Özgür iradeVarlığın Amacı

92# Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı ve imtihan ediyor? Allah zamana tâbi midir? Allah yarattıklarına benzer mi?

Soru? Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı? Mülk-2 gibi bazı ayetlerde insanoğlunun denenmesi için hayata getirildiği belirtiliyor. Denemek ise geleceği bilmemekten olur, fakat Rum suresinin başındaki ayetlerden de Allah’ın geleceği bildiği anlaşılıyor. Bu durumda Allah geleceği biliyor mu? Allah geleceği biliyorsa bizim denenmemizi neden istemiştir?

Cevap: Allah önceden biliyorsa neden sınav yapıyor felsefi sorusunun cevabını anlamak için Allah zamana tâbi midir sorusunun cevabını verebilmemiz gerekir. Bu cevapları verirken Allah yarattıklarına benzer mi sorusunun cevabı da otomatik olarak çıkacak. Verilen örneklerle bu en derin düşünürlerin bile işin içinden çıkamadığı soruları anlamaya daha çok yaklaşacağız.

Yine de bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında denizde damla olduğunu bildiğimizden her soruyu hakkıyla çözebilmemiz gerekmiyor, bir kısım cevapları bulmamız, çoğu zaman yeterli olabiliyor.

İlgili Makaleler

İmtihan etme ve Allah zamana tâbimidir gizemleri

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunun cevabını vermeye güçleri yetmeyen bazı hocalar Allah’ın zamana tâbi olduğunu yani zamana bağımlı olduğunu iddia ederek çözüm üretmişler. Bu iddiaları Allah’ın bizler gibi (ZAM)ÂN’a sıkışmış olduğunu ifade etmektir ki böyle bir durum Allah için çok büyük bir kusur olurdu ve (haşa) böyle kusurlu bir Tanrı evreni bu kadar kolay idare edilecek bir yer haline getiremezdi. Çünkü Tanrı’nın zamana bizler gibi sıkışmış olması demek geleceği de bilmemesi demektir ki zaten bunu da iddia ediyorlar. O halde evrenin başına gelecekte ne geleceğini bilemeyen (haşa) zamana sıkışmış bir Tanrı insana nasıl sonsuz saadet hayatı veya cehennem hayatı vaad edebileceğini açıklamaları gerekir? Zamana sıkışmış ve geleceği bilmiyorsa bunu nasıl yapabilir? Hem Kuran’da bazı gelecekten haber veren ayetler vardır. Örneğin Rum suresinde Allah;

Rum 2-4: “Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir.

diye Bizanslıların o gün için yenildiklerini fakat ileride galip olacağını haber verir.

Peki olaylar nasıl olmuştu?

613’te Sasaniler Bizans’ı yenilgiye uğratarak Kudüs dahil birçok toprağını ele geçirmişler ve bu duruma müşrikler sevinmişti. Çünkü müşrik dinlerin ehl-i kitaba galebe ettiğini ve kendilerinin de İslam!a galebe edeceğini düşünüyorlardı. Fakat Allah müminleri takviye etmek için ne dedi? Rum orduları birkaç yıl içinde galip gelecek. Dediği gibi de oldu. Bizans 622 yılında Pers komutanı Şahrbaraz’ı ağır bir yenilgiye uğrattı ve son darbeyi Ninova’da vurarak Sasaniler’i kesin bir yenilgiye uğratmış oldu. Peki bu mucizeyi görüp de Allah’ın zamana sıkışmış olduğunu ve geleceği bilmeyeceğini nasıl iddia edebiliyorsunuz? Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunun cevabını Allah’ı evren zamanına sıkıştırarak vermek akıl işi midir?

Allah önceki ve sonraki insanları bildiğini söylüyor

Hicr suresinde peygamber ve ashabına hitaben onlardan öncekilerin ve sonrakilerinin bilindiği söyleniyor.

Hicr 23-25: “Sadece Biz diriltir ve Biz öldürürüz. Ve varis olan da Biziz. Ant olsun ki, sizden öncekileri biliyoruz. Ve ant olsun ki sizden sonrakileri de biliyoruz. Rabb’in, bizzat onları haşreder. Kuşkusuz O, En İyi Hüküm Veren’dir, Her Şeyi Bilen’dir.”

Ayette dirilmeden, ölmeden, haşirden bahsediyor. Alim (Her şeyi bilen) ismini de sonda zikrediyor. Ayet açık şekilde Allah’ın Peygamberden önceki ve sonraki insanları bilindiğini haber veriyor. Celaleyn tefsirinde de bu ayet şöyle açıklanır: “Yemin olsun! Biz sizden öncekileri de yani Âdem (aleyhisselâm)’den itibaren sizden önce geçmiş olan yaratılmışları da bilmişizdir. Yine yemin olsun! Kıyâmete kadar geri kalanları da biliriz.”

Einstein ve anlaşılmaz bir zaman gerçeği

Bu iddiayı Einstein’dan önce dile getirmiş olsanız zaman denilen olgunun madde gibi bir boyut olduğunu, değişebildiğini, göreceli olduğunu, uzayıp kısalabildiğini vs. bilmediğinizi ve zamana bağlı olmamak ne demek diye anlayamadığınız için bu iddiayı dile getirdiğinizi düşüneceğim. Fakat bilmeniz gerekiyordu ki Einstein ile beraber zamanın bildiğimiz gibi olmadığı ortaya açıktı. Evrenin farklı yerlerinde hızlanan, yavaşlayan, durma noktasına gelen hatta kara delikler içinde kaybolan değişken bir zaman var. Peki madde bile zamanın durduğu veya kaybolduğu noktalara ulaşabilirken Allah’ın zamana tabi olduğunu nasıl düşünebiliyorsunuz.

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunu cevaplamak için Allah’ı zaman hapsetmeyi düşünmüşler. Böyle düşünmelerinin bir nedeni de bazı ayetlerin ne demek istediğini anlayamamış olmalarıdır. Bu ayetleri inceleyelim:

Hadid 3: “O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, her şeyi bilendir.”

Evvel ve Ahir isimleri zamana tabiiyeti mi gösterir?

Evvel ve Ahir isimleri zamanla ilgili kavramlardır. Fakat zamanın en başında veya en sonunda olan anlamını taşımaz. Çünkü öyle olsa zamanın ve (haşa) Allah’ın başlangıcı ve yine zamanın ve Allah’ın bir sonunun olduğunu anlamı çıkar. Çünkü bu düşünceye göre Allah Ahir ise ve Ahir son demek ise zamanın başlangıcı olduğu gibi zamanın ve Allah’ın haşa sonunun olduğunu gösterir. Peki soruyorum bu tanımladığınız aciz bir Tanrı tasavvuru insana sonsuzluğu vaad edebilir mi? Zamanın her yerinde değilse bizden ne farkı kalıyor. Bizde zaman denilen nehrin AN denilen noktasında sıkışmışız, ne ileriye gidebiliyoruz ne geriye. Tanrı’da haşa bizim gibi bu zaman nehrinin içinde sürükleniyorsa her şeyin sahibi nasıl olabilirdi?

Öyleyse El Evvel ve El Ahir isimleri zamanın içinde olarak düşünülürse başlangıcı ve sonu olan Allah olarak karşımıza çıkar ki bu sapıkça bir düşüncedir. Doğrusu şudur,

El Evvel: Zamandan önce var olan Allah

El Ahir: Zamandan sonra da var olan Allah

6 günde yaratılış

Sonra göklerin ve yerin 6 günde yaratılmasını öne sürerler. Gökleri 6 günde yarattıysa zamana tabidir derler. Oysa ki Allah burada zamanı mekân ile karşılaştırır Kendi ile değil. Bunu şu şekilde anlatalım. Yeni bir araba alıyoruz ve deposu tam dolu. Mühendisi diyor ki depodaki yakıt sizi 630 km götürür. Evet burada araba ile yakıtı birbiri ile uyumludur ve biri olunca diğerinin anlamı var. Tek başlarına anlamı yok. Yakıt araba ile araba da yakıt ile bağlı. Mühendisi ise arabanın hareketini yakıtın ölçü birimiyle nakletti, fakat araba yakıta bağlı diye mühendisin kendisi de yakıta bağlı olmuş olmuyor.

Şimdi arabayı alan kişi sorsa ki bu yakıtla araba kaç saat gider. Mantıklı bir şey sormamış olur. Çünkü araba zamana göre değil yakıta göre gidiyor. Fakat evren ise zamana göre ilerliyor. Arabadaki yakıt neyse evrendeki zaman odur. Evren zamana göre hareket ediyorsa elbette ki Allah evrenin sürecini zaman cinsinden verecektir.  Fakat böyle vermesi kendisinin zamana tabi olmasını gerektirmez.

Yani buradaki zaman evreni bağlar. 6 günde yaratılış ile ilgili yazımı şu linkten okuyabilirsiniz.

Rabbin katında bir gün

Mearic 4: “Melekler ve ruh, O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.”

Hac  47: “Ve Rabbinin katındaki bir gün, sizin saydığınız bin sene gibidir.”

“İndillah” kelimesi Türkçe meallerde “Allah’ın katı” olarak çevriliyor. İnd- kelimesi için “katında” anlamı tam doğru manayı vermiyor, “yanında” kelimesi daha doğru bir manayı verirken, yine de ayetlerde deyimsel bir kullanım söz konusudur. Yani Allah’ın nezdinde, Allah’a göre demektir. 

İndillah kelimesini anlatacak az önce daha güzel bir kelime gördüm. Bir youtube kanalı izliyordum, deprem  yardımı topluyorlardı. Program sunucusu dedi ki “bizim nezdimizde 1 lira göndermeniz ile 1000 lira göndermeniz arasında fark yok”. Ben de hah işte dedim bu “nezdimizde” kelimesi tam olarak “indimizde” kelimesini anlatıyor. O sunucu bizim katımızda demiyor, bizim nezdimizde yani bize göre, bizim için demek. Bu da bu kelimeyi anlamak için güzel bir örnek oldu.

Sunucu “1 lira göndermeniz ile 1000 lira göndermeniz arasında fark yok” derken 1000 lirayı ne için kullandı? Çokluk belirtmek için yani gerçek manada bin liradan bahsetmiyor, deyimsel bir ifade ile az ya da çok diyor. İşte Arapça’da da aynı şekilde 1000, 50000 kelimeleri deyimsel olarak “çok uzun” demek. Yani Allah diyor ki size çok uzun gelecek yıllar Allah için çok kısa bir süre gibidir. Muhtemelen zamansız gelir deseydi insanlar Kuran’ın ilk muhatapları anlamayacaktı. Çünkü zaman çok karmaşık bir şeydir, zamanın göreceli olduğunu anladığımız halde hala zamanın ne demek olduğunu anlayamayan bizler için bile anlaşılması ve anlatılması güç bir ifade. O yüzden Kuran, herkesin anlayacağı basitlikte böyle bir ifade kullanmış.

Zaten aynı Allah’ın katı diye çevrilen ifadeyi şu ayette de görüyoruz ve fiziki bir mekanın kast edilmediği anlaşılıyor.

Ankebut 29: “…Siz rızkı Allah katında arayın, ona kul olun; ona teşekkür edin; çünkü ona döndürüleceksiniz…”

Çünkü rızık Dünya’da elde edilir. Bu ifade rızkınızı Allah’tan arayın, Allah’tan isteyin demektir.

Bize göre “gelecek” kavramı

Allah’ın bunun gibi gelecek ile ilgili konuştuğu ayetler ise O’na göre gelecek değildir. Bize göre gelecektir. Allah Kuran’da insan için insan algısına göre konuşuyorsa elbette ki bizim için gelecekte olacak bir olay hakkında gelecek zaman kipini kullanacaktır.

Sonuç olarak kendini Sübhan olarak yani akla gelecek her türlü kusurdan, acizlikten ve hatadan münezzeh olarak tanımlayan Allah için aklı evvel insanların O’na kusur veya acizlik isnad etmekten uzak durmaları gerekir.

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı?

Yukarıdaki resmi bir sayfadan aldım. Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunun cevabını bilemediklerinden kendilerince mizah yapıp eylenedurmuşlar.

Biz insanlar, iç yüzünü anlayamadığımız konuları kavramaya çalışmak yerine neden hemen reddeder ve alay etme yolunu seçeriz?

İnsan herşeyi bir anda çözemez

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusu ilkel zihinlerin hemen anlayabileceği bir soru değildir. İnsanlığın bilgi açısından gelişmesi ve ilerlemesi gerekir. İnsanların en büyük yanılgılarından bir tanesi de Allah’ın bütün hikmetlerini anlayacak kadar gelişmiş bir varlık sanmalarıdır. İnsan Allah’tan bazı özellikler almıştır. İrade gibi, görmek gibi, duymak gibi ve insanı diğer hayvanlardan ayıran özelliği olan derinlemesine düşünmek ve tefekkür yapmak gibi. Fakat bunlar Allah’ın özelliklerinin birer gölgesi olduğundan Allah’ın tam bizlerin kıstaslarına göre seçimler yapmasını ve hareket etmesini bekliyoruz. Buna uygun beklentileri karşılanmazsa, inkar etme eğilimleri ortaya çıkıyor.

Muminun 71: “Eğer hak onların arzularına uysaydı, gökler ile yer ve onlarda bulunanlar elbette bozulur giderdi.”

Çizdikleri karikatürde bile Allah’ı bir bina yapan ve sonra 14 milyar yılın dolmasını bekleyen biri gibi tasvir etmişler.

Zaman, henüz tam anlayamadığımız göreceli bir kavramdır. Örneğin, bize göre 14 milyar gibi gelen bir zaman aralığı, uzayda bir kara delik içinde durma noktasına gelir ve bir saniye gibi algılanır.

Zaman çok karışık ve akıl almaz bir kavramdır

Biz maddeden yapılmışız. Madde ve zamanın kurallarına tabi olan canlılar için bile zamanın artması yada azalması söz konusu olabilirken madde ve zamanın Yaratıcısı olan Allah’ın bir insan gibi 14 milyar sene beklediğini nasıl düşünebiliyorsunuz?

Hadid 3: ‘O evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır. O her şeyi bilendir.’’

El Evvel: Zamandan önce var olan

El Ahir: Zamandan sonra var olan

El Zahir: Bütün varlığın dışında bulunan

El Batın: Bütün varlığın içinde

 bulunan demektir.

Burada Evvel ve Ahir isimleri Allah’ın zamandan münezzeh olduğunu, Zahir ve Batın isimleri ise mekandan münezzeh olduğunun ifadesidir.

Zamanın içinde olmayan Allah’a göre evrenin oluşması ve kıyamet arasındaki süre bir «OL» sözü kadar bir süredir.

O bir ‘’AN’’ lık sürede herşey ‘’OL’’ muş ve ‘’ÖL’’ müştür. Yani bekleyen biziz, O’na göre bir anlık olan süreyi, biz 14 milyar yıl olarak yaşıyoruz.

Zamansızlık kavramını anlamak için bir örnek

Bunun daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vereceğim. Örneğin ben matbaadan hiç haberi olmayan bir ressamım. Bir gün, matbaada baskısı yapılmış harika bir tablo görüyorum ve diyorum ki

‘’Bu şaheser çok uzun süre de yapılmış olmalı’’

Arkadaşım bana diyor ki

‘’Yok, onu matbaa bir anda yapıyor’’

Ben diyorum ki

‘’Ama nasıl olur, bir anda yapılma diye bir şey olamaz. Bu süreç isteyen bir şey. Resimdeki adamın önce yüz hatlarını çizmeden burnu gözü yapılmaz. Herşey aşama aşama yapılır.’’

Haliyle ben bu durumda benim aşama aşama yapılıyor olarak bildiğim resimlerin bir anda yapılmasını anlayamıyorum. Allah’ın bütün zamanları aynı anda yaratmış olmasını da bazıları o yüzden tam anlayamıyor.

Zaman kavramı ve OL emri

Evren ise geçmişi ve geleceği ile bütün zamanların yan yana dizilmesiyle oluşmuş tek parça bir bütündür. Fakat biz zamanın içinde evrenin bir halinden çıkıp bir haline girdiğimizden dolayı büyük resimdeki bütün zamanların üst üste bindiği tek parça evreni göremiyoruz.

Fakat bir matbaanın bir saniyede bütün resmi basması gibi, Allah evreni yaratırken bütün zamanların üst üste binmiş olduğu evrenimizi bir ‘’OL’’ emriyle meydana çıkarmıştır. Bu OL emrinin içinde bizler kendi fiillerimizi kendi tercihimizle ortaya çıkardık. Allah’a göre bu bir anlık süreci biz hâlâ yaşıyoruz.

Geçmiş gelecek hepsi bir

Allah, evrenin zaman boyutunu bir seferde yarattığı için, Allah şimdiden geleceği biliyor denmez. Çünkü Allah için şimdiki evren, gelecekteki evren, geçmişteki evren diye bir şey yok. Doğduğumuz zaman ile Cennet’te yaşadığımız zamanın beraber olduğu, farklı boyutlarıyla tek bir evren var. Allah’ın Kuran’da verdiği zaman örnekleri ise bizim zaman algımız içindir yoksa kendisi zamana bağlı değildir.

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı?

Bu sorunun cevabını da yine bir örnekle açıklarsak anlaşılabilir. Temsilde hata olmaz. Şimdi bir bilgisayar mühendisi düşünün. Bu mühendis bir bilgisayar oyunu yazdı. Oyundaki karakterleri zeka ile donattı. Yani yapay zeka ile. Yani tüm karakterler kendi özgür iradesine sahip ve diğer karakterlerin tutum ve hareketlerine karşı kendi özgür iradeleriyle bir şeyler yapmayı tercih ediyorlar. Bilgisayar mühendisi çok hızlı ve üstün bir bilgisayarda bu programı çalıştırdı ve yaklaşık 2 saat boyunca olacak tüm olaylar yaklaşık birkaç saniye içinde hızlıca olup bitti ve bilgisayarda bu tüm yaşanan olayların görüntü dosyası kaydedildi.

Bilgisayar programını yapan mühendis istediğini elde etti. Yani özgür irade verilen karakterlerin neler yapacağını şaheser bir film olarak kaydetti ve birkaç saniye içinde tüm yaşananların sonunu da gördü. Şimdi ise filmi normal hızında bir “media player” programında tekrar oynatarak bir daha izledi. Bu programda kendi izlerken zaman çubuğunu istediği noktaya alıp istediği olayları henüz zaman dolmadan bilme şansı var. Yani media playerda 2 saatlik film kendi akışındaymış gibi görünüyor ve karakterler bunları yaşıyor, fakat bilgisayar mühendisi ileri bir noktada olacakları da görüyor. Fakat program içindeki karakterler için henüz zaman gelmediğinden dolayı geleceği bilme şansları yok.

Bu bir örnekti ve örneklerin herşeyinin tıpatıp gerçeğe uyması beklenmez. Şimdi örneği yorumlayalım. Bizlere de tıpkı o programdaki karakterler gibi bir özgür irade verilmiş. Bizi özgür irade ile programlayan Allah’ın ilmi çok daha büyük olduğu için olağanüstü bir özgür irademiz var. Allah özgür iradelerimizi nasıl kullanacağımızı görmek istedi ve big-bang ile programın düğmesine bastı. Zamansız bir şekilde yani bir anda evren başladı, tüm yaratılanlar yaşadı, kendi tercihlerini yaptılar ve evren yok oldu. Yani ortaya milyarlarca yıllık bir film çıktı. Allah bunu normal çekiminde oynatmaya başladı ve bizler kendi seçimlerimizi yaşıyoruz. Fakat Allah her şeyi zamansız bir şekilde öğrendi. Şimdi her yaşanacak olayı biliyor. Bu yüzden ayetlerde şöyle denmiştir:

Mülk 2: “Hanginizin amelinin daha güzel olduğu konusunda sizi denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O yücedir, bağışlayandır.”

Enfal 66: “Şimdi Allah sizin yükünüzü hafifletti ve sizde bir zaaf bulunduğunu bildi. Şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa, ikiyüz kişiyi alteder.”

Allah bizi deneyip görmek için yarattı

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı gibi akla gelebilecek sorular bu gibi ayetlerle Kuran’da cevaplanmış aslında. Bizim aklımızda kurduğumuz Tanrı figürüne ayetlerin manası uymadığı zaman aklımızda kurguladığımız Tanrı figürünü savunmaya devam etmişiz ve ayetlerin anlaşılmasına perde çekmişiz. İşte bu meseleyi tam anlamadıklarından dolayı insanlar ifrata ve tefrite düşmüşler. Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunun cevabını verirken yanlış yollara girmişler. Kimisi yukarıdaki ayete bakıp Allah geleceği bilmiyor ve görmek için yarattı demiş. Kimisi de yukarıdaki ayeti hesaba katmadan tersini söylemiş ve bu durumda yüzyıllar boyunca düzgün cevaplanamayan şöyle bir problem ortaya çıkmış: Allah cehenneme gideceğimi biliyorsa beni neden yarattı? 

Ama çok şükür bilgisayar teknolojileri gelişip de biz de yapay zekalar yapmaya başladıkça her şey daha anlamlı oluyor ve sorularımızın cevaplarını daha iyi anlayabilecek düzeylere geliyoruz. daha birçok sorumuzun cevabını bu sayede alabiliyoruz. Örneğin Allah yarattıklarına benzer mi? yaptığımız bir bilgisayar karakteri, “yaratıcım bana benziyor” diyebilir mi? Derse hata eder. Çünkü onu programlayan mühendisin etten kemikten yapısını tahmin edemez. kendi yapısı gibi piksellerden oluşan, elektronik bir şeymiş gibi düşünür. Fakat bilgisayar yapımcısı yine de karakterlere kendinden bazı özellikler katmıştır. Görmesi, duyması, özgür iradesi, sevmesi ve öfkelenmesi gibi. Bunlar Allah’ın özellikleridir. Yaratıcımız bu özellikleri bize de vermiştir. Bu örneği iyi anlarsanız ” Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı ” sorusuna ek olarak daha birçok Tanrı-insan ilişkisi gizemini çözmeye yaklaşabilirsiniz.

İnsan aklının sınırları

İkinci olarak; bize göre olan 14 milyar yıl içinde de Allah’ın bu uçsuz bucaksız evrende neler yarattığına dair ne eserler ortaya koyduğuna dair en ufak bir fikrimiz olmadan böyle cehalet dolu karikatürlerle kendimizin akıllı olduğunu sanıyoruz.

Daha evrenin tabakalar halinde olduğunu ve her tabakanın kanunlarının birbirinden farklı olduğunu fizik yakın zamanda keşf etti.  Bu farklı fizik kanunlarına uygun ne canlılar yaratılmış olabileceğine dair en ufak fikrimiz olmadan evrenin 14 milyar senedir boş yere durduğunu iddia etmek ve hiçbir bilgiye dayanmadan alay etmek akıl zayıflığının göstergesidir.

Hac 8-9: İnsanlardan öylesi de var ki, hiçbir bilgisi, doğruyu gösterici belgesi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın Allah yolundan saptırmak için burun büküp büyüklük taslayarak Allah hakkında tartışıp durur. Dünya’da rüsvaylık onadır. Kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız.

Demek ki bu alaycı insanların durumu şudur;

Bakara 13: »Ve kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler.»

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı sorusunun cevabı bu bilgisayar programı tasarımcısı örneği ile benim için yeterince anlaşılır oldu. Ayrıca Allah Kuran’da neden yemin ediyor konulu yazımızı da tavsiye ederiz: 293# Kuran’da yeminler ve hikmetleri. Allah Kuran’da neden yemin ediyor?

SSS

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden yarattı?

Ayetlerden çıkardığıma göre Allah zamanı yarattığı ilk big-bang patlaması anından beri tüm zamanı biliyor. Yani kimin ne yaşayacağını görmek için big-bang ile zamanı başlattı. Zaman başlayınca her şeyi gördü.

Allah cennete yada cehenneme gideceğimizi biliyorsa bizi neden imtihan ediyor?

Allah cennete yada cehenneme layık olup olmadığımız görmek için yaşamı ve ölümü yarattı. İyiler daha iyi bir hayata, kötüler ise daha kötü bir hayata gidecek.

Allah zaman tabi midir?

Hayır Allah zamana tabi değildir, zamanın yaratıcısıdır.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

9 Yorum

  1. Hocam herhangi bir dine inanmayan insanlar yaşam amacımızın sadece üremek olduğundan bahsediyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Dine inanmıyorlarsa yaşamlarına nasıl bir amaç belirleyebiliyorlar ki? Yaşamamızın amacı olması kasıtlı olarak Tanrı tarafından yaratılmamızı gerektirir. Tanrının bizi üreme amacıyla yarattığını düşünüyorlarsa ateist değil belki deist olabilirler evet. Fakat insanlar bile yaptıkları eşyaları daha iyi maksatlar için yaparken bu kadar bilge bir Tanrı sadece üremesi için insanı yaratıp sonra yok etmesi çok ilkel bir düşünce sistemi. İlkel afrika kabileleri gibi hayal kurmuşlar.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  2. Hocam yazınızı dikkatle okudum elinize sağlık. Yalnız verdiğiniz örnekte bir sıkıntı var gibi geldi. Bilgisayar yazılımı üzerinden örneği veriyorsunuz ya. Allahu Teala yazdı ve bu “yazılım” içinde insanlara özgür irade bahsetti. Onların ne yapacağını “gördü” ve “öğrendi” diyorsunuz fakat verdiğiniz örnek üzerinden düşününce sanki yazmadan önce hâşâ bilmiyordu gibi bir mana çıkıyor. Onun için bir “an” ve “ol” olan fakat bizim için tedricen gerçekleşen, zaman ve mekânla mukayyet olan süreç bile bizlerin kıt aklı için muamma. Ancak yorum yapıyoruz. Şu şöyledir bu böyledir diye.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Yazıda anlatmaya çalıştığım gibi Allah evrenin programı (ruh) sayesinde geleceği zamansız olarak bilebilir.
      Mülk 2: “Hanginizin amelinin daha güzel olduğu konusunda sizi denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O yücedir, bağışlayandır.”
      Enfal 66: “Şimdi Allah sizin yükünüzü hafifletti ve sizde bir zaaf bulunduğunu bildi. Şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa, ikiyüz kişiyi alteder.”

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

      1. Aslında kader konusunda şu ana kadar bir bilinmezlik yoktu kafamda. Yazınızı okurken verdiğiniz misal kafamı karıştırdıydı biraz ancak dediğiniz gibi misaller kusursuz değildir.

        Sonra şöyle düşündüm: “Allah kâinatı yaratıp bizi sınamak için irade vermeden önce de bütün olacakları biliyordu ancak yine de bu bize irade verdiği gerçeğini değiştirmez dedim kendi kendime.” Her halükarda insanoğluna irade bahşetmiş Cenabı Hak. O yüzden kaçış yolu yok kimilerinin istediği gibi.

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

        1. Yeni öğrenilen bir bilgi kafada karışıklık oluşturuyorsa, bildiklerimiz yakîn ifade etmiyor demektir. Araştırdıkça bilgilerin daha doğrusuna ulaşırız.

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

          1. Doğru diyorsunuz. Belki de kafamdaki o “kader” tanımı ve algısını yeterince muhakeme etmemiş, sorgulamamış, belki de muhakeme etmekten kaçmış ve yakîne ulaşamamıştım. Şimdi oturduğunu düşünüyorum.

             

            Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

            Loading spinner

  3. Allah zaten ne olacağını biliyorsa neden yarattı? Bizi direkt olarak cehenneme veya cennete koyabilirdi.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Şaka mı yapıyorsun? Bu yazı baştan sona onu anlatıyor. Yazı mı anlaşılmıyor yoksa?

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu