Bilim Kuran'la ÇelişmezMCC

307# Kuran’da dişi arı mucizesi yalan mı? (MCC)

Kuran’da dişi arı mucizesi diye bir şeyin olmadığını iddia ediyorlar. Savunmaları şöyle: Kuran’da dişi arı mucizesi olamaz çünkü Arapça’da bu kelime zaten dişil (İngilizce feminen – Arapça müennes) kiple söylenebileceğini ve bundan dolayı dilbilgisi kurallarına göre fiilin zaten erkeksi (İngilizce maskülen – Arapça müzekker) ek alamayacağını savunuyorlar. Bu doğruysa Kuran’da dişi arı mucizesi yok mudur?

Nahl 68 ve 69

Nahl suresi 68. ve 69. ayetlerinde Allah bal arısına yapacağı işlerini vahyettiğini şöyle belirtiyor:

“Rabbin bal arısına vahiy etti ki dağlarda, ağaçlarda, halkın sizin için çardak yaptıkları yerlerde evler yapın, sonra her bir nevi üründen (semerat) ye, Rabbinin sana çok kolay yaptığı yollara git, onların karınlarından muhtelif renkli, insanlara şifalı içecek çıkar. Bunda tefekkür eden kavim için ibret vardır.”

Kuran’da dişi arı betimlemesi

Ayette bal arısının gerçekleştirdiği fiiller dişi kipiyle anlatılmış. Kuran’da dişi arı mucizesi bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Örneğin yuva kurmak, bal yapmak gibi fiiller… Bugün biz biliyoruz ki bu işleri yapanlar işçi arılardır ve işçi arılar da dişidir. Yani işçi arıların dişi olduğunun bilinmediği bir zamanda onların fiillerini dişi kipiyle anlatmak bir mucizedir.

Bazı kişilerin iddialarına göre Arapça’da arı kelimesi zaten dişil bir kelimedir, tıpkı güneş, rüzgar, ateş, şemsiye, okul vs. gibi. Ama bu doğru değil, arı kelimesi her iki cinsiyeti de ifade eder ve hayvan olduğu için gerçek cinsiyete sahip olarak kullanılır. Kast edilen cinsiyet ise fiilin çekimine göre bilinir.

Bakın mesela Wright 1996 tarihli GRAMMAR OF THE ARABIC LANGUAGE kitabında koyun, keçi, sığır, arı, ağaç, bulut gibi isimlerin hem dişil hem eril ifadeyle kullanıldığını söylüyor. Yani hangi cinsiyeti belirtmek istiyorsanız o cinsiyetin çekim kipiyle kullanırsınız. Sayfa alıntısı aşağıdadır. (Sayfa 180)

Yine Wiley yayınlarından basılmış olan MODERN STANDARD ARABIC GRAMMAR adlı Arapça grameri kitabında da arının erkeksi ifadeyle Nahl şeklinde, dişi ifadeyle ise Nahla şeklinde verilebileceğini belirtiyor. Sayfa alıntısı aşağıdadır. (Sayfa 39)

Neden isim erkekken fiil dişi olmuş?

Peki düşünebilirsiniz ki Kuran neden arıyı isim olarak erkeksi ifade ettiği halde fiilini dişil kiple ifade etmiş? Kuran’da dişi arı mucizesi bu şekilde oluşur mu?

Bu sorunun cevabını da Karin C. Ryding adlı yazarın GRAMMAR OF MODERN STANDARD ARABIC adlı kitabından verelim. Bu Arapça gramer kitabında diyor ki kitle halinde hayvanlardan söz ediyorsanız ismi erkeksi verirsiniz. Tek hayvandan söz ediyorsanız dişil verirsiniz. Yani arılardan genel konuşursanız Nahl dersiniz, bir tek arıdan bahsediyorsanız Nahla dersiniz. Sayfa alıntısı aşağıdadır. (Sayfa 94)

Kuran’da dişi arı mucizesi gramer kitaplarından açıkça belli oluyor

Kısaca arıların fiilleri sadece dişil kipiyle ifade edildiği doğru bir bilgi değildir. Hangi cinsiyeti ifade etmek istiyorsanız o cinsiyetin kipiyle belirtirsiniz. İsim olarak ise eğer tek arıdan söz ederseniz dişil isim Nahla ve çok arıdan söz ederseniz erkeksi isim Nahl kullanırsınız. Fakat arının cinsiyeti isimden değil fiilin kipinden belli olur. Erkek kipli bir fiil kullanmışsanız erkek demektir. Dişi kipli fiil kullanmışsanız dişi demektir.

Kuran ise tüm arılardan bahsettiği için erkek ismi olan Nahl kullanmış. Bundan sonra hangi kipte fiil kullanacağı ise belirsiz. Her iki cinsiyet için de kullanabilirdi. Hangi cinsiyeti ifade etmek istiyorsanız onun kipini kullanabilirsiniz. Erkek isim geldiği için erkeksi fiil kullanması daha basit düşerken, Kuran burada dişil kipinde filler kullanıyor ve arıların dişi olduğunu belirtiyor. Kısaca Kuran’ın erkek fiili kullanabilecekken dişi fiil kullanması Kuran’da dişi arı mucizesi diye adlandırılıyor.

Cevheri’den nakledilen görüş

Fakat Kuran’da dişi arı mucizesinde bir sorun kalıyor ki o da Fahrettin Razi’nin tefsirinde Kureyş lehçesinde arının dişil olarak kullanıldığını söylemesidir (Cevheri’nin görüşünü nakletmiş). Bu durumu da inceleyelim.

Eski tefsirlerin tümüne baktığım zaman gördüm ki bu açıklamayı Cevheri’den başka veren yok (Fahrettin Razi’nin tefsirinde cevherinin bu görüşü nakledilmiş). Mesela sahabe müfessirlerden Abdullah İbni Abbas böyle bir şeyden bahsetmemiş. Sahabeden sonra gelen tabiin müfessirleri böyle bir bilgi vermemişler. (Bazı tabiin müfessirleri;  Saîd b. Cübeyr, Mücâhid b. Cebr, İkrime el-Berberî, Tâvûs b. Keysân, Atâ b. Ebû Rebâh, Ebü’l-Âliye er-Riyâhî, Muhammed b. Kâ‘b el-Kurazî, Zeyd b. Eslem, Alkame b. Kays, Mesrûk b. Ecda‘, İbrâhim en-Nehaî, Hasan-ı Basrî ve Katâde b. Diâme).

Bu rivayeti söyleyen Cevheri hicretten 250 yıl sonra doğmuş Türk bir âlimdir. Fakat ondan önce yaşayan müfessirlerden böyle bir açıklama veya beyana rastlanmıyor. Bu açıklamanın şimdiki Arapça’da da bir karşılığı yok. Yani arı kelimesi mutlaka dişi ile kullanılmalıdır diye bir gramer kuralını eski müfessirler bildirmediği gibi şu anda da böyle bir kural yok. Cevheri’nin bu görüşü Kuran’da dişi arı mucizesine gölge düşürmüyor.

dişi arı mucizesi

Cevheri’nin şahsına münhasır görüşü

Fahrettin Razi’nin Cevheri’den rivayet ettiği bu sözleri çok daha sonraları Ebus Suud Efendi ve Şevkani de Fahrettin Razi’nin tefsirinden alıp nakletmişlerdir.

Fakat Kureyş Arapçasında böyle bir gramerle karşılaştığını söyleyen başka kimse yok. Hatta Beyzavi de (d. 1189) bal arısının isim olarak gelmesine rağmen dişilik manası verilmiş olmasını belirtmiş, fakat Kureyş lehçesinde bu durum vardı gibi bir şey söylememiştir. İfadeleri aşağıdadır:

O halde Fahrettin Razi’nin Cevheri’den aktardığı ve ikinci bir kaynağa dayandırılamayan bu rivayet çok da doğru görünmüyor. Çünkü Kuran’ın her dilbilgisi ayrıntısını anlatan ilk müfessirler bu durumdan kesin olarak bahsetmeleri lazımdı.

Semerat ne demektir?

Ayrıca ayetin Arapçasındaki semerat kelimesini meyve ve çiçek olarak çeviren meal yazarları var. Oysa ki meyve kelimesi tek başına olarak semerat kelimesini karşılamıyor. Semerat ürünler demektir. Semerat semere kelimesinin çoğulu anlamına gelir. Bir işin sonucunda ortaya çıkan ürüne semere veya semerat denir. İşin neticesi, ürünü, meyvesi, mahsulü demektir. Mesela evlatlar da bir anne babanın mahsulü olduğundan evlatlara da semerat denir. Aşağıda almaany.com üzerinden bu kelimenin anlamlarına bakabilirsiniz:

Çiçekler de arılar için bitkilerin ürünleridir, gıdalarıdır, semerelerdir. Yani biz nasıl bitkilerin meyvelerini semere olarak görüyorsak, arılar için de bitkinin meyvesi, gıdası, semeresi çiçeklerdir. Bu yüzden arıya bitkilerin yemişlerinden, gıdalarından ye diye verilen emir Arapça’da en iyi semerat ile ifade edilir. Meal yazarlarının bir çoğu da bundan dolayı semerat kelimesini ürün olarak çevirmiştir. Çünkü bize göre meyve elma, armut gibi kısımlarıdır ama arıya göre bitkinin meyvesi çiçeğidir. Aslında bu mealler Kuran’ı çok iyi anlayan kişiler tarafından hazırlanmadığı zaman veya altına kısa dipnotlarla açıklanmadığı zaman ayetlerin anlaşılmamasına sebebiyet veriyorlar. Ve Kuran’ın akla takılan ayetlerinin çoğu da meali tam olarak yansıtamamaktan veya o kelimenin Arapça’da ne mana ifade ettiğini meal içinde anlatamamaktan kaynaklanıyor.

Özetle

Kuran’da dişi arı mucizesi açıktır. Şöyle ki; Kuran dişi fiil değil de erkek fiille söyleyebilirdi. Hatta böyle söylemesi daha çok beklenirdi. Fakat Kuran’da arı mucizesi dişil kiple belirtildi. Bu durumda bana göre Kuran’da arı mucizesi çok açıktır. Arapça gramer kurallarına baktığımda bunu çok açık şeklide görebiliyorum.

Fakat bunu kabul etmek istemeyene de bir kapı açık. Zayıf bir rivayete yapışıp inkâr etmeye devam edebilirler. Onlara da diyecek başka bir şey kalmadı.

Umarım bu yazı konuyu açıklığa kavuşturmuş ve elimizdeki bilgilerin bir derlemesi olmuştur.

Ayrıca şu yazımızı da okuyabilirsiniz: 82# süleyman peygamber ve karıncanın konuşması

KAYNAKLAR

  1. Wright, W., & Caspari, C. P. (1996). A grammar of the Arabic language. Cosimo, Inc.. sayfa 180
  2. Ryding, K. C. (2005). A reference grammar of modern standard Arabic. Cambridge university press. sayfa 94
  3. Alhawary, M. T. (2011). Modern standard Arabic grammar: A learner’s guide. John Wiley & Sons. sayfa 39
  4. Fahreddin Razi tefsiri, ilgili ayet
  5. Beydavi tefsiri, ilgili ayet

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu