Dinler Tarihi

146# Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir? İslam sadece Mekke’lilerin dini midir?

Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir? Bazı kişiler aşağıdaki ayeti delil olarak göstererek İslam’ın sadece Mekke’ye has olduğunu internette yayıyorlar.

Enam 92: “Bu, şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir Kitap’tır. Ahirete iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar salatlarını korurlar.”

Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir?

Bu ayetlerde şehirlerin anası ve çevresini uyarmasından bahsetmesi Mekke ve çevresinden tebliğin başladığını gösterir ama diğer insanların İslam’a uymayacağı manası çıkarılmaz. Kuran’da genel bir kuralı özelleştirip dikkati bir noktaya toplayan ama genel kuralı iptal etmeyen ayetler vardır.

Örneğin;

Neml 91: “Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, bu şehri kutlu ve dokunulmaz (haram) kıldı. Her şey O’nundur. Ve müslümanlardan olmakla emrolundum.”

İslam sadece Mekke'lilerin dini midir
Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir?

Bu ayette Mekke’nin haram şehir yani dokunulması yasak özel bir şehir olduğu bildirilir. Dikkat ettiniz mi, ayette bu şehrin yani Mekke’nin Rabbine diyor. Şimdi sadece bu ayeti cımbızlar alırsanız Allah sanki sadece Mekke’nin Rabbi imiş algısı uyandırabilirsiniz. Oysa ki Fatiha’nın ilk ayetinde ve daha birçok ayette Allah’ın âlemlerin Rabbi olduğu söyleniyor. Başka ayetlerde göklerin yerin ve ikisi arasındaki herşeyin Rabbi olduğu söyleniyor.

Fatiha 1: “Alemlerin Rabbine hamd olsun”

Nebe 37: “Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O’na hitap etmeye güç yetiremezler.”

Zuhruf 82: “Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden uzaktır.”

Görüldüğü gibi Allah bir ayette kendini Mekke’nin Rabbi olarak tarif ederken, sadece Mekke’nin Rabbi olduğundan dolayı değil, orada mutlak Rab’liği içinde Mekke’nin Rabbi olduğunu özel olarak vurgulayarak ilk muhatapların dikkatini çekiyor.

Bütün insanlığa gelen Kuran

Aynı durum Hz. Muhammed’in peygamberliğinde de görülüyor. Yukarıdaki ayetlerde “Şehirlerin anası ve çevresindekileri uyar” emrinin yanında başka ayetlerde Hz. Muhammed’in tüm insanlığa gönderildiği ifade ediliyor:

Sebe 28: “Biz, seni bütün insanlığa (kaffeten lin nasi) yalnızca müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ne var ki insanların çoğu bu gerçeği anlamıyorlar.”

Bütün tefsirlere bakın hepsi bu ifadenin bütün insanlar olduğunu açıklamıştır. sadece “en nasi” yani insanlar diyebilirdi ama başına vurgulu olarak “kaffeten” kelimesi özellikle konulmuş ve tefsirlerin belirttiğine göre bu ifade tek bir insan bile hariç kalmayacak şekilde herkesi içine alır.

Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir?

Tekvir 27: “O (Kur’an), âlemler için yalnızca bir zikirdir;”

Enbiya 107: “Biz seni âlemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.”

Araf 158: “De ki: ‘Ey insanlar, ben Allah’ın hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.”

Yukarıdaki ayetler ise büyük tabloyu gözler önüne getiriyor ki Allah’ın son nebisinin tüm insanlık için bir elçi olduğu görülüyor. Son nebi kavramı Ahzab 40’ta geçer. Hz. Muhammed önce Mekke’den başlamış, sonra giderek mesajın tebliğ edildiği çevreyi genişletmiştir. Hatta Kuran önce akrabalarından başla derken merkezden genele yayılmasını söylemiştir.

O yüzden Hz. Muhammed’in mücadelesinin çoğu ancak Mekke ve çevresine bu tebliği anlatmakla geçmiştir. O yüzden Allah mesajını onun yaşadığı olaylar üzerinden örneklendirerek vermiştir fakat önemli olan Kuran’ın ana maksadı olan tevhid, ahiret, nübüvvet, adalet gerçeklerinin anlaşılmasıdır ve Kuran Hz. Muhammed’in veya eski nebilerin hayat örnekleri üzerinden maksadını anlatmıştır. Bu kitabı okuyan herhangi milletten bir insan ana mesajı anlayacak ve Dünya’da bulunma amacını, gideceği yeri, adaletli vi iyiliksever olması gerektiğini anlayacaktır. İşte tüm kitaplarla gelen ana mesaj budur ve bu mesaj tüm insanlığın ortak mesajıdır.

Evet “şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için” sözünden kastedilen mana merkezden başlamak ve etrafa yayılmaktır. Hz. Muhammed’e gelen bu hitap onun kendi sağlığında merkezden başlayıp çevreye doğru uyarabildiği, mesajı götürebildiği kadar kişiye götürmesi demektir. Yoksa bu ayet şu, şu ve şu şehirlere mesajı götür diye bir şey dememektedir. Sınırı yoktur. Merkezden başlayıp genişlemeyi anlatmaktadır.

Bu mesaj yahudi ve Hristiyanları da ilgilendirir

Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir sorusunun cevabı Kuran’ın diğer ehli kitabı da uyarmasında aramak gerekir. Ayetlerde Kuran’ın Yahudi ve Hristiyanlar için de gönderildiğini belirtir:

Maide 19: “Ey Kitap Ehli! Rasullerin arasının kesildiği bir dönemde, “Bize herhangi bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi.” demeyesiniz diye, işte size açıklayıcı, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Rasul’ümüz geldi. Allah, Her Şeye Gücü Yeten’dir.”

Maide 83-84: “Resûle indirilen (Kur’ân)’ı dinledikleri zaman tanıdıkları gerçekten dolayı, gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki; Rab’bimizin bizi iyiler arasına katmasını umarken, neden Allah’a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım?”

Kasas 52-53: “Bu Kur’ân’dan önce kendilerine kitap verdiklerimiz buna inanırlar. Onlara Kur’ân okunduğu zaman ‘O’na inandık. O Rab’bimizden gelen gerçektir. Zaten biz ondan önce de Müslümanlar idik’ derler.”

Neml 76: “Gerçek şu ki, bu Kur’an, İsrailoğullarına hakkında ayrılığa düştükleri şeylerin bir çoğunu aktarıp anlatıyor.”

Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir
Bizans’ın Allah’ın elçisini tanıması için gönderilmiş elçi, Çağrı filminden.

Mesaj bir kavmin malı değildir

Enam suresi:

83. İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.

84. Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.

85. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi.

86. İsmail’i, Elyasa’ı, Yûnus’u ve Lût’u da doğru yola erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık.

87. Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdoğru bir yola ilettik.

88. İşte bu, Allah’ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini buna iletip yöneltir. Eğer onlar da Allah’a ortak koşsalardı, bütün yaptıkları boşa gitmişti.

89. Onlar kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Eğer şunlar (inanmayanlar) bunları tanımayıp inkâr ederlerse, biz onları inkâr etmeyecek olan bir kavmi, onlara vekil kılmışızdır.
90. İşte, o peygamberler, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De ki: “Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır.”

Mesajın taşıyıcısı olan kavimler

Yukarıdaki Enam suresi ayetlerinde diyor ki İbrahim’in mesajı ortaktı. Tüm nebiler aynı mesajı getirdi. Aynı mesajı İsrailoğulları taşıdığı gibi şimdi de siz taşıyorsunuz. Eğer mesajımı siz taşıyamazsanız taşıyacak başka bir kavmi size mirasçı olarak vekil tayin etmişiz. Evet Allah’ın farklı kitaplarda farklı kelimeleri olsa da mesajı tektir. Tevhid, ahiret, nübüvvet, adalet hakikatlerini anlatma amacındadır. Allah katında tek din vardır. Allah’tan gelen bu kitapların hepsi aynı dinin kitabıdır. Son kitap ise Kuran’dır ve bütün insanlığı ilgilendirir. Öyle olmasaydı Allah bu hakikati taşıyamazsanız veya örter gizlerseniz anlamında küfrederseniz kelimesini kullanıp bu hakikati taşıyacak başka bir kavme veririm demezdi.

Tarih göstermiştir ki öyle de olmuştur. tevhid hakikatini İsrailoğulları taşıyıp anlatamadığı zaman bu görev İncil ile Avrupaya geçmiştir. Onlar da mesajı ve tevhidi bozunca Araplar’a mesaj gelerek tevhid hakikatini duyurma görevi emanet edilmiştir. Fakat bu son mesajdır. Araplar da bu mesajın hakkını veremeyince Allah onların yerine İslam’ın bayraktarı olarak Türkleri getirmiştir. Zannediyorum ayette yerinize başka bir kavmi vekil tayin etmişiz dediği Türklerdir. Tarihte İslam sancağını ayakta tutan kavim olan Türkler bu gerçeği çok iyi ispat etmiştir. Aynı gerçeğe vurgu yapan bir diğer ayet ise şöyledir;

Maide 54: “Ey îmân edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki), Allah ileride (onların yerine)öyle bir kavim getirir ki, (O) onları sever; ve (onlar da) O’nu se verirler; (onlar) müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı şiddetlidirler! Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir dil uzatanın kınamasından korkmazlar!”

Allah’ın değerli elçisi sağlığında bu mesajın tüm insanlığı ilgilendirdiğini uygulamalarıyla göstermiş, Mısır kralına, İran kralına ve Bizans kralına mektuplar göndererek onları İslam’a davet etmekle başlamıştır. İslam’ın Dünya’ya duyurulmasını ise müslümanların omuzlarına bırakmıştır.

Tevrat ve İncil’de son peygamberin mesajı

İncilin ve Tevrat’ın bazı ayetlerinde o kadar değişikliğe rağmen hâlâ insanlık için gelecek olan bir kişi müjdelenmektedir ki bunun Hz. Muhammed olduğu gören gözlere zaten açıktır. Bu kitaplarda Allah, Tevrat’a ve İncil’e uyan kavimleri son kurtarıcı ile müjdeler:

Yuhanna, Bâb 14, Âyet: 15-16: Hz. İsa dedi; “Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi tutun. Ben de Rab’den dileyeceğim ve O size başka bir Faraklit (gerçeğin ayıklayıcısı, gerçeğin ruhu) verecektir; ta ki, daima (kıyamete kadar, sonsuza kadar) sizinle beraber olsun”

Tevrât’ın Beşinci Kitap Otuz Üçüncü Bâb: “Rab Sina’dan geldi, Seir’den (Filistin Dağları) doğdu, Paran Dağlarından parladı”

ayetinde Tur dağı ile Musa a.s.’ın kast edildiği açık ve Musa a.s.’dan sonra Allah’ın adını Dünya’ya duyuracak iki büyük peygamberin daha parlayacağı anlaşılıyor. Burada paran dağları denilmiş, Mekke’nin eski ismi ise Faran’dır ve Tevrat’ta Hz. İsmail’in Paran çöllerinde oturduğu bildirilir ki bildiğimiz gibi Hz. İsmail Mekke’de oturmuştu. Bu ayetler Tevrat’ta ve İncil’de son kurtarıcıyı müjdeleyen günümüze kadar birkaç ayet te olsa kaldığını gösteriyor.

Neyse bu bilgiler ek olarak verildi. Asıl konumuz Hz. Muhammed’in tüm insanlığa gönderilmesidir. Ayetlere göre Allah nasıl ki bir ayette kendisini Mekke’nin Rabbi diye tanıtmışsa Hz. Muhammed’in de Mekkelileri uyarma görevinden bahsetmiştir ama bu özel sıfatlar geneli bozmaz. Allah diğer ayetlerinde kendisini Âlemlerin Rabbi ve Hz. Muhammed’i de tüm insanlığa gönderilmiş elçi olarak tanıtır. Kuranı Kerim kimlere gönderilmiştir sorusunu, Allah’ın mesajları ortak bir mana taşır ve uzaylı yaşamını düzenlemek için değil insanoğlunun kaderini bildirmek için gelmiştirler şeklinde cevaplandırabiliriz.

Ayrıca 287# Yalancı peygamberler gerçek peygamberlerden nasıl ayırt edilir? yazımızı tavsiye ederiz.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu