Sivri yazılar

Hilafet mi Demokrasi mi?

Şeriat ile Demokrasi veya Cumhuriyet birbirinin rakibi veya zıttı değildir. Şeriat Allah’ın Kuran’da koyduğu yol demektir. Fakat hüküm olarak Allah çok az meselede hüküm vermiş, gerisini insanların kendi arasında Şura (demokrasi-çoğulculuk) ile halletmesini istemiştir. Kuran’da Şura suresinde Cumhuriyetçilik şöyle tarif edilir.

Şura 38: “Rablerinin çağrısına cevap verirler, namazı kılarlar. İşleri/yönetimleri, aralarında bir şura’dır. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.”

Fakat cumhuriyet sistemi o dönemlerde Yunanistan ve Roma dışında kolay benimsenen bir sistem değildi. Buna rağmen yine Cumhuriyetçilik ismen olmasa da uygulama olarak en fazla Hulefa-i Raşidin (dört büyük halife) döneminde uygulandı. Peygamberin vefatından sonra bir devlet başkanı seçilmesi gerekiyordu. Seçtiler ve bunun adına halife dediler. Devlet başkanı da diyebilirsiniz, kavramlara takılmayın, devlet başkanlığı günümüz Cumhuriyetlerinde de var. Yani başkanın adının halife olması Cumhuriyetin zıddı olmasını ve halifenin tek sözü geçen kişi olmasını gerektirmez.

İlgili Makaleler

Hz Ömer halife seçildiği günlerde yine bir hutbesinde şunları söylemiştir: “Kim bende bir eğrilik görürse onu doğrultsun.” Bir bedevi de bunun üzerine kendisine şunları söyler: “Allah’a yemin ederim ki eğer sende bir eğrilik görecek olursak, onu kılıçlarımızla düzeltiriz.” Hz Ömer ise bundan dolayı şükretmiştir. (Taberî, Tarih, 4: 204.)

İşte tam Cumhuriyet sistemine geçememiş olsalar da demokrasinin ütopik seviyesi budur. Bu İslami anlayış tek adam rejimlerini, tek adamların yaptıkları hataları engeller. Bugün İslam Dünya’sına çöreklenmiş Arap diktatörlere bu lafı deyin bakın size ne oluyor? Devletin hangi görevlileri sizi sindiriyor.

Yani kısaca şeriat Allah’ın belirlediği yol demektir. Halifelik şart değil. İslami sistemin Cumhuriyet ve demokrasi ile tesis edilmesi Kuran’a daha uygun olurdu. Tek adam rejimleri Kuran’ın şura sistemine aykırıdır.

İsrailoğulları tarih boyunca Allah’tan hep kral istemişler. Allah da diyor ki krallık istemeyin nazır isteyin fakat insanlar ısrar edince ilk kral olarak onlara Talut’u veriyor. Bunu Kuran’da görüyoruz. Kuran’da diyor ki “Raina” demeyin “Unzurna” diyin. Raina bizi güt demektir. Unzurna ise bize nezaret et, bize bak demektir. Eskiden devlet bakanlarına Nazır derlerdi, şimdi bakan diyorlar. İşte kelimenin kökeni buradan geliyor. Yani bir çoban aramayın, güdülmek istemeyin, sadece size nezaret edecek, size bakacak, ilgilenecek birini isteyin, sizi güdecek, size hükmedecek birini istemeyin.

İsrailoğulları ısrarla güdecek bir kral istediler. Allah da isteklerine mukabil Talut’u verdi. Tevrat’ta geçtiğine göre Talut Calut’u yendikten sonra çok kötü bir kral oldu. Daha sonra Davud, tahtı Talut’tan kurtardı. Yani Talut gibi halkı güdecek bir halife (başkan) istememek lazım. Kendi servetinin değil devletin hizmetçisi olacak Davud gibi gerçek bir dindar olan bir devlet nazırı istemek lazım. Yönetimi de tek adam rejimine değil, çoğulculuğa ve Şura’ya (çoğulculuk) dayanmalı. Halkı, güdülecek koyunlar olarak değil hizmet edilecek insanlar olarak görmeli. Kendini de çoban olarak değil hizmetçi olarak görmeli, mütevazı hayat yaşamalı, asla başkanlığı kendi yararına kullanmamalı. Adına hilafet denmesi de gerekmiyor. Kavramlara takılmamak lazım. Bugün devlet başkanı aynı işlevi görür işte. Hilafet isteriz diye tutturmamız sadece kavramlara değer vermemizden meselenin özüne inememizden veya meselenin özünü anlayacak kadar zihinlerimizin serbest olmamasından kaynaklanıyor.

Kısaca İslami yönetim biçimi çoğulcu demokrasi ve Cumhuriyettir. Tek adam rejimi, mutlak halifelik Hulefa-i Raşidin’den sonra kalkmış Emevi zihniyeti ile Müslümanların içine yerleşmiştir. Bakın Hz Ömer devlet başkanlığını nasıl tarif ediyor:

“……Ben Müslümanım ve Allah’ın kullarından zayıf bir kulum. Sadece Allah’ın yardım ettiği kişi zayıf değildir. Başınıza yönetici olmam ahlakımdan hiçbir şey değiştirmeyecek “sakın biriniz söyle demesin: Ömer Müslümanların başına geçince değişti”. Bir kişiye zulmedersem onun hakkını kendim veririm. Huzurunuza getirir ve gerekçemi size açıklarım. Müminlerin emirine işi düşen, herhangi bir haksızlığa uğrayan ya da bir hakkı konusunda bize kızgın olan kim olursa olsun bana bildirsin. Çünkü ben de sizden biriyim. Sahip olduğum iktidar ve yetki, size karşı büyüklük taslamama, kapımı yüzünüze çarpmama ve size karşı haksızlığı karşılıksız bırakmama sebep olmasın… Aranızda herhangi biri benden davacı olursa hakkımızda karar verme yetkisini sizden bir kişiye vereceğim ve bu kişinin de hükmüne boyun eğeceğim… Başkalarının haklarını kendi kendinize verin. Bana halini arz edecek kişiyi engellemeyin meselesini bana arz etsin. Çünkü insanlar arasında karar verirken adaletten ayrılıp tarafgirlik, kayırma ve keyfilik yapmam. Başkasına vermesi gereken (bir hakkı) alıkoyan ya da Müslümanların kanını, namusunu ve nefsini (izzet ve şerefini) helal sayan kişiye akrabalık hatırımı da araya koysa ceza uygularım… Ben bana verilen emanetten ve içinde bulunduğum yetkiden dolayı sorumluyum. … Bana verilen bu emaneti ehil olmayana vermedim, işin başına da getirecek değilim. Vazifeye sadece Müslümanlara (halka) saygı gösterenlere vereceğim. Bu kişiler diğerlerinden daha fazla bu göreve layıktır.”..”…Şu dünya saltanatına gelince, bütün bunlar fani şeyler, bizler kardeşiz.. Bu işte başa tayin edilen kimse hata ve fitneye düşme
konusundan diğerlerinden daha öndedir. Allah korursa o başka… Hz. Ömer başka bir hutbesinde ise: “Ben memurları insanlara dinlerini ve Rasulullah’ın sünnetini öğretmeleri, halkın gelirlerini ve ganimetleri eşit bir şekilde paylaştırmaları, adil yönetim uygulamaları için gönderiyorum. Bunun dışına çıkan kimseyi bana bildirin, nefsim elinde olana yemin ederim ki, ona bundan dolayı yaptığının aynısı ile kısas uygularım.” sözlerini söylemiştir. ” (İbn Hibbân, Siretü’n, Nebeviyye ve Ahbâru’l-Hulefâ, 365-366.)

Ayrıca konuyla alakalı şu yazımıza da bakın: 284# Şeriat nedir? Şeriatla yönetilen ülkeler şeriatla mı yönetiliyor?

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

2 Yorum

  1. Halifelik veya hilafet islamdaki şura istisareye uygun degil…
    Sorular: -islamda halife olması veya bir kişi tarafindan insanların yonetilmesi şart mıdır? Bir grup veya parti, meclis tarafindan yonetilmesi daha insani ve şura prensibine daha uygun değil midir?
    – Halifelik süresi ne kadardır? Ölünceye kadar halife olarak kalması şartmıdır? 4 yılda veya 6 yılda bir yeni halife seçilmesi daha iyi değilmidir?
    Bu konuda islami bir delil yok..Yani Allah islamda yonetimin nasil olacagı konusunda net bir ayet göndermemiştir. Şura ve istişare temelli olmasını istemiş.o nedenle günümüzdeki yonetim biçimleri , halifelik anlayışına göre daha islamidir.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  2. Hulefa-i Raşidin devrinden sonra başa geçen emevi yöneticiler bu halifelik kavramının içini boşaltıp tamamen anlamından farklı bir şekile soktular. Kendilerini Allah’ın dininin koruyucusu ve bütün müminlerin emiri ilan ettiler, şimdi şöyle bi gerçek var ki Allah’ın dininin korunmasına gerek yoktur dinin koruyucusu zaten alemlerin rabbi olan Allah’tır, müminlerin emiri ifadesini kendileri icat ettiler peygamberimiz bile böyle bir iddiada bulunmamıştı. Bu zihniyetin yaptığı apaçık islam dinine gereksiz ilaveler ile insanları dinden uzaklaştırmak ve dini insanlar için zorlaştırmak.
    Ben hocama tamamen katılıyorum, müslüman bir toplum cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilmeli.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu