gelişmeler gösteriyor ki bebeğin sağlıklı büyümesi için annenin melatonin hormonuna yani karanlıkta salınan hormona ihtiyacı var. Yani gece geç yatıp karanlık saatleri kaçırmak bebeğin gelişimini aksatıyor ve bebeğin gelişim döneminde bu melatonin ihtiyacı üç dönemde inceleniyor. Üç dönemde de melatonin ihtiyacı değişiyor. Dolayısıyla bilim ilerledikçe ayetleri daha iyi anlayabiliyoruz. İlgili yazıyı daha önce daha önce sitemizde okumadıysanız okumaya devam etmek için aşağıdaki yeşil butona tıklayın.

Soru: Kuran'da geçen üç karanlık evrede yaratılış nedir? Bazıları 3 karanlık evre yalanı diye yazılar yazıyorlar. Karın duvarı, rahim duvarı ve amnion kesesi gibi anne karnındaki katmanlardan mı söz ediyor.

Cevap: Sık sık tekrar ettiğim müteşabih ayetler kavramını bir kez daha hatırlatıp 3 karanlık evre sorusunun cevabını verelim.

Müteşabih ayetler

Kuran’daki bilimsel ayetler gelecekte anlaşılacak bilimsel gerçeklerden bahseden mucize ayetlerdir. Evrenin oluşumundan, olaylarından veya insanın oluşumundan bahseden ayetler bu türdendir. Bu ayetler müteşabihtir. Yani birbirine benzeşen iki manaları vardır, gerçek manasını Allah ve ilimde derinleşmiş olanlar bilir diyor Kuran (Al-i İmran 7). Yine bir ayette;

Zümer 23: “Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O'ndan derileri ürperir.”

diyerek kitabın müteşabih yönünü ve ikili manasının olduğunu açıklamıştır. İkili mana şu demektir: İlk devirdeki Müslümanlar bir manasını anlar, bilim devri insanları ise ilimde ilerledikleri için ikinci manasını kavrayıp bu ayetlerin bir mucize olduğunu anlarlar. Şimdi buna yeni bir örnek:

Zümer 6: “Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır.”

3 karanlık evre yalanı

Annenin ve bebeğin melatonin (karanlık hormonu) ihtiyacı

Bazı yazarlar 3 karanlık evrede yaratılış ayetini genelde yorumlarken bu karanlıkların karın duvarı, rahim duvarı ve amnion kesesi olduğu şeklinde yorumlamışlar. Bu yorum yanlış değil fakat ayetin mucize yönünü yansıtan bir yorum değil. Bu yorum zaten ilk Müslümanların anladığı yorumdur. Onlar da bu katmanları iyi biliyorlardı. Çünkü hayvanları kesen kasaplar bu üç yapıyı zaten hergün görüyorlardı. Yani mucize kısmı o nokta değil, o zaten ilk müslümanların anladığı ilk anlamdır. Peki ayetin bilimsel mucizeliği yani ikinci müteşabih manası nedir?

Özellikle 2014 ve sonrasında yapılan birçok bilimsel araştırma gösteriyor ki hamile kalmak isteyen kadınlar ve hamile kaldıktan sonra bebeklerinin sağlıklı gelişmesini isteyen kadınlar geç uyumamalılar ve geceleri ışıklı ortamda kalmamalılar. Çünkü bebeğin oluşumu ve sağlığı karanlıkta salgılanan melatonin hormonuna bağlı.[1] Teksas sağlık merkezinden Profesör Russel J. Reiter bunu şöyle açıklıyor: Geceleri ışığı her açışınızda melatoniniz düşer ve bu da gebe kalma ihtimalinizi azaltır. Gebe kalmak isteyen kadınlar en az sekiz saat ışıktan uzak karanlık bir ortamda uyumalılar. Yeterince karanlıkta kalmazsanız melatonin üretemezsiniz ve bebeğin beyin fonksiyonları yolunda gitmez. Yeterince karanlık olmazsa bebekte dikkat eksikliği, hiperaktivite ve otizm gelişebilir. Karanlık, biyolojik saatin düzenlenmesi için gerekli fakat karanlığın illa uyku ile olması gerekmiyor, uyku iyidir fakat karanlıkta kalmak uykusuz da olabilir” diye sözlerini bitiriyor.[1] 3 karanlık evrede yaratılış hakikati işte bu gerçeği müteşabih olarak yani bilimsel olarak açıklamaktadır.

Zümer 6: “Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır.”

3 karanlık evrede yaratılış nedir?

Gelelim 3 karanlık evrede yaratılış ayetine. 3 karanlık evrede yaratılış ayeti bize diyordu ki bebeğin gelişimi " üç karanlık içinde " yaratılıştan yaratılışa sürmekte yani üç karanlık evrede gelişim oluşmaktadır. Yani dikkatlerimizi bebeğin gelişimi ve karanlığa olan gereksinimi üzerine çekiyor. Mucize bir şekilde bebeğin karanlığa olan ihtiyacını ve gelişimin üç karanlıkla birlikte geleceğini belirtiyor. İlgiçtir ki gebelikte de melatonin seviyesi sürekli aynı kalmaz ve üç dönem halinde keskin değişimler sergiler. ilk 24 hafta'da önemli bir değişim olmaz, 24-36 haftalar arasında melatonin ihtiyacı ve kandaki seviyesi artar, 36. haftadan 40. haftaya kadar ise düşer.[18] Görüldüğü gibi karanlık hormonu olan melatonin ihtiyacı bakımından bebeğin gelişimi de üç ana dönemde gerçekleşir.

Ek açıklama olarak; bebek melatonine yani karanlığa bağlı gelişir dedik. Anne adayı aydınlığa da çıkıyor fakat bebeğin gelişimini sağlayan melatonin aydınlıkta değil karanlıkta oluşuyor. Şöyle bir örnek vereyim, "ilkokul çağındaki çocuklar yiyeceklerle büyür" dediğiniz zaman "bu çocuklar her zaman yiyecek yemiyor öğünlerde yemek yiyor" derseler bu doğru olur, fakat çocukların büyümek için yemek yememeye değil, tam tersine yemek yemeğe ihtiyaçları olduğu gerçeği değişmez. Melatonin de aynıdır. Bebekler gelişim için melatonine ihtiyaç duyarlar bunun gece salgılanması yeterlidir, tüm gün salgılanmasına gerek yok. Gündüz salgılanmaması, bebeğin melatoninle gelişimine devam ettiği gerçeğini değiştirmez.

3 karanlık evrede yaratılış konusunun özeti bu idi, aşağıda ise tıp uzmanlarının anlayabileceği ayrıntılı akademik bilgileri derledim. Tıp bilginiz yoksa bunları okumayabilirsiniz.

3 karanlık evre de yaratılış

Üç karanlık evreye ait ayrıntılı bilimsel açıklama

Melatonin, oosit kalitesi, gebeliğin normal sonuçlanması, embriyo implantasyonu, embriyo gelişimi ve doğumun başlatılmasından rol oynar.[2] C ve E vitamininden daha kuvvetli bir antioksidandır.[3] Aynı zamanda sirkadian ritmini düzenler.[4] Birçok çalışma yeterli karanlık almamaya bağlı olarak melatonin eksikliğinin infertilitede artışa, adet düzensizliklerine, ve düşüklere yol açtığını moleküler seviyede göstermiştir. [5] Melatonin, üreme aktivitesini, folikül gelişimini ve ovulasyonu düzenler.[6] Melatonin plasentayı hızla geçer ve bebeğin doku değişimini ve hormonal metabolizmasını düzenler.[7] Harici olarak enjekte edildiğinde en yüksek ovaryumda biriktiği görülmüştür.[2]

Yüksek melatonin seviyesi folliküler sıvıda birikerek oositi ve follikelleri oksidatif stresten korur.[8] Harici melatonin uygulamasının gebelik oranını artırdığı birçok çalışma ile gösterilmiştir.[9] Melatonin fötüsün beyin gelişiminde etkilidir.[10] Gebelikte anneye harici melatonin uygulanması, bebeğin beyin gelişimini olumlu etkilediği, beyin lezyonlarını ortadan kaldırdığı anlaşılmıştır.[11] Tamura ve arkadaşları yetersiz melatonin üretiminin sebepsiz görünen düşüklerin sorumlusu olduğunu açıklamışlardır.[12] Hamileliğin farklı dönemlerinde melatonin seviyesinin sürekli değiştiği ve bu programda değişiklik yapmanın hamilelik için kötü etkiler yaptığı rapor edilmiştir.[13] Düşük melatonin seviyeleri preeklampsi ile ilişkilendirilmiş[14] ve melatonin takviyesi ise preeklampsiyi engellemiştir.[15] Melatonin doğum zamanını da belirlemede ana elemandır.[16] Melatonin değişimi doğumu belirleyen ana faktördür.[17]

Bütün bu bilimsel gerçekler üç karanlıkta yaratılış gerçeğini anlama yolunda önemli bilgiler vermektedir. 3 karanlık evrede yaratılış yalanı tarzında yazılar yanlıdır, gerçekleri gizlemeğe yöneliktir.

Ayrıca 96# İnsan kan pıhtısından mı yaratıldı? yazımızı da oumanızı tavsiye ederiz.

Referanslar

  1. https://www.livescience.com/46807-night-light-melatonin-fertility-pregnancy.html.
  2. Carlomagno, G., et al., From implantation to birth: insight into molecular melatonin functions. International journal of molecular sciences, 2018. 19(9): p. 2802.
  3. Mahal, H.S.; Sharma, H.S.; Mukherjee, T. Antioxidant properties of melatonin: A pulse radiolysis study. Free Radic. Biol. Med. 1999, 26, 557–565.
  4. Barrett, P.; Bolborea, M. Molecular pathways involved in seasonal body weight and reproductive responses governed by melatonin. J. Pineal Res. 2012, 52, 376–388.
  5. Summa, K.C.; Vitaterna, M.H.; Turek, F.W. Environmental perturbation of the circadian clock disrupts pregnancy in the mouse. PLoS ONE 2012, 7, e37668.
  6. Reiter, R.J.; Tan, D.X.; Korkmaz, A.; Rosales-Corral, S.A. Melatonin and stable circadian rhythms optimize maternal, placental and fetal physiology. Hum. Reprod. Update 2014, 20, 293–307.
  7. Okatani, Y.; Okamoto, K.; Hayashi, K.; Wakatsuki, A.; Tamura, S.; Sagara, Y. Maternal-fetal transfer of melatonin in pregnant women near term. J. Pineal Res. 1998, 25, 129–134. .
  8. Tamura, H.; Takasaki, A.; Miwa, I.; Taniguchi, K.; Maekawa, R.; Asada, H.; Taketani, T.; Matsuoka, A.; Yamagata, Y.; Shimamura, K.; et al. Oxidative stress impairs oocyte quality and melatonin protects oocytes from free radical damage and improves fertilization rate. J. Pineal Res. 2008, 44, 280–287.
  9. Rizzo, P.; Raffone, E.; Benedetto, V. Effect of the treatment with myo-inositol plus folic acid plus melatonin in comparison with a treatment with myo-inositol plus folic acid on oocyte quality and pregnancy outcome in ivf cycles. A prospective, clinical trial. Eur. Rev. Med. Pharmacol. Sci. 2010, 14, 555–561. .
  10. Gitto, E.; Marseglia, L.; Manti, S.; D’Angelo, G.; Barberi, I.; Salpietro, C.; Reiter, R.J. Protective role of melatonin in neonatal diseases. Oxid. Med. Cell Longev. 2013, 2013, 980374.
  11. Supramaniam, V.G.; Jenkin, G.; Loose, J.; Wallace, E.M.; Miller, S.L. Chronic fetal hypoxia increases activin a concentrations in the late-pregnant sheep. BJOG 2006, 113, 102–109.
  12. Tamura, H.; Nakamura, Y.; Terron, M.P.; Flores, L.J.; Manchester, L.C.; Tan, D.X.; Sugino, N.; Reiter, R.J. Melatonin and pregnancy in the human. Reprod. Toxicol. 2008, 25, 291–303.
  13. Tamura, H.; Kawamoto, M.; Sato, S.; Tamura, I.; Maekawa, R.; Taketani, T.; Aasada, H.; Takaki, E.; Nakai, A.; Reiter, R.J.; et al. Long-term melatonin treatment delays ovarian aging. J. Pineal Res.
  14. Bouchlariotou, S.; Liakopoulos, V.; Giannopoulou, M.; Arampatzis, S.; Eleftheriadis, T.; Mertens, P.R.; Zintzaras, E.; Messinis, I.E.; Stefanidis, I. Melatonin secretion is impaired in women with preeclampsia and an abnormal circadian blood pressure rhythm. Ren. Fail. 2014, 36, 1001–1007.
  15. Hobson, S.R.; Gurusinghe, S.; Lim, R.; Alers, N.O.; Miller, S.L.; Kingdom, J.C.; Wallace, E.M. Melatonin improves endothelial function in vitro and prolongs pregnancy in women with early-onset preeclampsia. J. Pineal Res. 2018, e12508. .
  16. Tamura, H.; Takayama, H.; Nakamura, Y.; Reiter, R.J.; Sugino, N. Fetal/placental regulation of maternal melatonin in rats. J. Pineal Res. 2008, 44, 335–340.
  17. Mitchell, M.D.; Sayers, L.; Keirse, M.J.; Anderson, A.B.; Turnbull, A.C. Melatonin in amniotic fluid during human parturition. Br. J. Obstet. Gynaecol. 1978, 85, 684–686.
  18. Mirdamadi, K. (2016). Salivary Melatonin Levels in Pregnant Women with Insomnia: A Prospective Cohort Study with Two Comparison Groups (Doctoral dissertation).

Not: Yazının hazırlanmasında 2 numaralı kaynaktan genişçe yararlanılmıştır.

Bebeğin doğumunun kolaylaşması

İddia: Müslümanlar Abese Suresi’nin 20. ayetinde anlatılanların Allah’ın bebeğin doğumunu nasıl kolaylaştırdığı ile ilgili olduğunu vurgular fakat bu Ahkaf Suresinin 15. ayetiyle çelişir (”Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu”). Aslında Abese Suresi’nin 19. ayeti insanın bir damla meniden veya spermden yaratıldığından bahseder ve 21. ayet insanın ölümünden ve defnedilerek gömülmesinden bahseder, bu yüzden 20. ayetin doğum sürecine atıfta bulunmaması, bunun yerine insanın bütün hayatının Tanrı tarafından kolaylaştırılmış olmasına atıfta bulunması tamamen mantıklıdır.

Cevap: Evet burada bir doğruluk payı da var yanlışlık payı da var. Doğruluk payı Abese 20 ayetinin bebeğin doğumunun kolaylaştırılması olduğuna dair açık belirti yok. Tüm hayatı anlatıyor olmalı. Yanlış kısmı ise doğum esnasında vücutta fizyolojik değişiklikler ile doğum kolaylaştırıldığı tıbbi bir gerçektir. Mesela annenin pelvis kemiği esner ki bebek rahat çıkabilsin. Yavrunun içinde bulunduğu kaygan amnion sıvısı bebekten önce çıkarak doğum kanalını kayganlaştırır, annenin rahimi kasılarak bebeği çıkmaya zorlar vs. vs. daha çok var. Doğum zordur ama bu kolaylıklar olmasaydı doğum çok daha zor olurdu. Klasik mantık hatalarını tekrar etmişler.

İnsan ruhu 6 ay anne karnında kalır

İddia: Ahkaf Suresi 15. ayette, ”ve onun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır” denilirken Lokman Suresi 14. ayette ise ”onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur” denilir.  Bu normal bir hamilelik süresinin 6 ay olduğu anlamına gelir.

Cevap: Bu iddiayı daha önce 95 nolu yazımda açıklamıştım. İlgili yazıyı daha önce daha önce sitemizde okumadıysanız okumaya devam etmek için aşağıdaki yeşil butona tıklayın.

Soru: Kuran'a göre gebelik süresi 6 ay olduğu iddia ediliyor. Lokman 14 ve Bakara 233 ayetlerine göre bebek 2 yıl emzirilir. Fakat Ahkaf 15’te anne karnındaki kaldığı süre dâhil edilirse 30 ayda sütten kesileceği bildirilmiş. Bu 30 aydan, önceki ayetlerdeki 24 ayı çıkarırsak bebeğin anne karnında 6 ay kaldığı anlamı çıkıyor. Bunu nasıl açıklarsınız?

Ayetlere bakalım

Lokman 14: “İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.”

Bakara 233: “Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler.”

Ahkaf 15: “Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır.”

İnsan ruhunun (bilincin) oluşma zamanı

Evet, Ahkaf 15’e göre insanın anne karnında 6 ay kaldığı ortaya çıkıyor. Çünkü insan ruhu hamileliğin üçüncü ayında gelişiyor. 3. aya kadar cansız bir et parçası olmasına rağmen insan Dünya’ya ilk defa hamileliğin üçüncü ayında geliyor, böylece yaşamının ilk 6 ayını anne karnında geçiriyor. Bu yüzden ayette özellikle insanın taşınması diyor ki hamileliğin ilk başlarındaki şekilsiz ve cansız et parçası insanın henüz oluştuğu anlamına gelmiyor.

Bakalım bilim bu konuda şu ana kadar neler demiş:

Bilindiği gibi spermin yumurta hücresini döllemesiyle zigot oluşur. Zigot bir nokta kadardır ve ilk günlerde hücre bölünmesi geçirir ve yavaş yavaş farklılaşmaya başlar. Bu noktacık ilk 5 gün rahime tutunmaz. Bu günlerine insan değil olsa olsa insanın programı denebilir. Aşağıda ilk günlerine ait resimler verilmiştir.

Şu resimler ise 25 güne kadar olan gelişim.

Peki 25 gün geçtiği halde insana uzaktan yakından benzemeyen, beyni olmayan bu küçük et parçasının bilinç sahibi bir insan olduğunu söylememiz mümkün mü? Yok hayır, henüz insan olmaya hazırlanıyor. Peki ne zaman bilinç (Ruh) geldiği anlaşılır? Ne zamanki sinir sistemi istemli olarak kasılan kollara ve bacaklara uyarılar gönderirse yani bebek hareket etmeye başlarsa o zaman artık bebeğin can sahibi, bilinç sahibi olduğunu anlarız.

Langman medikal embriyoloji ne diyor?

Langman’ın medikal embriyoloji kitabında (Sayfa 105, 107) ve Moore’un Developing Human kitabında (Sayfa 95) ceninin ilk olarak 3. ayın sonunda hareket etmeye başladığını yazar. Langman 3. ayda sinir sisteminin bütün vücudu sardığını belirtmiştir (Sayfa 313). Aşağıdaki şekil Langman’dan alınmıştır.

Kuran'a göre gebelik süresi

Çevirisi: Rahim içinde 12 haftalık bir cenin. Çok ince bir derisi olmasına ve derinin altından damarlar göründüğüne dikkat ediniz. Yüzü bütün insan özelliklerine sahip. Fakat kulaklar henüz tam gelişmemiş. Hareketler bu dönemde başlar fakat genellikle anne tarafından hissedilmez.

Bir yetişkin insan beyninde bulunan 100 trilyon sinir hücresinin çoğu, gebeliğin 10. ve 20. haftaları arasında gelişir.  12. haftada ise sinir hücreleri beyin korteksinde birbirleriyle sinaps kurmaya başlarlar (Sinaps: sinir hücrelerinin birleşerek iletimin başlaması) (3)

Kuran'a göre gebelik süresi bilincin gelmesiyle alakalıdır

Yine İslam literatürüne baktığımızda Hanefîler ve Şâfiîler’in çoğunluğu 40 günde bebeğe can (bilinç) geldiğini söylemişler, Hanefilerden bazı fıkıhçılar ise 120 günde ruh üflenip can geldiğini belirtmişler ve bu tarihe kadar kürtajı caiz görmüşlerdir. Fakat bugün bilimsel incelemeler göstermiştir ki bebeğe 3. ayın sonunda can gelmektedir.

Fakat bizim burada bahsettiğimiz can, "bilinç" ve "ruh" anlamındadır. Biyolojik olayların gerçekleşmesi anlamında değildir. Çünkü bu açıdan düşünürseniz bitkilerde canlıdır. Embriyoda biyolojik olarak hep aktiftir fakat bilinç ise istemli hareketlerin başlamasıyla belirlenecek bir olgudur.

Sonuç olarak

Kuran'a göre gebelik süresi müteşabih bir ayettir. Hamileliğin ilk 3 ayında yeni bir insan için içinde yaşayabileceği bir beden elbisesi dikilir ve 3. ayın sonunda bu bedende ilk bilinç görülmeye başlar. İnsan, bilinç kazanmış olarak yani bir insan olarak anne karnında 6 ay kalmaktadır. İnsan kendini anne rahminde bulduktan sonra 6 ay taşınır. Bu yüzden ayet, insan olmuş bir bedenin rahimde yaşadığı bu altı aylık süreyi 24 ay emzirme süresi ile birlikte 30 ay olarak vermektedir.

Kuran’ın ayetlerinin Yaratılış kitabı olan evrenle ne kadar uyumlu olduğunu görebiliyor musunuz. İnsanların uyumsuz sandığı birkaç ayet ise tamamen insanın bakış açısının dar perspektifinden ve evrene Allah gibi en doğru bir şekilde bakamayışımızdan kaynaklanmaktadır ki bu ayetler web sitemizde detaylı açıklanmıştır.

KAYNAKLAR

  1. Sadler TW. Langman’s medical embryology: Lippincott Williams & Wilkins; 2015.
  2. Moore KL, Persaud TVN, Torchia MG. The Developing Human E-Book: Elsevier Health Sciences; 2016. Sayfa 484
  3. Lagercrantz, H. (2016). Patterning of the Brain, Neural Proliferation, and Migration. In Infant Brain Development (pp. 15-30). Springer, Cham.
  4. Dirik, M. (2018). İslam hukuku açısından kürtaj. Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, 5, 73-96.

İki kalpli adam olur mu?

İddia: Ahzab Suresinin 4. ayeti ”Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır” der. Ancak bugün tıpta kalbin duplikasyon ile çoğaltılması onaylanarak buna izin verilmiş ve her ne kadar isteksizlikle de olsa Geoffrey-Saint-Hilaire ve Littre, Meckel, Colomb, Panum, Behr, Paullini, Rhodius, Winslow ve Zacutus Lusitanus gibi ünlü anatomistlerin de dahil olduğu herkes bunu kabul etmiştir.

Cevap: Bu iddiayı da daha önce 189 nolu yazımda açıklamıştım. İlgili yazıyı daha önce daha önce sitemizde okumadıysanız okumaya devam etmek için aşağıdaki yeşil butona tıklayın.

Ahzab 4: “Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp kılmadı”

Soru: Yukarıdaki ayete göre çift kalpli bir adam yok. Fakat ateistler böyle bir kişinin olduğunu iddia ediyor, bu mümkün mü?

Cevap: ateistlerin iddia ettikleri bu çift kalp meselesi o kadar bariz bir hata ki ancak mizahi bir öykü şeklinde konu anlatılabilirdi, o yüzden bu konu da böyle oldu. Başlayalım o halde;

ateist arkadaşım Bay Cinfikir yine bir gün kendi kendine düşünür. Kuran’da nasıl bir çelişki yakalayabilirim diye,

“Kahretsin, 1450 sene önce yazılan bu kitapta her sayfada sorunsuz 100 tane çelişki bulmam lazımdı. Bilimle çelişen 1000 tane ayet göstermem lazım. Kuran tek seferde inmediğinden birbirleriyle çelişen de binlerce ayet bulmam lazım üstelik. Günümüz siyasileri bile bir sene söylediğini unutuyor, ertesi sene tam tersini söylüyor. Kaydın kuydun çok gelişmediği o zamanda daha çok çelişki çıkması lazımdı, hem o zamanlarda yazılan kitaplarda bir çırpıda binlerce bilimsel hata bulabilirken neden Kuran’a gelince bu kadar zorlanıyorum. Üstelik bilimsel hata zannettiğim üç beş ayetin altından bile bilimsel mucizeler çıktığını bu gıcık Bilim ve Yaratılış Ağacı her fırsatta gösteriyor. Neden neden neden? kafamda deli sorular, neden şöyle güneş gibi bir çelişki gösterip te bu İslam’ı bitiremiyoruz? Neden her şeyin bir cevabı var ki?”

Sonra cin fikri ona derki: “Kuran’ın şöyle ancak yeni anlaşılabilecek bilimsel bir gerçek hakkında iddialı konuştuğu bir ayet yok mu, ara bakayım”. O da Kuran’ı karıştırırken şu ayet gözüne çarpar: Ahzab 4: “Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp kılmadı” Hah! der, tamam buldum işte. Mutlaka iki kalpli bir adam vakası vardır, şimdi yaktım çıranızı, fakat global veri tabanlarında çift kalp vakası arar tarar, yok, koskoca sıfır. Üstelik bilimsel makaleler de doğuştan iki kalpli bir insanın yaşamasının mümkün olmayacağını ve yaşadığı bilinen böyle bir kişinin olmadığını söylemektedir.[1, 2, 3] Ümitsiz bir şekilde araştırmaya devam ederken bir gazete haberiyle karşılaşır. 1884’te yaşamış üç bacaklı bir adam olan George Lippert öldükten sonra otopsi yapılmış ve iki kalbi olduğu ortaya çıkmış. Bu habere yapışmaktan başka çaresi yoktur, yoksa Kuran çok iddialı bir cümle kurmuş ve yine yanılmamış olacaktı.

Resim: George Lippert'e ait tek resimdir.

Peki, bu haber doğru muydu? Cevap: Aslında bu sadece dönemin gazetelerinde yazılmış bir haberdir. Yani bir gazete, insanların iyi tanıdığı bu üç ayaklı kişinin ölümünü haber yaparken, haberin çekiciliğini biraz artırmış. Çünkü bilim insanları doğuştan iki kalpli bir insanın yaşamasının mümkün olmadığını söylüyor. Belirtilen haberde ise ortada doktor raporu yok, kayıt yok, doktor açıklaması yok. Sadece her zaman doğruları konuşan (!) medyanın yaptığı sıradan bir haber var. Üstelik medyanın çok iyi denetlendiği (!) 200 yıl önce. Oysa o yıllarda da bilimsel dergiler vardı ve doktorlar böyle imkânsız bir vaka tespit etmiş olsalardı bunu bilimsel dergilerde yayınlamaları doğal olarak beklenirdi.

Indiana Üniversitesinden Dr. Bruce Martin eğer çift kalpli bir insan yaşasaydı çok kaslı ve iri olması gerektiğini çünkü kaslarına daha çok kan pompalanacağını açıklıyor. [4] Fakat böyle bir adam şimdiye kadar yaşamadığı gibi, üç bacaklı Lipper’te bu tarife uymuyor. Embriyonik dönemde çift kalp olgusu olabildiği halde en geç doğumdan kısa bir süre sonra yaşayamayıp öldükleri biliniyor.[5] Kısaca, doğuştan çift kalple birinin yaşamına devam etmesi mümkün değil.

Peki! diye sormuş bay cinfikir kendi kendine. Bu haberi yayınlayıp Kuran’ın açığını buldum desem inanan olur mu? Bir ses demiş ki insanlık tarihinde çift kalple yaşayan bir adam kaydı bile yok, özellikle son yüzyıldır tüm Dünya ülkeleri tıp kayıtları tutuyor ama çift kalple yaşayan tek bir adam kaydı yok. Ee! bu insanlar ucuz bir kaynağa inanıp bilim Dünya’sının söylediğine sırt dönmez herhalde, yoksa bilimsever diye kendini reklam eden bu insanlar aslında dogmatik birer ateist midir? Öyle 200 yıl önceki uyduruk bir haberle insanları kandıramazsın. Yine de bay cinfikir şansını denemiş ve proje tutmuş, bir sürü ateiste bunu delil diye yutturmuş.  İşin komik yanı ise Müslümanlar da oradaki kalbin mecazi olduğunu falan söyleyerek literatür bilgilerindeki boşluğu kapatmaya çalışmışlar. Oysa Kuran kalp derken göğüslerin içindeki bildiğiniz kalbi kast ediyordu.

Hac 46: “Yer yüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları olsun? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak göğüslerdeki kalpler körelir.”

Not: Daha önce kalbin düşünce üzerindeki etkisini ve doğru düşünceye rehberlik eden sinyallerini araştıran makaleleri de derleyip bir video yapmıştım. Youtube da bulabilirsiniz veya daha güncellenmiş yazısını sitemizden okuyabilirsiniz. Bundan bahsetme gereği duydum, çünkü bu sorularını da bilimsel kanıtlarıyla yanıtladığımı bilmeyen ateist arkadaşlar hemen kalbin düşünmeyle alakası yok diye ortaya atılacakları şaşmaz garanti.

Sonuç: ateistlerin hiçbir iddiasına güven olmaz, hepsinin bir cevabı var ama onlar cevap aramıyor. Biz de onlar için yazmıyoruz zaten.

KAYNAKLAR

1- https://www.bbc.com/future/article/20131122-can-humans-have-two-hearts

2- https://worldbuilding.stackexchange.com/questions/38987/is-there-any-real-potential-advantage-to-having-two-hearts

3- https://www.quora.com/Is-there-any-person-in-the-world-with-two-hearts

4- https://health.howstuffworks.com/human-body/systems/circulatory/two-lungs-one-heart1.htm

5- Maclennan, W. (1896). A Case of Dexio-Cardia without Displacement of other Viscera. British medical journal, 2(1870), 1314.

Kadınların adet halinde iken cinsel ilişkiye girmesi

İddia: Kur’an’da başka yerlerde fantastik gelişmiş ve çok anlamlı emirlerin var olduğu iddia edilmiş olsa da aslında bunlar da daha önceden biliniyor ve çok daha eski uygarlıklar tarafından da uygulanıyordu. Bakara Suresinde 222. ayette Alllah Muhammed’e “Aybaşı (adet-regl) bir rahatsızlıktır. Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişkide bulunmayın” der…. Bazı Müslümanlar ellerinde bilimsel deliller olmadan adet döneminde kadınla cinsel ilişkiye girmenin, her ne kadar bu dönemde cinsel birleşim bir çift için rahatsız edici olabilse de, erkeklerde kısırlığa yol açacağını veya endometriozis ile fallop tüplerinin hasar görmesine neden olabileceğini iddia etmişlerdir. Ama en önemlisi ay başı bir hastalık olmayıp aksine yararlıdır; gerçekten de endometrium tabakasının dökülmesi rahmin rahim kanserinden korunmasına yardımcı olur.

Cevap: Bu iddianın cevabını da 303 nolu yazımızda vermiştik. İlgili yazıyı daha önce şu linkte anlattık: İlgili yazıyı daha önce daha önce sitemizde okumadıysanız okumaya devam etmek için aşağıdaki yeşil butona tıklayın.

Adet döneminde cinsel ilişkiye girmek zararlı mıdır?  Kuran’da ve Tevrat’ta menedilen adet döneminde cinsel ilişki tıbben gerçekten zararlı mıdır? Yoksa hiçbir kaynağa dayanmadan konuşan bazı insanlar, Kuran’ın “adet döneminde cinsel ilişkiden uzak durulması” emrinin hikmetsiz olduğunu söylerken haklılar mı bakalım.

Normal olarak gebe olmayan ve menopoza girmeyen kadınlarda ayda bir defa 2-7 gün süreyle adet kanaması meydana gelir. Adet kanamasının sebebi rahimdeki kan damarlarının aşırı dolması ve bunun sonucunda patlamasıdır. Bu sayede rahimde ayda bir defa temizlik yapılmış olur. Hafif enfeksiyonlar ve eski epitel birikintileri dışarı atılıp, çok hassas olan rahim duvarı bir sonraki gebelik sezonuna kendisini hazırlamış olur.

Bu adet kanamaları sırasında oluşan kasılmalardan dolayı kadınlar adet sancısı çekebilir, psikolojik olarak kötü hissedebilir ve bazen yataktan dışarı çıkmak istemeyebilirler. Yani kadınların bir rahatsızlık durumu oluşur. Kuran bu rahatsızlık haline dikkat çeker ve kadınların rahimlerinden kanı atıp temizlenene kadar cinsel ilişki de bulunmamaları gerektiğini belirtir.

Adet döneminde cinsel ilişkiye girmek zararlı mı

Bakara 222: “Sana bir de ay halinden soruyorlar. De ki: "O bir eziyet halidir (rahatsızlık vericidir). Ay hali görmekte oldukları sırada kadınlarınızdan uzak durun ve temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. Temizlenmelerinden sonra artık Allah'ın size emretmiş olduğu yerden kendilerine varın. Şüphesiz Allah çokça tevbe edenleri sever ve temizlenenleri de sever.”

Adet döneminde cinsel ilişkinin tıbbi zararları

Adet döneminde cinsel ilişki de sağlığa zararlıdır ve bilimsel olarak çok sayıda araştırma ile bu durum kanıtlanmıştır.

Adet döneminde cinsel ilişki bakteri ve virüslerin yayılmasını kolaylaştırır

Adet sırasında, AIDS virüsünün veya diğer cinsel yolla bulaşan patojen mikropların heteroseksüel olarak geçişini ve daha sonra cinsel yolla bulaşan hastalıkların gelişmesi için bir risk faktörü oluşturduğunu bildiren çok sayıda araştırma vardır.[1],[2],[3],[4],[5],[6],[7]

Cinsel yolla geçen patojenler bir cinsten diğerine her zaman geçebilmesine karşın adet sırasında daha çok geçerler.[2]

Klamidya ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kadın rahminde fallop tüpüne yerleşerek iltihap oluşturabilir ve kısırlığa yol açabilir.[1]

Adet döneminde cinsel ilişkiye girmenin zararları

Adet döneminde cinsel ilişki Endometriozis’e neden olur

Bu tür bakterilerin artması ayrıca rahim iltihabı da (endometriosis) yapabilir.[1] Adet süresinde cinsel ilişki kuran kadınlarda endometriozis görülme oranı cinsel ilişki kurmayan kadınların iki katı olduğu tespit edilmiştir.[8] Endometriozis kadınlarda kısırlığa ve psikolojik sorunlara yol açar.[9],[10] Ayrıca dolaylı olarak kalp ve beyin gibi organlara da zarar verir.[11]

Neden adet döneminde mikroplar hızla yayılır

Adet dönemleri dışında vajinanın yüzeyi asidik bir mukusla kaplıdır. Bu mukus bakteriler için öldürücüdür. Fakat adet döneminde adet kanı ve içerdiği demirin etkisiyle vajinanın pH’sı bakterilerin yaşayabileceği düzeye gelir. Ayrıca adet döneminde cinsel hastalıkların kolay bulaşmasının diğer bir nedeni, rahimdeki kanın kolay atılması için rahim ağzının normal zamanlara göre daha fazla açık olmasıdır. Bu da mikropların rahime ulaşmasını kolaylaştırmaktadır.[12],[13],[14] Adet döneminde cinsel ilişkinin zararları rahimin ve cinsel yolların mikrop ve hastalıklara açık olmasıdır. Bu cinsel yolla bulaşan hastalıkları her iki cinsiyet de karşılıklı olarak birbirine bulaştırabilir.

Adet döneminde cinsel ilişkiye girmek
Adet kanı sade bir kan değildir, içinde rahimin epitelyal artıklarını barındırır

Sonuç olarak

Tıpkı 277 nolu sünnetin yararları yazımızda anlattığımız gibi İslam’daki her emrin ya sağlığa, ya psikolojiye, ya sosyolojik yapımızın devam etmesine bir faydası vardır. Adet döneminde cinsel ilişki de sağlığa zararlıdır ve bilimsel olarak çok sayıda araştırma ile bu durum kanıtlanmıştır. İslam’a itaat eden doğru yolu bulmuştur, İslam’a muhalefet eden doğrulardan sapmıştır.

Araf 146: “Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve gafil olmalarından ileri gelir”

REFERANSLAR

  1. Centers for Disease Control and Prevention (CDC). Sexually Transmitted Diseases (STDs) and Infertility. Available from https://www.cdc.gov/std/infertility/default.htm (Page last updated: October 18, 2016).
  2. NHS Choices. . Can you have sex during a period? Available from http://www.nhs.uk/chq/Pages/3051.aspx (Page last reviewed: April 03, 2015).
  3. Nowicki S, Tassell AH, Nowicki B. Susceptibility to gonococcal infection during the menstrual cycle. . JAMA. 2000;283:1291–1292. .
  4. Tanfer K, Aral SO. Sexual intercourse during menstruation and self-reported sexually transmitted disease history among women. Sex Transm Dis. 1996;23:395–401.
  5. Sweet RL, Blankfort-Doyle M, Robbie M, Schacter J. The occurrence of chlamydial and gonococcal salpingitis during the menstrual cycle. JAMA. 1988;288:2062–2064.
  6. WashingtonAE,AralSO,Wølner-HanssenP, Grimes DA, Holmes KK. Assessing risk for pelvic inflammatory disease and its sequela. JAMA. 1991;266:2581–2586.
  7. Brewer TH, Hasbun J, Ryan CA, Hawes SE, Martinez S, Sanchez J, et al. Migration, ethnicity and environment: HIV risk factors for women on the sugar cane plantations of the Dominican Republic. . AIDS. 1998;12:1879–1887.
  8. Filer RB, Wu CH. Coitus during menses. Its effect on endometriosis and pelvic inflammatory disease. . J Reprod Med. 1989;34:887–890.
  9. Buggio L, Barbara G, Facchin F, Frattaruolo MP, Aimi G, Berlanda N. Self-management and psychological-sexological interventions in patients with endometriosis: strategies, outcomes, and integration into clinical care. Int J Womens Health. 2017;9:281–293.
  10. Chen LC, Hsu JW, Huang KL, Bai YM, Su TP, Li CT, et al. Risk of developing major depression and anxiety disorders among women with endometriosis: A longitudinal follow-up study. . J Affect Disord. 2016;190:282–285. .
  11. Taylor HS, Osteen KG, Bruner-Tran KL, Lockwood CJ, Krikun G, Sokalska A, Duleba AJ. Novel therapies targeting endometriosis. Reprod Sci. 2011;18:814–823.
  12. Tanfer K, Aral SO. Sexual intercourse during menstruation and self-reported sexually transmitted disease history among women. Sex Transm Dis. 1996;23:395–401. .
  13. Ben-Noun LL. What is the biblical attitude towards personal hygiene during vaginal bleeding? Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol. 2003;106:99–101. .
  14. Wagner G, Ottesen B. Vaginal physiology during menstruation. . Ann Intern Med. 1982;96:921–923.

 

Hz. Muhammed Kuran’daki embriyoloji bilgilerini Haris b. Kelede’den mi aldı?

İddia:  İddia sahibinin diğer bir iddiası da özetle şöyle; İslam’dan sonra Müslüman tıp bilginleri Aristo, Hipokrat, Galen gibi eski Yunan bilginlerinin eserlerini tercüme edip kullandılar. Peygamberin Tıbbı Nebevi hadislerini bu kitaplarla birlikte açıkladılar…. Pers ülkesinde Cundişapur kentinde tıp okulu vardı ve Hz. Muhammed’in devrinde yaşamış olan Haris b. Kelede burada eğitim aldıktan sonra Taif’e geldi yerleşti. Bu adam Pers ülkesinde eski Yunan bilginlerinin eserlerini okumuştu ve Peygamber, hastalıklar için ona yönlendirirdi. Demek ki Kuran’da yazan embriyolojik bilgileri ondan öğrenmiş.

Cevap: Evet İslam’dan sonra Müslümanlar bilimsel bilgiye yönelince Bağdat ve Endülüs gibi yerlerde yetişen tıp bilginleri kayda değer her tıp kitabını almışlar ve eski Yunan bilginlerinin eserlerini de Arapça’ya çevirmişler. Burada sorun yok, hemfikiriz. Bu durum İslam’ın bilime verdiği önemden kaynaklanıyor.

Bu bilim adamlarının hadisleri de kendi dönemlerinin bilimsel anlayışlarıyla karşılaştırmalarında yine bir sorun yok. Tıbbı Nebevi’yi anlayabilmek için bilimsel bilgilerle karşılaştırmışlar. Bizim Kuran ayetlerini bilimsel bilgilerle karşılaştırmamız gibi onlar da benzerini yapmışlar.

Haris b. Kelede’den tıp öğrendiği ve Kuran’daki tıbbi bilgileri ondan öğrendiği ise bir hayal ürünü. Belirttiği kaynak kitapları bulup verilen sayfaları inceledim. Muhtemelen kendisi de bu iddiaları oryantalistlerden aldığı için bu kitapları hiç görmemiştir ama ben buldum ve belirtilen sayfalara baktım. Aşağıda görüntüsünü vereceğim.

Haris b. Kelede’nin hekimliği

İddia sahibi, STUDIES IN ARABIC AND PERSIAN MEDICAL LITERATURE kitabının 6-7. sayfalarında Hâris b. Kelede’nin Pers ülkesinde Cundişapur kentinde tıp eğitimi alıp Taif’e döndüğünü belirtiyor. Kimin eserlerini okuyup okumadığı hakkında bilgi yok, bunlar hakkında konuşmak tahminden öteye gitmiyor, çünkü Hâris b. Kelede kitap yazan bir hekim değildi. Hâris b. Kelede’nin eski Yunan bilginlerinin kitaplarını okuyup okumaması da bir şey değiştirmez, çünkü zaten hekimlik eğitimi almış. Belirtilen kitaptan ilgili sayfaları incelemek isterseniz aşağıdaki butona tıklayınız.

İddia sahibinin kaynak verdiği sayfaları incelediğimde Haris b.  Kelede’nin göz hakkındaki şu görüşü verilmiştir: “Gözün beyaz kısmı yağdan, siyah kısmı sudan ve görme gücü ise rüzgârdan oluştuğunu söyler.” Bir cümlede üç yanlış şey söylemiş. Kitapta bu cümlelerin peşine onun Hipokratik görüşte olabileceği de söylenmiş. Bunun sebebi muhtemelen göz hakkındaki bu yanlışını Hipokrat’ın yanlışlarına benzetmesi olmalı.

Peki antik zamanların bu bariz hataları Kuran’da neden yok. Yine Aristo, Galen, Hipokrat’ın eserlerinde onbinlerce yanlış bilgi bugün görünüyor. Peki Kuran bunlardan almış olsaydı Kuran’da da bir sürü yanlış olması gerekmez miydi? Oysa Kuran’da hiç yanlış yok ve tam tersine apaçık bilimsel mucizelelerle dolu.

Diğer bir kaynak olarak belirtilen “HISTORY OF ARABIC LITERATURE: RELIGION, LEARNING AND SCIENCE IN THE `ABBASID PERIOD” adlı kitaba da ulaştım. Kitaptan kaynak verilen sayfaları incelemek isterseniz aşağıdaki butona tıklayınız.

Belirtilen sayfada Arapların islam’dan önce pek tıp uygulamalarının olmadığını belirtmiş. Hz. Muhammed’in Haris b. Kelede ile de sağlık tavsiyesine ihtiyacı olduğunda görüştüğünü belirtilmiş. Evet hadis kaynaklarında Vedâ haccı sırasında kalbinden rahatsızlanan Sa‘d b. Ebû Vakkās’ı için Hâris b. Kelede’yi çağırtarak onu tedavi ettirdiği zaten bilinmektedir. (İbnü’l-Esîr, I, 413; İbn Hacer, I, 288-289.)

Ama Peygamber Kuran’daki medikal ayetleri ondan aldı, o da eski Yunan bilginlerinden aldı demek hiçbir delile dayanmadan büyük hipotezler kurmak demektir. Çünkü o hekimlerin anatomi bilgilerinin bile büyük çoğunluğu yanlıştı. Fakat Kuran’da hiç yanlış olmadığı gibi, tıbbi açık mucizeler vardır. Peygamber onlardan almış olsa Yunan eserlerinde bunların yerini göstermeniz lazımdı. Oysa yukarıda örneğini verdiği gibi uzaktan yakından alakası olmayan birkaç cümle ile ancak zorlama benzerlikler kurabilirsiniz ve bunlar da güneş ile kibritin kıyaslanması gibi olur.

Yine Peygamber zamanındaki müşrikler bile böyle bir iddiada bulunmamışlar. Böyle bir şüphe olsaydı her şüphelerini abartarak anlatmayı seven İslam düşmanları elbetteki bunu da ağızlarına dolarlardı.

Özetle

Kuran’da embriyoloji hakkında verilen bilgilerin hepsi bilimsel olarak doğrudur ve bir kısmı ise bilinmesi mümkün olmayan mucizelerdir. (Örneğin bebek oluşumun ilk haline inci denmesi ve daha sonraki aşamada rahme tutunup kan emmesini gösteren sülük kelimesi kullanılması, iskelet sisteminin kaslardan önce oluştuğunu söylemesi gibi)

Ayrıca insanın yaratılışına atıfta bulunan Salsal, Hame’in Mesnun, ve Fehhar gibi kelimelere iddia sahibi değinmemiş fakat biz onları da anlattık. Şu yazımızda bulabilirsiniz: 300# Salsal nedir? Fehhar ve Hame’in Mesnûn nedir? Yaşamın başlangıcı asteroitlerden mi geldi?

Not: Kaynaklar her yazının altında ayrı ayrı verilmiştir.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

3 Yorum

  1. Hocam ilk baktığımda yazının okunma süresi 22 dakikaydı. Şimdi 19 dakika diyor. Bir değişiklik mi yaptınız?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  2. Tamam hocam bu ikinci yazıymış şimdi anladım. Allah razı olsun. Sağlam bir reddiye olmuş.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  3. Güzel MCC olmuş

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu