Kaderi anlamak

333# Kuran’da kader anlayışı, anladığınızdan biraz farklı

Kuran’da kader anlayışı insanlar tarafından bugüne kadar yeterince anlaşıldı diye düşünmüyorum. Çünkü Tanrı-insan-evren anlayışımızda büyük boşluklar vardı. Böylece Kuran’da kader nedir sorusuna verilen cevaplar hep insanın bilgi ve anlayış sınırlılıkları içinde çelişkili şekillerde cevaplandı.

Kuran’da kader kavramı

Kur’an’da kader kavramı “kadr” ve “takdir” kelimeleri ile ifade edilmektedir. Bu kelimeler miktar, ölçü, bir şeyi bir ölçüye göre tayin ve tahsis etmek, bir hikmete göre yapmak anlamlarında kullanılmaktadır. Ayrıca sözcük olarak “kader” kelimesinin 11 defa kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanımlara göre; Kader, Allah’ın yaptığı her işin, bir nizamı, programı ve ölçüsü olması demektir.[1]

Kuran’da kader anlayışı bu güne kadar net örnekler ile anlatılamadığından tam anlaşılamamış ve her itikadi mezhebin farklı anlayışlar benimsemesine sebep olmuştur. Örneğin, Cebriye mezhebi insanın iradesi yoktur, tamamen Allah’ın yazdığı kaderi oynuyoruz derken, Mutezile ve Kaderiye mezhepleri “insan iradesinde özgürdür, kendi kaderini kendi belirler” demiştir.[2] İşin trajikomik tarafı kimsenin tam anlayamadığı bir meseleden dolayı herkes birbirine karşı çok toleranssız davranmış, hatta kafir ilan etmişlerdir.

kader anlayışı

Kuran’da kader anlayışı konusunda yapılan tartışmalara bakıldığında evrenin Allah tarafından belirli bir düzen dâhilinde yaratılmasından çok insanların yaptığı işlerin ve verdiği kararların da Allah tarafından belirlenip belirlenmediği meselesi etrafında yoğunlaştığı görülmektedir.

Böylece yanlış kadercilik anlayışları ortaya çıkmıştır. Örneğin, yapacağımız her şeyi Allah belirlemiş, bizler sadece bu senaryoyu uyguluyoruz gibi anlayışlar veya Allah’ın hiç müdahalesi yok her şey bizim eserimizmiş gibi iki ayrı kutupta dengeden uzak görüşler ortaya çıkmıştır. Oysa bu anlayışın ilki imtihan sırrına, ikincisi Uluhiyet anlayışına aykırıdır.

 Kuran’da kader anlayışı nasıldır?

Kuran’da kader anlayışı kavramını eskiden beri çok düşünürdüm ve şu 5 boyutuyla anladım:

1) Geleceği görme: Evren deterministik bir yapıda olduğu için bütün faktörleri doğru bir şekilde hesaplayan biri geleceği bilebilir. Fakat her evrende her işi etkileyen o kadar çok faktör var ki bu hesaplamayı ve evrenin geleceğini görmeği evrenin yaratıcısından başkası yapabilecek güçte değildir. Kısaca Allah her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayabildiği için her şeyin sonuçlarını ve onların da sonuçlarını görür. Derken her an evrenin kaderini sonuna kadar görebilir. Eğer ben bir karar verirsem bu kararımın geleceği nasıl etkileyeceğini hesaplar ve görür. Eğer başka yönde karar verirsem o kararın da her şeyi nasıl etkileyeceğini sonuna kadar görür. Çünkü evren hesaplanabilir deterministik bir yerdir. Ne kadar ince hesaplama yaparsanız o kadar ileriyi görürsünüz. Allah ise her şeyin tam hesabını yapabildiği için vereceğimiz kararların geleceğimizi nasıl etkileyeceğini, iki yıldız çarpışınca evrenin sonuna kadar kaderinin nasıl değişeceğini görür. 

Kelebek etkilerini dahi hesaplar, evrenin tüm hesabını sorunsuz anında yapabilir ve bu yüzden her hareketimizin kaderimizi ve başkalarının kaderini ve hatta tüm evrenin kaderini nasıl etkileyeceğini görür, bilir.

2) Geleceği dizayn etme: Allah evreni ilk yaratırken onu programladı. Fizik, kimya, biyoloji, matematik kanunları koydu ve koyduğu kanunlara göre evrenin nasıl bir hal alacağını, hangi aşamada Dünya’nın ortaya çıkacağını, hangi aşamada akıllı canlıların ortaya çıkacağını belirledi.

Yani Allah bu açıdan faaldir, evreni programlar evrenin kaderine yön verir. maddenin doğası gereği aktığı yönü bazen serbest bırakır, her şey doğal akışında ilerler. bazen ise müdahale eder, daha güzel bir kadere doğru ilerlemesini sağlar.

3) Özgür iradeye müdahale etmeme: Allah insanların ve diğer canlıların özgür iradesini ellerine verdi. Tabiatta özgür iradesi olmayan varlıkların aksine, kendi özgür iradesi olan canlılar farklı farklı kararlar verme yetisine sahiptirler. Bunlar Dünya’nın ve evrenin gidişatını az çok değiştirebilirler. Bunların iradesine bazı durumlar hariç müdahale etmedi. Yukarıda bahsedildiği gibi her seçimlerinin evrenin sonuna kadar olacak sonuçlarını görür. Sonraki seçimlerinin ne olacağını da eksiksiz hesaplar. Bu şekilde kaderlerini görür.

4) Hikmetine göre olaylara müdahale etme: Allah insanların ve evrenin kaderini görse de kaderine terk etmez. Hikmeti gerektirdiği zamanlarda iyi yönde müdahaleler edebilir. Kendi üstün hikmetine göre olayların çığırından çıktığı anlarda müdahale ederek kaderin akışını yeniden belirler. Böylece müdahale ettiği durumlarda yine insanların iradesini sınırlamaz fakat insanların yaptıkları bazı işlerin yönünü değiştirir. Örneğin bedir savaşında meleklerle savaşa müdahale etmeseydi Peygamber ve Müslümanlar tamamen yok edilecekti, böylece İslam başladığı noktada bitecekti. Müdahale etti ve kaderin akışını değiştirdi. Bugün 2 milyar Müslümanın yaşadığı bir kader ortaya çıktı. Müdahale etmeseydi bugün Dünya’nın kaderi farklı olacaktı. Muhtemelen putperestlik ve ateistlik Dünya’yı sarmış, Hristiyanlık ve Musevilik fikren desteklenmediği için çok zayıflamış ve yok olmuş olacaklardı. Dünya, Allah’tan korkmayan, kul hakkı tanımayan insanların bencil Dünya’sına dönüşecekti. 

Rad 39: Allah dilediğini silip yok eder, dilediğini sabit tutar. Ana kitap O’nun katındadır.

Kısaca Allah kendi hikmetinin gerektirdiği noktalarda insanların kaderlerine, evrenin kaderine müdahale eder ve bizim kaderimizin de irademiz dışında farklı bir yöne akmasına sebep olur. Evrenin kaderinin doğal akışının dışına çıkmasına ve daha iyiye gitmesine sebep olur.

5) Müdahalelerin sadece iyilik için olması: Allah insanın kaderine müdahale ettiği zamanlarda insanların zararına olacak bir şey yapmadı. Hep insanlığın yararına olacak işleri yaptı. Örneğin Lut kavminin yaptığı iş tüm insanlığa yayılma ve ahlaksızlığa ve toplumsal kaosa dönüşecekti. Gidişatın sonunu gördü ve önce onlara uyarıcı gönderdi. Bizi uyarmadın diye mazeretleri artık kalmadı. Uyarılara kulak asmayınca da tek yol, geldikleri yere yani toprağa geri dönmeleri oldu ve kavim silindi. İşte bu tür müdahaleler mutlaka insanlığın yararına olmuştur. Kötülükleri için iradelerine müdahale edilmemiştir, müdahale edilen noktalar son aşamalardır, toplumsal kaosa yöneliktir ve hep iyilikleri içindir.

Bu 5 madde Kuran’da kader anlayışı kavramını anlamamızı sağlar. 

kuran'da kader anlayışı

Hz Musa’nın kaderi

Taha suresi 40. ayette Allah Musa’nın başından geçenleri kendisine anlatmış ve kaderinin oraya gelmesi olarak takdir edildiği bildirilmiştir. Yani Allah ne Hz Musa’nın ne Firavun’un özgür iradelerine müdahale etmedi. Fakat bazı olaylara müdahale ederek, Hz Musa’nın Firavun’dan kaçarak bu eğitim yolculuğunu yapmasını organize etmiştir, özgür iradesini almadan ona yeni bir kader rotası organize etmiştir. Tıpkı uçuruma doğru giden bir koyuna çoban taş atar, ot gösterir, ıslık çalar vs onun yolunu değiştirir, düzenler. İşte bunun gibi, Allah Hz Musa’nın yolunu Medyen’e düşürecek ve gelecekte üsleneceği peygamberlik görevi için temel gelişimini sağlayabileceği Hz Şuayb’ın yanına yerleştirecek tedbirler almıştır. İşte bu Hz Musa’nın hem özgür iradesiyle, hem şartların gereklilikleriyle, hem de Allah’ın yardımıyla yaşadığı kaderdir.

Taha 40: “’Hani kız kardeşin gezinip; ‘Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?’ demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni ‘esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.’ Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.’”

Allah’ın müdahalesi kaderi değiştirir mi?

Soru: Allah her şeyi biliyorsa (geçmiş, gelecek, vs), o zaman geçmiş ve gelecek daha yaratılış anında belli demektir. Belli olan bir şeyi değiştirmek için, kitap, peygamber, vs göndermenin mantığı ne o zaman?

Bu sorunun cevabını yukarıda Kuran’da kader anlayışını anlatırken verdik ama konu iyice anlaşılsın diye bu şekilde bir soruyla tekrar anlatalım. Evet gelecek, yaratılışın ilk anında belli olmuştur. Fakat Allah geleceği belli noktalarda değiştirmek için müdahale etmiştir yani kader kitabının farklı yazılmasını sağlamıştır ve evrenin sonuna kadar iyilik için müdahaleler yapacak fakat insanın özgür iradesini kısıtlamayacak. İşte Peygamberler bu yüzden gönderilmiş ve insanlığın gidişatı daha iyi yönlere kanalize edilmiştir.

Yunus 99: Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın?

Evet Allah iradeleri kısıtlasaydı herkes Allah’a teslim olmaktan başka çare bulamazdı, itaatkar olurlardı. Fakat Allah iradeleri sınırlamadı ve sınırlamayacak. Herkes kararlarını kendi verecek.

kader nedir

Kader Levh-i Mahfuz’da mı yazılıdır?

Ragıb  İsfehani,  levh-i  mahfûzun  Kur’an’da  “el-Kitab”  kelimesi  ile  ifade edildiğini  fakat  içeriği  hakkında  bilgi  verilmeyip  insanın  anlayışına  kapalı  bir  alan olduğunu  söylemektedir.[3] Kitab  kelimesiyle  bağlantı  kurduğu  bu  kavramı  ayetlere (Yasin-12)  dayanarak  her  şeyin  sayılıp  kendisinde  kaydedildiği, yer  ve  gökteki  bütün (Neml-75, Kaf-4)  gizlilikleri  kapsayan, olacak  her  şeyin  bütün  bilgilerini  saklayan bir  kavram olarak  yorumlamaktadır.[4]

Yasin 12: “Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz; onların önden takdim ettiklerini ve eserlerini biz yazarız. Biz her şeyi, apaçık bir kitapta tesbit edip korumuşuz.”

Neml 75: “Gökte ve yerde gizli olan hiç bir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın.”

Kaf-4: “Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün bunları) hıfz eden (yazan) bir kitap vardır.”

Buruc 22: “O, Levh-i mahfûzda olan yüce bir Kur’an’dır.”

Levhi mahfuz her şeyin yazıldığı, yani tüm evrenin kaderinin kaydedildiği yerdir. O günün insanları anlayabilsin diye buna kitap denmiş. Bugün kimileri bu kitaba evren programının hard diski der. Kitap benzetmesi gibi hard disk benzetmesi yaparlar. Tıpkı bir bilgisayar programcısı bir işletim sistemi tasarladığında ve işletim sisteminin belirli bölümlerinde çalışan yapay zekâlı karakterler tasarladığında bu bilgisayar evrenindeki her şeyin hard diskte kayıtlı ve yazılı olması gibi.

Kaderi anlamak için bilgisayar örneği

Bilgisayarın tüm bileşenlerini tasarımcı kodlamış ve hard diske kaydetmiştir. Sonra her şey bilgisayar içinde canlanmış ve yapay zekâlı karakterlerimiz de kendi tercihleri doğrultusunda bir senaryo ortaya çıkmasını sağlamıştır. İşte bunların hepsi, yani olmuş olaylar hard diskte kayıtlıdır. Şimdi bilgisayarın süper hızlı bir bilgisayar olduğunu düşünün. Yani işletim sistemini ilk çalıştırdığınız anda o kadar hızlı işlemler yaptı ki bir yıl boyunca yapay zekâların algoritmasını çok iyi bildiğinden dolayı her hareketlerini kusursuz tahmin etti ve hard diske kaydetti.

Yapay zekâyı şimdi normal çekimde yani zamanın normal akışında izlerseniz aynı bilgisayarın tahminleri saniye saniye doğru çıkıyor. Fakat bilgisayar bildiği için tercih etmiyorlar, bilgisayar her şeyi kusursuz hesaplayabildiği için onların gelecekteki göreceksiniz ki onlar geleceği bilmezler, fakat gelecekte yapacakları her iş, atacakları her adım, düşecek her yaprak artık hard diskte kaydedilmiştir. Onların amelleri bilgisayar programcısına göre çoktan bellidir, fakat normal çekimde karakterler kendilerini izler ve amellerini görürler. Eğer bilgisayar programcısının hikmeti gerektirirse karakterlerinin kader akışları devam ederken kaderlerinin seyrini değiştirecek tedbirler alır ve karakterlerin kaderinin yepyeni bir yönde yine özgür iradeleriyle akmasını sağlar.

Bu şekilde evrenin ilk yaratıldığı andan itibaren sonuna kadar olacak olaylar evrene konulan programlar ile her an hesaplanmış ve yaratıcı, evrenin tüm zamanını ve kaderini anında görmüştür. Gerektiği yerlerde müdahale de ederek kaderin akışını değiştirmiştir. Bu programın çıktıları hard diske yani Levh-i mahfuza kaydolmuştur. 

Dua kaderi değiştirir mi?

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi kaderin bir akışı vardır ve Allah müdahale ederse kaderin akışını değiştirir.

Kuran’da kader anlayışı bugün daha iyi anlaşılabiliyor.

Kuran’da kader anlayışını anlattığımız bu yazıda gösterdiklerimiz şunlardır. Kader, olup biteceklerin önceden Allah tarafından bilinmesi ve Levh-i Mahfuz’da kayıtlı olması demektir. Bugün bizler gelişmiş bilgi seviyemizle her şeyi daha kolay anlamlandırabiliyoruz. Örneğin bilgisayar programları ve yapay zekâlar geliştirdikten sonra Tanrı-evren-insan ilişkisini örneklendirerek anlamlandırabiliyoruz. Oysa Kuran’ın yazıldığı devirde ve sonrasında bu meseleleri anlamak daha zordu, bu yüzden insanlar arasında çok farklı yorumlar ortaya çıktı. İşte kader meselesi de böyle anlaşılması güç meselelerden biri idi ve genelde mezheplerin fikir olarak ayrılma noktalarından birini oluşturdu.[5]

Anlaşıldığı üzere kader ne Allah’ın olacak her şeyi kendi isteğine göre ayarlayıp bizleri de iradesiz kılmasıdır ne de Allah’ın hiçbir şeye müdahale etmeksizin evreni kendi haline bırakmasıdır. Allah koyduğu kanunlarla evreni şekillendirir, özgür iradeli varlıklar da bu şekillenmeye katkıda bulunur, işler çığırından çıkacağı zaman veya dua edip istenildiğinde veya hikmeti gerektirdiği başka durumlarda kimsenin iradesini elinden almadan müdahaleler ederek geleceği değiştirir. İşte tüm bunları yapmış ve ortaya çıkan tüm tarihe de kader denmiştir ki bu kader Levh-i Mahfuz denilen her şeyin yazıldığı levhada (hard diske benzetebilirsiniz) bulunmaktadır. Kaderimiz bizlerin tercihlerine göre oraya yazılmıştır. 

Kitab-ı mübin ve İmam-ı mübin ne demektir?

Kitab-ı Mübin Kuran’dır. İmam-ı mübin ise Levh-i mahfuz veya ana kitap olarak da Kuran’da isimlendirilen kader kitabı veya evrenin hard diskidir.

Yasin 12: Kuşkusuz ölüleri Biz diriltiriz Biz. Önceden yapıp gönderdiklerini ve geride bıraktıklarını yazarız. Biz her şeyi bir “imam-ı mübin”de kayıt altına almışızdır.

Maide 15: Ey Ehl-i Kitap! Şüphesiz ki Kitap’tan gizlemekte olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan ve büyük bir bölümünü de görmezden gelen/üzerinde durmayan Resûlümüz size geldi. Şüphesiz ki size, Allah’tan bir nur ve Kitab-ı mübin (apaçık bir kitap) geldi.

Yusuf 1, Şuara 2, Kasas 2: Bu, Kitab-ı mübinin (apaçık kitabın) ayetleridir.

Kader ile ilgili ayetler

Şura 47: “Biz her şeyi kader ile (belli bir ölçüye uygun olarak) yarattık”

Hicr 21: “Hazîneleri bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur ve hazîneleri yanımızda olan her bir şeyi ancak belli kader (ölçü ve plân) ile indiririz”

Yasin 38: “Güneş de kendi karargâhında akar, bu, her şeye hâkim olan ve her şeyi en iyi bilen Allah’ın takdiridir (belli bir ölçüye göre koyduğu düzendir).”

Ayrıca bu konuyla alakalı “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!” ayetini de şu yazıda açıklamıştık. Okumanızı tavsiye ederiz: https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2018/02/15-tekvir-29-fakat-alemlerin-rabbi-olan-allah-dilemedikce-siz-dileyemezsiniz-ne-demektir/

REFERANSLAR

  1. Çetin, R. (2016). Ku’ran-ı Kerim Bağlamında Kader-İmtihan İlişkisi. Itobiad: Journal of the Human & Social Science Researches, 5(4).
  2. Büyükçorak, N. (2019). İslam mezhepleri tarihi kaynakları açısından Cebriyye (Master’s thesis, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).
  3. Râgıb, Ebu‟l Kasım Hüseyin b. Muhammed el-İsfehani, el-Müfredât fi Garibi’l Kur’an, Daru‟l Marife, Beyrut, s.456.
  4. ALTINDAŞ, M. (2013). Bir Kitap Olarak Levh-i Mahfuz ve Ümmü’l-Kitab. KADER Kelam Araştırmaları Dergisi, 11(1), 221-242.
  5. Mavil, K. A. (2016). GÜNCEL ‘KADER’TARTIŞMALARINA BİR KATKI. KADER Kelam Araştırmaları Dergisi, 14(2), 408-442.
  6. NAMLI, A. Kur’an’ın Işığında Kader Konusuna Bakış. Umde Dini Tetkikler Dergisi1(1), 65-87.

S.S.S.

Kader nedir?

Kader basitçe Allah’ın geleceği bilmesi olarak ifade edilebilir. Fakat alt maddeleri de vardır.

Kuran’da kader anlayışının alt maddeleri nelerdir?

Geleceği görme, Geleceği dizayn etme, Özgür iradeye müdahale etmeme, Hikmetine göre olaylara müdahale etme, Müdahalelerin sadece iyilik için olması. Bunları basitçe Görme, dizayn etme, özgür irade, müdahale ve iyilik ekseni olarak adlandırabiliriz.

Kader Levh-i Mahfuz’da mı yazılıdır?

Evet Kuran’da herşeyin bir kitapta ve diğer adıyla kitab-ı mahfuzda veya levh-i mahfuzda yazıldığı bildirilir. Buna her şeyin programının ve sonuçlarının yazılı olduğu hard disk benzetmesi gözüyle bakarsanız anlamaya daha yakın olur.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

3 Yorum

  1. Kesinlikle günümüzde daha iyi anlaşılıyor.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  2. yazı için Allah razı olsun
    fakat şöyle bir şey dikkatimi çekti
    Allah yapabilir diye bir cümle vardı yanlış hatırlamıyorsa yani bir e bilme sıfatı vardı
    oysa Allah direkt yapar hani
    orayı açıklar mısınız?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Yani Allah’ın her şeye gücü yeter anlamında.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu