Dinler Tarihi

233# Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik – Arap’a hiç yabancı dilde bir kitap olur mu?

Fussilet 44 gibi ayetlerde geçen ” Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik; Arap’a hiç yabancı dilde bir kitap olur mu” gibi ayetler ne anlama geliyor? Kuran neden Arapça inmiştir? Bu ayetlere göre Kuran sadece Araplar içindir anlamı çıkar mı?

Cevap: Bu yazıda “Kuran neden Arapça indirildi” sorusunun cevabını kısaca geçerek, “Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik” konusunu açıklayacağız.

Kuran medeniyetin beşiği olan Mezopotamya halklarından insanlığın ilk mabedi olan Kâbe’yi elinde bulunduran halkların dili olan Arapça ile indirilmiştir. Hatta oradaki halk hangi Lehçe ile konuşsaydı Kuran da o lehçe ile gelirdi. 

Fakat konumuz Fussilet 44 ‘te Kuran’ın Araplarca anlaşılması için Arapça indirildiği bahsidir.

Fussilet 44 ‘te Kuran neden Arapça inmiştir sorusunun cevabı

Fussilet 44: “Kur’an’ı, yabancı bir dilde oluştursaydık derlerdi ki “Ayetleri açıklansa ya? Arap’a hiç yabancı dilde bir kitap olur mu?” De ki “O, inanıp güvenenler için doğru yolu gösteren ve şifa olan tedavi eden bir kitaptır. İnanmayanların sanki kulakları tıkalı, müminlere karşı gözleri sanki kördür. Kendilerine uzak bir yerden seslenilen kişiler gibidirler.”

Yusuf 2:Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik

Bu ayetler Kuran mesajının sadece Araplara geldiğini ifade etmiyor. Bizler bu ayetlerden her milletin Allah’ın mesajını kendi dillerinde okuması gerektiğini ve mesajı anlamaları gerektiğini anlıyoruz. Yani Kur’an Allah’tan gelen bir mânâdır ve ilk muhatapları için Arapça’ya çevrilerek gönderilmiş. Yoksa Allah Arapça konuşuyor demek değildir. Arapça, göklerin, meleklerin ve Cennet’in dili değildir. Arapça da her dil gibi doğar gelişir, değişir ve ölür. Allah diyor ki Kuran’ı anlamanız lazım. O yüzden sözlerimi Arapça olarak gönderdim. Bu şu demektir ki Allah’ın sözlerini biz de kendi dilimizde okumamız ve anlamamız gerekiyor.

Zaten Kuran’da bahsedilen Peygamberlerin hepsinin dili Arapça değildir ama konuşmaları Kuran’da Arapça’ya çevrilerek aktarılmış. Örneğin Hz. Musa’nın veya İsa’nın konuşmaları İbranice olduğu halde Kuran’da Arapça’ya tercüme edilmiş. Bunun sebebi Kuran’ın ilk indiği toplum olan Araplar Allah’ın mesajını anlayabilsinler diyedir. Önemli olanın manayı taşıyan lâfızlar değil, lâfızların taşıdığı mana olduğunu anlayabiliyoruz.

Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik konusu

Aynı şekilde ” Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik ” ayetinden anlamamız gereken mesele, Kur’an’ın anlaşılması için her millet kendi dilinde okumalı ve Allah’ın ne mesaj vermek istediğini anlamalı. Allah kelamının gerçek kudsiyeti O’nun mânâsındadır. “Arap’a Arapça olmayan bir Kuran olur mu” demek, her millet kendi diliyle Kuran’ı okumalı ve anlamalı demektir.

Ayrıca bir önceki ayete bakarsak Allah gönderilen bütün elçilerle hep aynı ana mesajları verdiğini bildiriyor. Yani ana mesaj hep aynıdır ve ana mesajı anlamanız için bu mesajı ilk muhataplara Arapça tercümesiyle gönderdiğini anlatıyor. Herkesin kendi diliyle okuması ve anlaması gerektiğini gösterir.

Fussilet 43:Sana, senden önceki Resullere söylenmiş olandan başka bir şey söylenmiyor. Senin Rabb’in, kesinlikle bağışlamanın ve acı veren azabın sahibidir.”

Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik

Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik ayeti Allah’ın ana mesajının her zaman ve her toplumda aynı olduğunu ve Allah’ın kelamı olan Kuran’ı her milletin kendi dilinde okuması ve anlaması gerektiğini anlatıyor.

Yine İbrahim-4 ayetinde elçilerin ilk gönderildiği toplumun diliyle konuştuğunu belirtir ki burada da aynı mantık vardır. Yani insanlara kendi anladığı dilden mesajı iletmek bir zorunluluktur.

İbrahim 4: “Biz, mesajımızı anlaşılır olarak iletebilmesi için hiçbir Rasulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık dileyen kimseyi saptırır, dileyen kimseyi de hidayete iletir. O, Mutlak Üstün Olan’dır, En İyi Hüküm Veren’dir.”

Hz. Muhammed zamanında dahi ayetlerin Farsça’ya bir kısım çevirisi yapıldığı bilinmektedir* Tamamının tercüme edilmeyişinin nedenleri ise 1) Kuran’ın henüz tamamlanmamış olması 2) Tamamlanmadığından dolayı ciltlenmemiş olması 3) Henüz dış Dünya’ya açılımların yeterince gerçekleşmemesi ve 4) Vaktin çoğunun dış tehlikeler ile mücadeleye harcanması olarak sayılabilir.

Ek olarak

Son peygamber Türklerden gelmiş olsaydı Kuran, Uygurca yada Göktürkçe olarak yazılırdı ve ismi Kuran olmazdı başka birşey olurdu, Ayrıca Allah kendini Türklerin aşina olduğu ve tanıdığı bir isimle tanıtırdı. Allah’ın mesajını onlar Türkçe anladığı için Allah konuşmalarını Türkçe’ye çevirerek göndermiş olurdu ve diğer milletler de bu Türkçe kitabı kendi dillerine çevirerek okumalıydılar. Çünkü Allah insanların anlamalarını istiyor. 

Bizler ise Arapça bilmeden Kuran’ı Arapça okumak çok büyük sevap zannederek okuyoruz. Oysa ki Allah insanların bu kitabı anlamalarını istiyor. Eğer anlamadan yüzünden farklı bir dille okumak sevap olsaydı, Allah kitabı cennetliklerle ve meleklerle konuştuğu şekliyle gönderirdi. Araplar da anlamadığı bu kitabı yüzünden okuyup sevap alırdı, diğer milletler de anlamadıkları kitabı yüzünden okur sevap alırdı. Hayır Allah anlamadan okuyup sevap kazanmayı bekleyen insanlar istemiyor. Allah anlaşılmak istiyor. Bu yüzden kendi sözlerini ilk muhataplarına anlamaları için Arapça’ya çevirip gönderdiği gibi biz de kendi dilimize çevirip mealini, tefsirini, açıklamasını, akademik araştırmalarını okuyup anlamaya çalışacağız. 

Özetle; Allah’ın ana mesajı her zaman için aynı olmuştur ve bütün orjinal kitaplarından Allah’ın ana mesajı anlaşılır. Her millet bu mesajı kendi diline çevrilmiş şekli ile anlayarak okumalıdır. Kuran neden Arapça inmiştir sorusu, Kuran’ın geçerliliğine teolojik anlamda geçerli bir itiraz değildir. Anlayasınız diye Kur’an’ı Arapça indirdik ayeti insanların anlamaları için mesajı kendi dillerinde okumaları gerekiyor demektir.

* Özkan, M. (2010). Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Yapılmış Kur’ân Tercümeleri. Tarihten Günümüze Kur’ân’a Yaklaşımlar, 516-568.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu