Felsefe

293# Kuran’da yeminler ve hikmetleri. Allah Kuran’da neden yemin ediyor?

Allah Kuran’da neden yemin ediyor? Bu yemin karşı tarafı inandırma amacıyla yapılan bir yemin mi yoksa farklı bir amaç mı güdüyor? Kuran’da Allah’ın yemin etmesinin maksadı nedir? Kuran’da geçen yeminlerin amacı nedir?

Kuran’da yemin

Allah Kuran’da neden yemin ediyor sorusunun cevabını anlamak için Kuran’da yemin dediğimiz ifadenin ne olduğunu ve bu ifadenin sadece bizim anladığımız şekliyle kullanılıp kullanmadığını öğrenmemiz gerekir.  Arapça’da ve hatta tüm dillerde yemin bir şeyin, somut veya soyut bir varlığın üstüne yapılır. Türkçemiz’de en yakın olarak yemin anlamına gelen “kasem” birşeyi birşeye dayanak göstermektir. Aralarında bir illiyyet veya sebep-sonuç ilişkisi olduğunu belirtmek için kullanılır.  Kâsem bir şeyin üzerine yapılması gerekir. Bunun amacı söylediği şeyin dayanağının yemin ettiği şey olduğunu belirtmektir.

Allah neden incir ve zeytine yemin ediyor

Allah’ın Kuran’da belirttiği yeminler de işte bu şekildedir. Yani haber verdiği olayın dayanağının üzerine yemin ettiği şey olduğunu belirtmek için yapılır. Bizler nasıl ki Allah’ı sözlerimize dayanak yapmak için Allah adına yemin ediyorsak, Allah da verdiği bir haberin sebebi, delili veya dayanağı olarak başka bir şeyi gösterirken aynı kâsem (yemin) ifadesini kullanır. Yani bunun dayanağı şudur anlamına gelir. Buradaki Allah’ın yaptığı yemin “yalan söylemiyorum” demek değildir, “söylediğimin dayanağı şudur” demektir.

Kâsem bir şeyi başka şeye dayandırmaktır

Biz yeminlerde sadece Allah’ı genel geçer dayanak olarak kullandığımız için sanki yeminler sadece kulların Allah’ı dayanak göstermesi için kullandığı bir ifadeymiş gibi anlaşılmış zamanla. Oysa öyle değil. Kâsem (Yemin) sadece kulların Allah’ı dayanak olarak göstermek için kullandığı bir ifade değildir. Tek fonksiyonlu değildir. Yemin eski Araplar arasında genel olarak bir şeyi bir şeye dayanak göstermek için kullanılan bir terimdi.

Yoksa Allah kendinden üstün bir varlık var da onu şahit gösteriyor veya yalan söylemiyorum diye yemin ediyor demek değildir. Allah bir haberin dayanağı olarak başka bir şeyi göstermek için Arap gramer kuralları gereğince Kâsem (Yemin) ifadesini kullanıyor.

Allah Kuran’da neden yemin ediyor?

Maturidi’ye göre yemin ve Allah Kuran’da neden yemin ediyor

İmam Maturidi’nin açıklamasına göre* aslında üzerine yemin edilen dayanak sonraki haberin zaten delilidir. Yani burada yemin ifadesini kullanmasaydı yine birisi diğerinin delili ve dayanağı olacaktı ama burada yemin ifadesinin kullanılması anlaşılmayı kolaylaştırmak ve üzerine vurgu yapmak içindir.

Türkçe’mizden bir örnek vererek konunun anlaşılmasına katkıda bulunayım. Örneğin “hava bozdu yağmur yağacak” dersen bu ifade anlaşılır. Fakat bu cümleyi “yağmur yağacağının dayanağı hava kararmasıdır” diye kurarsan burada dayanağa yani delile özel bir dikkat çekmiş, dayanağını vurgulamış olursun. Aynı şekilde ayetlerdeki yeminler de bunu yapıyor. Diyor ki, şu şey gerçektir veya olacaktır ve dayanağı ise budur. İşte Kuran’daki yeminler bunu ifade etmektedir.

Kuran’daki bazı yemin ayetleri üzerinden konumuzu örneklendirelim:

Yasin 2-4

“Hikmet dolu Kur’an’a kâsem ederim, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin”

Yani bu ayet demektedir ki; Sen doğru yoldasın bunun dayanağı ve delili ise Kuran’dır. Kuran senin delilindir. Başka ayetlerde de Kuran’ın taklit edilemez bir mucize kitap olduğunu anlatıyor.

Allah Kuran'da neden yemin ediyor
Yasin 2-3’de Allah Kuran’a yemin ediyor

Kıyamet 1-3

“Hayır! Kıyamet gününe kâsem ederim. Hayır! Sürekli olarak kendini kınayan nefse kâsem ederim. İnsan bizim, onun kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?”

Yine bu ayette de çürümüş kemikleri birleştireceğiz, bunun dayanağı ise kıyamet günü ve içinize bir delil olarak koyduğumuz vicdandır (insanın kendini kınaması vicdan mekanizmasından dolayıdır). Bu vicdanı iyiyi kötüyü ayırabilesiniz diye koyduk ve kötülük yaptığında kendini içten içe kınar. İşte bu vicdan mekanizması sizin diriltilip hesaba çekileceğinizin delilidir ve dayanağıdır.

Allah kıyamet gününe yemin ediyor

Naziat 1-7:

1 – Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,

2 – Usulcacık çekenlere,

3 – Yüzüp yüzüp gidenlere,

4 – Yarışıp geçenlere,

5 – Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).

6 – O gün deprem sarsar,

7 – Onu ikinci bir sarsıntı izler.

Bu ayette de diyor ki; Kıyametin depremi ve sarsıntısının dayanağı başta anlattığı şiddetle çekenler, usulcacık çekenler ve yüzüp gidenlerdir. Yani o sarsıntının mimarı veya sebebi bunlar olacak. Bunlar olduğu için o gün sarsıntı vuku bulacak. Tabi bunların ne olduğunu şu an için bilemiyoruz, melekler mi yoksa fiziksel gerçekler mi şu an için tam bilemiyoruz.

Kıyamet gününün sarsıntısına yemin ediyor

Buruc 1-7:

1 – Burçlar sahibi gökyüzüne,

2 – Vaad olunan o güne,

3 – Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,

4 – Kahroldu o hendeğin sahipleri,

5 – O çıralı ateşin,

6 – Hani o ateşin başına oturmuşlar,

7 – Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

Bu ayette hendek olarak çevrilen uhdud kelimesi aynı zamanda kamçı izleri anlamında da kullanılır. Kamçı deride derin izler açtığı için uhdud denir (Bkz. Elmalılı tefsiri). Yani ayet diyor ki ateşin başına oturmuş Müslümanları kırbaçlattıranlar kahrolacaklar. Kahrolacaklarının dayanağı ise vaad olunan o kıyamet günüdür. Onlara şahitlik edenler yani amellerini kaydedenlerdir. İnsanın amellerini kaydedenler 281 nolu yazıda belirttiğimiz gözcü melekler olabilir veya insanın yaptıklarının kendi DNA’sında epigenetik mekanizmalarla işaretlendiğini bugün bilim çözmüştür. Epigenetik mekanizmalar da olabilirler (Bkz: 175 nolu yazımız).

Burçlara kâsem edilmesinin sebebini anlamak için ise burç nedir bilmeliyiz. Burç, kaleleri saran duvarlarda köşelerde bulunan askerlerin toplanma ve gözetleme yerleridir. Yani gökyüzünde Dünya’nın etrafında burçların olduğunun söylenmesi bazı yıldız sistemlerinde görevli gözcü meleklerin bulunduğu ve bunların Dünya’yı koruyup kollama ve müdahale etme görevlerinin olduğuna bir işarettir. Böylece ateş başında keyiflice bu kırbaçlattırmayı yapan müşrikler etraflarının sarılmış olduğunu ve izlendiklerini bilsinler, hesap verecekleri gücün azametini anlasınlar demektir. Hesap vereceklerinin dayanağı ve alameti burçların gözcülüğüne dayandırılmak için bunlar üzerine kâsem edilmiştir.

Allah Kuran'da neden yemin ediyor
Allah burçlar sahibi gökyüzüne yemin ediyor

Tarık 1-4:

1- Andolsun o göğe ve Târık’a,

2 – Târık nedir, bildin mi?

3 – O, delen yıldızdır.

4 – Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici (hafız) bulunmasın.

Bu ayette ise “denetleyici” olarak çevrilen kelime Arapça hafız kelimesidir. Koruyucu, kaydedici anlamlarına da gelir. Kuranı ezberleyip hafızalarına kaydedenlere de hafız denir.

Ayet diyor ki herkesin amellerinin kaydedicileri vardır. Bunu Tarık yıldızı ile ilişkilendirmiş, dayanak yapmış. Daha önce 128 nolu yazımızda anlattığımız gibi Tarık yıldızı kara deliklerdir. Daha önceden bazı yazarlar Tarık yıldızına nötron yıldızı dedikleri için insanların akıllarında öyle kalmış ama Tarık yıldızını en iyi açıklayan kara delik yıldızlarıdır, 128 nolu yazımıza bakabilirsiniz. Bu ayetlerde insanın amelinin kaydedilmesi ve Tarık yıldızı ile ilişkilendirilmesi, dayanak yapılması ise amellerin sonucunun Tarık yıldızından geçerken yaşayacağımız kaderi belirleyeceğini göstermektedir. Bunu 128 nolu yazımızda daha önce iyice açıklamıştık.

kuranda yeminler
Allah Tarık yıldızına yemin ediyor

Beled 1-4:

1 – Andolsun bu beldeye

2 – Ki sen bu beldede oturmaktasın.

3 – Ve and olsun baba ve çocuğuna.

4 – Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.

Bu ayette diyor ki insanlığı sıkıntılar içinde yarattık, yani Dünya sıkıntılı bir yerdir. İşte bu oturduğun belde bu sözün dayanağıdır, delildir, örneğidir diyor. Bak bu belde sıkıntılı bir yer diye atıf yapıyor. Baba ve oğluna da ant içmesi yine bu sıkıntılarla alakalı ki babanın olmadığı durumlarda çocuğun sıkıntısı daha da artar. Babalar çocuklarının sıkıntılarını da yüklenir. Hz. Muhammed’in daha doğmadan babasını kaybetmesi de sıkıntılarının fazla olmasıyla ilişkilidir. Sıkıntılarının dayanağıdır. Bütün bu manaları kısa ifadeler içinde anlatabilmek Kuran’ın edebi belağat mucizesi yönüdür.

Allah Mekke’ye yemin ediyor

Şems 1-9

1 – Güneş’e ve onun parıltısına,

2 – Güneş’in ardından gelen Ay’a,

3 – Güneş’i açıp ortaya çıkaran gündüze,

4 – Onu örten geceye,

5 – Göğe ve onu bina edene,

6 – Yere ve onu döşeyene,

7 – Nefse ve onu biçimlendirene,

8 – Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,

9 – Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.

Bu ayette ise diyor ki insan nefsini temizleyip, kötülüklerden arındırırsa kurtulacaktır. Bunun dayanağı ise her şeye gücü yeten bir Rabbin bu işin arkasında olmasıdır. Her şeye gücü yeten olduğunu da belirtmek için güneşin, ayın ve insanın yaratılışını anlatmakta ve Rabbin gücünü, hâkimiyetini kurtuluş haberine dayanak yapmaktadır.

Allah güneşe ve aya yemin ediyor

Leyl 1-4:

1 – Örttüğü zaman geceye,

2 – Açıldığı zaman gündüze,

3 – Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki,

4 – Gerçekten sizin işiniz başka başkadır.

Bu ayette diyor ki sizin işleriniz başka başkadır. Yani erkeğin ve kadının biraz farklı yaratılması aralarında gece ve gündüz ilişkisi gibi iş bölümü doğurmuştur. Gündüz çalışma vakti gece ise dinlenme vaktidir ve bunlar birbirini tamamlayıcı bir iştir. Erkeklerinizin de kadınlarınızın da fıtratlarına göre daha iyi yaptığı işler olmasıyla birbirlerini tamamlarlar. İşte sizin işleriniz başka başkadır sözüne dayanak, istinat veya atıf olarak bu özellikler gösterilmiştir.

Allah geceye ve gündüze yemin ediyor

Duha 1-4

1 – Andolsun kuşluk vaktine.

2 – Ve sakinleştiği zaman geceye ki,

3 – Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.

4 – Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.

Ayette diyor ki sen şu anda sıkıntılar içindesin ve Rabbinin seni terk ettiğini düşünüyorsun. Sıkıntılar içinde yalnız bıraktığını düşünüyorsun. Ama işin sonunu görmeden karar verme. Buna kuşluk vaktini ve sakinleştiren geceyi dayanak ve örnek gösteriyor. Kuşluk vakti ifadesi ise ahirette insanların “meğer Dünya’da ancak kuşluk vakti kadar kalmışız” diyeceklerini hatırlatıyor (Naziat 46).

Yani bu da demek oluyor ki Allah Peygamberimize hitaben sıkıntı içinde olduğunu ama bu sürenin senin gerçek hayatına göre çok kısa bir sıkıntı olduğunun ve ilerde her şeyi bitirip bu sıkıntıları da yok edecek uzun bir gecenin geleceğini haber veriyor. Yani bu gece ile kast edilenin yeniden dirilişi bekleme dinginliği olduğunu düşünüyorum. Sonra ise ahiret başlayacak ve sen çok hoşnut olacaksın. Kısaca; burada peygamberin yaşadığı sıkıntıların kısa ve geçici olduğunun ve peşine dinginliğin ve ahiret sabahının başlayacağını gün dönümü örneğine dayandırmış. Dünya hayatının kısalığını kuşluk vaktine benzeterek haberi bu enfes örneğe dayandırmıştır.

Allah kuşluk vaktine ve dingin geceye yemin ediyor

Asr 1-3

1 – Asra yemin olsun ki,

2 – İnsan mutlaka ziyandadır.

Bu ayetlerde de zaman insanın aleyhine işlediğini göstermektedir. Asr kelimesinden kasıt belirli bir asır da olabilir. Örneğin insanların 20. Veya 21. Yüzyıldaki felaket ve helaketlerini de söylüyor olabilir. Yani insan hüsrandadır, ziyandadır diyor ve bunu da içlerinde bulunduğu asra dayandırmak için üzerine kâsem ediyor. Bu asır zaman anlamında mı yoksa belirli bir asır mı konusu da müteşabih bir ifadedir. Zamanı gelince anlaşılır.

Allah Kuran'da neden yemin ediyor
Allah hüsran asrına yemin ediyor

Bu ve benzeri yeminlerin hikmetini herkes anlayabileceği halde örneğin Tin suresinin başındaki yeminin sonrasındaki haber ile alakasını anlamak şu an için bana zor geliyor. Bunu şu an için bilmiyorum deyip geçeceğim. İlgili ayet:

Tin 1-4

1 – Tîn’e ve Zeytun’a,

2 – Sina dağına

3 – Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,

4 – Biz insanı en güzel biçimde yarattık.

Bu ayette insanın yaratılışı ile İncirin ve zeytinin, Sina dağının, Mekke’nin ilişkisinden tam emin değilim. İlerde daha iyi anlaşılacak bir konu olduğunu düşünüyorum. Benzer şekilde her yeminin amacını her asırdaki insanlar çözebilecek diye de bir şey yok. Bu ifadeler içinde müteşabihler vardır ve ilim geliştikçe anlaşılabilir.

neden yemin ediyor
Allah incire ve zeytine yemin ediyor

Hicr 72

“Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler.”

Yani o müşrikler ne yaptığını bilmeyen sarhoşluklar içinde hiçbir şeyi net göremiyorlar. Senin hayatın boyunca yaşadıkların, ahlakın, hakikat aşkın, dürüstlüğün ve kısaca ömrün bu sözün doğruluğuna bir dayanaktır. Kıyaslama yapıp müşriklerin sapıklığını anlayabilmemizi Peygamberin hayatına dayandırıyor.

Soru: Kuran’da çok yemin edene itaat etmeyin derken Allah neden çok yemin ediyor? Cevap: İnsanların yemini ile Allah’ın yemini aynı işlevi görmüyor. İnsanlar Allah’ı şahit gösterip karşıdakini inandırmak için yemin ederler. Çok yemin eden insanlar da genelde yeminin sorumluluğundan korkmayan insanlardır. Yani Allah’tan korkmayan yalancılardır. Fakat Allah’ın yemini ise insanların yemini gibi daha üst bir varlığı şahit gösterme anlamında değildir. Allah bir sözüne delil getirmek istediği bir varlık üzerine yemin ederse bu iki şeyin birbiriyle bağlı olduğu anlaşılır.

Sonuç olarak; Allah Kuran’da neden yemin ediyor

Kuran’da yapılan kâsemlerin kullanılışı sadece bizim yemin kullanış şeklimiz ile sınırlı değildir. Kâsemler iki şey arasında var olan bir ilişkiyi göstermek için vurgulu anlatma sanatıdır. Bu eski Araplar arasında çok yaygın kullanılan bir üsluptur. Cahiliye Arapları bazen Allah’tan başka diğer putlar üzerine de kâsem ederek onları sözlerinin doğruluğuna dayanak gösterirlerdi, fakat sahte tanrılar üzerine kâsem etmek İslamiyet ile yasaklandı.

Kuran’daki kâsem ifadeleri de bir şeyler üzerine yapılır ve verilen haberin dayanağı olarak kâsem edilen şey ön plana çıkarılıp, vurgulanır. Bu kâsemler dil içinde bir vurgu, ilişkilendirme ve dayandırma için kullanılır. İki şey arasındaki sebep sonucu gösterebileceği gibi, bir şeyi anlamak için bilinen bir şeyi örnek gösterme amaçlı da olabilir. Nihayetinde hepsi iki şeyin birbiriyle ilişkisini vurgulu olarak anlatma biçimidir.

* Mâtürîdî, Te’vîlâtü’l-Kur’ân (İstanbul: Dâru’lMîzan (Mizan Yayınevi) 2005-2011), 14: 85, 128, 163, 282, 317, 320, 321.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu