Bilim Kuran'la Çelişmez

4# Tarık 7, Sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır mı diyor?

Soru: Tarık 7. ayette, sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır diyor mu? Bel ile kaburga arasından çıkan ve atılan sıvı nedir? Kuran’a göre sperm nerede üretilir? Meninin bel ile kaburgalar arasından atılması ne demektir? Bildiğimize göre meni (sperm) karın boşluğunda değil testislerde üretilir. Sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır ifadesi bilime aykırıdır. Bunun açıklaması nedir?

Cevap: Bel ile kaburga arasından çıkan ve atılan sıvının ne olduğunu anlamak için, Tarık 7 ayetine önündeki ve sonundaki ayetlere beraber bakalım.

5- İnsan neden yaratıldığına bir baksın:

6- Kuvvetle atılan bir sudan yaratıldı.

7- O, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.

8- O (Allah), onu tekrar döndürmeğe kādirdir. (Tarık: 5-8)

  1. ayetin kelimelerine bakalım:

Hulika min mâin dâfikın.

  1. hulika : yaratıldı
  2. min : den
  3. mâin : su, sıvı
  4. dâfikın : kuvvetle atılan

Su kelimesi meni demek değildir, geniş anlamlıdır

Tarık 7 ayetindeki “su” kelimesinden Kuran tefsircileri “meni” olduğu anlamını çıkarmışlar ve Kuran meallerine de çoğu zaman “meni” olarak girmiştir.

Oysa Tarık 7 ayetindeki ifade meni olsaydı, Kıyame-37 ayetinde olduğu gibi direk “meni” olarak söylenebilirdi. Bu kelime Arapçadan Türkçemize geçmiş ve kullanılan bir kelimedir.

Kıyame-37 (O, dökülen meniden bir damla değil miydi?)

  1. e lem yeku : olmadı mı, değil mi
  2. nutfeten : nutfe, bir damla
  3. min meniyyin : meniden
  4. yumnâ : akıtılan, dökülen

Tekrar Tarık suresine dönelim

Tarık 5. ayette “İnsan neden yaratıldığına bir baksın” derken konu insandır,

  1. ayette “Kuvvetle atılan bir sudan yaratıldı” derken konu fışkırarak atılan sudur,
  2. ayette “ bel ile kaburga arasından çıkar ” derken konu yine sudur.
  3. ayette ise “onu tekrar döndürmeye kādirdir” derken kıyamet günü insanın yeniden yaratılışından bahsedilmektedir.

Bel ile kaburga arasından çıkan ve atılan sıvı nedir?

Bel ile kaburgalar arası bilindiği gibi karın boşluğudur ve bu karın boşluğunda pek çok organ vardır. Kuran bize üreme suyunun bu organlarda yapıldığını haber veriyor.

Tarık 7 ayetinde herhangi bir cinsiyet açıkça verilmemiş, yani belirtilen suyun hangi cinsiyetin suyu olduğu belirtilmemiş. Erkeklerden bahsettiğini anlamamız için özel bir sebep yok. Hatta erkeğin suyu olsaydı Kıyame 37 ayetinde olduğu gibi meni diyebilirdi.

Şimdi kadınlarda çocuk oluşum mekanizmasının başlangıcında cinsiyet suyu oluşumuna ve fışkırarak atılmasına bakalım: Kadın üreme organlarından yumurtalık (ovaryum) üzerinde ayda bir defa follikül (içi su dolu baloncuk) oluşmakta ve bu follikül içindeki su arttığı zaman folikülü patlatarak içindeki yumurta (ovum) hücresini Fallop tüpüne doğru hızla fırlatmaktadır. Aşağıda bu olayın resmi konulmuştur. Baloncuktaki bu patlama sonucu meydana gelen “tazyikle fırlatılma olayı” sayesinde yumurta hücresinin gideceği yere ulaşması sağlanmış olur. (1, 2)

tarık 7 bel ile kaburgalar arasından atılan su

Bu olay erkeğin meni suyunun içinde sperm hücrelerinin tazyikle rahime doğru atılmasına benzemektedir. Kadında da erkekte de cinsiyet hücreleri üreme suyu (sıvısı) içinde tazyikle rahime doğru atılır. Üreme sıvısı içinde atılan eşey hücreler rahimde buluşur ve döllenme meydana gelir.

Kadınlarda bu üreme suyu nadiren de olsa tazyikle atılmaz ve yumurta hücresi tutunma yerine yani rahime varamayıp annenin karın boşluğuna düşer ve farklı noktalara tutunabilir, bu olaya ise dış gebelik denir. (3) Dış gebeliğin oluşması için folikül içinde sıvı basıncının artması ve ani bir patlama ile suyun fışkırarak rahime doğru atılması gerekir.

Kuran’ın indiği dönemde hücre veya ovum diye bir kavram Dünya’da olmadığı için en basit ve anlaşılır haliyle su ifadesi kullanılmıştır. Kuran zaten çok detaya girmez.

Bel ile kaburgalar arasından atılan su meniye indirgenemez

Tarık 7 ayetini “sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır” diye anlamak için bir cinsiyet belirtmesi lazımdı fakat ayet bir cinsiyet belirtmemektedir. Spermde de bir suyun içinde yüzen sperm hücreleri vardır ve tohumlamayı bu sperm hücreleri yapar, tıpkı kadının suyundaki ovum hücresi gibi. Fakat biz nasıl ki sperm için su lafını kullanabiliyorsak ve insan bu sudan yaratıldı dememiz normal ise aynısını kadının suyu içinde söyleyebiliriz. Yani kadının suyu içindeki bir hücre yavruyu oluştursa bile genel anlamda yavrunun bu sudan oluştuğunu söyleyebiliriz. Çünkü aynı kullanımı zaten spermde de yaparız.

Öyleyse bu ayet sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır dediğini düşünmemiz için zorlayıcı bir neden yoktur. Bir meselenin alternatif açıklamaları varsa o meselenin bilimle ters düştüğü yargısına varılamaz.

Sulb ve teraib nedir

Ayette sıvının sulb (omurganın alt kısmı) ile teraib (kaburga) arasından çıktığı belirtiliyor. Sulb bel bölgesi omurgası demektir. Sulb aynı zamanda nesil, soy, döl veya zürriyet de demektir. Mesela “Kimin sulbündensin?” demek, kimin zürriyetisin, çocuğusun veya neslisin demektir. Yani sulb, cinsel organların başladığı bel omurgası bölgesidir.

Sulb kelimesi omurganın başlangıcından yani kuyruk sokumu hizasından başlayan bel bölgesini anlatır, teraib’e kadar yani göğüs kemiklerine kadar olan bölgeyi kapsar ki bu bölge karın boşluğu demektir ve yumurtalık (ovaryum) bu sınırlar içindeki karın boşluğu arasında bulunur. Aşağıdaki şekilde bu bölgenin alanı kırmızı dikdörtgen ile belirtilmiştir. Bu bölge yumurtalıklar da dahil tüm karın boşluğu organlarını barındırır.

Sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır

sperm bel ile kaburga
Kadın üreme organları ve Ovaryumun (ovary) yeri

Bel ifadesi ne anlama geliyor?

Anatomik olarak ayette herhangi bir problem olmadığını yukarıda gösterdik. Şimdi gelelim konunun ikinci ve asıl boyutuna. Asıl konu şu ki bu ayette anatomik olarak kesin sınırlar vermek amaçlanmamıştır.

Kuran’daki “bel ve kaburgalar arasından” ifadesi genel ve deyimsel bir ifadedir. Yani yukarıdaki şekillerde çizdiğimiz gibi milimi milimine kesin anatomik çizgi sınırları anlatmayı amaçlamamaktadır. Çünkü insanların anlayabileceği bir gündelik dil kullanılmıştır, tıptaki gibi anatomik bir dil değildir. Gerçekte genel hatlarıyla kasıklardan kaburgalara kadar tüm alan anlaşılır. Örneğin Türkçede de “eline, diline, beline sahip ol” diye bir atasözü vardır ve oradaki bel kelimesi kasık bölgesini anlatmaktadır, anatomik çizgiler verme amacında değildir. İşte Kuran’daki bu bel ifadesi de kasık bölgelerinden kaburgalara kadar cinsel organların konumlanışını anlatmaktadır.

Zaten ayeti erkekler için bile düşünseniz Kuran spermin fışkırarak çıktığı yere bel ile kaburgalar arası dediği için ve spermin de penisten fışkırarak çıktığı o zamanda dahi bilindiği için demek ki oradaki bel lafzı kasık (penis) bölgesini anlatan genel bir ifadedir. Çünkü erkekte spermin fışkırarak atıldığı yer penistir. Fışkırarak çıktığı yer olduğu için ayet testisten değil penisten bahsediyor olduğu anlaşılıyor. Penisin olduğu yer de gündelik genel ifadelerle beldir. Kısaca ayette bel ile kaburgalar denmesinin nedeni cinsel organların belde konumlanmış olması, kadın suyunun çıkış yerinin ise kasıkların üstündeki alanda olmasıdır [6, 7]. Tarık 7 ayeti üreme organlarının bulunduğu bu alanı genel ifadelerle açıklamıştır.

EK: Elmalılı tefsiri de bunu açıklamıştı

Müfessir Elmalılı’nın tarık 7 ayetinin tefsirindeki ifadelerini de [4] koyalım ki bu suyun kadının cinsiyet suyu olma gerçeğinin bizden daha önce düşünüldüğünü de belirtmiş olalım:

“Öte yandan ulûkun yani döllenmenin meydana gelmesinde kadından da bir maddenin iştirak edip katıldığı daha sonra çocuğun anaya da benzemesi durumlarının ortaya çıkmasından da anlaşılmasına ve hadiste de bunun kadın menisinin katılıp üstün gelmesinden olduğunun söylenmesine dayanılarak katılan etkili veya etkiyi kabul eden bir unsurun dahi nazar-ı itibara alınması gerekmiştir ki bu unsur kadının bezr (tohum) veya büyeyza (yumurtacık) tabir olunan ve döllenen yumurtacığıdır. Kadının suyunun bir meni gibi sayılması rahmin üstünde “mebiz” denilen yumurtalıktan çıkan bu yumurtacıklar dolayısıyladır. “Suyun tamamından çocuk olmaz.” hadisi gereğince çocuk erkek suyunun tamamından değil bir kısmından olduğu gibi, kadın suyunun da hepsinden değil, bu yumurtacığındandır….. .”

Kuran neden açıkça kadın suyu demedi?

Daha önce 75 nolu yazımızda açıkladığımız gibi Kuran’ın bazı ayetleri müteşabihtir. Müteşabih benzeşen demektir. İlk devir müslümanlarının anlayışlarına benzeşir, yani onların anladıkları bir manaya benzer fakat gerçek manası bilim devrinde bilimsel bilgilere tam uyar. Bu yüzden Ali İmran 7 ayetinde alimler o ayetlerin manasını bilirler denmiştir. İşte bu Tarık 7 ayeti de ilk devir müslümanlarının anlayışlarına benzeşir. İlk devir müslümanları bu ayetten kendilerine göre bir anlayış çıkarmıştır fakat gerçek manası bilimle anlaşılmaktadır, bilimsel verilere tam uymaktadır. Ayette spesifik ifadeler kullanmayıp herhangi bir cinsiyetten bahsetmeyişi, hatta başka ayetlerde meni derken bu ayette meni demeyişi bu ayetin kadınlardan bahsetmesini de mümkün kılıyor. Yine bebeğin anne karnındaki oluşumlarından bahseden diğer ayetler de olduğu için bu ayetin kadınların suyundan bahsetmiş olması garipsenecek bir durum değildir. Müteşabih ayetlerin gerçek manasının bilim asrında anlaşılması da zaten Kuran’ın haber verdiği bir gerçektir. (Bkz: 75# Kuran apaçıksa neden tefsir var? Müteşabih ayetler ne demektir?)

Özetle: Bel ile kaburgalar arasından atılan sıvı

Ayet sperm bel ile kaburga kemikleri arasından atılır dememektedir, sıvı atılır demektedir ve cinsiyet vermemektedir. Ayette belirtilen bel ile kaburgalar arasından atılıp da insanın oluşumunu sağlayan sıvı kadın üreme organlarından olan ovaryum (yumurtalık) sıvısına tam uymaktadır.

Kuran burada bel ile kaburgalar arasından sıvı çıkar derken bilinmeyen bir meseleye işaret etmiştir ki bu meselenin doğru çıkması bir mucize olarak görülmelidir. Bu mesele ise kadın ovaryumundan fışkırarak çıkan ovaryum sıvısıdır.

Ayrıca Kemiklere et giydiriyoruz ayetini açıklayan 84 nolu yazımızı öneririz.

Not: Ayetlere yapılan alternatif açıklamaları çürütmeyi sevmiyorum ama fark ettim ki o açıklamaların yanlış olduğunu göstermesem de bazı okuyucularım tarafından o yorumlar bana sürekli dikte ediliyor. Bu ayetlerde de “O, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” ayetindeki “O” lafzının insan demek olduğunu, insanın bel ile kaburgalar arasından çıktığını söylüyorlar. Oysa biraz düşünmek lazım ki insan bel ile kaburgalar arasından ancak sezaryen ameliyatı ile çıkabilir. Çünkü insanın yaratıldığı yer zigot olarak başlayıp embriyo ve bebek olarak devam eden süreçte anne karnıdır, yani bel ile kaburgalar arasıdır ama çıktığı yer burası değildir, vajinal kanaldır. İnsan bel ile kaburgalar arasından ancak sezaryen ameliyatı ile çıkabilir.

Ek olarak müteşabih ayetler nedir yazımızı tavsiye ederiz: 75# Kuran apaçıksa neden tefsir var? Müteşabih ayetler ne demektir?

tarık 7 bel ile kaburgalar arasından atılan su

Yukarıdaki hareketli resim kadın yumurtalığının patlayıp suyunu rahime doğru fışkırtmasını gösteriyor. Videonun tamamı aşağıda.

KAYNAKLAR ve İLERİ OKUMA

  1. Drake, R., Vogl, A. W., & Mitchell, A. W. (2009). Gray’s Anatomy for Students E-Book. Elsevier Health Sciences.
  2. Netter, F. H. (2014). Atlas of human anatomy, Professional Edition E-Book: including NetterReference. com Access with full downloadable image Bank. Elsevier Health Sciences.
  3. İmir, G., Dinç, S., Yenicesu, C., Çetin, M., Yıldız, Ç., Yanık, A., & Güvenal, T. (2007). Dış Gebelik Olgularının Klinik Bulgu ve Tedavilerinin Değerlendirilmesi. CÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 29, 113-118.
  4. M. HAMDİ YAZIR, HAK DİNİ KURAN DİLİ, TARIK 7 TEFSİRİ.
  5. Wu, B., & Feng, H. L. (Eds.). (2019). Embryology: Theory and Practice. BoD–Books on Demand.
  6. Pereira, L. V. (Ed.). (2012). Embryology: Updates and Highlights on Classic Topics. BoD–Books on Demand.
  7. Wellner, K. (2012). A History of Embryology (1959), by Joseph Needham. Embryo Project Encyclopedia.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

23 Yorum

    1. Teşekkür ederim kardeşim, en yakın zamanımda bende sitenizi detaylı inceleyeceğim.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  1. bhgxchkfısgfsdgf güldüm gerçekten

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Söyleyecek birşeyin olamazki tek çaren gülmek.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

      1. siz buna savunmamı diyorsunuz ? bu iddialarınızın hiç bir dayanağı yok. Kur’an’ın özelliği budur zaten,herkes kendi kafasına göre yorum yapabilir. cemel savaşında sahabelerin niye birbirinin kafasını uçurduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.hep bu muğlaklık yüzünden. kuran anlaşma zemini oluşturmamış ki.sorsan iki tarafta kendine göre haklı.

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

        1. İnsanlar farklı düşünebilir. Fikirlerin çarpışmasından gerçekler ortaya çıkar. Tek fikirli olmak insanın yapısında yaratılışında yok. Önemli olan, doğru fikri hemen reddetmemektir.

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

          1. Yourhocam yorumları okuyunca kafayı yedim. Tabi cevapları yok anca dalga geçerler kıvırırlar.

             

            Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

            Loading spinner

        2. Kur’an-ı Hakîm’in Kelâm-ı Ezelî’den gelmesi ve bütün asırlardaki bütün tabakat-ı beşere hitab etmesi hasebiyle, manasında bir câmiiyet ve külliyet-i hârika vardır. İnsandaki akıl ve lisan gibi, bir anda yalnız bir mes’eleyi düşünmek ve yalnız bir lafzı söylemek gibi cüz’î değil, göz misillü muhit bir nazara sahib olmak gibi, Kelâm-ı Ezelî dahi bütün zamanı ve bütün taife-i insaniyeyi nazara alan bir külliyette bir kelâm-ı İlahîdir. Elbette onun manası, beşer kelâmı gibi cüz’î bir manaya ve hususî bir maksada münhasır değildir. Bu sebebden, bütün tefsirlerde görünen ve sarahat, işaret, remiz, îma, telvih, telmih gibi tabakalarla müfessirînin beyan ettikleri manalar, kavaid-i Arabiyeye ve usûl-ü nahve ve usûl-ü dine muhalif olmamak şartıyla, o manalar, o kelâmdan bizzât muraddır, maksuddur.
          İşarat-ül İ’caz – 8

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

        3. Kur’ân-ı Hakîmin kelâm-ı ezelîden gelmesi ve bütün asırlardaki bütün tabakat-ı beşere hitap etmesi hasebiyle, mânasında bir câmiiyet ve külliyet-i harika vardır. İnsandaki akıl ve lisan gibi, bir anda yalnız bir meseleyi düşünmek ve yalnız bir lâfzı söylemek gibi cüz’î değil, göz misillü muhît bir nazara sahip olmak gibi, kelâm-ı ezelî dahi bütün zamanı ve bütün tâife-i insaniyeyi nazara alan bir külliyette bir kelâm-ı İlâhîdir. Elbette Onun mânâsı, beşer kelâmı gibi cüz’î bir mânâya ve hususi bir maksada münhasır değildir. Bu sebepten, bütün tefsirlerde görünen ve sarahat, işaret, remiz, îma, telvih, telmih gibi tabakalarla müfessirînin beyan ettikleri mânâlar, kavaid-i Arabiyeye ve usul-ü nahve ve usul-ü dine muhalif olmamak şartıyla, o mânâlar, o kelâmdan bizzat muraddır, maksuddur.

          İşaratül-İcaz

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

  2. Tarık 5 de ” insan neden yaratıldığına ibret nazarıyla baksın ” deniliyor.demekki Tarık 6 daki atılan sıvı 1400 sene önceki arapların görebileceği bir şey..fakat bahsettiğiniz sıvı gözükmez.gözükmeyen şeye o zamanki araplar nasıl bakabilir ? Ayette “baksın” dediğine göre arap meniye bakacak,çünkü görebileceği sadece o.Allah o zamanki göremeyecekleri bir şeye “baksın” diyerek bedevilerle kafa mı bulmuştur ? Çünkü ayette atılan sıvı bahsettiğiniz şeyse ,asla göremeyecekler.gördükleri menide onları yanıltacak.yani göremeyecekleri şeye bakamayacaklar.Allah bedeviyiiyanıltmışmıdır,aklını mı çelmiştir ? Allah ‘ın 1400 sene önceki arapları muhatap almadığını kanıtlayabilirmisiniz ? Ve ayette “ibret nazarıyla baksın “” deniliyor.başka ayetde de insanın hor ve hakir görülen “meni ” den yaratıldığından bahsediliyordu.hatta yanlış hatırlamıyorsam insan o meniye baksın deniliyordu…şahsen bu ayeti okuduğumda 1400 sene önce, ibret nazarıyla önce menime bakardım.görebileceğim tek şey meni olduğu için..bahsettiğiniz şeye yani o sıvıya herkes bakamaz,mikroskop,özel cihazlar gerekir.
    Göğüs kafesi ile bel kemiği arasında akciğer,kalp var..meni ve bahsettiğiniz sıvı burda mı oluşuyor ?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Buradaki sıvının erkeğin ve kadının sıvısına uyduğunu söyledim. O zamanın insanlarının sadece erkeğin sıvısını görmeleri onlar için yeterli. Kadının sıvısının da görülmesi ise daha sonraki insanlara nasip oldu. Yani herkesin bütün sıvıları görmeleri şart değil. Örneğin başka bir ayette şöyle der: Şuara7: “Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki, biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.” Şimdi bütün insanların botanikçi olup bütün bitki çiftlerini görmesimi gerekiyor. Hayır. İnsanlığın şimdi veya daha sonra görebileceği birşeyler olması yeterli. Ama her zamanda bu bahsedilenlerin en az birinin görünmesi gerekiyor. Öyleyse senin kendi spermindeki suyu görmen yeterli. Zaten spermin yüzde 99u prostatta oluşturulan ve spermi sulandırmaya yarayan sıvıdır. Gerçek sperm hücrelerini çıplak gözle göremezsin. Testisten atılan ise bu yüzde birlik sperm hücreleridir

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

      1. Hocam bu arkadaşın Göğüs kafesi ile bel kemiği arasında akciğer,kalp var..meni ve bahsettiğiniz sıvı burda mı oluşuyor ? Demesinden ne anlayabiliriz?

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

        1. Yorum yapanın biraz bilgili ve mantıklı olması gerektiğini anlayabilirsin mesela. Akciğer, kalp gibi organlar daha yukarıda yani göğüs boşluğunun içindedir. Bağırsak, mide deseydi daha doğru olurdu. Yine bir şey değiştirmezdi ama en azından kendisi hakkında önyargı oluşturmazdı.

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

    2. Kuran kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlara geçerli olduğu için Kuran’daki bazı görmezmisiniz veya bakın ayetlerinin müteşabih manaları bilim asrı insanlarına bakıyor. örneğin bir ayette göklerde çatlak göremezsiniz diyor. Tekrar tekrar bakıp arayın, gözünüz yorgun düşer diyor. Bu hitap tabiki o günün insanına değildir. Çünkü çıplak gözle görünen gök çatlayacak birşey değildir. Ama modern bilim gösterdi ki uzayın bir karanlık madde örüntüsü var ve bu örüntü uzayı tutuor. Karanlık enerji birgün bu örüntüyü çatlatıp yıldızları saçacak. Şimdilik bu örüntüde bir çatlak yok…. Demek ki bu tür ayetlerin bazıları gelecekteki bilim çağı insanlarının ilgi alanına giren müteşabih ayetlerdir.

      Göklerin çatlaması ile ilgili yazılar sitemde var.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  3. Merhaba. Normalde yazıda 5. kaynakta olduğu belirtilmiş ama altta sadece 2 kaynak var. Kaynakların tamamını yazabilir misiniz?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Kaynaklar sitenin yapılandırılması esnasında silinmiş olmalı, en kısa zamanda tekrar koyacağım.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  4. Merhabalar, bir şey sormak istiyorum. Prostat bezinden bahsetmişsiniz ama vikipedi de prostat leğen kemiğinden bulunur yazıyor. Kafam karıştı. Bel ve kaburga arası mı? Leğen Kemiği mi? Kafam karıştı. Cevaplarsanız çok sevinirim.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Ayette geçen sulb kelimesi omurganın başlangıcından yani kuyruk sokumu hizasından başlayan bel bölgesini anlatır, teraib’e kadar yani göğüs kemiklerine kadar olan bölgeyi kapsar ki bu bölge karın boşluğu demektir ve ovaryum ve prostat bu sınırlar içindeki karın boşluğu arasında bulunur. Prostat leğen kemiği içinde yer alır ve leğen kemiği bu omurganın en alt ucu olan kuyruk sokumu ile başlar. Yani prostat sulb bölgesinin sınırlarını çizen kuyruk sokumu ile kaburgalar arasında kalan bölgede bulunan leğen kemiği ile başlayan karın boşluğu sınırları içerisindedir.

      Yani prostat ve ovaryum bu sulb bölgesi sınırları içerisinde kalmasına rağmen, gerçekte Sulb kelimesi konuşma dilinde kemikten çok üreme organlarının bulunduğu tüm bel bölgesini anlatır. Yani Arapça’da sulb ve teraib kullanıldığında kemikler değil o bölge yani üreme organlarının bulunduğu tüm bel bölgesi (apış arası dâhil) ve göğüs kemiklerini kaplayan tüm göğüs bölgesi anlaşılır.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  5. Selamün aleyküm ağabey bazı kişilerin farklı şekilde anlatması beni çelişkiye düşürüyor cidden sen su diyorsun başka bir youtuber insan diyor. Bir de insan bel altından çıkar diyor belki de ayette bahsedilen insandır? Sonuçta kapıdan çıktım yerine evden çıktık diyoruz misal 😃
    Ve birde twitter a bakabilirsen çok sevinirim sorularım var abi lütfen bak

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Evet farklı yorumlar var, hangisinin doğru olduğuna sen karar vereceksin. Yanlış yorumlar doğrunun kalitesini ortaya çıkarır.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  6. Bel ile kaburga arasında olan bölgede embriyoljik süreçte her iki cins için de üreme organları bulunuyor ve doğuma kadar yavaş yavaş pelvik bölgeye iniyor. Acaba ayeti bu şekilde de değerlendirebilir miyiz?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Evet elbette. En basit açıklaması o zaten ama biz yazıda biraz detaylı anatomik düzeye indik.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu