49# KUANTUM ve TERSİNE NEDENSELLİK IŞIĞINDA KADER 2
Bilim insanları 1900’lü yılların ilk çeyreğinden itibaren Kuantum Dünyası’nı keşfettiler. Einstein’a ait genel görelilik teoremi evreni iyi açıklıyordu, fakat yeni bulgular ise atom altı parçacıkların bu teoreme uymadığını hatta hiçbir fizik teoremine uymadığını gösteriyordu.
Kuantum kuramı gösteriyordu ki atom altı parçacıkların birbirleriyle etkileşiminin konumu ve zamanı tahmin edilemiyor. Bilim insanlarının önünde koskoca bir olasılıklar dünya’sı vardı. Yani atom altı parçacıklar her olasılığa girebilirdi ve sonuç tahmin edilemiyordu.
Mesela iki parçacığın birbirleriyle etkileşimi için evrenin hangi köşesinde olduklarının önemi yok. Işık hızına bile bağlı kalmadan evrenin en uç köşesindeki iki parçacık eş zamanlı birbirinden etkilenebilir.
En ilginci ise zaman kavramı da yoktu. Yani bir parçacığın hareketi veya değişimi gelecekten etkileniyordu. Deneycilerin gelecekte yapacağı seçimler parçacıkların karakterini etkiliyordu.
Bu buluş insanlığa evrenimizin ve kaderimizin hiçte basit mekanizmalarla düzenlenmediğini hatırlatıyor. Einstein bu gizemli etkiye ‘hayalet etkisi’ adını verdi.
Burada şöyle bir soru sorabiliriz:
Bizim yaşadığımız hayat aslında gelecekte yapacağımız tercihlerle ilintili olarak düzenleniyor olabilir mi? 100 yıl önce tespit edilen bu kuram sürekli geliştirildi ve geçerliliğini koruyor. Eğer bu kuram doğruysa bizlerinde gelecekteki tercihlerimizden dolayı geçmişteki durumumuzun belirlenmesi çok normal.
Bunu açıklayalım:
ALLAH Kuran’da ‘İYİLİKLER ALLAH’TANDIR KÖTÜLÜKLER NEFSİNİZDENDİR’ buyuruyor. Başımıza gelen işlerin kendi tercihlerimizden kaynaklandığını biliyoruz ama bazen hiçbir tercihimiz olmadan başımıza kötülükler gelebiliyor gibi görünüyor. Başımıza gelen kötülükler eğer kendi tercihlerimizden dolayı ise ve geçmişte bunu tetikleyecek bir tercih yapmadıysak bu kötülüğün nedeni kuantum yasalarına göre gelecekteki bir tercihimiz olmalı gibi görünüyor.
Bu gerçek Kuran’da Musa aleyhisselam kıssası anlatılan Taha suresinde de anlaşılabiliyor. Taha 40ta ‘Ey Musa buraya kaderin üzere geldin’ diyor ve Firavun’a git emri veriliyor. Buradan anlaşılıyor ki Musa’nın başından geçen bütün olaylar, yani bebekken sandala konması, firavunun sarayına alınması, burada büyütülmesi, günün birinde kazayla bir kıptiyi öldürmesi, Firavun’dan kaçması, Şuayb aleyhisselamı bulması, sonunda Tuva vadisinden geçmesi ve ilk vahiye orada muhatap olması Onun kaderi idi ki, kader onu gelecekteki Firavun’a karşı vereceği mücadeleye hazırlıyordu. Yani başından geçenler aslında gelecekteki durumundan kaynaklanıyordu. Burada da kuantum kanunlarında olduğu gibi bir ters nedensellik olduğu görülüyor.
Öyleyse kader nedir derseniz şöyle açıklarım :
Kader zaman üstü bir gerçektir. Geçmiş ve gelecek birbirleriyle alakalı olarak insanın hayatı bir dantela gibi örülür. Fakat bu dantela tamamıyla insanın göstereceği tercihlere, başarılara veya başarısızlıklara bağlıdır. Yapacağımız iyiliklere veya kötülüklere bağlıdır. Hatta doğduğumuz aile bile kendi karakterimizin ve gelecekte göstereceğimiz potansiyelimizin erken sonucudur. O halde kader konusunda Allah’ın bildiği kaderi neden yaşıyoruz denmez. Çünkü kader, zamandan bağımsız olarak bir bütündür. Ve kendi yaptıklarımızın bir sonucudur.
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hocam nedense bu olay bana hz hızır kıssasını anımsattı(çocuğun öldürülmesi meselesi) çocuk ileride kötü biri olacaktı. İnsanlara, kendisine ve ailesine zararı olmaması için öldürüldü ve bu sayede cennete gitti(Allahu alem) Sanırım dediklerinizi destekler nitelikte bir kıssa bu :p
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet kesinlikle aynı mesele. iyi anlamışsınız.
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?