Bilimsel Düzen

334# Evrende düzen mi var yoksa kaos mu? Kaos teorisi nedir?

Evrende düzen mi var yoksa kaos mu sorusu yanlış bir soru. Doğru soru “Evrene kaos mu hakim, düzen mi?” olmalıdır. Kaos düzenin yıkılmasıdır, kargaşadır. Eğer garajınıza girip talan ederseniz garajınıza kaos hakim olur ve bu da evrendeki bir kaostur, fakat garajınızdaki bu kaos evrene hakim değildir. Yine güneş sistemi düzenli hareketlerine devam edecektir. Yine Dünya’da çiçekler ve böcekler oluşmaya devam edecek ve evrenin genel düzeni yine devam edecektir.

Aslında ideolojik Dünya görüşü olmayan ateist bilim insanları bile evrene kaos hakim demezler. Çünkü evren sebep sonuç ilişkileri, nedensellik ilkeleri çerçevesinde ölçülebilen tahmin edilebilen bir yerdir. Zaten böyle olmasaydı, yani evrene kaos hakim olsaydı evrende hiç bilim yapılamazdı. Örneğin astronomlar 1000 yıl önce hangi günde güneşin nereden doğduğunu hesaplayabiliyorlar, eğer mutfağımızda olduğu gibi, güneş sisteminin düzeni bozulmazsa 50 sene sonra ay tutulmalarının hangi günlerde yaşanacağını bile hesaplayabiliyorlar.

Evren’deki düzen, kanunlar ve sabitler ile korunuyor

Doğada bir etkiyi sürekli gözlemleyebildikleri için, bu etkilere kanunlar ismini veriyorlar. Maddenin doğası gereği nasıl davranacağını biliyorlar ve çözmeye devam ediyorlar. Kanunlar olduğu için ve kanunun dışına çıkılamadığı için oluşacak bir yıkımdan sonra yeni oluşacak düzeni tahmin edebiliyorlar. Örneğin yaşlı bir yıldızın ömrünün sonunun ne zaman geleceğini tahmin edebiliyorlar. Patlayıp patlamayacağını ve eğer patlarsa oluşacak mikro kaostan nasıl yeni bir düzenin çıkacağını kestirebiliyorlar. Kısaca evren nedensellik ve kanunlar üzerine kurulu olduğu için geleceği tahmin edebiliyorlar. Örneğin bir hafta sonraki hava durumunu tahmin edebilmeleri Dünya’da nedensellik ve kanunlar temelinde bir düzen olduğu içindir.

Vücudumuzun her yerinde sürekli yanlış reaksiyonlar oluşmadığı için doğup, büyüyüp yaşayabiliyoruz. Biyoloji bir düzendir. Cebimizdeki basit bir kulaklık kablosu bile kendi kendine karışırken ve zorlukla açmak gerekirken, üç milyar tane baz içeren bir hücremizdeki DNA’nın karışmadan kendini kopyalaması ve düzenli bir şekilde protein üretebilmesi için nasıl akıl almaz bir mekanizma taşıyoruz haberiniz var mı?

DNA ipliği çok çok incedir ama bir hücremizdeki DNA ipliği 1,5 metredir. Kıyaslamanız için örnek vereyim, eğer DNA ipliğini bir dikiş teli kalınlığına getirebilsek uzunluğu ise tüm Dünya’nın etrafını dolaşırdı. Yani tüm Dünya’nın etrafını dolaşacak uzunlukta bir dikiş telinin cebinizde durduğunu düşünün, bir gün sonra ne kadar karışık olurdu. Oysa DNA hiç karışmaz, kendini kopyalar ve hangi kısmından hangi protein üretileceğini çok iyi düzenler. 

dna düzen kaos
Bir hücredeki DNA çok uzundur ve karışmaması için histon denilen makara benzeri sayısız proteine bir düzen içinde sarılır sonra kromozom içinde paketlenir.

Eğer bu düzen olmasaydı Dünya’da hiç canlılık ortaya çıkmaması gerekirdi. Eğer güneş sistemimizde milyarlarca yıllık istikrarlı hareketler ve güneşin yolculuğu olmasaydı Dünya’da oluşan bir düzenin önemi kalmazdı. Eğer galaksimizde yüz milyarlarca yıldız milyarlarca yıldır birbiri içinde bir at koşusu yaparken bir düzen olmasaydı, güneş sistemimizdeki ve Dünya’mızdaki düzenin bir önemi kalmayacaktı. Eğer galaksimiz onbinlerce galaksinin bulunduğu galaksi süper kümeleri içinde bir düzenin parçası olmasaydı, milyarlarca yıldır hareket halinde sağlam kalamayacaktı. O zaman yine güneş sistemimizin ve Dünya’mızın düzen içinde olması bir anlam ifade etmeyecekti.

Peki bazı ateistler neden ısrarla düzen yok kaos var diyorlar?

Aslında ateizmi dogmatik bir hayat görüşü olarak yaymak fikri umurunda olmayan hiçbir bilim adamı, ateist bile olsa evrene kaos hakim demez. Çünkü bu durumda her şeyin kurallara ve kanunlara göre oluştuğu için bilim yaptıkları ve keşifler yaptıkları gerçeği ile çelişmek durumunda kalırlar. Hem bilim yapıp, evrendeki düzenin ayrıntılarını, kurallarını çözmeye çalışıp hem de evrene kaos hakim, hiçbir şey ölçemiyoruz diyen biri varsa o kişi dogmatik bir ateisttir. Dogmaları, ön kabulleri vardır. Ön kabulleri için her aldatmacayı yapabilir.

Peki evrene kaos hakimdir derken nasıl bir aldatmaca yapıyorlar?

Aslında dogmatik ateistler evrene kaos hakimdir demiyorlar, evrende kaos vardır diyorlar. Bu sayede evrenin bazı yerlerinde zaman zaman kaos çıkmasını genelleyip sanki tüm evrene her an kaos hakimmiş gibi gösteriyorlar. Benim şu ana kadar ki tespitlerim fanatik ateistlerin hep böyle kelime ve akıl oyunlarıyla insanları etkilemek istedikleri yönündedir. Bunu çok sayıdaki meselede bizzat gözlemledim.

Yıldızların ölmesini, patlamasını, zaman zaman göktaşlarının veya yıldızların çarpışmasını gösterip “bakın evrende kaos var, kaos her yerde” diyorlar. Bunların yaptığı akıl oyunu şuna benziyor. Siz arkadaşınızla büyük bir şehre gittiniz arkadaşınıza diyorsunuz ki:

-Bak şurada eski binaları yıkıyorlar, şurada bir trafik kazası olmuş, şurada bir cinayet olmuş, şurada bir kanalizsyon patlamış. İşte bu şehirde kaos var

Kaos var demekle aslında şehre kaos hakim manasını arkadaşınızda uyandırmaya çalışıyorsunuz. Oysaki şehir dinamik bir alan sürekli yeni binalar yapılıp eski binalar yıkılıyor. Eski binaların yıkılması da düzenin yeniden sağlanması için, o kaos dediğin yıkımdan da yeni düzenler çıkıyor. Trafik kazası dediğin olay şehirdeki tüm arabalarda her an olmuyor. Eşyanın doğası gereği, olmaması gereken alana giren arabalar nadiren kaza yapıyorlar. Bu bir düzendir, şehre hakim olan düzendir. Şehre kaos hakim olsaydı bu şehirde kimse yaşayamazdı. Bu şehrin kendisi de olmazdı, bu şehirdeki düzenin devamlılığı sürekli bir bakım görmesindendir. Kanunları olmasındandır.

İşte bu şekilde dogmatik ateistler de isterse bilim adamı ünvanını almış olsun, dogma ve çarpıtmalarını bilim adamı kimliği ile daha rahat kabul ettirmek için akıl oyunları yapabilirler. Bunların sayısı çok fazla değil ama ülkemde medyaya çıkıp “evrende kaos var o la la” diye akıl oyunları yapan sözde bilim insanları tanıyorum.

Düzen devamlılık ister, düzenleyiciyi ister

Maddenin doğasına göre aslında düzeni başıboş bırakırsanız kaosa gitmeye meyillidir. Örneğin evinizi süpürmezseniz sürekli kirlenir, bedeninizi yıkamazsanız gittikçe daha kötü kokarsınız, bahçenize sürekli düzen vermezseniz gittikçe verdiğiniz düzen kaybolur. Yani maddenin doğası gereği düzenin devam etmesi için bir düzen;

1) Akıllı ve ne yaptığını bilen bir zekâ tarafından sürekli düzenlenmeli veya düzeni sağlayacak mekanizmalar icat edilmeli. Tesadüfen düzen olmaz, maddenin doğası gereği tesadüfler yıkım ve kaos getirir. Tesadüflerle geçici minik düzencikler çıkıyormuş gibi görünse de bir sonraki tesadüf o düzeni de yıkar. Uzun ömürlü düzen tesadüfle oluşmaz. Düzenin sürekliliği akıllı tasarımcıyı gerektirir.

2) Bu tasarımcının veya düzen koyucunun bu işlemi sürekli yapması gerekir. Maddenin doğası gereği madde entropiye meyillidir, yani kendi haline kalırsa düzenin kaybolması ve kaosa gitmesi kaçınılmazdır. İşte maddenin bu doğasına rağmen eğer evrende kaos değil de düzen hakimse ki yukarıda evrende düzenin hakim olduğunu ve bu yüzden bilim yapabildiğimizi açıkladım, o halde bu evren bir düzen koyucu sayesinde kaosa gitmeyip düzenini koruyordur. Bu yüzden bu düzene güvenerek bizler Dünya’da her an güneşin bir yerlere çarpacağından endişe içinde değiliz, bu yüzden Dünya’nın seyahat rotasını bilebiliyoruz, bu yüzden Dünya’ya bahar geliyor, kelebekler doğuyor, doğa canlanıyor, kışın ölüp baharda tekrar diriliyor. Gizli bir el hayatı sürekli komplike bir mekanizmaya çeviriyor. İşte bunlar kaosa gitmesi gereken evrenin içinde düzenin hakim olmasıdır. Dengesiz olması gereken evrenin dinamik olduğu halde sürekli dengesini korumasıdır.

Elbetteki her yaşlı maddenin bir gün ölmesi de bir kanundur, insanlar, ağaçlar, yıldızlar entropiyle dolar yaşlanırlar, zamanla düzenleri bozulur ve ölürler yerine yeni düzenler yeni organizmalar gelir, işte bu hayatın döngüsüdür. Aynı şekilde evrenin kendisi de bir gün entropisini dolduracak, çok yaşlanacak ve yok olacak ve muhtemelen onun da yerine yeni düzenler kurulacak. Sistemi düzen içinde ayarlayan akıl öyle döngüler ve dengeler yaratmış ki düzenin içindeki yıkımlara ve ölümlere bile kaos demek zor. Onlar da düzenin bir parçası denebilir ancak.

‘evren çok şey verir, ancak bizi Yaşlı Olan’ın sırlarına pek yaklaştırmaz, her halükarda, O’nun zar atmadığına ikna oldum.’

–A. Einstein

“Tanrı kesinlikle sadece zar atmakla kalmaz, bazen onları görülemeyecek yerlere atarak kafamızı karıştırır.’

–S. Hawking

Kaynak: ON ORDER AND RANDOMNESS: A VIEW FROM THE EDGE OF CHAOS, Gennady Shkliarevsky, Bard College 

Kısaca; Evrende düzen mi var yoksa kaos mu?

Evrende kaos var deseniz bile evrende hâkim olanın düzen olduğunu da belirtmelisiniz. Hatta kaosun da düzenin ve döngünün, yenilenmenin bir parçası olduğunu da belirtmelisiniz. Tıpkı kışın bitkilerin ölmesinin ve sonra baharın gelmesinin kaos değil, döngü ve düzen içinde bir denge olduğunu belirtmeniz gerektiği gibi.

Tıpkı, bir şehirde sürekli yeni binalar yapıldığı gibi zaman zaman da eski binalar yıkılıp yerine yenileri yapılır, bu kaos değildir. Geçici ve küçük bir kaos sayılsa bile yenilenme döngüsünün ve düzeninin bir parçasıdır. Tüm evrene her an bu yıkım hâkim değildir. Evrenin karanlık maddeden örülü dokusu evrenin düzenli bir ağ içinde devam etmesini sağlar. Evren bu haliyle başıboş olmadığı, tasarım olduğu, düzeninin bir irade tarafından sağlandığı ve devam ettirildiğini eşyanın doğasından anlayabiliyoruz. İşte bu düzen Tanrı’nın bize verdiği, azıcık aklı olan ve dogmatik olarak gerçekleri örtmek için uğraşmayan her insanın tanık olduğu kanıtlarından yalnızca biridir.

Kaos teorisi nedir?

Özellikle kaos teorisinin ne demek olduğunu anlamayan bazı internet ateistlerinin “kaosun teorisi bile var, demek ki evrende kaos hakim” diye yazdıklarına şahit olmuşsunuzdur. Kaos teorisinin tarihçesini daha geniş bir yazıya havale edip burada kaos teorisinin isminin çağrıştırdığı gibi bir öğreti olmadığını açıklayacağım.

Basit şekilde anlatırsak kaos teorisi, bilimsel bir veriyi ölçmek istediğimizde o veriyi etkileyen çok sayıda faktör varsa ve bu faktörleri tespit edecek gücümüz yoksa buna kaos teorisi denir. Örneğin henüz hangi deprem fayında ne zaman bir deprem oluşacak önceden bilemiyoruz. Bunun sebebi depremi oluşturacak fay hareketini tetikleyen çok sayıda faktör olması ve bütün bunları birleştirip çözümleyecek bir hesaplama algoritmasını henüz geliştirememizdir. Bilimsel bir ölçüme etki eden ne kadar çok faktör varsa ölçümü formüle dökmek o kadar zor olur. Eğer az sayıda faktör varsa faktörleri hesaba katar ve bir formül uluşturur sonra bu formülle ölçümlerinizi yaparsınız.

Örneğin madde ve enerjinin dönüşümü arasında üç faktör etkilidir ve Einstein bunu e=mc^2 formülü ile formülize etti. Yani enerji eşittir kütle çarpı hızının karesi. Fakat eğer 1000 değişik faktör olsaydı, bunu formülize etmemiz herhalde milyonlarca sene sonraki teknoloji ile ancak mümkün olabilirdi. Çözene kadar bizim için kaos teorisinin konusu olurdu. İşte bu yüzden faktörlerin çok olup, bizim de bunları bilememizden doğan bize göre göreceli kargaşanın olduğu durumlara kaos teorisi deniyor. Bu durum biz insanoğlunun bilememesinden doğan bir karmaşadır, yoksa bütün bu faktörleri hesaplayabilecek bir bilim seviyesine ulaşsak evrende ne zaman nerede ne olacak hepsini bilebilirdik. Örneğin Balkanlardan gelen bulutların hangi santimetreye kaç yağmur damlası düşüreceğini bile bilebilirdik. J Çünkü bulutları etkileyen bütün faktörleri ve yağmurun düşeceği yeri belirleyen bütün faktörleri hesaplayabilirdik.

Makro evrenin deterministik yapısından dolayı bilim yapılır

Yani kısaca aslında bütün bu faktörler belli kanunlara göre şaşmadan hareket ederler. Fakat insan aklının ve teknolojisinin çok üstünde hesaplamalar gerektirdiği için şu anda bize göre kaotik bir hesaplamadır. Bizim aklımız şu an için yetmiyor ama günü geldiğinde hesaplayabilsek geleceği daha berrak tahmin edebiliriz. İşte bu tahminler makro evrenin deterministik yapısından kaynaklanıyor. Bilim, bu faktörlerin doğasını hesaplar, formülize eder ve gelecekte, şu günde şunlar olacak diye tahminler yapar.

Örneğin der ki 30 yıl sonra Dünya’nın yanından şu meteor geçecek. Bu meteorun rotasını etkileyen hızından veya çevredeki gezegenlerin kütle çekim etkisinden başka çok fazla bir değişken olmadığı için bunu kolayca hesaplarlar. Fakat meteorun gezegenlerin yanından geçerken kütle çekimi etkisiyle yapacağı yön değiştirmeyi henüz bulmamış olsaydık, bu hesaplama bizim için şu anda kaotik bir hesaplama olacaktı. Bu hesaplamaları evrenin deterministik yapısından dolayı öğrendiğimiz için kaotik hesaplama olmaktan çıktı. Şimdi bilim insanları falanca tarihte falanca saatte Dünya’nın şu kadar yakınından göktaşı geçecek diyebiliyorlar.

Yani kısaca kaos teorisindeki kaos, bizim faktörleri hesaplayamamadaki bilgisizliğimizden kaynaklanıyor. Yoksa evren deterministik bir yapıdadır. Bizden çok daha zeki bir varlık çok daha fazla faktörü işin içine katarak geleceği daha kolay kestirebilecek kadar deterministik bir evrende yaşıyoruz.

 “Açıkçası, a priori (ön kabul) olarak, Dünya’nın, ancak bizim onu düzenleyici aklımızla düzenlediğimiz takdirde kanunlu (düzenli) hale gelebileceğini beklememiz gerekir.

Bu, bir lisandaki kelimelerin alfabetik dizilimi gibi bir düzen olacaktır…

Ama maddesel Dünya’da, a priori olarak beklemememiz gereken çok yüksek seviyede bir düzen vardır. Bu bir ‘mucize’dir ve bilgimizin gelişmesine paralel olarak daha da güçlenmektedir.” (Albert Einstein, Lettres á Maurice Solovine, 1956, s. 114-115)

Bu yazıda bahsettiğim dogmatik ateistler gerçeği gördüğü halde bilerek mantık oyunlarıyla bastırmaya çalışanlardır. Yoksa gerçeği bilmediği için ateist olanlar konu dışıdır.

Ayrıca Evren mükemmel midir konulu yazımızı da tavsiye ederiz: https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2018/12/91-evren-mukemmel-midir/

Bir de şu yazımız da önemli: https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2019/07/147-aksaklik-varsa-yaratici-yok-mudur/

Kaynaklar ve ileri okuma

Strogatz, S. H. (2012). Sync: How order emerges from chaos in the universe, nature, and daily life. Hachette UK.

Shelton, C. D., & Darling, J. R. (2004). From chaos to order: Exploring new frontiers in conflict management. Organization Development Journal22(3).

Davies, P. (1990). Chaos frees the universe. New Scientist (London)128(1737), 48-51.

Worster, D. (1990). The ecology of order and chaos. Environmental History Review14(1/2), 1-18.

Holland, J. H. (2000). Emergence: From chaos to order. OUP Oxford.

Thomas, B. R. I. A. N. (2010). Where Is the Universe Headed–to Order or Chaos. ICR News.

Pryor, R. G., & Bright, J. (2003). The chaos theory of careers. Australian Journal of Career Development12(3), 12-20.

S.S.S.

Evrende düzen mi var yoksa kaos mu sorusunu basitçe cevaplayabilir misiniz?

Evrende asıl hakim olan düzendir. Kaos dediğimiz ölümler, yıkımlar da düzenin ve döngünün parçasıdır. Bunlar evrene hakim değildir. Hakim olsaydı evren diye bir yer olmazdı.

Evrene kaos hakim olsaydı sonucu ne olurdu?

Hiç bilim yapamazdık, hatta bilim yapacak biz de olmazdık.

Kaos teorisi nedir?

Kaos teorisi bilimsel bir veriyi ölçmek istediğimizde hesaplayamayacağımız kadar faktör tarafından etkileniyorsa buna kaos teorisi denir. Verilerin deterministik olmamasından değil, tüm verilerin işleyişini bilememizden kaynaklanır. Yani bize göre göreceli bir kaos gibi görünür.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu