Varlığın Amacı

326# İnsan neden Dünya’ya geldi? Her insanın aynı şartlarda sınava tabi tutulmamasının sebebi nedir?

İnsan neden Dünya’ya geldi? Allah insanları neden yarattı? İnsan neden ve nasıl sınav ediliyor? Peygamber gönderilmeyen insanların durumu ne olacak? Her insanın aynı şartlarda sınava tabi tutulmamasının sebebi nedir? Kimler daha şanslı?  Bu yazıda bu kadim felsefi suallere bir bakış açısı yakalayıp yaratılışın ve imtihanın anlamını bulmak isteyenler için Kuran’ın verdiği cevapları inceleyeceğiz.

İnsanın dünyaya geliş sebebi

İnsan neden Dünya’ya geldi, ne işi var insanın Dünya’da? Bu kadim sorunun Kuran’da bulduğum en iyi cevabı “insanların hangisinin güzel amel (işler) işleyeceğini sınamak (denemek) için Allah insanları Dünya’da yarattı” şeklinde olmuştur. Belki Dünya’nın kendisi insan gibi bir varlığın oluşmasını iktiza ediyordu (gerektiriyordu). Yani nasıl bir karpuz meyvesinin göbeğinde çekirdek doğurması onun kaçınılmaz bir gerçekliği, gerekliliği ve kaderi ise, yani karpuzun kaderi çekirdekle birlikte yazılmışsa, Dünya’nın kaderi de hayvanlarıyla, bitkileriyle ve insanları ile yazılmıştı, bir gereklilikti. Zamanı gelince Allah’ın koymuş olduğu kader (ölçü, plan) gereği insan bu Dünya’nın bir meyvesi olarak yeryüzünde ortaya çıkacaktı. Böylece özgür iradeyle doğan insanlığın amelleri izlenecek ve Dünya imtihan meydanında herkes kendi kalitesini gösterecekti…

sınav nasıl oluyor

Herkesin amelleri incelenecek

Mülk 2: “O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.”

Evet bütün insanlığın hayatının ve ölümünün gayesi işte bu. Kısacık ömürde paha biçilemez bilincimizin amacı işte bu. İnsan neden Dünya’ya geldi sorusunun bizim kavrayabileceğimiz düzeydeki cevabı bu. Hayata gelecek ve yaptığı her işte birkaç seçenek olacak. İnsan her seferinde bu seçeneklerden birini seçecek. Örneğin cebinde fazla fazla parası var ve yolda bir düşkünü gördü. Burada cimrilik edip bütün parasını kendine mi saklayacak yoksa o paraya daha da muhtaç olan düşküne verip iyilik mi edecek? Bu sınavda ana belirleyici, yol gösterici ve yargılayıcı etken, herkesin içindeki şaşırmaz ve sapmaz pusula olan vicdandır. Eğer yaptığınız bir işte vicdanınız rahatsa o işten bir sorumluluğunuz yok. Bu amel bazen doğru olmasa bile vicdanınızın rahat olduğu şeyi yapıyorsanız sizin muhakemenizin sınırları o kadardır, daha ileriyi görme kabiliyetiniz yoktur, bu yüzden muhtemelen sorumlu olmayacaksınız.

Fakat vicdanınız rahat değilse ortada bir problem vardır. Örneğin kendilerine bir Peygamber gelip de putlara tapmanın, çok Tanrıcılığın yanlış olduğunu söylememişse, putperest toplumlar vicdanı rahat bir şekilde yanlış bir amel işlerler. Uyarıcı gelmediği için, gerçekler gösterilmediği için muhtemelen mazur sayılabilirler. Fakat yol gösterici gelip neden tek Tanrı olması gerektiğini delilleriyle anlattığı zaman, vicdan tek Tanrı’ya yönelmek isteyecektir. Çünkü mantık ve mantığa gelen bütün deliller tek Yaratıcıyı gösteriyordur. Çünkü kulluk ancak Allah’a edilir. Tıpkı bir malın ücretini diğer bir satıcıya ödemenin adalet olmayacağı gibi, tıpkı birinin yaptığı iyilik için başkasına teşekkür etmenin doğru olmadığı gibi insanın kulluğu da yalnızca Allah’a olmalıdır. Farklı toplumlarda farklı peygamberler Allah’ı farklı isimlerle anlatabilirler, bunun önemi yok, tüm güzel isimler Allah’ındır. Hepsi aynı ve tek Tanrı’ya iman etmiştir. Yol gösterildiği halde uydurma Tanrılara kulluk edilemez.

dünya sınavı 2

Ancak Allah’a kulluk edilir

Zariyat 56: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”

Evet ancak Allah’a kulluk edebiliriz. Uydurduğumuz aciz Tanrılara kulluk edemeyiz. Yol gösterici gelir de uydurulmuş aciz Tanrıcıklara ibadete devam ederseniz vicdanınız size sürekli gerçekleri hatırlatacaktır. İşte bu durumda vicdan rahatsızlığı ile kötü amelinize devam ederseniz bu amelinizden mesul olursunuz.

İman açısından değil de amel açısından bakarsak, örneğin bir adamı öldüren bir kişi vicdanını rahatlatmak için kendine göre sebepleri mutlaka vardır, en basitinden zevk alıyorum diyebilir. Ama bu sebeplerin haklı sebepler olmadığını vicdanının derinliklerinde bilecektir.

Peygamberle tanışmayan ve hidayetin gelmediği insanlar

İşte insanoğlu böylece bir peygamberle tanışmış olsun veya olmasın, herkes vicdanının kılavuzluğu esas alınarak yargılanacaktır. Herkesin iyi işleri ve kötü işleri ortaya çıkarılacak ve herkes yaptıklarını bulacak.

Peygamberler yol göstericidir, doğruyu öğreticidir, toplumları düzelticidir. Fakat herkesin amellerinden dolayı yargılanması için mutlak gereklilik değillerdir. Toplumlara Peygamberlerin gelmediği zamanlar da vardır. Örneğin Peygamberimiz gelmeden önce Araplar yine vardı ve onlar da vicdan terazilerine göre imtihan edilmeye devam ediyorlardı.

Yasin 6: “Ataları uyarılmamış bir kavmi uyarman için (gönderildin). Çünkü onlar gaflet içindedirler.”

Hz Musa Firavun’a gittiğinde Firavun “sen bize Allah’ı anlatıyorsun ama öncekilerin durumu ne olacak, onlara peygamber gelmedi” anlamına gelen sözler saf etmişti. Musa da onların işlerinin Allah’a ait olduğunu söylemişti. Yani Allah onları da kendi amellerine göre değerlendirecek.

Taha 50: Dedi ki: “Bizim Rabbimiz, her şeye yaratılışını veren, sonra hidayet edendir (doğru yolunu gösterendir.)”

Taha 51: (Firavun) Dedi ki: “İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?”

Taha 52: Dedi ki: “Bunun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz.”

İnsan neden Dünya’ya geldi?

Hidayet gelmesi mutlak zorunluluk değildir

Aynı şekilde Türklere veya Çinlilere de Rasuller uzun zaman aralıklarıyla gelmiş olsa da bu bir gereklilik değildir. Allah hikmetine göre belki bir toplum çok aşırı bozulup kendini toparlayamaz hale gelene kadar göndermiyordur. Zaten Allah Hz Âdem’i dünyaya gönderirken her zaman için hidayet göndereceğini söylememişti. Fakat hidayet geldiği zaman da ona uyun demişti.

Bakara 38: “Dedik ki: ‘Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.’ “

Evet her zaman hidayet gelmeyecek, gelmesi gerekmiyor da fakat gelirse de ona uymak gerekiyor. Elçi gelmediği zamanlarda ve yerlerde insanlar vicdan terazisiyle yaptıkları amellerinden hesaba çekilip amelleri değerlendirilecek. Elçi gelip de toplumu gittiği uçurumdan döndürmek isterse Ona uyanlar doğru yolda olacak, kurtuluşa erecekler ve gerçeği bile bile örtmek için çalışanlar ise ağır mesul olacaklar.

Peygamberlerin hepsi aynı yola kılavuzluk eder

Bir peygamber hangi milletten olursa olsun götürdüğü yol aynıdır. Hepsi aynı kapıya çıkar, yani tek Tanrı’ya davet eder ve halkı kötülüklerden sakındırırlar. Bu yüzden peygamberler ellerinin ve güçlerinin yettiği her yere ana mesajı götürmek isterler. Hz Muhammed bu yüzden elinin ulaştığı yakın ülkeler olan Bizans’a ve Sasaniler’e ve Mısır’a mektuplar yazıp onlara Allah’tan gelen son kitabı, son hidayeti ilan etmişti. Hz Muhammed’e uyanlar kurtulacaktır. Onun mesajıyla tanışamayanlar, yeterince alamayanlar, anlamayanlar, kanıtları yeterince gösterilmeyenler bundan sorumlu olmayacak ve ataları gibi vicdan terazilerinin kılavuzluğuna göre işlediği amellerinden hesap göreceklerdir. (Bkz: 177# KİM CENNET’E KİM CEHENNEM‘E?)

Müslüman ülkede doğdu diye kimse torpilli değil. Herkesin şartları eşit. Hidayet geldiği zaman imana açık olanlar ve inkâra açık olanlar. Yani man ve ameli salihten sorumludur insanlar. Hidayet gelmediği zaman sadece iyiliğe ve kötülüğe açık olanlar vardır, yani vicdan pusulasına göre ameli salih ve ameli fasit işleyenler. İşte sınav budur. Kimin Salih ameli baskın gelirse o kurtulacaktır.

Muminun 101-103: “Böylece Sur’a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da. Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır.”

Allah herkesi içinde bulunduğu şartlara göre yargılayacaktır, kimseden gücünün yetmediği bir şey istemeyecektir.

Bakara 286: “Allah, kişiyi ancak gücünün yeteceği kadarıyla sorumlu tutar…”

Allahın sınavı

İman ve ameli salihle imtihan olanlar

Bu yüzden Kuran’ın ilk muhataplarına hidayet geldiği için onlar güzel amelin yanında iman etmekle de mükelleftiler. Yine Hz Muhammed’in getirdiği hidayetin kanıtlarını barındıran Kuran ile yeterince tanışan herkes Ona iman ve itaat ile sorumludur. Kuran’da onları kurtuluşa götürecek yönergeler vardır ve Kuran’ın getirdiği barışçıl ve adaletli çözümlere uyan bir millet hem Dünya’da hem ahirette mutlu olacaktır.

Allah herkesi içinde bulunduğu durumdaki işlediği amellerine göre yargılayacak. Allah’ın hidayeti ulaşmış kişiler bu hidayete uymak ve güzel amel etmekle kurtulacaklar. Allah’ın hidayetinin ulaşmadığı kişiler yaptıkları güzel ve çirkin işlere göre değerlendirilecek. Hidayetin gönderilmediği toplumlara şanslı veya şanssız diyemeyiz çünkü insanlar yine içindeki iyilik ve kötülük potansiyellerini ortaya çıkaracaktır. Kabul eden edecek, düşmanlık eden ise büyük bir hüsrana uğrayacak. Bu yüzden herkesin imtihanı kendine. Bu açıdan kimse kimseden daha şanslı doğmaz. Ayrıca, hiçbirimiz sınanmadığımız günahın masumu da değiliz. Örneğin peygamber mesajı ulaşmamış bir toplumda doğup da sınanmadığımız için, kendi şartları içinde yanlış ameller yapan insanlardan daha masum değiliz. Herkes içinde bulunduğu şartlara göre amellerinden hesaba çekilecektir.

Özetle

İnsan neden Dünya’ya geldi sorusu en kadim ve çetrefilli sorulardan biridir. Kuran’dan anladığımız, Allah bu Dünya’da insanların amellerine bakacak. İyiler iyilik diyarına kötüler ise kötülük diyarına gidecek. Allah’ın Dünya’da insanlara ayrıca Hidayet göndermesi gereklilik değil, çünkü herkesin hidayet pusulası içlerinde. Ama hidayet elçileri göndermişse ona uymanız gerekecek. Bu açıdan hem imanla hem ameli Salih ile mesul olacaksınız. Uyanlar kurtulacak, iyi amel işleyenler kurtulacak.

ASR suresi:

1 – Asra yemin olsun ki,

2 – İnsan mutlaka ziyandadır.

3 – Ancak (hidayet geldiğinde) iman edenler, Salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.

İnsan neden Dünya’ya geldi yazımıza ek olarak, birbirinin tamamlayıcısı şu yazıları da okumanızı tavsiye ederiz:

Her kavme zaman zaman peygamberler geldiğini açıklayan yazımız:

55# Peygamberler sadece Ortadoğu’ya mı gönderildi? Çin’e peygamber gönderildi mi?

Kafir kimdir ve cehennem’e gidecek kişilerin özelliklerini açıkladığımız yazımız:

294# Cehennemdeki azap neden bu kadar korkunç? Cennet ve Cehennem neden var?

Kuran’a göre Cennet’e ve Cehennem’e gitmenin ölçüsü nedir sorusunu yanıtlayan yazımız:

177# KİM CENNET’E KİM CEHENNEM‘E?

Kuran’a göre Yahudi ve Hristiyanların durumunu açıklayan yazımız:

151# Yahudi ve Hristiyanlar Cennete girecek mi? Tevrat ve İncil’in hükmü kalktı mı?

Kuran’a göre inananların ve inanmayanların durumunu açıklayan yazımız:

322# ateistler cennete girebilir mi? Görmediğimiz Allah’a inanmaktan sorumlu muyuz?

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

2 Yorum

  1. En çok merak ettiğim konuydu bu. Çok iyi açıklamışsınız. İnsan Kuran’ın hak kitap olduğunu anlıyor da yine aklında felsefi sorular kalıyor bazen. Bu cevap bana çok iyi geldi.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  2. insan yaratılmadan önce dünyadaki tüm canlı ve tüm cansız varlıklar tam teslimiyet içinde ve uyum içindedir..Yani bilinçsiz müslümandırlar..(cinler hariç)… Allah bazı canlılara akıl ve özgür irade(emanet diye geçer Kuran da) vererek ve dünyanın efendisi yaparak bir üst segment varlık yaratmış oldu..Bu canlı akıl sahibi ve özgür irade sahibi…Yani bilincli olarak Allaha teslim olabilir(bilinçli müsluman) veya bilincli isyan edebilir , kötülük yapabilir…Zaten meleklerde kötülük yapabilen , kan döken bu insani neden yaratiyorsun diye soruyorlar…Allah ben sizin bilmediklerinizi bilirim..Ayrıca sizin açığa vurduklarınızı ve gizlediklerinizi de bilirim diyor..Meleklerin açıga vurdukları: insanın kan dokecegi yani kötülüğü idi.. Meleklerin gizledikleri ise, insanlardan bazılarinin kan dökmeyip iyi olacağı ve bilinçli itaat edeceğı..(bilinçli müslüman olacağı)… Yani diğer tüm canlilar bilinçsiz müslüman iken insan tercih ederek ,özgür iradesini kullanarak bilinçli müslüman oluyor.. .Yani dünya uzerinde bilinçli olarak yaratıcısina itaat eden ve özgür irade sahibi olan tür insandir..(cinlerde benzer durumda..ama konumuz cinler değil)…yani insan dunyadaki varlikların son versiyonu veya en son modeli…

    Tüm varliklar arasından yeryüzünün efendisi, akıllı, bilinç sahibi, sonsuza kadar yaşayacak ve özgür irade yeteneğine(emanet “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir”ahzab 72) sahip olmayi kim ister diye soruldu. Bu varlik dünyanin efendisi olacak, dünyayı imar edecek ve erdemli yaşayacak. Eğer erdemli olursa sonsuza kadar mutlu olacak, hem dünyada huzurlu olacak ve  ölünce cennete gidecek. Eğer erdemli olmazsa verilen aklı, bilinci, dünya efendiliğini kötüye kullanırsa cehenneme gidecek. Ve insan bunu kabul etti.işte insanın sinavi bu noktada başladı.Bir verilen bu aklı kullanmalı , iki özgür iradesiyle iyilik yapmalı…

    Insandaki akil bazi temel sorular soruyor …Ben kimim? ölünce ne olacak? niiçin varoldum? gibi sorular….Allah insana bu soruların cevaplarini vahiy yoluyla insana göndermiştir..o nedenle Allah vahiye nimet diyor..Zaten ölünce ne olacak ? gibi sorulara Allahtan başka kimse cevap veremezki?

    Yani verilen akılla Allahı ve ahireti bulmalı,,,özgür iradesiyle iyilik yolunu seçmeli…minimum bunlari yapmalı…bunları yaparsa sonsuza kadar mutluluk…bunları yapmazsa verilen bu imkanlari kotüye kullandigı icin sonsuza kadar bedelini ödeyecektir

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu