Felsefe

193# Allah bencil midir?! -Psikanaliz tanımlarına göre-

Allah bencil midir? Kullarından kendisine yönelmelerini istemek, ibadet etmelerini istemek, dua etmelerini ve Allah’ı en güzel bir şekilde anmalarını istemek bencillik midir?

Allah bencil midir sorusunun cevabı Allah’ın varlığının ispatı amacını taşımamaktadır. Allah’ın varlığına inanıldıktan sonra O’nun kulluk istemesinin bencillik sayılıp sayılamayacağı ile alakalıdır.

Bencilliğin tanımı

Psikoloji kitaplarında bencilin tanımı şöyledir: “Kendi çıkarını düşünmeyi, bütün bilinçli eylemlerinin temel güdüsü yapan kişi. (Bakırcıoğlu, R. (2012). Ansiklopedik eğitim ve psikoloji sözlüğü. Anı yayıncılık. 1. baskı.)

İlgili Makaleler

Bencillik ise: “Başkalarının gereksinimlerini ya da haklarını dikkate almayıp yalnızca kendi çıkarını düşünmeyi, bütün bilinçli eylemlerin temel güdüsü yapma durumu”

Tanımlara göre bencillik eş seviyedeki akran insanların bir diğerini düşünmeden bir şey vermeden, iyilik yapmaya yanaşmadan sadece kendi çıkarlarını düşünmesidir. Peki her şeyimizi bize veren, rahmetiyle tüm Dünya’yı yaşamaya ve her türlü keyfe uygun hale getiren, kullarını bir çeşit değil çeşit çeşit nimetleriyle sevindiren, Dünya’da hayvanlarıyla, böcekleriyle görsel şölenleri bize izlettiren, yokken var eden, hayatımızı devam ettiren Allah’ı bencillikle itham ederken nasıl büyük bir zulüm (haksızlık) yaptığınızın farkında değil misiniz? Allah bencil midir diye düşünürken dikkatleri dağıtmamak gerekiyor.

Freuda göre bencillik

Psikanalizin babası sayılan Freuda göre bencillik, bir çocuk özelliğidir, yanlış eğitilmiş bir çocukluktan kalır. Çocuklar öz odakçı (egosantrik) bir eğilim içindedir; bencil güdülerine doyum sağlayacak yönelişler içindedir. Kişi ruhen olgunlaşmaya başlayınca bencilliğini terk eder. Şimdi evreni ve Dünya’yı yaratacak, intizamla devamını sağlayacak bilgelikte ve olgunlukta olan Allah’a sırf kibrinizden dolayı eksik bir insan sıfatı olan bencil yakıştırması yapmanız nasıl bir adaletsizliktir?

Allah’ın kendisine kul olmamızı istemesi bencillik midir?

Kula kulluk etmekten korkma fikri evrildi, sonunda günümüz bazı insanlarında “Yaratıcıma da kulluk etmem, Yaratıcı tanımam” kibrine dönüştü. Oysa Yaratıcınıza kulluk etmek, bir çocuğun annesine evlatlık etmesi, bir çalışanın amirine memurluk etmesi, bir askerin komutanına itaat etmesinden daha az fıtrata uygun değildi. İnsan kendine en küçük bir sakız hediye edene bile teşekkür edip minnettar olurken, kendisine hayat veren, benlik veren, tat duygusu veren ve karşılığında sayısız tatlarda nimetler veren, nimetlerini sayamayacağınız Rabbine karşı minnettarlığın adı olan kul olmakla nasıl iftihar etmez ki?

Bir evlat nasıl fıtri olarak anne babasına evlatlık etmekten, onları memnun etmek için çalışmaktan övünç duyuyor ve onlara karşı büyüklük taslamıyorsa bundan milyon defa daha üstün bir duyguyla Yaratıcısına kulluğu neden şeref bilmez ki? Psikoloji bilimine göre insanda her duygunun bir de karşıtı vardır. Şükran hissinin karşıtı da nankörlüktür. Goethe “Nankörlük, zayıf insanların işidir, güçlü insanlar içinde asla nanköre rastlamadım” demiş. Peki güçlülük nedir, parası olmak mı yoksa kaslı olmak mı, hayır bu sözden anlaşılan güçlülük, beyin fukarası olmamak, iyiliği ve iyilik yapanın değerini takdir edebilme yetisi demektir. Kul olmanın tanımı ise tüm iyiliklerin kaynağının Yaratıcı olduğunu bilip ona teşekkür etmekten ve ibadetin manası da teşekkürü içtenlikle göstermekten başka bir şey değildir. Bu teşekkür ise Rabbimizin üzerimizdeki en doğal hakkıdır. 

Allah bencil midir sorusu yanlıştır

İnsanlara minnet eder, Allah’a gelince hıyanet eder

Devlet, insana basit bir memurluk vereceği zaman emir altına girmek için kuyruğa girersin, memur olursan devletine emir alan bir kişi olarak hizmet ettiğin için koltuklarını kabartırsın. Devlet dese ki “seni memur olarak (emir alan kişi demek) aldım” hoşuna gider. Peki her şeyin tek sahibi ve sonsuz kudret sahibi ve senin sahibin ve akla sığmayan bu evreni kolaylıkla idare eden Yaratıcına karşı, üstelik türlü ziynetlerle bir hayat yaşaman için donatılmış Dünya’sında ve O’nun verdiği beden içinde yaşıyorken nasıl kibirlenirsin de bizi kul olarak yaratmasının bencillik olduğunu sanırsın ve böyle akıldan uzak, mantıktan uzak, nankörlüğün dibi olan haddini aşkın Allah bencil midir gibi bir safsatayı nasıl kullanabilirsin?

Sen sonsuz acizliğin içinde kibirlenmeyi kendine yakıştırırsın da sonsuz güçlü ve bilge olan Rabbinin seni yaratıp nimetlendirmesi ve yine senin iyiliğin için Allah’a kul olmak gibi şerefli bir rütbeyi sana vermesi karşısında Rabbine teşekkür edip minnettar olacağına, Rabbini bencillikle itham edersin öyle mi? Allah’a kul olmanın, devlete memur olmaktan, anneye evlat olmaktan çok daha insan için fıtri, zaruri, lezzetli olduğunu anlayamamış ve tadamamışsın.

Sonsuz gücüyle her şeyin ikram edicisi olması

Sonsuz güce sahip olan her şeyin Yaratıcısı olan Allah’a kul olmakla şerefimiz artıp kıymetimiz yükselir. Allah’a kul olmayıp başına buyruk olmak demek ise sonsuz bir zaman ve enerji barındıran kâinatın yakıcılığı içinde kendi kendini bilerek yalnızlığa ve süprüntü olmaya terk etmektir. Kibrinden dolayı aşağılık olmak ve kıymetini kaybetmektir. Belli ki sonsuz acizliğinin içindeki zavallı kibri insanı aldattı ki sorular Allah bencil midir sorusuna kadar geldi dayandı.

Herşeyin sahibi olan Allah’ın, kullarından teşekkür eden, kıymet bilen, nankörlük etmeyen, verdiklerine karşılık O’na olan sadakatini gösteren, küçücük aciz varlığına rağmen kibirlenmeyen, haylaz bir çocuk zihniyetinden sıyrılmış, ermiş bilgeliği sergileyen kullarını koruması kollaması daha çok sevmesi ve dost olması ne paha biçilmez bir iltifattır. Allah’ın kendi yarattıklarını kul olarak yaratması fıtrata uygun olduğu içindir. Nasıl ki anneliğin fıtratına “evlat sahibi olmak” uygun düşerse, Yaratıcı olmanın karşılığı da kibirsiz bir kul olmakla akis bulur. Anneye gösterdiğimiz hürmet ve annenin bunu beklentisi bencillik değildir, aynı şekilde anneden milyar kat daha üzerimizde hakkı olan, karşılıksız olarak hayatı ve nimetleri etrafımızda donatan Rabbin insandan beklentileri de bencillik değildir ve Allah bencil midir sorusu büyük haksızlıktır.

Nahl Suresi, 72: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?

Allah bencil midir yoksa bencil-kibirli-nankörler bizler miyiz?

Sonsuz acizlik içinde iken sonsuz güçlü olana karşı sınırsız iradenin getirdiği sonsuz cehaletinden kaynaklanan sonsuz kibrin seni sonsuz bir karanlığa itmesi de kendi vicdanının bile kabul ettiği bir adalettir. Bencillik, kulları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır, sonsuz kudret, mülk ve bilgelik ve tüm güzelliklerin  kaynağının sahibi olan Allah’ı anlatabilecek bir sıfat değildir. Kul olmanın tanımı tüm iyiliklerin kaynağının Yaratıcı olduğunu bilip ona teşekkür etmekten ve ibadetin manası da teşekkürü içtenlikle göstermekten başka bir şey değildir. Bu teşekkür ise Rabbimizin üzerimizdeki en doğal hakkıdır.

Soru: Nietzche ‘’Her dakika övülmek isteyen bir Tanrıya inanamam’’ demiş. Allah’ın kendini Kuran’da övmesi bencillik midir?

Ruhbanlığın sonu

Ortaçağ kilisesinin dini tekeline alarak halka mutluluk getirme yerine sömürme hedefinde kullanması sayesinde yüzyılların biriktirdiği gerilim son 400 yıldır Hristiyanlığın üzerine boca edildi. Bazı aydınlar için kilisedeki bu tezatla mücadele etmek yerine İsa’yı ve Allah’ı toptan inkar etmek en kolay ve kin dolu bir kaçış yolu idi. Böyle bir kini besleyen kişilerden biri de Alman düşünür Nietzsche’dir ki onun asıl derdi kilise tarafından bozulmuş Hristiyanlıkla idi. İslam’ı ucundan tanıma şansı bulunca İslam’ın üstünlüğünü şu kelimelerle ifade eden Nietzsche’nin Tanrı konusunda yanıldığı noktalara ise birazdan değineceğim.

‘’ Eğer İslâm, Hıristiyanlığı küçük ve hakir görüyor idiyse, böyle görmekte bin kez haklıydı: Çünkü İslâm, insanı yüceltir ama putlaştırmaz… Hıristiyanlık, bizi, kadim dünyanın [antik Yunan ve Roma] kültürünün mahsulünden mahrum bırakmıştı. Üstelik bununla da yetinmemiş, daha sonraları, bizi İslâm kültürünün mahsûlünden de mahrum etmişti. Aslında bize, Grek kültüründen de, Roma kültüründe de, esasta, temel meseleler açısından daha yakın olan, bizim duygularımıza, zevklerimize ve seçimlerimize daha doğrudan hitap eden İspanya”daki o harikuâde İslâm kültürü ve İslâm kültürünün eşsiz birikimi ayaklar altına alınarak çiğnenmiş ve yok edilmişti.

“İyi de, neden? Nedeni şuydu: Çünkü İslâm kültürü, asil bir kültürdü; çünkü İslâm kültürü, kökenlerini, temellerini insan fıtratına borçluydu; çünkü İslâm kültürü, İspanya”daki Müslüman hayatının nâdir bulunan, nefis hazinelerinin üzerinde bile hayata Evet diyordu!…  Daha sonraları, Haçlılar, estirdikleri o toz bulutunun ortasında, aslında önünde diz çökmeleri gereken, diz çökmekle daha iyi bir yapmış olacakları bir şeye karşı, asil bir kültüre karşı, bizim bugünkü 19. yüzyıl kültürümüzle mukayese edildiğinde, bizim çağdaş kültürümüzün, kendisini, İslâm kültürünün yanında son derece ”yoksul” ve oldukça ”geç kalmış” bir kültür olarak görebileceği böylesine asil ve yüksek bir kültüre karşı savaş açmışlardı. Haçlılar, ganimet peşinde koşuşturuyorlardı, hiç şüphesiz ki. Çünkü Doğu, İslâm dünyası, zengindi…” Kaynak: Deccal kitabı sayfa: 29, 33, 94, 95, Yazarı: Friedrich Nietzsche

Allah bencil midir denilemez

Nietzsche’nin yanlışı

İslam hakkındaki bu hakkaniyetli tavrına rağmen fakat Nietzsche’nin «övülmek» hakkındaki sözlerine şöyle yaklaşalım:

1- Allah kendini bize en iyi kendi tanıtır

Allah’ı en iyi Allah’ın kendi tanır ve kendini en iyi ancak kendi bize tanıtabilir. Kendi gücünü tanıtması Allah bencil midir sorusunu gerektirmez. Temsilde hata olmaz, başarılı bir kişinin kendisini CV yazarken övünülecek yönlerini anlatması adalettir, eğer bu başarılı adam tevazu edip anlatmasa insanlar onu gereği gibi tanıyamayacaklardır. Bu sadece bir örnektir, akla kapı açması içindir. Allah’ın kendini tanıtması, teşekkür ve saygı içinde kul olduğumuzu bilmemizi beklemesi daha da yüksek maksatlar içerir.

2- Asıl nimet vereni tanımama

(Temsilde hata olmaz) Başka bir temsil: Bir devlet başka halklara yardım etse bu yaptıklarını ilan eder ki hak ve adalet yerini bulsun, bu iyiliklere başkaları sahip çıkıp haksızlık yapılmasın. Bu yardımı alan halklar da asıl yardım eden devlete değil de sadece aracılara minnettarlığını gösterse, yardımı sadece aracılardan bilse etik olmaz, hak ihlali ve adaletsizlik olur. Bu yüzden devletin izzeti, yapılan iyililerin ve iyilik yapan devletin büyüklüğünün başkalarına paylaştırılmamasını gerektirir. Devletler ve kuruluşlar da böyle konularda mütevazilik yapmazlar çünkü insanın yapısında gereksiz bir tevazuyu zillet olarak algılamak veya nankörlük etmek vardır.

Devletin izzeti ve büyüklüğünü anlatmak adalettir ve cemal ve kemal sıfatların öğrenilmesinin ve sevilmesinin teşvikidir. Benzer şekilde Rabbimiz kendi Cemal ve Kemal sıfatlarını tanıtmasa ve insanların Allah’ı böylece hatırlayıp teşekkür etmesini istemese, insanlar bu minnettarlık ve teşekkür hissini aciz varlıklara dağıtıp gerçek kemal ve cemalin kaynağını tanımaktan ve O’na kul olmak mutluluğundan mahrum kalacaklardı. Allah da yaratılışın amacını taşıyan böyle önemli bir konuda insanların yanlışa sapmaması için Cemal ve Kemalin kaynağı olan kendi aşkın varlığını iyice tarif etmiştir.

Onda ki bir övülme ihtiyacı veya bencillik değil, insanların bu menbayı tanıyıp ve anıp böylece içsel mutluluktan mahrum kalmamaları ve evrenin ve zamanın sonsuzluğunun karanlığında kendilerini yalnız hissetmemeleri, O’nun kulu ve dostu olmanın insan aklını aşan kıymetini bir nebze anlayabilmeleri içindir.

İbrahim Suresi, 34: Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

Nahl Suresi, 53: Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah’tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O’na yalvarmaktasınız.

Nahl Suresi, 83: Onlar, Allah’ın nimetini biliyorlar, sonra da inkar ediyorlar; onların çoğu inkarcılardır.

3- Allah çoğunlukla Biz der

Bu gerçeklere rağmen Allah, Kuran’da çoğu yerde BİZ diye hitap eder, her şeyi tek başına üstüne almak en doğal hakkı iken almaz. Hâlâ Allah bencil midir diye sormak ise akıl ve kalp noksanlığı belirtisidir.

Ayrıca 283# Allah dilediğine azap eder, dilediğini bağışlar ayeti yazımızı okuyabilirsiniz.

 

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu