Felsefe

302# Kuran’da söz sanatları incelemesi. Kuran’ın belagatini başka bir millet anlamaz mı?

Kuran’da söz sanatları konusunda çokça eser yazıldığından dolayı[1, 2] bu yazımızın konusu Kuran’da geçen söz sanatlarını edebi olarak tanıtmaktan ziyade, bu söz sanatlarının herkes tarafından anlaşılabilir olduğunu ve maksadını yerine getirdiğini göstermektir.

Bir ateist 301 nolu “Allah bildiği halde neden sorar? Sokratik yöntem” başlıklı yazımıza yanıt vermiş. Demiş ki istifham Arap sanatıdır ve Muhammed’den 200 yıl sonra Cahiz tarafından icat edilmiştir. Ayrıca halk edebi sanatları bilmez. Türkler de Arap dil sanatlarını bilmezler. Dolayısıyla Kuran’ın söz sanatlarından ne anlayacaklar.

Bu arkadaşın kafa karışıklığını da giderelim. Allah razı olsun dese yeterli J Ama 301 nolu yazımızı okumadıysanız bu yazıyı daha iyi anlamak için önce onu okumanızı tavsiye ederim.

Kısaca Kuran’daki söz sanatları şunlardır: ONAMATOPE, SYNESİS, TEŞBİH, İSTİFHAM, TA’RİZ, AKİS, ALLİTERASYON, CİNAS, İSTİARE, DEYİM vs. daha pek çok vardır.

Edebi söz söyleme sanatları icat edilmez, sadece isim konur

Öncelikle edebi sanat kullanımları icat edilmez. Dil içinde her zaman vardır. Fakat birileri onu isimlendirir. Yani Cahiz (ö. 255/869) veya bir başkası dil içinde olmayan ve kullanılmayan yeni bir şey getirmemiştir, sadece bunun ismini İstifham koymuştur. Yani Kuran’daki söz sanatları icat edilmemiştir, dilde zaten vardır.

Aynı şekilde Sokrates de soru sorarak öğretmeyi icat eden ilk kişi değildi. Bütün babalar küçük çocuklarına bir şeyler öğretmek için soru sorma yöntemini kullanırlar ve bunların çoğunun Sokrates’den veya onun yönteminden haberi yoktur. Sokrates sadece bu işi sistemli şekilde kullanmış ve onun adıyla adlandırılmıştır.

Yani halk konuşurken bu söz sanatlarının zaten kullanır. Kullandıkları yöntemin isimlendirmiş olup olmaması onlar açısından bir şey değiştirmez. Örneğin bizim halk aşıkları geleneğimizde çok iyi söz söyleyen kişiler vardır ki özel bir edebiyat eğitimleri yoktur. İsimlendirmeleri bilmeseler de söz söyleme sanatını iyi bilirler. Bazen sokratik öğretme tarzında sorular sorarlar bazen istifham ettirme (düşündürme) amacıyla sorular sorarlar.

Yani kısaca, dildeki söz söyleme sanatlarını kimse icat etmemiştir. Sadece birileri isim koymuşlardır.

Kuran’da söz sanatları

Belagat (retorik) sanatları Araplara özgü mü?

Allah soru sorarak düşündürmüş, öğretmiş, aklettirmiş diye bu teknik sadece Arap diline özgü bir şey değildir. Türkçe’de de vardır. Batı’da da vardır, Doğu’da da vardır. Edebiyatçıların icat ettiği ve halkın kullanmadığı bir şey de değildir. Az kafası çalışıp sözü güzel kullanmayı bilenler edebi nitelikli sözler, şiirler, maniler, hikâyeler söyleyebilirler. Söz sanatları değişik dillerde farklı farklı isimlendirilmiştir. Araplar’da söz söyleme sanatına belagat ve fesahat gibi isimler verilir, eski Yunan’da ise retorik adı verilir.[3]

Bakın mesela soru sorarak düşündürme (istifham) sanatının eski Yunan literatüründe nasıl adlandırıldığını gösterelim.

Aykar SÖNMEZ’e ait “BATI RETORİĞİNİN GENEL TERİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA” adlı doktora tezinden alıntılar yapacağım.[4]

Eski Yunan’da söz söyleme (belagat/retorik) sanatlarının isimlendirilişi

Bahsettiğim Tez’de, istifham olarak adlandırılan soru sorma tekniğinin karşılığı olarak eski Yunanlar’da Pysma kelimesini vermiş. Şöyle:

“Pysma

Grekçe soru. Quaesitio, quaesitum. Art arda çok yönlü soru sorma. (ki bu sorular hep beraber bir karmaşık cevaba ihtiyaç duyabilir) Bir sorunun retorik açıdan kullanımı. İstifham.”

Anthypophora

“Biri bir soru sorar ve sonra hemen kendi sorusunu cevaplar. (Ya da hayal
mahsulü nesneleri önce ileri sürer sonra yerleştirir.) Bilgegil, bu sanatın bizdeki
isiminin doğrudan doğruya cevaplı istifham olduğunu söyler.”

Anacoenosis

“Grekçe anakoinoun-iletişim kurmak. Anachinosis diye de söylenir.
Communicacio, the impartener, common cause.
Yargıçların ya da izleyicilerin kararını ya da fikrini sorma, genellikle onların ilgisini o konudaki konuşmacıyla ima etme. Soru tekniğinde olması sebebiyle istifham olarak adlandırabiliriz.
ÖRNEK: Ve şimdi Kudüs’ün yerlileri ve Yehuda’nın insanı, yargıç, size yalvarırım ben ve benim üzüm bağım arasında. Bağım için ben daha fazla ne yapabilirdim de yapmadım?
Şimdi karar vermek için sana sorarım: Müvekkilim maruz kaldığı bu zulme, savunulabilir bir öfke hak etmez mi?”

Eski Yunan edebiyatında soru sorma tekniği sadece birkaç kelime ile tarif edilmemiş, iyice ayrıntılandırıp isimlendirmişler. Yine aynı tezden devam ediyorum:

Aphorismus

“Grekçe tanımlama, ayırt etme. Soru içinde bir sözü uygun bir kullanımıyla
çağırma.
ÖRNEK: Beni yanlış anladın
Ben senin gibi ya
şıyorum
Acıyı tadıyourm, arkada
şlara ihityacım var
Bana kral oldu
ğumu nasıl söylersin?- Şekspir, II. Richard”

Aporia

“Grekçe aporus-bir pasaj olmadan. Diaporesis, addubitatio, dubitatio, addubitation, doubhti the doubtfull-şüpheli, muğlak. Birinin kendi kendisini sanki bir konuda şüpheli gibi göstermesi; kendi kendine ya da retorik olarak dinleyicilerine en iyi ya da en uygun yolu bulmak için soru sorması.
ÖRNEK: Onun aklını, bilgeliğini tasvir etmeye nereden başlamalıyım? Onun gerçeklerinin bilgisinden mi? Onun meseleleri sentezleme yeteneğinden mi? Karışık fikirleri basitçe ifade etme yeteneğinden mi?”

Dianoea

“Grekçe zihinde düşünmek, canlandırılmış diyalog. Gelişen bir tezde canlandırılmış soruları ve cevapları kullanma. (Bazen basitçe anthypophora’nın eşitidir.)”

Epiplexis

“Azarlamak, dert ifade etmek ya da tenkit etmek için soru sormak.”

Erotema

“Grekçe question-soru İnterrogatio, interrogatum, rogatio, the questioner Retoriğe ait soru. Bir noktayı soru sorarak kabul ya da inkâr etme. Genellikle Melanchton’un not düştüğü gibi, retorik soru duygusal bir boyut, hayat ifadesi, alay, öfke vb. içerir. Soru soran figürler ve tekzip figürleri bu figürle ilgildir.
ÖRNEK: Neden bu kadar aptalsın?””

Exuscitatio

“Grekçe “suscitare-to raise- kalkma, uyanma, rouse-uyandırma, awakenuyandırma, ikna etme, tahrik etme” Birinin kendi şiddetli, ateşli duygusuyla diğerlerini uyandırması. (Bazen retorikle ilgili bir soruyla ve sıkça kışkırtılan bir öfke için kullanılır.) Duyguya dayalı olması sebebiyle pathos’la ilgilidir.
ÖRNEK: Ben kalabilir ve kendi kanunlarım altında yönetebilir miyim? Bu güvenli mi? Bu haklı mı? Herhangi birimiz bu yanlışı devam ettirmeye izin verir mi?”

İstifham tüm dillerde var, bazen farklı isimlendirilmiş bazen isimlendirilmemiş

Yunanlar soru sormayı bu şekilde isimlendirip gruplandırmışlar. İstifham olarak adlandırılan bu tür sorular tüm ünlü Dünya klasikleri yazarlarının kitaplarında da vardır. Bugün genel olarak Dünya’da İstifham metoduna retorik sorular denir.[5, 6] Dostoyevski’de çokça rastlayabilirsiniz. Ayrıca Sokrates’in savunması kitabında da Sokrates’in hep sorularla insanları düşündürdüğünü görürsünüz. Bunun kavimle, kültürle, edebiyatçı olmak ile ne alakası var? (Alın size bir istifham)

Sokrates’in büstü

Yunanlılar dildeki bazı retorik sanatlarına bir isim koydu diye Yunanlar bunu icat etti demek değildir. Veya Yunanların sadece Aristokratları böyle sorabilir demek de değildir. Halk arasında da kullanılır.[7] Babalar küçük çocuklarına çoğunlukla soru sorup dersini verir. Aristokratların veya edebiyatçıların nasıl isimlendirdikleri onları bağlamaz. Söz sanatının ismini, edebi kategorisini bilip bilmemek halk için önemli değil. Bir söz söylendiğinde halk edebi sanatını bilmiyor diye o edebi söz söyleme sanatı kendi görevini ihmal etmez, yerine getirir. Burada sözü dinleyenden çok sözü söyleyenin neyi ne için söylediğini bilmesi yeterli koşuldur. Kuran’daki söz sanatları dinleyicinin ruhuna zaten işlemektedir.

Eski Türkçe’den örnek

  • Üze tenri basmasar, asra yir telinmeser, Türk bodun, ilinin
    törünin kim artatı udaçı erti?
    “Üstte gök basmasa, altta yer delinmese Türk milleti, (senin)
    devletini, yasalarını kim bozabilirdi (bozabilecekti)?”
  • Sözüm oğluma sözledim men tona; Ogul minde altın mana
    ne tene?
    “Ey yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim oğul benden aşağı
    derecededir ve bana nasıl denk olur?
  • Türk amtı bodun begler, bödke, körügme beglergü yanıltaçı
    siz? 
    “Şimdiki Türk milleti ve beyleri! Şimdi (bengü taşlara) bakan

    (görmüş olan) beyler (olarak) mı yanılacaksınız?”[5]

Bu eski Türk yazıtlarında da istifham sanatının örneğini görebiliyorsunuz. Ama onlar istifhamın adını bilmezlerdi.

Kuran’ın çokça belagat tarzından sadece biri

Aynı şekilde Kuran da kendi ayetlerini bu tür sorularla daha dikkat çekici ve hedefe ulaştırıcı yapmıştır. Bu, Kuran’ın insan psikolojisi ve söz söyleme güzelliğini gözeten yanlarından sadece biridir. Bu yazıda istifham (veya sokratik öğretme metodu) üzerinden örnek verildi ama insanların isimlendirdiği tüm söz söyleme sanatları için bu yazıyı genişletebilirsiniz.

Kuran neden sözlerini belagatli söylemiştir?

Meyer [5, 7] iletişimin tek aracının dil olmadığını, dilin sanatlı kullanımının da bir iletişim aracı olduğunu belirtir. Yani iyi bir iletişim, ve maksadını iyi aktarmak belagatten (retorik) geçer. Kuran’daki söz sanatları bunun içindir. Baştan beri belirttiğimiz gibi bunlar insanların koyduğu isimlerdir. Kuran sadece dili etkin şekilde kullanmasıyla insanların retorik metodları altında sistemleştirdikleri bu gerçeklere uygun düşer. Kullandığı bu yüksek dilden dolayı Arap şairleri bile Kuran’ın güzel sözleri karşısında çaresiz kalmış ve Kuran’a şiir demişler, Hz. Muhammed’e de sihirbaz veya kâhin dedikleri gibi şair de demişlerdir.

Tur 30: “Yoksa onlar: ‘Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz’ mu diyorlar?”

Yasin 69: “Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.”

Yani Kuran’ın sizin bildiğiniz boş ve havalı söz söyleme sanatı olan şiir ile alakası yok. Kuran’ın bir amacı var ve bu amacını anlatırken güzel söz söylemesini şiir olarak algılamanız yanlıştır.

REFERANSLAR

  1. YILDIRIM, M. KUR’AN SANATI VE ESTETİĞİ ÜZERİNE. İSTEM, (16), 161-179.
  2. Mutluel, O. (2016). Kur’an ve estetik. Ötüken Yayınları.
  3. Smyth, W. (2013). Retorik ve Belâgat İlmi: Hıristiyanlık ve İslâm. Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 13(1), 2-15.
  4. Sönmez, A. (2008). Batı Retoriğinin Genel Terimleri Üzerine Bir Araştırma. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir.
  5. GÜNAY, N. TÜRK DİLİNDE RETORİK SORU. Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, (4), 512-533.
  6. ŞAHİN, Z. (2018). Sergey Dovlatov’un Eserlerinde Retorik Figürler. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 58(1), 512-533.
  7. Meyer, M. (2009). Retorik. (Çev.). İ. Yerguz. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu