Varlığın Amacı

39# OCCAM’IN BIÇAĞI ve TANRI’NIN EVRENE KATTIĞI ANLAM

Occamın bıçağı, felsefik bir görüştür ve anafikri şudur: Bir açıklamanın en basit hali seçilir. Açıklamanın anlaşılırlığına bir şey katmayan kavramlar çıkarılır.

Materyalistlere göre ise Tanrı kavramı evrenin ve hayatın anlaşılabilirliğine bir şey katmadığı için hayatı anlamada gereksizdir.

Peki şimdi her iki durumu değerlendirelim, bakalım:

1) Tanrı olmadan hayat, tesadüflerin ürünüyse içinde bulunduğumuz “hayat otobüsünün” kaptanı yok demektir. Ve insanlık bu hayat otobüsünün içinde hızla bir o yana bir bu yana bir bilinmeze doğru sürükleniyor. Geleceğimiz karanlık.

Düşüncelerim ve bir benliğim var, yani bir ruhum yani bir “ben” var ama ölümden sonra ne olacağını bilmiyorum. Belki evrenin sert kanunları arasında sonsuza kadar sıkışıp acı çekecek bir ruh ve bir “ben”. Zaten Tanrı’sız bir insan için bu Dünya bile yeterince acı verici. Her yanda zulümler ve mazlumlar var ama zalim zulmü ile mazlum acısı ile yaşamaya devam ediyor. Hayatta çok gülenler ve çok ağlayanlar var. Oysa ağlayanları bir gün güldürecek kimse yok.

Birisi 3 çocuklu bir aileyi gizlice acımasızca katletti. Oysa kimsenin haberi olmadı, adam hiçbir zaman hesap vermeyecek. Hem insanlık hassas dengeler içinde evreni anlayabilen çok değerli aklını devam ettiriyor. Tesadüfi mutasyon geçirmiş bir kuvvetli virüs veya serseri bir meteor bu sanatsal varlıkları bir daha gelmemek üzere yok edebilir.

2) Fakat Allah ile yeryüzü birden aydınlanır, her türlü lezzetimiz için donatılmış bir misafirhaneye döner. Evrendeki tüm göz kamaştırıcı güzellikler ve sanatlar bir anlam kazanır. İçimizde duyduğumuz sevgi ve ölümsüzlük arzusu bir mana kazanır. Evrendeki göz kamaştırıcı düzen bir mana kazanır.

Bizler O’nun himayesindeyiz, geçici kaybetmeler varsa da bu evrenin yaratıcısı bizleri daha iyi diyarlarda ağırlamaya da muktedirdir. Hem insanlığın ahlakça en önde olan insanları, Allah’tan mesajlar getirdiler. Bu mesajcıların ahlakının güzelliğine kendi devirlerindeki arkadaşları en büyük şahitlerdir. Yeryüzünün iyiyi kötüden ayıklama yeri olduğunu söylüyorlar. Adaletten ayrılmamamızı, iyilik etmemizi, ölümün yeni bir hayata uyanış olduğunu bildiriyorlar. Evrenin yaratıcısının evreni oluşturan atomlardan oluşmadığını ve bizi sonsuza kadar yaşayacak “benlik” ve “üstün akıl” sahibi varlıklar olarak yarattığını bildiriyor.

Allah ile beraber birinci durumdaki evrende bulunan karanlık perdeler kalkıyor, sis bulutları dağılıyor, varlığımız “boşa geldik boşa gidiyoruzdan” sıyrılıp bir amaç kazanıyor. İnsan rahatlıyor. Madem arkamızda böyle bir güç var o halde acılarımız hafifler, yüzde bire iner. İnsanlığımız değerli bir hal alır, insan olduğumuza memnun olmaya başlarız.

Evet, böyle şefkatli, kudretli, güzeli seven Yaratıcımız kadar evrenimizi aydınlatan, varlığımızı karanlıklardan, başıbozukluktan kurtarıp sonsuz bir huzur veren ve sonsuz ihtiyaçlarımızı karşılayıp insan olduğumuza memnun edecek başka bir gerçek yoktur. Tesadüfler kadar da bizi insanlıktan pişman eden, evrendeki düzeni ve sanatlı yaratıkları açıklamakta aciz kalan bir hatamız yoktur.

 

Screenshot_2017-06-01-00-24-41-1.png

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

Bir Yorum

  1. Sitedeki yazılar , Risalenin çok sade ,anlaşılır,zihin okşayıcı bir tarzı gibi geldi bana.Risaleyi Nuru okuyunca bazen hayretler içerisinde ah biri olsa da burayı bana açıklasa diyordum…

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu