Dinler Tarihi

389# Hz Yusuf zamanında dirhem var mıydı?

Yusuf suresi dirhem ile satılan çocuk Yusuf’tan bahseder. Peki Hz Yusuf dirhem karşılığında satılmış olması için o zamanlarda para kullanılması gerekmiyor muydu? Oysa ilk para ondan 1500 sene sonra basılacaktı. Burada bir çelişki olduğu iddia ediliyor.

Yusuf 20: Onu düşük bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Ona önem vermemişlerdi.

Bilinen ilk paralar M.Ö 500 civarlarında Lidya Kralı Kroisos (Krezüs) zamanında elektron denilen altın ve gümüş karışımı madenden, bakla şeklinde basılmıştır.[1] Oysa Hz Yusuf’un yaşadığı tarihler “orta krallık dönemi” olduğu kabul edilir. 316# Mısır kayıtlarında Hz Yusuf yazımızda bahsettiğimiz gibi o dönemde tüm Mısır’ı kırıp geçiren bir kıtlıkla mücadele etmek için çok değişik stratejiler izleyen, kral kadar saygın olan, insanların secde ederek hürmet gösterdiği, ülkenin hazinelerini ele almış bir vezir vardır ki bu vezirin saray adı Mentuhotep’dir. O yazıyı da mutlaka okuyun: Hz Yusuf kimdi?

Bu yazıda ise Hz Yusuf döneminde dirhem kullanılmıyordu konusunu anlatacağız.

Dirhem nedir?

Öncelikle dirhem nedir kısaca anlatmamız gerekiyor. Dirhem eski Dünya’daki gümüşün ağırlık birimidir. Yani gümüş ticaretinde önemli olan gümüşün ağırlığı idi ve bu ağırlık dirhem ile ifade edilirdi. Antik Yunanistan’dan, İran’a, Ermenistan’a kadar bu dirhem kelimesi gümüş ağırlığı için kullanılırdı ve paralarını da bir dirhem olarak basarlardı. Böylece bir madeni paraya bir dirhem denirdi.

Gümüşün para şeklinde olması da gerekmiyordu. Hangi şekilde olursa olsun, değeri ağırlığına göre belirleniyordu ve dirhem ile ifade ediliyordu. Yani bir gümüş parayı değerli yapan şey, nerede basıldığı veya kimin adına basıldığı değil, gümüş olarak ağırlığı idi. Örneğin bugün bir külçe altının ölçüsü onun ağırlığıdır. Hangi ülkede yapıldığı, kimin mührünü içerdiği ise ikinci planda kalır. Külçenin ana özelliği ağırlığıdır.

Eski Dünya’da da para haline getirilmiş veya getirilmemiş gümüşler ticarette kullanılırdı ve ağırlığı dirhem olarak ifade edilirdi. Para halinde basılacaksa bir dirhem ağırlığında üretilirdi. Dirhem bugünkü grama çevrilirse 2,97 gram civarına karşılık geliyor.[2] Altınlar ise daha çok dinar ölçü birimiyle belirlenirdi ve bir dinar bugünkü 4,25 gram altına karşılık gelmektedir.[3]

Resim: Eski Dünya’da ticarette kullanılan gümüş külçeleri.

Örneğin Peygamberimiz o günün şartlarında en az 200 dirhem gümüşe sahip olan kişinin zekat vermesini istemişti.[4] Yani 200 dirhem ağırlığına ulaşan gümüşün varsa, ister madeni para şeklinde basılmış olsun ister külçe olsun fark etmez, zekatını vermek gerekliydi.

Araplar İslamiyet’ten sonra Emeviler devrinde ilk paralarını bastıklarında bunlara da dirhem dendi. Sonradan gümüş paralardan kâğıt paralara geçince dirhem artık ağırlık biriminden çok ülkelerin para birimi gibi algılanır oldu ama eski Dünya’da önemli olan gümüşün ağırlığı idi ve dirhem bu ağırlığın ölçüsü idi.

Kaynak: GÜNAY, E. Emevî Dönemine Ait Dînâr ve Dirhemlerden Örnekler. Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10(2), 9-29.

Eski Mısır’da alışveriş nasıl yapılırdı?

Eski Mısırllılar’da madeni para ilk olarak Ptolemy döneminde basılmıştır. İlk örnekleri, Büyük İskender’in ölümünden sonra bir dönem Mısır’ı yöneten Naukratis’li Kleomenes’in adını ve resmini taşır (MÖ 330-323)

. C:\Users\user\AppData\Local\Microsoft\Windows\INetCache\Content.Word\2022-11-22_175308.png

Eski krallıktan başlayarak (M.Ö. 2700) ilk para basıldığı tarihe kadar (M.Ö. 330) Mısır uygarlığında alışverişler yine gümüş, bakır ve altın ile ve mübadele (değiş tokuş) ile yapılırdı. Gümüşle alışverişlerde ağırlık ölçüsü olarak DEBEN kullanılırdı.[5, 6] Bir Deben ortalama 90 grama eşittir.[5, 7]

Kaynak: https://www.worldhistory.org/article/1079/trade-in-ancient-egypt/

Dirheme benzer şekilde bütün eşyalar ve hizmetler deben üzerinden değerlendirilir ve ödeme yapılırdı. Örneğin bir inek 10 deben olarak belirlendiyse karşılığında 10 deben gümüş verilirdi.

Mısır’da alışverişte kullanılan debenler

İşte Kuran bize Hz Muhammed döneminin gümüş ağırlık birimiyle birkaç dirheme satıldığını söylüyor. Buna eski Mısır’da deben deniyor. Mısır’da ilk basılan paralar da dirhem hesabı ile değer buluyordu ve bir para bir dirhemdi. Yunan halkları, Araplar ve Persler de dirhem derlerdi.

Mısır krallarının mezarları tarih boyunca soyguncular ve hazine avcıları tarafından yağmalanmıştır. Bunun tek istisnası Tutankamun’un mezarıdır. Tutankamun’un mezarı keşfedilene kadar gizli kalmış ve dokunulmamıştır. Mezarda yarım debenlik gümüşler bulunmuştur. Aslında yeni krallıkta kral Tutankamun’un mezarında çıkan gümüş külçeler paranın ilk kullanımın nasıl olduğunu gösteriyor. Bunların üzerine krallığın amblemleri basılmıştır. Bunlar ticaret amacıyla kullanılıyordu.[7]

yusuf dirhem

Resim: Tutankamun’un mezarından çıkan yarım debenlik gümüş külçeleri ticarette kullanılan en ilkel para örnekleridir. Kaynak: https://coinsweekly.com/do-we-have-to-predate-the-beginning-of-coinage-by-half-a-millennium/

Hz Yusuf’un birkaç dirheme satılması

Kuran Hz Yusuf’un birkaç dirheme satıldığından bahsediyor ve dirhem gümüş ticaretinin ağırlık olarak o günkü birimiydi demiştik. Tarihi veriler eski Mısır’lıların ticaretlerinde gümüş, bakır ve altın kullandıklarını gösteriyor. Kuran bize birkaç dirhem gümüş ağırlığına karşılık gelen bir ticareti haber veriyor. Bu ise Kuran’ın dediklerinin tarihi verilerle tutarlı olduğunu gösteriyor.

Tevrat’ta bu birkaç dirhemin 20 gümüş olduğu ifade edilir.

Yaratılış 37: 28 Midyanlı tüccarlar oradan geçerken, kardeşleri Yusuf’u kuyudan çekip çıkardılar, yirmi gümüşe İsmaililer’e sattılar. İsmaililer Yusuf’u Mısır’a götürdüler.

Bu ticaret Hz Yusuf’un kardeşleri ile tüccarlar arasında Filistin’de veya tüccarlar ile Mısır veziri arasında Mısır’da gerçekleşmiş olabilir. Her iki durumda da sonuç değişmez. Ayet birkaç dirhem ağırlığında bir gümüş ile değişildiğini haber veriyor.

Dikkatimi çeken nokta ise Tevrat’ta 20 gümüşe satıldığı söyleniyor ve Kuran’da ise Yusuf’un birkaç dirheme satıldığını belirten ayetin numarası da 20.

Yusuf 20: Onu düşük bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Ona önem vermemişlerdi.

Diyecek söz bulamıyorum doğrusu. İnsan yavan bir zihinle Kuran’a bakınca sıradan bir kitap gibi görünüyor ama ilmi arttıkça Fesüphanallah bu kitap Allah katındandır diyor.

Al-i İmran 7: Kitap’ı sana indiren O’dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap’ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşabihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap’ın sadece müteşabih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.” derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.

Kurtubi tefsirinde de bu ayet analiz edilirken gümüşte asıl değerin ağırlık üzerinden hesaplandığını fakat ağırlık hesaplamak her şartta mümkün olmadığı için kolaylık olarak eşit ölçülere sahip madeni para haline getirildiklerini belirtiyor. Bu da paranın evrimini çok güzel açıklıyor. Yani Lidyalılar ilk madeni gümüşleri basmadan önce alışverişte para yok değildi, altının ve gümüşün değeri bir ağırlık ölçüsü olan dirhem ile belirleniyordu.

Kurtubi tefsiri, Yusuf 20 açıklaması:

Altın ve Gümüş Paralarda Asıl Olan Tartı mıdır? Sayı mıdır?

Kadı İbnu’l-Arabî der ki: İki nakitte (altın ve gümüş paralarda) asıl olan tartıdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Altını altına karşılık, gümüşü gümüşe karşılık ancak eşit tartılarda satınız. Kim daha fazla verir veya daha fazlasını isterse o kimse faize düşmüş olur.” 

Tartının faydası, ancak miktarın tesbitinde ortaya çıkar. Aynî olmasının bir faydası yoktur, Şu kadar var ki, işlemlerin çokluğu dolayısıyla tartı zor ve ağır geleceğinden insanların yükünü hafifletmek kastı ile bu vakitlerde sayı itibar edilegelmiştir. Öyle ki eğer herhangi bir eksiklikleri veya fazlalıkları söz konusu olmadan mıskal veya dirhemler sikke olarak vurulacak olursa, sayı ile bunların birbirleriyle değiştirilmeleri (satımları) câiz olur. Eğer bunların ağırlıkları eksilecek olursa, yine durum tartıya avdet eder. İşte bundan dolayı -önceden de geçtiği gibi- kullanılan paraların kırılmaları veya kenarlarının kırpılması yeryüzünde fesat çıkartmaktan sayılmıştır.

Sonuç

Dirhem gümüş metal ağırlık birimidir. Gümüşün para olarak basılıp basılmamasıyla alakalı değildir. Belli ağırlıktaki gümüşe bir dirhem gümüş denir. Eski Mısır’da alışveriş gümüş, bakır, altın gibi değerli metaller karşılığında yapılırdı ve bu metallerin ağırlık birimi de Deben idi. Ticarette kullanılmak üzere basılan debenler, mezarı tek yağmalanmayan Firavun olan Tutankamun’un mezarından çıkarılmıştır. Kuran’ın haber verdiği bu ticaret tarihi verilerle uyumludur.

KAYNAKLAR

1. Yükçü, S. and G. ATAĞAN, Anadolu’da İlk Paranın Ayar ve Alaşımı. Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2014(7): p. 28-48.

2. https://islamansiklopedisi.org.tr/dirhem.

3. Cengiz Kallek, “Miskal”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2005), 30: 182.

4. Ebû Dâvûd, “Zekât”, 4 (H. No: 1572).

5. https://www.encyclopedia.com/history/news-wires-white-papers-and-books/prices-commodities.

6. https://schiffgold.com/commentaries/ancient-egypt-silver-to-gold-ratio-of-11/.

7. https://www.worldhistory.org/article/1079/trade-in-ancient-egypt/.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

Bir Yorum

  1. Yazınız güzel ama ben ‘derahime ma’dudetin’ ibaresini ‘sembolik bir fiyata’ sattılar olarak anlamaya devam edeceğim.
    O günün koşulları ile insanların iyi-kötü ticaret yaptığı ve bu ticaretin de kendince bir değiş-tokuş yöntemi olması gerektiği yadsınamaz. Her ne ile yapıldıysa da bu özünde zaten bir ticaret değil, ticaret gibi görünmesi amaçlanmış bir teslim etme işi idi. Bu yüzden ne ücreti ödeyen, ne de ücreti alan için ödenen şeyin bir önemi yoktu. Bu ayet, bize bunun bir ticaret olmadığını, sadece öyle gösterilmeye çalışıldığını anlatıyor. Onlar dünya malının ‘Tâcir’i değil, ‘zâhid’i idiler.

    Zâhid: Dünya malını önemsemeyen, dini merkeze almış kişi.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

Başa dön tuşu