Dinler Tarihi

18# Harut ve Marut sihir yapar mıydı? Çağımızın sihirbazları kimlerdir?

 

harut-ve-marut

Harut ve Marut isimli iki meleğe ait bilgi Kuran’ı Kerim’de Bakara suresinde şöyle verilmektedir;

“Ve şeytanların, Süleymân’ın saltanatı aleyhinde söylemekte oldukları (sihir yaptığına dâir uydurdukları) şeylere tâbi’ oldular. Hâlbuki Süleymân sapıtmadı; fakat şeytanlar insanlara sihri ve Bâbil’deki iki meleğe, Hârût ve Mârût’a indirilen şeyleri öğreterek sapıttılar. Hâlbuki (o iki melek): ‘Biz ancak bir imtihanız, sakın sapkınlardan olma!’ demedikçe hiçbir kimseye öğretmezlerdi. Buna rağmen o ikisinden, koca ile karısının arasını kendisiyle ayıracakları şeyleri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça, onunla hiçbir kimseye zarar verici değillerdi. Böylece kendilerine zarar verecek ve fayda vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Şânım hakkı için, onu (o sihri) satın alan kimsenin âhirette hiçbir nasîbi olmadığını bilmişlerdi. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!” Bakara 102

Belirtilen ayet, Yahudilerin Hz. Muhammed’e gelerek “Sen, Süleyman bir Peygamberdir diyorsun ama bizim kitaplarımızda onun sapkınlardan olduğu yazar” demeleri üzerine indirilmiştir. Konunun uzun olan detaylarını vermeden burada özet olarak anlatmak gerekirse şöyle anlatılabilir. Hz. Süleyman’ın rüzgârı kullanarak seyahat etmesi, emri altında şeytanları çalıştırması, kısa zamanda bütün krallıkları dize getirmesi gibi gerçeklerden ve Yahudi kaynaklarında anlatıldığına göre ölümünden sonra tahtının altında bulunan bir sihir kitabının bulunması onun hakkında oluşan dedikodular oluşmasına ve zamanla bunlara inanılarak Tevrat’ın içine eklenmesine yol açmıştır. Kuran’ın haber verdiği şekliyle bunlar şeytanların (insan ve cin şeytanları) uydurmalarıydı. Çünkü Süleyman, şeytanları emri altında çalıştırıyordu. Ölümünden sonra da şeytanlar ondan bu şekilde intikam almışlardı.

Ayetin devamında ise, şeytanların insanlara sihir öğrettiklerinden bahsediliyor. Öncelikle şunu belirtelim bu şeytanlar insanlar veya cinlerden veya her ikisinden de olabilirler. Çünkü başka bir ayette  bu durum bildirilmektedir;

“Böylece biz, her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Eğer Rabbin dilemiş olsaydı onu yapamazlardı. Onları ve iftiralarını bırak.” (En’am, 6/112)

Şimdi de sihir konusuna değinelim. Nedir sihir? Sihir, sözlük anlamı itibarıyla esrarengiz ve bilinmeyen olay demektir. Sihri İslam bilginleri, aldatma, tahayyül (göz yanıltma) veya maddelerin tabiatını değiştirme olarak tarif etmişlerdir. Nitekim Firavun’un sarayında Hz. Musa’ya karşı hünerlerini sergileyen sihirbazların birer illüzyonist oldukları anlaşılıyor. Fakat günümüzdeki illüzyonistler gibi değil, çünkü günümüzdekiler yaptıklarının birer göz yanılsaması olduğunu söylüyor ve insanları şaşırtarak eğlendiriyorlar, aldatmak için yapmıyorlar. Fakat insanları kandırmak için illüzyon kutuları kullanıp ta yardım istemeye gelen insanlara kutunun içinden illüzyonla birkaç madde çıkarıp sende büyü varmış deyip paralarını almaya çalışan sahtekar muskacılar tam da bu sihirbaz tanımına uyuyorlar. Firavun’un sihirbazları, Hz Musa’yı  sarayda sihirleriyle yenmek için gelmişler;

(Sihirbazlar:) ‘Ey Mûsâ! (Hünerini ortaya) atacak mısın, yoksa (önce) atanlar biz mi olalım?’ dediler. Araf 115

(Musa) ‘Siz atın!’ dedi. Artık ne zaman ki (onlar hünerlerini ortaya) attılar, insanların gözlerini sihirlediler; onlara korku saldılar ve büyük bir sihir (meydana) getirdiler. Araf 116

Anlaşıldığı gibi, Kuran’ın kullandığı manada da sihir, göze görülen bir acayiplik demektir, yani yaratılış kanunlarına bir aykırı durum varlığı ile insanları kandırmak, belki yaratılışın kanunlarının yolunu gerçekten değiştirmek demektir. Yani sihir, göz yanılsamasıyla insanları aldatmaya yönelik olarak yapılabileceği gibi, yukarıda ki Harut ve Marut ayetinde belirtildiği gibi bir sonuca dönüşen bir eylem ile yani karı ve kocanın ayırt edilmesi gibi yaratılışın kanununu değiştirmeye yönelik eylemlerde olabilir. Fakat Türkçe’deki büyü ise Kuran’ın sihir kavramına değil daha çok Felak suresinde geçen “Düğümlere üfleyenlerin şerrinden” ifadeleriyle belirtilen üfürükçülük türü büyücülüklerdir. Bu tür büyüler konumuzdan hariçtir.

Gelelim Harut ve Marut adlı iki meleğe. Bu melekler hakkında çeşitli rivayetler olmasına rağmen Yahudi kaynaklarından geldiği ve güvenilirliği düşük olduğu için ve konuyu da uzatmak istemediğim için buraya yazmıyorum. Kuran’ın bildirdiği şekliyle Babil’de iki melek var ve bunlar insanlara bir ilim öğretiyorlar. Bilindiği gibi, Sümerlerin kutsal kitaplarda geçen ismi Babil’dir. Sümerler ise, insan medeniyetini anlam verilmeyen bir şekilde hızla geliştirmişler ve belirgin bir kırılma noktası oluşturmaları ile bilinirler. Sümerler ile birlikte tarım, hayvancılık, ticaret, yazı, bina yapımı ve sayısız tekniğin birden insan hayatına girmesiyle kazanılan ivme, insanoğlunun bu günlerini çabuklaştırmıştır. Sümerler göklerden gelen Tanrılardan çok bahsetmeleri, uzaydan gelen kanlı canlı yaratıklara işarettir ki, Kuran bunlara melek adını verir. Hem Sümer kaynaklarının bunlardan bahsetmesi, hem Kuran’ın insanlara ilim öğreten meleklerden Harut ve Marut örneği ile bahsetmesi, Sümerliler devrinde, Dünya dışı yaşamdan  insanlığın medeniyete geçişini hızlandırmak için Allah’ın emri ile ziyaretler yapıldığının işaretidir. Sümer tabletlerinde kanatlı insansı varlıklar resmedilmiştir. Hatta uzun zamanlardan sonra bu varlıkları Tanrılar olarak kabul etmeye başlamışlar, göklerden gelen Annunakilerin onları insana çevirdiğine dair mitolojilere dönüştürmüşlerdir. Enlil ve Enki adıyla taptıkları Tanrıları da bu meleklerin zamanla Tanrı olarak kabul edilmesinden başka birşey değildir. Enlil ve Enki’nin Harut ve Marut olabileceğini savunan kişilerde vardır. Kanatlı meleklerin varlığını Kuran bize haber veriyor;

“Hamd, göklerin ve yerin Fâtır’ı (yaratıcısı), melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. Yaratmada ne dilerse arttırır. Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.” Fatır 1

Aşağıda bir Sümer tasvirinde kanatlı kişileri görebilirsiniz.

anunnaki-tree-of-life

Ayette “Bâbil’deki iki meleğe, Hârût ve Mârût’a indirilen şeyleri öğreterek sapkınlardan oldular” dediği ve bundan öncesinde sihirden bahsettiği için ve bunların öğretilerini şeytanlar yaydıkları için sapkınlardan oldukları bildirilmiş ve meleklerin Allah’ın yasakladığı bir işi öğretmesi insanların aklına sığmadığı için bunlara melik yani kral diyenler olmuştur.

Fakat onların öğrettikleri hakkında ayette sihir demediğine göre, öğrettikleri bir ilim idi ki bu ilim insanların yararına kullanılması lazım iken şeytanlar tarafından yaratılış kanunlarının değiştirilmesine kullanıldı. Çünkü bu melekler Allah’ı biliyorlardı ve insanlara açıkça zararlı şeyler öğretmiyorlardı. Fakat öğrettikleri ilim zararlı işler için de kullanılabilirdi. Bundan dolayı uyarıyorlar dı ki “bizim öğrettiklerimiz bir fitne olabilir, yani iyilik ve kötülük için kullanılabilir. Bu, sizin karakterinize göre değişir. Fitnenin anlamı da zaten iyilik ve kötülüğü barındırması ve insanların gerçek yüzlerini bununla göstermesidir.

Karı ve koca birlikteliğini bozmak örneği üzerinden bu durum ayette anlatılmıştır. Ayetin devamında “biz bir fitneyi (imtihanız) “diyor. İmtihan ise bir eylemi iyi veya kötü durumda kullanılmaya açık bulunmasıyla meydana gelir. Yani Harut ve Marut’un öğrettikleri kötü birşey değildi fakat bu ilim hem kötülük hem iyilik için kullanılabilirdi. Bu, bana günümüzdeki bilim adamlarının çalışmalarını hatırlatıyor. Örneğin ilerleyen genetik bilimini öğrenen bilim insanlarından, bu bilgileri kanser gibi bozulmuş dokuların tedavisi için kullananlar olabildiği gibi, çeşitli fanteziler adına yaratılış kanunlarının yolunu saptırarak ortaya hilkat garibeleri çıkaranları mı dersiniz, kapitalizmin doymak bilmeyen açgözlü patronları için GDO’lar üreterek insan sağlığı ile oynayanları mı dersiniz, değişik düşüncelerde bilim adamları bulabilirsiniz. (Not: Şu ana kadar insan sağlığına büyük zarar veren GDO üreticisi olmamıştır, ama insanoğlunun aç gözlüğü ve maceraperestliği ile ileride o da olması kaçınılmazdır.)

Bilim adamı örneği üzerinden gittiğimizde onların bu ilme sahip olması suç değil, günah değil. Fakat onların bu ilmi insanlığın faydasına veya zararına olarak kullanmaları kendi konumlarını belirler. Ayet ise bütün zamanlara hitap ederek günümüzdeki bu tür sihirbazları da uyarıyor; Yaratılış kanunlarının değiştirilmesi ve saptırılması için değil, fakat kanserli dokuda olduğu gibi bozulan düzenin tamir edilmesi için, hastalıkların tedavisi için çalışın işaretini veriyor. Yine başka bir ayette şeytanların bu yaratılışı değiştirme hevesleri şöyle anlatılır;

(Şeytan dedi ki:) Ve onları mutlaka dalâlete düşüreceğim, hem onları şübhesiz boş temennîlere sevk edeceğim, hem onlara kesinlikle emredeceğim de gerçekten hayvanların kulaklarını yaracaklar ve (yine) onlara mutlaka emredeceğim de Allah’ın yarattığını şübhesiz değiştirecekler’ (dedi). Artık kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, o takdirde muhakkak ki apaçık bir zararla hüsrâna uğramış olur. Nisa 109

Şeytan’ın ayette yaratılışın değiştirilmesinden bahsederken hayvan deneylerini andıran sözlerden bahsetmesi de ibretliktir. Fakat aradaki ince ayrımı iyi yapmak lazım, insanların hastalıklarına şifa bulmak için yapılan hayvan deneylerinden bahsetmiyor. Yaratılışı değiştirmek adına yani çeşitli fanteziler adına yapılan değişikliklerden bahsediyor. Zaten ayetin başında da “onları şübhesiz boş temennîlere sevk edeceğim” derken fantezilere sevk edeceğini anlayabiliyoruz. Nedir bu fanteziler; örneğin gelecekte saçının rengi, gözünün rengi, boy uzunluğu vücut yapısı bilinen ısmarlama bebekler genetik mühendislikle üretilmesi konusunda hayal kuran bilim adamları vardır. Bunların hayalleri filmlere bile konu olmuştur. Bunlara hayal dememizin sebebi şu anda yapılabilir olamamasından değil, ülkelerin koyduğu yasaların onlara engel olmasındandır. 2016 yılında İngiltere, ilk defa insan embriyosuna müdahaleyi de yasallaştırmıştır. Gelecekte insanoğlunun ahlakı eğer zayıflayacak olursa (ki gittikçe zayıflıyor) maalesef bu engeli de aşacaklar ve şeytan’ın dediği boş fantezili ve çok zararlı hayata doğru ilerleyeceklerdir.

trans genics mouse ear googlei search

Ayetin devamında “koca ile karısının arasını kendisiyle ayıracakları şeyleri öğreniyorlardı” diye bildirmesi, bu tekniklerin yararlı yerde kullanılması yerine zararlı bir işte yani Allah’ın kadın-erkek birlikteliği kanununa ters olarak kullanılmak istendiğini gösteriyor. Tıpkı şimdinin sihirbazlarının kadının kendi kök hücrelerinden sperm üretme ve erkeğe olan ihtiyacı kaldırma fantezileri gibi. 2017 yılında başarılan bu olayı düşündüğünüzde 100 sene sonra yapılabilecekler insanı insanlığından utandıracak bir safhaya getirmesi kaçınılmaz görünüyor. Şu linkte detaylı haberi bulabilirsiniz:

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/kadinlar-erkeksiz-doguracak-8147369

Bu tür fantezi meraklıları işte Harut ve Marut zamanındaki sihirbazların günümüzdeki izdüşümüdür. Hz Musa’nın karşısına çıkan ve onun din davasını iptal etmek için sihirleriyle yani ilimleriyle gösteri yapan, çalım satan sihirbazların günümüzdeki iz düşümü kimdir peki? Onlar ise, şimdilerde dini iptal etmek için bilimi ellerine alarak, dine saldırmaya çalışan materyalistlerdir ki Hz. Musa onlara nasıl kendi anladıkları dilden cevap verip onları yenmişse, günümüz materyalistlerinin iptal etmeye çalıştıkları Kur’an, onlara kendi anladıkları bilim dilinden cevap verip yenecektir.

Peki Harut ve Marut’un öğrettiği ilim nedir? Bu konuda bir tahmin yapın derseniz şunu söyleyebilirim. İnsanlar için, şifalı bitkilerden karışım formülleri hazırlama ilmi olabilir. Bir örnekle; son zamanlarda yapılan ilginç bir araştırmaya göre oksitosin hormonu erkeklerin eşlerine bağlılığını artırıyor, tersi ise, oksitosin hormonu düşük ise eşlerine olan bağlılık azalıyor ve eşlerinden uzaklaşma başlıyor. Yani siz oksitosin hormonunu azaltan bitki karışımlarını insanlara ilaç diye sunarsanız insanların eşlerinden ayrılma durumu artacaktır, çünkü aralarında psikolojik geçimsizlikler başlayacaktır (Kim bilir günümüz şeytanları bunu yiyeceklerimizde bize zaten veriyordur ve boşanmaların gerçek artış sebebi budur).Bu önerme, ufkumuzu açmak için sadece bir örnektir.  Başka bir örnek; erkekte östrojen seviyelerini artıran bitki karışımları da erkeklik duygusunu azaltıp uzaklaştırma yapacaktır. Kadınlar için ise benzer durum testesteron seviyelerinin artmasıyla söz konusu olacaktır. Aşağıdaki oksitosin haberine bakabilirsiniz;

http://www.doktortv.com/haber/oksitosin-hormonu-erkeklere-sevgilisini-cekici-kiliyor

Özetleyecek olursak;

1- Hz Süleyman a.s. Allah’ın temiz bir peygamberidir ki şeytani insanlar, ona ölümünden sonra iftiralar atarak intikam almaya çalışmışlardır.

2- Harut ve Marut iki melektir ki insanların medeniyetine lazım olan bilgileri öğretmişlerken şeytani yapıdaki insanlar bu bilgileri kötülük için kullanarak sapmışlardır.

3– Harut ve Marut gibi melekler insanoğluna ilk büyük medeniyetlerini kurmalarında bilgileriyle yardım etmişlerdir, aradan geçen bin yıllardan sonra bu melekler Tanrı olarak anılmaya başlanmış, hayal gücünün etkisiyle mitolojik varlıklara çevrilmişlerdir.

4– Sihir denilen olgu insanları yanıltmak, kandırmak, saptırmak ve yaratılışın ahengini değiştirme amacıyla yapılan her türlü iştir ki doymak bilmez hırslarıyla insanlığı felakete götüren sihirbazlar kimi zaman siyasetçi adı altında kimi zaman bilim adamı kılığında günümüzde daha fazla iş başındadırlar.

5– Günümüz bir kısım sihirbazları bilim argümanını kullanarak dine hücum etmektedirler ki Kuran’ın, onların bilimlerini yendiklerini gördükleri zaman bir çokları Kuran’a itaat edecektir. (Hastalıkları tedavi eden ve insanlara fayda sağlayan bilim adamlarının genetik çalışmalarını takdir ettiğimizi belirtiyoruz, hastalıkların tedavisi hakkındaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Sihirbaz tabirimiz ise dine saldırmak için bilimin arkasına saklananlara ve fanteziler uğruna insan sağlığı ve onuru ile oynayanlaradır.)

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

2 Yorum

  1. Hocam bu makale ile doğrudan alâkalı değil ancak Harut ve Marut konusu Şira yıldızı konusunda da geçtiği ve o makalede yorum yazılamadığı için buraya yazıyorum. Atacağım linkte yine olağanüstü bir durumla karşılaştım. Bu bilgi doğru mu diye teyit ettirmek için aşağıya ekliyorum. Yazıda Güneş ve Sirius A yıldızının arasındaki mesafeye ilişkin bir bilgi ve Kur’an-ı Kerim’e gönderme var. Aslı nedir?:

    https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=3072374619688688&id=1753966144862882

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Çok açık bir durum değil. Mucize olması için çok açık olması lazım.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu