Dinler TarihiPeygamber

53# Allah Neden Peygamber Göndermiştir?

Allah insanlara neden sadece emirlerinin yazılı olduğu kitaplar indirmedi de bunları rol model olacak Peygamberler vesilesi ile gönderdi? İnsanlar Allah’ın emirlerini uygulamalı olarak gösteren ve nasıl yaşanılması gerektiğini öğreten peygamberler olmadan da başka bir şekilde insanlara bildirilecek emirleri yerine getirmez miydi? Burada Peygamberlerin faydası ve rolü nedir?

PSİKOLOJİ AÇISINDAN

Bu sorunun cevabını anlamak için insan psikolojisini anlamak gerekiyor. Psikoloji bilimi bize insanların gördükleri iyi ya da kötü rol modelleri taklit etme eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bununla ilgili bir araştırma Bryan ve Test tarafından yapılmıştır (1967):

“Araştırmacılar, arka lastiği patlamış olan ve şişirilmiş bir yedek lastiğin de yan tarafa dayalı olduğu bir arabanın yanında duran bir kadına yardım etmek için kaç arabanın durduğunu görmek istemişlerdir. Çalışmada, birinde yardım eden bir rol model kişi olan, diğerinde ise böyle bir model kişinin olmadığı iki koşul bulunmaktadır. Yardım eden modelin olduğu koşulda, araştırmacılar yolun hedef arabadan birkaç yüz metre ötesine ikinci bir araba koymuşlardır. Bu arabanın lastiği patlak olup (yardım etmek için durduğu aşikâr olan) bir adam tarafından değiştirilmekte ve bir kadın da onu seyretmektedir. Araştırmacılar, her iki koşulda da, hedef arabanın yanından geçen arabalardan kaçının yardım etmek için durduğunu kaydetmişlerdir. Araştırmacılar, rol modelin varlığı koşulunda yokluğu koşuluna kıyasla yaklaşık iki misli arabanın durduğunu ortaya koymuştur.” (Morgan, C. T. (2010). Psikolojiye giriş. Eğitim Yayınevi. Sayfa 379)

Bu gibi testler göstermiştir ki insanlar iyi davranışları en iyi rol modellerden görerek öğrenmektedirler.

Ahzab 21: Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resulü’nde güzel bir örnek vardır.

İşte bu yüzden Allah, emirlerini rol model olacak bir öğretmen ile birlikte iletmiştir. İnsan türü için insan peygamber gönderen Allah, eğer meleklere elçi gönderecekse aynı türden göndereceğini de belirtmiştir.

İsra 95: “De ki: Yeryüzünün sakinleri olarak orada melekler dolaşsaydı, o zaman Biz onlara elçi olarak gökten bir melek gönderirdik.”

İşte elçinin rol model olarak insanlardan gönderilmesini anlayamayan paganlar ve ateistler insan değil de insanüstü bir elçi istemektedirler.

Furkan 7: “Dediler ki: Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?”

Fakat Allah insanların zoraki olarak bir şeyleri anlamalarını değil akıllarını kullanarak anlamalarını ve kendilerini ispatlamalarını beklemektedir. Bu yüzden insanların akılları için deliller getiren ve onlara rol model olabilen insan elçiler göndermiştir.

SOSYOLOJİ AÇISINDAN

Topluluk halinde yaşayan aslanlardan karıncalara, arılardan bizonlara, kuşlardan maymunlara kadar bütün canlı topluluklarının sosyal düzenleri bir lider tarafından dengede tutulur. Böylece bu topluluklarda adaletin sağlanması, çalışmanın teşvik edilmesi, haksızlıkların ve aşırılıkların önlenmesi, dış tehditlere karşı organize olunması, yardımlaşarak daha iyi hayatta kalma olasılığının artması sağlanmış olur.

Böyle bir liderlik mekanizmasının ise işin ehlinde bulunması yani adaletli, akıllı, mücadeleci, cesur, dürüst, fedakar bir liderin elinde bulunması ise o topluluğun huzuru ve refahı açısından önemlidir.

İnsanı iyilik etme ve kötülük etme potansiyeli ile yaratan ve insanın iradesine sınır koymayan Allah’ın ise insanı yarattıktan sonra başıboş bırakması düşünülemez. Böyle bir şeyin kabul edilmesi ise (hâşâ) O’nun adaletsiz olmasını, insanı sevmemesini ve değer vermemesini gerektirir. Oysa bu, insana ettiği bütün iyiliklerin manasız olmasına yol açar ve Allah açısından büyük bir eksiklik olurdu. Kullarıyla ilgilenme gücü varken ilgilenmemek ise;

ya umursamazlıktan olurdu ki bu bencillikten doğar. Allah’ın ise bencilliğe ihtiyacı yok. Çünkü karşısında bencil olmasını gerektirecek kendi cinsinden kişiler yok, karşısında ancak zayıf kullar var. Öyle ise umursamazlık veya bencillik söz konusu olmamalıdır.

Ya da gücü yetmemesinden olurdu ki bu düşüncenin de elle tutulur tarafı yok. Çünkü evrene bakıldığı zaman sonsuz bir kudret olmazsa, sonsuz bir ilim olmazsa hiçbirşeyin düzen oluşturmayacağı açıktır. Daha önceki bir yazımızda açıkladığımız gibi evrende ise her an devam eden akıl almaz bir düzen sürekli kendini yenileyerek devam etmektedir. Öyleyse vücudumuzdaki 100 trilyon hücreyi bir fabrika gibi idare ettiren Allah’ın bizim sosyal düzenimizi başıboş bırakması beklenemez. Şu halde yeterli kudreti ve ilmide vardır.

Yediklerimize, içtiklerimize ve Dünya’da büyük medeniyetler kurmamız için önümüzde hazır ettiği bütün imkânlara bakarsak Allah’ın insanlar üzerinde büyük bir rahmeti de vardır. Rahmetini Dünya’nın her yanına serpiştirmiş olan Yaratıcı ise insanın eline sınırsız hayır ve şer kabiliyeti verdikten sonra onu başıboş bırakmaz. Sosyal düzenin sağlanması için, insanlara kim olduklarını öğretmeleri için, insanları doğruya yönlendirecek liderleri, Allah sonsuz ilmi ile tayin eder. İnsanlar içinden en dürüstlerini, en akıllılarını, en cesurlarını bilir ve onları liderler olarak insanlara yol göstermesi için seçer.

Peygamberlerin genellikle toplumda beşeri münasebetlerin bozulduğu; yani ahlaki bunalım dönemlerinde gönderildiğini hatırlayacak olursak; risaletin, toplum birimlerindeki ahlaki bozuklukları düzelterek, insanları birlik, beraberlik, adalet, huzur ve güven içinde yaşamaya dair bilgilerden oluştuğunu görürüz.

Bakara 213: “İnsanlar tek bir ümmetti. Allah (onlara) müjdeleyen ve korkutan peygamberler göndermiş, onlarla birlikte insanlar arasında, ayrılığa düştükleri hususlarda kendisiyle hükmetmek için hak olan Kitab’ı da indirmişti.”

Bakara 151: “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.

Peygamberlikte de değişik kısımlar vardır. Kitap alanlar veya almayanlar, vahyi Cebrail yoluyla alanlar veya ilham ve rüyalarla anlar gibi. Kuran bu peygamberler için nebi, resul, nezir gibi kavramlar kullanır. Nebi kendisine kitap verilen peygamberlerdir. Resul ise kitap gönderilmeyen ama uyarıcı rolleri olan peygamberleri de kapsar. Böylece her nebi resuldür ama her resul nebi değildir diye âlimler kabul etmiştir. Bir de nezir kavramı vardır. Bu ise halka yoldaş olan ve aralarında bulunan, Allah’ın görevli has kullarını ifade eder. Nezir her millette mutlaka bulunmuştur.

Fatır 24: “Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı (nezir) geçmiş olmasın.

Sadece Resul veya Nezir olanların Allah’tan nasıl haber aldıklarını tam olarak bilemeyiz. İlham ile de olabilir, rüyalar ile de olabilir, yakaza halinde de olabilir.

Bunun yanında, aralarında Resul bulunmayan milletlerin, aşırılıklarından dolayı helak olmayacakları da Kuran’da bildirilmiştir.

İsra 15: “Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.”

 Allah, medeniyet kurma seviyesine gelmiş veya yolda çıkıp uyarılması gerekmiş olan her millete ihtiyaca göre peygamber göndermiştir. Bu peygamberler ise birer liderdi, tarihin uzun zaman dilimlerinde adları unutuldu veya insanoğlunun yozlaşmasından nasibini alıp birer puta veya Tanrı’ya dönüştürüldü. Çok sayıda şahıslar vardır ki onların adları bizlere birer mitolojik kahraman gibi ulaşabilmiştir veya toplum genel olarak inanmamaya meyilli ise bir resul olduğu bile anlaşılmamıştır. Örneğin Sokrates, Yunan Tanrılarına inanmayıp gençleri etrafında topladığı ve onlara evren ve bir Yaratıcı hakkında düşünmeye teşvik ettiği için mahkeme kararı ile öldürülmüştür. Sokrates diyor ki: “Benim gözüme bazı şeyler görünüyordu –Halüsinasyon olabilir–. Bana insanlığın irşadı için bir şeyler telkin ediyorlardı. Çocukluğumdan beri, bütün insanlara, Tanrı fikrini telkin etmek, onları Tanrı’ya yönlendirmek için vazifeli bir insan olacağımı biliyordum…” (Sokratesin savunması- Platon). Bunun gibi tek bir Yaratıcıya yönelten nice tarihi örnekler vardır ki bu insanların da Allah’tan birer görev taşıdıklarını düşünebiliriz.

Son söz:

Arıyı ve karıncayı başsız bırakmayan Allah, insanı başsız yol göstericisiz bırakır mı?

383.jpg

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu