Sivri yazılar

Bollukta, korkuda ve darlıkta inanç

Bollukta inanç

İnsan çok rahat bir hayat yaşıyorsa Allah’a olan derinden ihtiyacını ve bağlılığını fark edemiyor veya unutuyor. Böyle insanlar için Allah’a inandığını söylemek veya inanmadığını söylemek çok bir anlam ifade etmiyor. Her ikisi de çok kolay. Hatta rahatlık genelde gaflet verdiği için insanların genelde din kavramı çok umurunda olmuyor, çevreye göre hareket ediyorlar. Çevresinde dominant eğilim inançtan yana ise inançlı oluyorlar fakat trendler inançsızlık yönünde ise kendilerini inançsız olarak rahatlıkla tanımlayabiliyorlar. Veya başka çevresel faktörlere göre karar veriyorlar. İnancını bırakanlar, aleyhte birkaç delil bulup vicdanlarını susturmak için din karşıtı ateist siteleri takip ediyorlar. İnançlıyım diyenlerin ise vicdanları da rahat olduğu için dini konularla ilgilenme ihtiyacı hissetmiyorlar. Onu cami hocasına havale edip Dünyalık işlerin ve zevklerin peşinde koşarak kısa ömürlerini hiç bir şeyin farkında olmayan sarhoşlar gibi tüketiyorlar.

Bu her iki grubun inandığını veya inanmadığını söylemesi arasında pek bir fark yok. İnanç her iki grubun da kalplerinde eşit seviyededir aslında. Çağımızda da maddi refah, pahalı binalar, lüks yaşamlar, teknolojinin getirdiği kolaylıklar, internetin getirdiği keyifler, iştah açan karşı cins etkileşimleri vs. vs. fazla olduğu için insanların çoğunun bu şekilde bir inanç veya inançsızlık taşımasına yol açmış durumdadır.

Korkuda inanç

Diğer bir yaşam tarzı ise müreffeh olmayan, fakat sıkıntılı da bir hayat yaşamayıp her an için çeşitli tehditlerin gölgesi altında yaşayan insanlardır. Bu insanlar Allah’a olan derin bağlarını sürekli hissederler. Rahatlık onlar için bir gaflet perdesi olmaz. Zengin şımarıklıkları ve umursamazlıkları yoktur. Allah’ın varlığını çok iyi hisseder ve yakinen bilirler. Böyle toplumlarda inançsızlık çok azdır, inanç ise çok derinden bir sevgi ve saygı ile beraberdir. Çağlar boyunca insanların çoğunluğu bu tür bir hayat yaşamıştır. Ailesiyle tarımını ticaretini güzel yapmaktadır ama her yerde tehditler vardır. Bu tehditlere karşı uyanık olmak ve düzenini korumak gerektir. Buna korkuda inanç diyorum ki Allah ile olan irtibatların en kuvvetli olduğu yaşam biçimidir. Belki de insanın hayatında kendi iyiliği için sürekli bir korkunun varlığı olması gerekiyordur.

Teknoloji, rahatlık ve bohemlik asrına girince yani 2000’li yıllara doğru bu duygumuzu kaybettik. Yüksek ve konforlu binalar içinde yaşayınca, Dünya hayatının çok ince dengeler üzerinde devam ettirildiğini unuttuk. Bir çoklarımızın nefisleri ve ihtirasları Nemrudlara dönüştü. Şükür ki bu korona musibeti biz insanlığı biraz silkeledi de acziyetimizi biraz hissettirdi. Kıyametin hiç beklemediğimiz anda gelmesinin ne demek olduğunun provası gibi oldu.

Darlıkta inanç

Bir de darlıkta inanç vardır ki burada inancını korumak en az bollukta inancını korumak kadar zordur. Tek farkı var ki bollukta inançlı görünenlerin çoğusu inanmadığının farkında değildir. Ama darlıkta olan inançta gaflet yoktur, herşey ortaya çıkar, insanın kalitesi ortaya çıkar. İnancının ve mantığının kuvveti, sabrının kuvveti iyice belirgin olur. Bollukta inanç da darlık da inanç da bir turnusol kağıdı gibidir. Ama darlıkta inanç çok çetin bir imtihandır. İnsan dua eder, uzun süreler acılar ve darlıklar içinde dua eder, Allah’tan bir yardım gelmiyormuş gibi hisseder. Oysaki o güne kadar ne kadar inançlı olduğunu söylemiştir hep. İnsanlara ne kadar dindar göstermiştir kendini. Ama şimdi imtihan başlamıştır. Gerçek imtihan işte budur. Darlıkta da Allah’a olan inancınızı koruyabilecek misiniz? Musibetlerden gece uykularınız kaçmışken, düşüncelerden mideniz bulanıyorken, geleceğiniz kapkaranlıkken, Allah’a inancınızı koruyabilecek misiniz? Yoksa ilk başlarda çok dua edecek fakat seneler geçtikçe hiçbir şeyin değişmediğini gördüğünüzde birer birer dökülecek misiniz? Gerçek inananlar inanmayanlardan ayrılacaklar mı? İşte bunu yaşamak çok acı vericidir ve yaşamadan Allah’a olan inancınızın ne kadar iyi olduğunu bilemezsiniz. O güne kadar 40 tane mucize ile bile karşılaşmış olsanız, ihlaslı bir kul olmayanlar o gün inançlarının ne kadar zayıf olduğunu, kırılgan olduğunu fark edeceklerdir.

Bakara 214: “Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.”

Ankebut 2-3: “İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır.”

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu