Bilim Kuran'la ÇelişmezBilimsel DüzenKuran'da kozmoloji

99# Evrenin genişlemesi Kuran’da geçer mi?

Zariyat 47. ayette göklerin yani evrenin genişlediğinden haber verdiğini hepiniz bilirsiniz. Bu çok önemli mucizeyi nasıl sulandırabiliriz diye düşünen materyalistler şöyle bir çözüm bulurlar. Derler ki eski meallerde genişleme kelimesi yok, yeni mealler ise evrenin genişlediğinin belli olmasından sonra bunu meallere koydular. Bizde bunların kafa karışıklıklarını giderelim öyleyse;

Zariyat 47: “Göğü biz kudretimizle bina ettik. Şüphesiz onu genişleten de biziz.”

Kelimelerin manası ise:

İlgili Makaleler

1. ve es semâe : ve sema, gökyüzü
2. beneynâ-hâ : onu biz bina ettik
3. bi eydin : bir kudretle, büyük bir kuvvetle
4. ve innâ : ve muhakkak ki biz
5. le : elbette
6. mûsiûne : genişletici olan

Bu ayette sondaki Musiun kelimesi genişletmek anlamına gelir. Birkaç yan anlamı olmasına rağmen asıl anlamı genişletmektir. Bunun için hangi Arapça sözcüğü açıp bakarsanız bakın anlamının genişleme olduğunu göreceksiniz. Aşağıda birkaç online Arapça sözlük örneği verdim. İlk olarak Google çeviriden bakalım:

Sonra Almaany.com ‘dan bakalım: Kaynak için tıkla

Ve yine tr.glosbe.com adresinden bakalım: Kaynak için tıkla

Görüldüğü gibi ne kadar sözlüğe bakarsak bakalım kelime anlamı aynıdır: GENİŞLEME.

Kuranmeali.org sitesindeki 41 mealden 31’i gökleri genişletiriz olarak kullanmışlardır. Yine İngilizce meallere de bakarsanız bu kelimeyi expand, extend, spread sözcükleriyle açıkladığını görürsünüz ki GENİŞLEME anlamına gelir. O halde bu kelimenin genişleme anlamına geldiğine hiçbir şüphe olmadığı açıktır. Peki bu mana üzerindeki tartışmalar nereden kaynaklanıyor? Açıklayalım:

Tabiun’dan İbn Zeyd, müfessir Fahreddin Razi, Dilci Müfessir el-Zeccac, Ebu’s-Suud Efendi, İbn Kesir ayete “genişleticiyiz”,  anlamını vermiştir.

Fahreddin Razi’nin bu ayetin tefsirindeki ifadeleri şöyledir:

“Bu ifâde, “genişlik” maddesindendir. Yani, “Biz o semâyı, yer ve yeri kuşatan su ve hava, semâya ve onun genişliğine nisbetle, tıpkı çöldeki bir halka misâli olacak bir biçimde genişlettik” demektir.”

Dikkat edin Fahreddin Razi 12. yüzyılda yaşamıştır ve o zaman evrenin genişlediği bilinmiyordu. Yine dikkat edin ki gökler geniş demiyor, genişletmek fiili (musiun) kullanılıyor, yani aktif bir fiil var ve dardan genişe doğru bir genişletme anlamı taşıyor.

Türkçe ilk meal yazarlarından olan Elmalılı ve Ömer Nasuhi Bilmen ise bu kelimenin her ne kadar genişleme anlamına geldiğini ayetin şerhinde belirtmişse de meal olarak vermemişlerdir. Çünkü onlar evrenin genişlemesinden habersizdiler ve bu bilgiye sahip olmayan bir kişiye göre göklerin genişlemesi mantıksız gelir. Fakat her ikisi de ayetin tefsirinde bu kelimenin genişleme anlamına geldiğini fakat bunu Allah’ın kudreti, nimeti veya zenginliği geniştir olarak anlamalıyız diye bildirmişlerdi. Dikkat edin bu kişilerin zamanında Avrupa’daki her bilimsel gelişmenin anında Türkiye’de yankı bulmasını sağlayacak yayın araçları yoktur. Ayriyeten bilimsel gelişmeleri takip edecek din adamı da yok. Durum böyle olunca o zamanki insanlara her gün aynı olarak görünen gökyüzünün aslında genişliyor olduğu şeklinde anlatmayı tercih etmemeleri onlar açısından normaldir.

Fakat anormal olan ise bu tefsirlerin üzerinden 70 yıl geçtikten ve internet sayesinde bilgimiz çok arttıktan sonra diyanet meali yazanların hâlâ bu eski bilgilere sadık kalıp Elmalılı’nın yorumunu kullanmış olmalarıdır. Bazı tarihselci hocalarda materyalistlerle birlikte topluma sezdirmeden aynı çizgide yürümeyi tercih ettikleri için onlarda materyalistlerle aynı savunmayı yaparak Kuran’ın açık mucizelerini inkâr etmeğe çalışırlar.

Oysa asıl mâna bugün için gündüz gibi ortada. “Gökleri bina ettik” dedikten sonra orada “biz genişleticiyiz” demesinin ancak gökleri genişletmek anlamında kullanılması cümleyi anlaşılabilir yapar. Başka türlü burada neyin genişletildiği belli olmaz ki o zaman gereksiz bir kelime olurdu. Ayetin düz ve basit mânası “biz gökleri genişleticiğiz” diyor ve bu 20. yüzyıl insanına mucize olarak gösterilmek üzere Kuran’da belirtilmiş müteşabih ayetlerden biridir. (Müteşabih ayet: Gerçek manasını ancak o işin ehli olan bir (b)ilim adamının anlayabileceği ayetler demektir.)

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

4 Yorum

  1. Hocam ashabı kehfin hint efsanelerinden geldiği iddiasına ne dersiniz

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  2. “vesea=وسع” fiili sülasi mücerred olarak “genişledi” anlamına gelir. Bunun ismi faili ise “vasi=واسع”‘dir.
    “vesea=وسع” fiilinin if’al babı olan “evsea=أوسع” fiili ise “genişletti” anlamına gelir. Bu fiilin ismi faili ise “musi=مؤسع”dir.
    Zariyat 47. Ayetteki “musiun=موسعون” kelimesi de “musi=مؤسع” kelimesinin çoğul formudur. Sonuç olarak ilgili ayet “gücü yeten” manasında olması için “vasi=واسع” yazması gerekirdi. Ama ayette “musiun=مؤسعون” yazdığı için ayetin anlamı “(göğü) genişletenleriz” olmalıdır. Bu ayetin gramer açısından en açık görünen anlamıdır.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

  3. Hocam peki ateistlerin: “Başka din ve mitojilerde de göğün genişlemesi geçiyor kuran da (haşa) çalmış.” Argümanına nasıl cevap vermek gerekir.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. ateistler belge göstermeden her mucize için bunu diyorlar zaten. Sen inanıyorsan buna, belgeyi göstermelisin, biz de oturur inceleriz.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu