Bilim Kuran'la Çelişmez

60# Saffat 6: “Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.” ayeti ne demek istiyor?

Ateist sayfalarda yine bir dalgadır gidiyor. Aslında kendi bilgisizlikleriyle ve kapalı gözleriyle dalga geçiyorlar farkında değiller. Konu şöyle:

Saffat 6: “Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.”

Ayetini ele alıp, kuranın yıldızları atmosferde sandığı iddiasını ileri sürüyorlar ve bu ayet etrafında sorularını iletiyorlar.

Biz daha önceki yazılarımızda Kuran’ın üstümüzde bulunan ve görünenler  için “gök” tabirini kullandığını açıklamıştık. Bu ayetlerde bazen atmosfer için bazen ise tüm uzay için gök kelimesini kullanıyordu. Çünkü insanlar eskiden uzay ve atmosfer diye ayrıma gitmiyordu ve anlayabilecekleri böyle terimler geliştirmemişti.

Aslında ateist arkadaşlarda bu durumun farkındaki bazı ayetlerde “gökler” tabiri ile tüm uzayı örnek göstererek dalga geçmeye çalışır bazı ayetlerde ise atmosferi örnek göstererek. Örneğin yukarıdaki ayette atmosferi örnek gösteren kişiler, “Hac 65: Gökleri yerin üzerine düşmesin diye tutarız” ayetinde ise buradaki kastın uzay olduğunu söyler. Bu şekilde bakarak her iki ayeti de çelişkili göstermeye çalışırlar. Oysaki birinci ayette uzay tabiri ikinci ayette atmosfer tabirini yani tam tersini kullansalar bu ayetlerin ne muhteşem bir bilimsel mucizeden haber verdiğini göreceklerdi. Fakat görmek işlerine gelmiyor. Neyse, ikinci ayetin nasıl bir mucize barındırdığını daha önce göstermiştik. Şimdi sıra gelelim ilk ayete.

Kuran “Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.” diyor. Çok doğru demiş ve bir mucize olarak bilimde şu an aynısını diyor.

Nasıl yani? Uzayın katları var da en yakın uzay katında yıldızlar mı var? Diğer katlarda yıldızlar yok mu yani? Evet, şu an bilim insanlarının tespitine göre aynen böyle. Uzay big bang patlama noktasından itibaren oluşan yüksek sıcaklık ve hızın etkisine bağlı olarak atom ve atom altı parçacıkları birbirleriyle değişik düzeyde birleşmek zorunda kaldılar. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz madde ve atomlar yerine farklı farklı madde ve buna uygun gök cisimleri gelişti. Uzay farklı katmanlara sahip olarak genişledi. Farklı katmanların farklı fiziksel düzenleri, yasaları ve sabitleri var. En son kattaki, yani içinde bulunduğumuz kattaki fiziksel yasalar ise yıldızların ve galaksilerin oluşumuna izin verecek yapıdadır. Her katta zaman farklı akar, fakat diğer katların yasalarının tam olarak anlaşılması henüz mümkün değil.

2009 yılında Nasa tarafından uzaya gönderilen Planck uzay aracı tam da uzayın bigbang patlamasından bugüne oluşan tarihini ve farklı katmanlarını incelemek üzere uzaya gönderilmiş bir teleskoptur. Şuradan bakabilirsiniz.

Bu teleskobun evrenin en uzak köşelerinden aldığı kozmik ışımalar evrenin bigbang patlamasına doğru gidildikçe yapısının farklılaştığını ve bildiğimiz manada yıldızlar olmadığını gösteriyordu. Bu yüzden Planck teleskobunun verileri açıklandığı 2013 yılından beri bu konuda çok sayıda makale yazıldı. Marco Bersanelli, (Milan Üniversitesi, İtalya) bu konuyu şöyle açıklıyor: “Büyük patlamadan sonra Evren bugün içinde yaşadığımızdan çok farklıydı ve ilk yıldızların oluşması uzun zaman aldı.” Bulgular 13.5 milyar yıllık evrenimizin ilk 300-400 milyon yılından sonra yıldızların ve galaksilerin oluştuğunu gösteriyor. Bundan önceki katmanlarda ise yıldızlar yoktu. Aşağıdaki şekil Avrupa Uzay ajansının sitesinden alınmış olup burada anlatılanları daha detaylı bir şekilde şu adresten okuyabilirsiniz. Şekilde solda ilk patlama ve evrenin katman katman değişimi ve en son katmanda ise karanlık madde ile örgülenen ve içinde galaksilerin oluştuğu katman görünüyor.

Bazı teorik fizikçiler ve astrofizikçiler, kozmik mikrodalga arkaplanındaki düzensizlikleri (BigBang sonrası), evrenin holografik bir açıklamasını destekleyen önemli kanıtlarolarak açıklamaktadırlar.

Southampton Üniversitesi (İngiltere), Waterloo Üniversitesi (Kanada), Perimeter Institute (Kanada), INFN, Lecce (İtalya) ve Salento Üniversitesi (İtalya) araştırmacıları, Journal of Physical Review Letters dergisinde bu bulguları yayınladılar.

Bakalım Durham Üniversitesinden Prof. Paul McFadden kendi çizdiği aşağıdaki şekil üzerinde bu gerçeği nasıl açıklamış:

holographic+universe

“Holografik Evrenin zaman çizelgesinin bir taslağı. Zaman soldan sağa doğru ilerler. En uzak sol holografik fazı gösterir ve görüntü bulanıktır çünkü uzay ve zaman henüz iyi tanımlanmamıştır. Bu fazın sonunda (siyah dalgalanan elips ile gösterilir) Evren, Einstein denklemleriyle açıklanabilecek bir geometrik faza girer. Kozmik mikrodalga arka planı yaklaşık 375.000 yıl sonra yayınlanmaya başlandı. İçinde üretilen desenler, evrenin ilk safhaları hakkında bilgi taşır ve evrenin son aşamalarında (en sağda) yıldız ve galaksilerin gelişimlerinin tohumları atılır.”

Gördüğünüz gibi evrenin son katmanında yıldızların tohumlandığını ve oluştuğunu söylüyor. Kuran ne diyordu: “Biz, en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla donattık.” Yani yıldızlar diğer yerlerde değil sadece  evrenin bu katmanında var. Bu ilk mucizeydi. Fakat mucize devam ediyor. Başka bir ayette de “Talak 12: Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı” derken göğün yine katmanlardan oluştuğunu haber veriyordu. Bu ayetin daha önce atmosfere tam uyduğunu açıklamış ve paylaşmıştık. Görünen o ki bu ayet hem atmosferin hemde evrenin katmanlardan oluştuğunu haber veriyor. Bilim adamları da Kuran gibi bunları evrenin katmanları (Layers Of The Universe) olarak açıklar. Örnek için şuraya ve şuraya bakabilirsiniz. Yine İllionis Üniversitesinden Michael Norman konuyu şurada gayet net açıklamış. Aşağıdaki şekil bu sayfadan.

Bu ayeti atmosferin yıldızlarla süslendiği tarzında yorumlayanlar var. Buna delil olarak Fahreddin Razi’nin şu sözlerini delil gösterirler:

“Bil ki, bu ayetin zahiri, bu yıldızların, en yakın semada bulunduklarına delalet etmez. Bu böyledir, çünkü gökler, şeffaf olunca, yıldızlar, ister en yakın semada, isterse, en yakın semanın üstünde olan diğer semalarda olsun, mutlaka, en yakın semada görünür ve orada ışıldarlar. Binâenaleyh, her iki duruma göre de, en yakın sema, bu kandillerle bezenmiş ve süslenmiş olur.”

Kozmoloji ilmi gelişmediği devirlerde olsaydık ve kozmologlar bize evrenin farklı fiziksel yapılardaki katlardan oluştuğunu bildirmemiş olsaydı ve bu katların da en sonu olan içinde bulunduğumuz katta sadece yıldızların oluşabildiğini söylememiş olsalardı bu ayeti belki gökyüzümüzün görsel olarak süslenmesi şeklinde anlayabilirdik. Ama Kuran bir söz söylüyor ve bu yeni keşfedilen bilimsel gerçekliklere anahtarın kilide uyması gibi yoruma ihtiyaç bırakmayacak derecede uyuyorsa durumu basit açıklamalarla izah etmek Kuran’a haksızlık etmek olur. Hem Fahreddin Razi yıldızların en yakın semada bulunması gerekmediğini söylemiş ama “kesinlikle en yakın semada değildir diye birşey dememiş hatta o yıldızların en yakın semada olacağını ilk anlam olarak kabul etmiş ki bunun mutlaka böyle olmayabileceğini ekleme zorunluluğu hissetmiş. Bu sadece o günün kozmoloji bilgisine sahip bir müfessirin ayete kattığı kendi yorumudur. Üstelik ayette “en yakın göğü süsledik” dediği için bu göğün yedi kat semanın en yakını olduğu açıkça anlaşılır. Tek bir semadan değil yedi kat semanın en yakınından bahseder ayet. Yani içinde bulunduğumuz uzay katından bahseder ve bu durum da bilimsel gerçekliğe anahtarın kilide uyduğu gibi tam uygundur. Bu durum bir insan söyleminin tahmin ediciliğinin çok üstünde bir durumdur.

Modern bilimle açıklanacak ayetlerde eski müfessirlerin görüşleri incelenebilir fikir alınabilir ama onların da kendi çağlarının eksik bilgili dar bakış açısıyla Kuran’ın her şeyi gören bakışını kısıtlayabilecekleri unutulmamalıdır. Örneğin bu konuda Fahreddin Razi’nin ne dediğini araştırırken Mülk 5 ayetini nasıl açıkladığına da baktım. Orada yıldızların faydalarından bahsederken o devirde yıldızların çok ilkel bir biçimde anlaşıldığını ve bugünkü modern bilimsel gerçeklerle hiç alakası olmayan bilgiler verildiğini gördüm. Örneğin, güneşten bahsederken şöyle yazılmış:

“Güneş, meselâ yazın, kızgın bir yıldıza yaklaştığında, o yaz çok sıcak olur. Ki bu, meselâ, bir ateşin başka bir ateşle birleşmesi gibi bir hal arz eder.”

Halbuki güneş kızgın bir yıldıza yaklaşmaz.  Bu bir felaket olurdu. Yazın sıcaklık artışının sebebi bu değildir. Her zaman anlatmaya çalıştığım gibi bilimsel ayetler müteşabih ayetlerdir ve bunların manasını en iyi Allah ve bilim çağı insanları bilir. Müteşabih ayetlerde bilim çağında yaşamamış insanların tahminlerinin doğru çıkması çok zordur. Ama Kuran’ın çoğunluğunu oluşturan muhkem ayetlerde ise elbette ki eski müfessirlerin ne dediği önemlidir.

Son söz olarak, Kuran’ın haber verdiği gibi yıldızlar sadece içinde yaşadığımız uzay kısmında oluşmuştur. Bu açık bir mucize değilde nedir?  Şimdi şu ayetlerle bunca yıl dalga geçme saflığını yapan ateist arkadaşlar kiminle aşık attığını ve daha edepli olmaları gerektiğini anlayabiliyorlar mı acaba? Kuran her asrın sihirbazlarına meydan okuyor.

İnstagram: https://www.instagram.com/bilimveyaratilis/

KAYNAKLAR VE İLERİ OKUMALAR

https://www.nasa.gov/home/hqnews/2011/jan/HQ_11-011_Planck_Update.html

011_Planck_Update.html011_Planck_Update.htmlhttp://www.esa.int/Our_Activities/Space_Science/Planck/Planck_reveals_first_stars_were_born_late

https://phys.org/news/2017-01-reveals-substantial-evidence-holographic-universe.html#jCp

Niayesh Afshordi et al. From Planck Data to Planck Era: Observational Tests of Holographic Cosmology, Physical Review Letters (2017). DOI: 10.1103/PhysRevLett.118.041301

McFadden, P., & Skenderis, K. (2010). Holography for cosmology. Physical Review D, 81(2), 021301.

McFadden, P. L., & Skenderis, K. (2010). The holographic universe. In Journal of Physics: Conference Series (Vol. 222, No. 1, p. 012007). IOP Publishing.

http://archive.ncsa.illinois.edu/Cyberia/Cosmos/CosmicMysteryTour.html

b056546ae91adcaafa59c026ad6f68051

0_XuQz-7ovBCqoSARa_

Resim: https://medium.com/starts-with-a-bang/the-odds-of-your-unlikely-existence-were-not-infinitely-small-22827621e215

https://medium.com/starts-with-a-bang/the-odds-of-your-unlikely-existence-were-not-infinitely-small-22827621e215

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

3 Yorum

  1. Selamun aleyküm. Fussilet 12 ve mülk 5 te mesabih Kandil diyor. Saffat 6 da ise kevkeb diyor. Bu kelimelerden yıldızın kastedildiği konusunda hâlâ şüphelerim var. Kuranda yıldız hep nucumla ifade ediliyor. Ama dediğiniz de gayet makul. Gerçekten ateisterden tarafından istismar edilen ayetlerin hepsinin makul açıklaması var ancak bu Kandillerle donattık mevzusunu bir türlü kafamda oturtamıyorum. Ama en azından yazınız bir bakış açısı kattı. Yıldızların sadece içinde bulunduğumuz uzay katmanında olduğuna işaret ediyor olabilir. Ama bu şeytanlara atılır mevzusu da çok karmaşık bunun da üzerinde konuşursanız sevinirim 🙂

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

      1. Bu yazıyı bir daha okudum şimdi mevzu oturdu zihinimde. Aslında hata bende dünyayı dünya diye anlamam ama Sema kelimesinin sıfatı olduğu için en yakın göğü diye çevrilir hatta en alt göğü diye çevirince tabiri caizse cuk diye oturuyor. Teşekkürler

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

Başa dön tuşu