Bilimsel DüzenEmbriyoloji

300# Salsal nedir? Fehhar ve Hame’in Mesnûn nedir? Yaşamın başlangıcı asteroitlerden mi geldi?

Kuran’da geçen Salsal nedir? Ayrıca Fehhar ve Hame’in Mesnûn ne demektir? Kuran’da insanlığın yaratılışının yapıtaşlarının Salsal olduğu belirtilmiş. Salsal ne demektir?

Salsal ne demektir?

Ayete bakalım:

Hicr 26: “Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.” (Ve le kad halaknel insane min salsalin min hame’in mesnun)

Tefsirlere ve Arapça sözlüklere baktığımız zaman Salsal’in ne anlama geldiği açık olarak bellidir. Kurtubi’nin tefsirinde anlattığına göre ilk müfessirlerden olan İbni Abbas şöyle demiştir: Salsal ses çıkaran kurumuş çamur demektir. Tefsirlere göre Salsal kelimesi kuma karıştırılmış sıcak çamurun kuruduktan sonra ses vermesine denilirmiş. Müfessirler bunu kilden bir eşya yapıp kurutunca üzerine vurduğunda eko yapması gibi ses çıkaran olarak yorumlamışlar.

Ayette Salsal’ın “Hame’in Mesnun” diye bir maddeden geldiği belirtiliyor. Yani ayete göre insanın yaratılışının kökeni Salsal’den başladı, Salsal ise “Hame’in Mesnun” denen maddeden. Yukarıda Hicr 26 ayetinde bu kelimeleri koyu ile işaretledik.

Hame’in Mesnun nedir?

Salsal nedir sorusunun cevabını “Hamein Mesnun” ve fehharı anlayarak bulabiliriz. “Hamein Mesnun” ifadesi ise tefsircilere göre çınlayan ve dönüşüme uğramış madde demektir.

“Hamein Mesnun” ifadesi Kurtubinin tefsirinde şöyle açıklanmıştır:

“Mücahid ve Katade’nin görüşü de buna benzemektedir. Onlar derler ki: Hame’in Mesnûn, değişikliğe uğramış ve kokuşmuş çamur demektir. Bu da Arapların; Su değişikliğe uğrayıp kokuştu,” ifadesinden alınmıştır. Yüce Allah’ın:

“Bozul(ma)mış” (el-Bakara, 2/259) âyeti ile;

“Değişmeyen su” (Muhammed 47/15) âyeti de buradan gelmektedir.”

Aynı tefsirde belirtildiğine göre El-Ferrâ’ der ki:

“Hame’in Mesnûn kelimesi “değişikliğe uğramış” demektir. Bunun da aslı, Arapların; Taşı taşın üzerine sürttüm” ifadelerinden alınmadır. Bu durumda iki taştan çıkan ince toza da; denilir. Biley taşı” da buradan gelmektedir.”

Yani kısaca “Hame’in Mesnun” ifadesi değişip dönüşüme uğramış demektir, Salsal ise ses çıkaran bir kurumuş çamur demektir.

Salsal’in diğer özelliği Fehhar olması

Bir de salsal’dan bahseden diğer bir ayet Rahman 14 ayetidir. Salsal nedir sorusunun cevabını bulmak için bu ayeti de incelemeliyiz. Burada yine insanın Salsal’dan yaratıldığı ve Salsal’ın başka bir özelliği açıklanmış: Sıcaktan pişmiş bir çamur, kil olması yani Fehhar olması.

Rahman 14: “O insanı ateşte pişirilmiş gibi kuru, ses veren balçıktan yarattı” (Halakal insane min salsalin kel fehhar.)

Beydavi tefsirinde bu ayetin açıklamasında;  “salsal ses çıkaran kuru balçıktır, fahhar da ateşte pişirilmiş testidir” demiştir. Yani müfessirler bunu kilden bir eşya yapıp kurutunca üzerine vurduğunda eko yapması gibi ses çıkaran olarak yorumlamışlardır.

Kısaca Salsal ses çıkaran kuru balçık demektir ve bu kuru balçığın bir özelliği “Hame’in Mesnun “ olmasıdır.  Hame’in Mesnun değişime uğramış demektir. Bir diğer özelliği ise Fahhar olmasıdır. Fahhar sıcaktan pişip, kiremit gibi sertleşmiş demektir.

Foto: Fırınlanmış, sertleştirilmiş kiremitler

Salsal ve Fehhar için bilimsel bakış

Şimdi gelelim yeni bilimsel bulgular eşliğinde Salsal nedir konusundaki bizim yorumumuza. Bu ayet öncelikle müteşabih bir ayettir. 299 nolu yazımda detaylıca anlattığım gibi müteşabih ayetlere eski insanlar da kendilerine göre bir yorum yaparlar fakat gerçek manası ancak bilimsel bilgilerin gelişmesiyle ortaya çıkar. Okumadıysanız önce bu yazımızı okuyabilirsiniz.

Daha önce 169 nolu Kuran’ın yeni mucizesi: METEORLAR adlı yazımda belirttiğim gibi Güneş sisteminde asteroid olarak gezen ve yeryüzüne meteor olarak düşen göktaşlarının aslı çamurdan yapılmadır. Yani başlangıçta çamur yığınları idiler fakat uzayda zamanla taşlaştılar. Bilimsel verilere göre birçoğunun içi hâlâ kurumamış cıvık çamur dolu.

Yine meteorlar bilimsel verilere göre bu çamurların birbirlerini sıkıştırmasından kaynaklanan ısı artışı ile kurumuş ve kiremit gibi taşlaşmışlardır. Bu sıcaklık artışından dolayı karbon temelli kimyasal reaksiyonlar başlamış ve organik maddeler oluşmuştur. Bu meteorlar Dünya’nın ilk zamanlarında yeryüzüne düşmüş ve bu ilk organik maddeler Dünya’daki yaşamı tohumlamıştır.[1] Çokça kanıtları olan bu teoriye göre canlıları oluşturan genetik materyal (DNA, RNA) meteorlardan gelen organik maddelerden doğmuştur. Bu organik maddelerin denizaltındaki volkan bacalarında kimyasal tepkimeye uğramalarıyla birlikte DNA, RNA ve protein gibi moleküllerle yaşam başlamıştır.

Asteroidler hakkında bilgi

Asteroidler güneşin etrafında dönen kayalardır. Asteroidler, yaklaşık 4.6 milyar yıl önce güneş sistemimizin oluşumundan arta kalanlardır. Önceleri, Jüpiter’in doğumu, Mars ve Jüpiter arasındaki boşlukta herhangi bir gezegensel cisim oluşmasını engelledi ve orada bulunan küçük nesnelerin birbirleriyle çarpışmasına ve ufalanmasına ve bugün görülen asteroitlere dönüşmesine neden oldu. Tipik bir asteroid yüzeyinin ortalama sıcaklığı eksi 73 santigrat derecedir. Asteroitler, güneş sisteminin üç bölgesinde bulunur. Asteroitlerin çoğu, Mars ve Jüpiter’in yörüngeleri arasındaki geniş bir halkada yer alır.

Asteroidlerin kimyasal yapısı

C tipi veya karbonlu asteroitler grimsi renktedir ve bilinen asteroitlerin yüzde 75’inden fazlasını oluştururlar ve en yaygın olanlarıdır. Kil ve taşlı silikat kayalardan oluşurlar ve ana kuşağın dış bölgelerinde bulunurlar.

S tipi veya silisli asteroitler yeşilimsi ila kırmızımsı renktedir, bilinen asteroitlerin yaklaşık yüzde 17’sini oluşturur ve iç asteroit kuşağına hâkimdirler. Silikat malzemelerden ve nikel-demirden yapılmıştırlar.

M tipi veya metalik asteroitler kırmızımsı renktedir, asteroitlerin geri kalanının çoğunu oluşturur ve ana kuşağın orta bölgesinde yaşarlar. Nikel-demirden yapılmıştırlar.

Asteroidlerden gelen yaşam

İronik olarak, insanlar için ölüm anlamına gelebilecek meteor çarpması, bugün hayatta olmamızın yani yaratılışımızın sebebi olabilir. Dünya oluştuğunda kuru ve çoraktı. Asteroid ve kuyruklu yıldız çarpışmaları, sularını ve diğer karbon esaslı molekülleri gezegenimize göndermiş ve yaşam böylece başlamıştır.[2] Bu tür bir ilk yaratılış, Allah’ın sıralı ve sebepleri kullanarak uyguladığı yaratma kanuna da uygundur.

Güneş sistemindeki en yaygın asteroitler, 2017 yılında yapılmış yeni bir çalışmanın belirttiği gibi, kaya gibi değil, dev çamur topları olarak başlamıştır.[3] Araştırmaya göre, bu tür çamur topları en büyük asteroitlerin kalbinde bugün hala var olabilir.

Kimyasal değişim geçiren asteroidler

Bilinen asteroitlerin yüzde 75’inden fazlasının bileşimi karbonludur; bu grimsi asteroitler kil ve taşlı kayalardan oluşur ve ana kuşağın dış bölgelerinde bulunurlar.

Asteroidlerin içinde ve yapısında su olduğu için zaman içinde bu su kimyasal tepkimeler oluşturmuş ve organik moleküllere doğru bir değişim geçirmiştir. Avustralya’da Curtin Üniversitesinden Philip Bland, asteroidlerin içinde bulunan sudan dolayı elementlerin reaksiyon ve değişim geçirdiklerini belirtir.[4] Aslında asteroidlerin içinde su bulunduğu ve bir zamanlar çamur oldukları fikri de geçirdikleri kimyasal dönüşümden dolayıdır. Yani bilim insanlarına göre asteroidlerin bu kimyasal dönüşümü geçirebilmelerinin tek yolu bir zamanlar çamur halinde olmaları ve içlerindeki sudan dolayı kimyasal değişimler geçirmiş olmalarıdır.

Çamur topları çeşitli şekillerde taşlaşmış olabilirler. Philip Bland, bu çamur toplarının birbirine çarpması durumunda, darbelerin gücünün, bu çamur toplarının bileşenlerini kayaya kaynatabilecek kadar ısı oluşturacağını belirtir.[4]

Asteroidlerde oluşan organik moleküller

Bilindiği gibi canlıların vücutlarını oluşturan karbon temelli maddelere organik maddeler denir. Allah muhakkak yaratmaya bir yerden başladı ve bilim insanlarının yaşamın başlangıcının bu organik moleküllerden başladığına dair ciddi kanıtları var.

Ankebut 20: “De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.”

Normalde organik moleküller yaşamın olduğu yerlerde olur, yani Dünya’da olurlar. Peki ama asteroidlerde organik moleküllerin ne işi var. Bilim insanlarına göre kanıtlar Dünya’daki yaşamın bu moleküllerle tohumlandığını gösteriyor.

Kil ve karbon temelli organik materyal

Asteroidler yoğun düzeyde kilden ve karbonik yapılardan oluşurlar ve geçmişlerinde meydana gelen yüksek sıcaklık ve su, onların organik maddeler oluşturmasına yol açtı.[5] Dünya’da da aynı şekilde sıcak kaplıcalarda bu organik maddelerin oluşabildiği biliniyor. Dünya’nın oluşumu sırasında 4.5 milyar yıl önce asteroidler daha fazla çamurdu ve sıcaktı, bu şekilde tam bir organik madde çorbasına dönüştüler ve birçoğu Dünya’ya düşerek Dünya’da da organik maddelerin gelişimine yol açtı.

Aslında bu yeni bir buluş değildi. Asteroidlerin organik maddeler içerdikleri Dünya’ya düşen meteorların incelenmesiyle 200 yıldır biliniyordu ve 1987’de asteroidler üzerinde organik maddelerden daha da önemli olan amino asitler bulunmuştur. Amino asitler proteinleri oluşturur ve proteinler de canlıları. Yani amino asitler yaşam demektir ve amino asitlerin asteroidler üzerinde oluştuğu bulunmuştu.[6] Yine özel bir amino asit çeşidi de 2004 yılında Murchison meteoriti üzerinde bulunmuştu.[7, 8] Daha sonra 2017 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre bilim adamları en büyük asteroid olan Ceres’in üzerinden aldıkları numunelerde de organik moleküller tespit ettiler.[5]

Asteroidlerde oluşan kimyasal reaksiyonlar

Asteroidler üzerinde amino asitler FTT reaksiyonu denilen bir reaksiyon ile oluşuyorlar ve NASA tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre 14 farklı meteoru analiz etmişlerdir ve FTT reaksiyonu ile oluşan amino asitler bulmuşlardır. Bilim insanlarına göre Dünya’da başlayan yaşamın kaynağı işte bu organik maddeler ve amino asitler olabilir.

Hatta bilim insanlarına göre asteroidler üzerinde virüsler gibi tam canlı diyemeyeceğimiz protein yapıları da oluşmuş olabilir ve bir gün göklerden gelebilecek böyle bir virüs Dünya’daki yaşam için ciddi problem olabilir.[9] Hatta bu teori, filmlere de konu olmuştur, örneğin Walking Dead adlı zombi dizisinde Dünya’da aniden bir zombi virüsü çıkıyordu. Filmin yapımcısına bu virüsün kaynağı sorulduğunda uzaydan geldiğinin kurgulandığını söylemişti.

Meteorların çınlaması

Meteorlar Dünya atmosferine girdiğinde aşırı sıcaklığı ve hava ile sürtünmesinden dolayı bir sonik patlama gerçekleştirirler.[10] Bu ses, radyo dalgaları şeklindedir. Normalde radyo dalgaları duyulmazken meteorun bu sesi bazen yeryüzünden duyulacak kadar kuvvetlidir. Bunun sebebi meteorlar atmosferde yanarken neredeyse güneş kadar ısınabilir olmasıdır. O kadar büyük bir ısı ve radyoaktif enerji açığa çıkarırlar ki bu enerji elektromanyetik enerji şeklinde ses dalgaları olarak Dünya’ya yansır. Bilim insanları meteorun sesini hışırdama, çıtırdama, uğultu, cızırtı veya tıslama şeklinde olduğunu belirtiyorlar.[11, 12]

Salsal ile anlatılmak istenen şey asteroidler mi?

Salsal nedir sorusunu irdelemeye başlayalım. İnsanın yaratılış sürecinin başlangıcı olan Salsal, ses çıkaran kurumuş çamur demektir. Bu çamurun özelliği ise Hamein Mesnun olması yani değişime uğramış olması idi. Diğer bir özelliği ise Fehhar olması yani sıcaktan pişip sertleşmiş bir çamur olması idi.

Bu meteorlar da yüksek frekanslı çınlama benzeri sesleri ile meşhurdurlar, içindeki sudan dolayı kimyasal değişime uğramışlardır ve birbirleriyle sürtünmesinden dolayı sıcaklıkları artmış ve kiremitin fırında piştiği gibi pişerek taşlaşmışlardır. Organik bazlı yaşamın temeli bu asteroidlerde atılmıştır.

Kuran’ın bu anlatımları, müteşabih anlatımlardır ve gerçek manası ancak bilim gelişince anlaşılabilir. Bu anlatımlara baktığınız zaman asterodilere aynen tıpatıp ve ayrıntısına varana kadar uyduğunu görürsünüz. Asteroidler de çamurdan yapılmışlardı, içindeki su ve minerallerden dolayı kimyasal değişim geçirmişler ve organik maddeler oluşmuştu. Asteroidler Dünya’mıza girdiğinde bilim adamlarının tanımlamasıyla uğultu, cızırtı veya tıslama şeklinde çok güçlü bir ses dalgası yayarlar. Üstelik bilim insanları Dünya’daki yaşamın başlangıcının yani yaratılışın bu asteroidlerden başladığını göstermeleri de bir rastlantı değil.

299 nolu yazımda bahsettiğim gibi Kuran’ın indiği devrin insanları müteşabih ayetleri kendi devirlerinin anlayışlarına göre yorumlarlar. Kuran ise bu müteşabih yani bilimsel gerçekleri o insanlara öyle ifadelerle anlatır ki o insanların anlayışlarını da incitmez fakat böyle ayetlerin gerçek manası ancak bilim gelişince anlaşılabilir. 299 nolu yazımda bunu detaylıca anlattım.

salsal nedir ki?

Sonuç olarak Salsal ne demektir?

“Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık (Hicr 26)” ayeti genel olarak insanlığın ve özel olarak Hz. Adem’in organik maddelerden yaratılacağını bildiriyor. Zaten ayetin devamında da Cinlerin yaratılışının dumansız ateşten olduğu da belirtilince taşlar yerine oturuyor. Bu ayetler tüm türümüzden bahsediyor. Yani burada tüm insanlığın hammaddesinden bahsediyor, eski insanların anladıkları gibi Allah Hz. Adem’i kurumuş pişmiş balçık yaptı, fırınladı, bekletti vs. gibi bir şeyden bahsetmiyor.

Ayetin peşine gelen “ona ruhumdan üfürdüğümde” ifadesini de “kurumuş balçık şekline dönüşmüş Adem’e ruh üflenmiş ve birden ete dönmüş şeklinde” yorumlamışlar. Oysa ruh üflemesi de tüm insanlıkla alakalıdır. Yani Allah hepimize bir ruh üfler, hepimizin ruhu anne karnında üflenir.

Hicr 28-29: “Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin” demişti.”

Yani ayet bu haliyle bize şunu anlatıyor: İlk insan olan Adem ve hem de tüm insanlık olan Ademoğulları, salsal’dan başlatılmış olan organik maddelerden yapılacak. Cinler gibi dumansız ateş tabiatlı olmayacak. Organik maddelerden yarattığım ilk insana ruh üflendiğinde hepiniz insana secde ederek insanın hizmetinde olduğunuzu kabul edin. Fakat ilk insan olan Hz. Adem’e ruh üflenmesi onun çamurdan heykel olarak yaratıldığını göstermez. Ruh Allah’ın yaratılış kanununda bizlere de anne karnında üflenir.

salsal nedir

Kısaca

Salsal nedir konusunda bilimsel bilgilerle çıkardığımız sonuçları sizlerle paylaştık. Kuran yaşamın başlangıcına dair bile açıklamalar yapmıştır. Yaşamın başlangıcındaki meteorlarda ilk organik moleküllerin oluşumunu tarif etmek için Salsal demekle kalmamış, Bunu Hame-i Mesnun ve Fahhar gibi ifadelerle detaylandırmıştır. Bu detaylandırmasının sebebi ise ancak zamanı geldiğinde bu ayetleri görünce rahat tanıyabilmemiz, bilimsel gerçeklerle karşılaştırabilmemiz ve anlamamız içindir.

Şunu da ifade edeyim, Bilim ve Yaratılış Ağacı, ayetlerdeki kelimelere yeni manalar vermez. İlk devir müslümanları o kelimeden ne anlamışsa veya diğer ayetlerde o kelime hangi anlamlara geliyorsa onları baz alır. İlk devir müslümanlarının kelimeye verdiği anlamı korurken o kelimenin bilimle gelişen gerçekliğine yoğunlaşır. Kelimenin anlamını değiştirmez bu yüzden tefsirlerde kelimeye ne mana verilmiş diye araştırır. Fakat müteşabih ayetlerde kelimenin hangi bilimsel gerçekliği gösterdiğini de açıklar. Kelimeleri eğmekten, bükmekten kaçınır. Allah demişse doğrudur, bilim zamanı gelince Allah’ın doğrusunu söylediğini size de bize de gösterecektir fikriyle hareket eder. Bu yazıda da bunun bir örneğini daha görmüş olduk.

Bir de bazıları Salsal’ın SİLSİLE kelimesi ile akraba bir kelime olduğunu ve dolayısıyla silsile kelimesi zincir demek olduğundan dolayı Salsal’ın DNA olduğunu düşünüyorlar. Oysa Salsal kelimesinin başı Sad ile başlar silsile kelimesinin ise Sin harfi ile başlar. Burada silsile kelimesine SALSAL değil Kuran’da geçen SÜLALE kelimesi tam uymaktadır. Silsile ve Sülale kelimelerinin her ikisi de zincir demektir ve aynı kökten gelirler. Ayrıntı için 88 nolu yazımızı okuyunuz.

Ankebut 20: “De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.”

Hicr suresi:

  1. Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.
  2. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.

Ek okuma

Bu konuya ek olarak iki yazımı okumanızı tavsiye ediyorum:

156# Hz. Adem’in Yaratılışı Nasıl Oldu? Evrim ile mi?

259# Kuantum seğirmenin keşfi: Evrim kendi kendine olmuyor!

Vaktiniz varsa şu yazılara da tamamlayıcı olacaktır:

290# Mitokondriyal Havva ve Y kromozomu Adem’i. Hz Adem ne zaman yaşadı?

33# TESADÜFi EVRİMİN MANTIK ÇIKMAZI

155# Evrim gerçek mi?

Referanslar

  1. https://www.sciencedaily.com/releases/2020/06/200608092939.htm.
  2. https://www.space.com/51-asteroids-formation-discovery-and-exploration.html.
  3. Bland, P.A. and B.J. Travis, Giant convecting mud balls of the early solar system. Science advances, 2017. 3(7): p. e1602514.
  4. https://www.space.com/37490-asteroids-were-giant-mud-balls.html.
  5. https://theconversation.com/organic-molecules-found-on-giant-asteroid-ceres-why-thats-such-a-huge-deal-73147.
  6. https://www.jpl.nasa.gov/news/news.php?feature=5787.
  7. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC438950/.
  8. https://en.wikipedia.org/wiki/Murchison_meteorite.
  9. https://www.chemistryworld.com/features/do-asteroids-hold-the-key-to-life-on-earth/4011612.article.
  10. https://earthsky.org/space/whoosh-can-you-hear-a-meteor-streak-past.
  11. https://www.livescience.com/38651-meteor-sound-electrophonics-perseids.html.
  12. https://astronomy.com/news/2018/08/what-does-a-meteor-sound-like.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

Bir Yorum

  1. DNA ve RNA’lar canlılığın oluşumundan önce mi var edilmişlerdir? Yoksa canlılık oluştuktan sonra mi?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu