Sivri yazılar

Allah’ın yokluğuna iman etmek: Çarpıcı bir ateizm eleştirisi

ateizmin eleştirisini yapacağım bu kısa yazıda ateistlerin çoğunluğunun inat yeteneklerini kullanarak İslam’a nasıl direndiklerini anlatacağım. İnadın gözü kördür. Eğer inat etmişseniz, kabul etmemek için kendinize göre mantıklı mazeretler üretirsiniz. Mazeretleriniz açıklanır da köşeye sıkışırsanız mantıksız mazeretler ve kelime oyunları ile demagojiyi devam ettirirsiniz. Mantıksız mazeretlerin ve demagojinin sonu olmayacağı için, İslam’ı anlatan insan da bir müddet sonra sonuç alamayacağını anlayacaktır, bu sayede ateist arkadaşımız da sonsuza kadar mantıksız mazeretler üretme zahmetine katlanmamış olacaktır.

Örneğin, Kuran’da yazan “iki denizi saldık ve aralarında bir bariyer olduğu için birbirilerine karışmazlar” ifadesini düşünün. Tövbe estağfurullah, denizler su değil mi, sular karışmaz olur mu hiç? Eski insanların gözünde ne kadar mantıksız bir olay değil mi? Ama Allah’a teslim olmuş olanlar Allah demişse doğrudur, kudreti de yeter deyip teslim olmuş ve haklı çıkmışlardır.

Rahman 19-21: “İki denizi salıvermiş, buluşuyorlar. Fakat aralarında bir engel olduğundan birleşemiyorlar. Madem böyledir, ey insanlar ve cinler! Rabbinizin hangi yüce nimetini inkâr edeceksiniz?”

İlgili Makaleler

Çünkü günümüz bilimi gösterdi ki denizlerde haloklin ve termoklin bariyer denilen iki olay var. Bu bariyerlerin oluştuğu yerlerde denizler kilometreler boyunca birbirine karışmıyor.

ateistlere derseniz ki “bakın, Hz Muhammed’in zamanında denizlerin birbirine karışmaması olayını aklının ucuna bile getirmek imkânsız bir şeydi. Hadi aklının ucuna geldi gözlemlere aykırı bir şeyi kimse kolayca söyleyemezdi. Üstelik Kuran’a bir insan bunu koyamazdı çünkü kendi uydurmuşsa, gözlemlere ters bir bilgiyle Kuran’ı doldurup Kuran’ın değerini düşürmek istemezdi. Ama bu denizlerin karışmaması doğru bir şeydi. Arabistan yarımadasındakilerin bileceği bir şey değildi. Bunu Kuran’ın haber vermesi bir mucizedir” dersiniz ve dedik, fakat ateist arkadaşlar da mazeret üretmeye başladılar.

Dediler ki Dünya’nın suları karışmak zorundadır, eğer denizler karışmasa felaket olurdu. Biz de cevap olarak dedik ki eğer haloklin ve termoklin bariyerle ayrılan Baltık denizi ve Alaska körfezi gibi yerleri araştırırsanız bu bölgelerde denizin kilometreler boyunca karışmadığını görürsünüz. Daha ilerlerde sular tabiki karışır. Ama denizlerin kilometreler boyunca karışmayan alanları vardır. Her iki denizin tuzu, sıcaklığı, organik maddeleri, rengi ayrı olmasına rağmen bu denizler kilometreler boyunca karışmıyor. Birbirlerine dokunuyorlar ama karışmıyorlar. Bu bilimsel bir gerçektir.

Kaynak: Tıkla

ateist arkadaş köşeye sıkıştı, nasıl mazeret üretirim diye düşündü. Bu doğru ve bilimsel bilgiden kaçamayacağını anlayınca dedi ki: “Ama bu bilgiyi daha eski insanlar da biliyorlardı. M.S. 50 yıllarında Romalı Gaius Plinius Secundus tarafından yazılmış bu olay.” Siz de kitabı açar bakarsınız ki aynı olaydan bahsetmiyor. Denize dökülen nehirlerin tuzluluk farkından dolayı bir müddet deniz suyu ile karışmadığından bahsediyor. Evet bu olay da bir haloklin bariyer örneğidir fakat ayet bize iki denizin birbirine kavuşmak üzere birleşmesinden fakat aralarındaki görünmez bariyerden dolayı kavuşamadığını söylüyordu. Bunlar aynı değil. Her sıkıştığınızda sanki Hz Muhammed’in elinin altında internet vardı da Dünya’nın her bilgisine ulaşabiliyordu muamelesi de yapamazsınız. Üstelik eski dünya bilgilerinin ortalama %99’u yanlış iken hep içlerinden doğruları seçip aldı demeye getiriyorsunuz ki bu da aşırı mantıksız.

Velhasıl-ı kelam, çoğu ateisti bu açık mucizeyi kabul etmeye veya en azından şöyle bir salim kafayla durup düşünmeye ve “evet ihtimal var” diyebilmeye ikna edemezsiniz. Yani olayın bilgiyle alakalı olmadığını inat ile alakalı olduğunu ve adamların hayatlarını kuralsız yaşayabilmek için Allah’ı ve kurallarını fıtraten sevmediklerini anlarsınız.

Yapacak bir şey yoktur. Onlar da bir inanç sahibidir, yani Allah’ın olmadığına dair inançları vardır, önyargıları ve değiştirilemez ön kabulleri vardır. Bu tür ön kabuller akılcı ve mantıklı düşünceyle değiştirilemez.

ateizm zaten kanıtlanması mümkün olmayan bir fikre imandır. Teistin kanıt göstermede işi kolay. Birkaç olayda Tanrı’nın varlığının izlerini, delillerini gösterebilirsin. Ama Tanrı’nın yokluğunu göstermek imkânsızdır. Bu yüzden teistlerin imanı ateistlerin imanından milyar kere daha sağlam, haklı ve gerekçelidir. ateistler hiçbir kanıt gösteremeyecekleri bir şeye iman ediyorlar. Bu da sorunlarının ana kaynağının psikolojik nedenler olduğunu gösteriyor. Mesela tam özgürlük, günah işlemede serbestlik dürtüsü, yaşam tarzının ateizme uygun olması vs. Bu tür şeylere ihtiyaç duymayan bir insan ateist olmaz. 

Bu yüzden iman etmek sadece dindarlara özgü bir özellik değildir, ateistlerin de kuvvetli bir imanı vardır. Gerçek agnostiklerin imanı yoktur Ama çoğu ateist de kendini agnostik olarak göstermeye çalışıyor.

Bununla ilgili Abraham Maslow tarafından aktarılan eski bir hikâyede;

Yatırıldığı hastanede ölü olduğuna inanan ve bu nedenle yemek dâhil hiçbir yaşamsal aktiviteye katılmayan hasta, tüm psikiyatristlerce girişilen her türlü çabaya rağmen ölü olmadığına bir türlü ikna edilememiştir. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamadığına dair bir soru yöneltir. Hasta bu soruya “Tabiki kanamaz, çünkü ölülerin tüm vücut fonksiyonları durmuştur” diye yanıt verir. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi oldukça ilginçtir:

‘Lanet olsun ölüler de kanarmış’ (Robert Dilts; Dil illüzyonları; Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)

Evet şartlanmış adamı kanıtlar döndüremez. Kanıtları yorumlayarak iptal etmek için sizinle mücadele ederler.

Araf 146: ” Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar bütün mucizeleri görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu durum, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarından ileri gelmektedir. “

Bakara 6: ” Gerçek şu ki, kâfir olanları (gerçeği bile bile örtenleri) (azap ile) uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; iman etmezler. “

Şuara 8: ” Şüphesiz bunlarda (Allah’ın kudretine) bir delil vardır; ama çoğu iman etmezler. “

Aralarında perde olan denizler ile ilgili detaylı yazımız:

9# Birbirine karışmayan deniz (ler) gerçeği çözüldü

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu