Genel

361# Cami kıbleleri–Petra-5

Dikkat: Bu bölümdeki açıklamaların yeterince mantıklı gelebilmesi için önceki bölümleri okuduktan sonra bu bölümü okumanızı tavsiye ederiz.

Not: Yazı serimiz Prof. David A. King’in makaleleri temelinde hazırlanmıştır. Aşağıdaki ifadeler içerisinde bana ait olan açıklamalar turkuaz rengi arka plan ile sunulmuştur. Normal yazılar Prof. King’in şu yazısından alıntılanıp çevrilmiştir: http://www.muslimheritage.com/article/from-petra-back-to-makka
Endülüs
(Gibson’ın) “takdire şâyan!” örneği Kurtuba daki Büyük Cami’dir. 784‘te inşa edilmiştir. Gibson’a göre cami 157° ye bakmaktadır. (Aslında 152° ‘ye bakmaktadır.) Petra 91° ‘de, Mekke 100°’de bulunmaktadır.

https://4.bp.blogspot.com/-KnzrqxXakxs/XBess6GuynI/AAAAAAAACJM/nkgmSekn_BY5DHnakFZJLLCisTMXnOMOgCLcBGAs/s1600/kurtuba%2Bb%25C3%25BCy%25C3%25BCk%2Bcamii.png

İlgili Makaleler

Gibson’a göre cami, Petra ile Mekke arasındaki çizgiye paralel olacak şekilde inşa edilmiş. O çizgi 155° de imiş ve cami sadece 2 derecelik sapma gösteriyormuş. Hatırlayınız ki o zamanlar halkın çok sınırlı bir coğrafi ve matematiksel bilgi birikimi vardı. Gibson’un fikri thesacredcity’de şu şekilde görsel hale getirilmiş:

https://4.bp.blogspot.com/-Jilj3-gfAlI/XBetuNvPMjI/AAAAAAAACJU/Vcp-7kVFMWwdtdATBSDc5nOtKAMTj0mcQCLcBGAs/s400/CordobaMap.jpg

Oldukça sıradışı ve aslında gülünç bir iddia.  Prof. King ‘in de dikkat çektiği üzere  insanlar böyle tuhaf bir şey yapmayı istese bile böyle bir hesap,  o zamanın coğrafi ve matematiksel bilgi birikiminden zaten  beklenemiyecek bir şeydir. 

Aslında, cami, aynı yönelime sahip olan, 1. yüzyıla ait Roma ortogonal sokak planına uygun olarak ortaya çıkarılmış ve daha sonra cami  genişletilmiş olduğu zaman mevcut kıble değiştirilmemiştir. (Cami’yi inşa eden insanların o günkü kaba coğrafi tasavvurunu bilmeyip Google Earth haritalarına baktığımız sürece , onların tercihlerini yadırgayabiliriz. Hem o günün coğrafi tasavvurunun çok daha farklı olacağı  hem de esnek davranmakta sakınca görmeyen içtihatlar akılda tutularak değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca bu cami hakkında Prof. King şu değerli bilgileri de ekleyerek devam ediyor.

Şu an Caminin major ekseni(kuze güney ekseni), Kabe’nin majör ekseni ile “paralel”dir. Başka bir deyişle, Caminin kıble duvarı Kabe’nin kuzey batı duvarı ile “paralel”dir.(kuzey batı duvarının dikey eksini ile paraleldir.) Caminin minör ekseni (doğu batı ekseni) , göndönümleri ile hizalıdır, Kabe’nin hizalı olduğu gibi. Şu durumda niçin kıble değiştirsinler? Kutsal coğrafyanın bazı şemaları göstermektedir ki, Mekke’ deyken Kabe’nin kuzey batı duvarına bakan bir kimse, Endülüs’ün kıblesi üzere bir duruş içerisindedir. Dolayısıyla bir kimse Endülüs’e geri döndüğünde Kabe’nin ana eksenine “paralel” bir yöne bakmış olur. Bu yön Endülüs ve Kuzey Afrika’da popülerdir.
Endülüs’ün bütünündeki tüm yönelimler için Alfonso Jiménez, Mònica Rius ve Julio Samsó’nun yazıları elzem derecede önemlidir.

Prof. King’in bahsini ettiği şemalardan birisini sunmak yerinde olacaktır:

Kaynak : The enigmatic orientation of the Great Mosque of Córdoba, David A. King, sayfa 71

Açıklamada deniyor ki, sekiz sektörlü bu haritada Kabe Kuzey-Batı duvarının Mizab(Oluk) kısmına bakar şekilde görülmektedir. O zamanlara ait şemalarda güney yönünün yukarıya alındığı gerçeğini hatırlatıyor ve paint’te çevirerek yeniden sunuyorum.

Halk Astronomisi başlığı altında tarif ettiğimiz teknik çoğu zaman Kabenin eksenlerinden birine paralel bir duruşa sebep olmaktadır. Endülüs’lü el Leyti hakkındaki rivayeti tekrar hatırlayalım:

9. Yüzyılda yaşamış Kurtubalı (Endülüslü) şeriat alimi Ebu Ubeyde el-Leyti, Sahib-ül Kıble olarak bilinirdi, Ka’be’nin Kuzey Batı duvarının orta yerinin önünde durunca dede ki: “(İşte) bu kıblesidir.(Endülüs’ün)”

Kaynak: “The enigmatic orientation of the Great Mosque of Córdoba, David A. King, sayfa 80”

En kaba bakış açısıyla yeryüzü, 4 duvarın ayırmış olduğu 4 sektör olarak düşünüldüğünde, muhatap alınan duvarın üzerinde doğan yada batan bir yıldızın yönü kullanıldığı için, eğer gerçekten insanların memleketi o duvarın tam karşısında değilse cami ekseni ile Kabe ekseni birbirine paralel olmaktadır. Bu tekniğin hoşuma giden yönü neredeyse kesin olarak 45 derecen daha az bir sapma ile sonuçlanacak olmasıdır. Diyanetin fetvasına göre de 45 derece sınır idi. Farklı görüşler olmasıyla birlikte çeyrek daire diliminin içinde kalmak yaygın bir anlayıştır. Eğer Ka’be ‘den çok uzağa gitmişseniz ve elinizde çok sınırlı coğrafi bilgi olup koordinatlarıda bilmiyorsanız tek bildiğiniz 4 duvardan hangisine muhatap olduğunuz ise sizde öylesi bir durumda, bu tekniği kullanabilirsiniz. Hassas değil ancak yeterince doğru bir teknik. Ancak şuda bir gerçektir ki bu teknik yıldızları kullandığı için ve yıldız yönleri de bulunduğunuz enleme bağlı olduğu için, enlem farkı çok olduğu zaman sapma açısı 45 dereceyi geçebilir. Elbette kendinizi düz bir dünyada düşünüyorsanız böyle bir derdiniz olmaz.

Diğer taraftan Kabenin etrafını sekiz dilime ayırıp ülkenizin, şehrinizin hangi dilimle eşleştiğini biliyorsanız bu defa Kabe üzerinde o dilim için belirli bir gök cismi yönü tespit etmeye çalışırsınız. Bu defa sapma açınız 1/8 lik daire diliminden küçük olacaktır. Mısırla ilgili aşağıdaki iki şemada bu mantığın kullanıldığını işaret ediyor. Her iki şemada da Mısır muhatap olduğu duvarın ortasına bakıyor ve ikinci şemanın etrafında ilgili yıldızlar da ifade edilmiş.

Sektörlerin sayısı zamanla arttığı gibi farklı gözlemcilerin detaylarda farklı düşünceleri olduğunu görebilirsiniz ancak ortak bir mantık varmış gibi görünüyor.

1/8 lik dilimlerin kullanılması muhtemelen ¼ lük dilimlerden sonra yaygınlaşmıştır. Kurtuba ‘da kullanılan teknik Kabenin etrafını 4 duvarına göre sadece 4 e bölmekle yetinen bir teknikmiş gibi görünüyor. Muhtemelen bu sebeple de Kabe ekseniyle paralel bir duruş oluşuyor.

Kurtuba Camisi’nin ve Endülüs Coğrafyasının Önemi

MS 740 ile 750 arasında, Emevilerin toprakları bir iç isyan ile Abbasilere geçerken İspanya toprakları bunun haricinde kalmıştı. Emevi halifesinin Abdurrahman isimli bir torunu İspanya’ya kaçıp burada Endülüs Emevi Halifeliğini kurmuştu. Hem Emevilerin devamı idi hem de kendi Halifeliğini ilan etmişti. Fethedildiği zamandan itibaren yaklaşık 300 yıl boyunca İspanya toprakları, Emevilerin hakimiyeti altında şekillenmiş oldu. Kurtuba camisi 784 tarihinde yapılmış olduğundan Emeviler eliyle yapılmıştır. Caminin kıblesinin tespitinde kullanılan metot ve mantık her ne olursa olsun, açıktır ki burada gözlemlediğimiz yönelimin Petra ile alakası yoktur. Gibson’ın senaryosu gerçek olsaydı, yani Emevi kıblesi Abbasi kıblesinden farklı olsaydı, bunu Endülüs Emevilerinde görmeliydik. Gibson bunun ölümcül bir darbe olduğunu bildiğinden bir açıklama getirmeye çalışmıştır. Gibson’a göre, camiyi inşa edenler Hacerül esved’e yönelmemiştir. Kabenin binasına da yönelmemişlerdir. Güya İslam’ın doğmuş olduğu Petra’ya da yönelmemişlerdir. Taşın geçtiği yola da yönelmemişlerdir. Onlar Petra ile Mekke’yi birleştiren çizgiye paralel durmaya çalışmışlardır!!!

Prof king. bunu yapabilecek matematiksel ve coğrafi alt yapı olmadığını söylüyor zaten ancak daha öncesinde söylenmesi gereken şey bu ne saçmalık ve bu ne pişkinliktir…

Ayrıca Endülüs alimlerinden günümüze kalmış eserlerde Kabe’nin Mekke’de olduğu açıkça ifadesini bulmaktadır. Aşağıda sadece iki örnek sunacağım ve daha fazlası için web sayfamıza bakabilirsiniz: https://komplopetra.blogspot.com/2019/03/petrann-bas-endulus-alimleri-ile-dertte.html

İbn Rüşd, İmam Gazali’ye karşı yazdığı Tutarsızlığın Tutarsızlığı eserinde Tümel amaca kişinin Kâbe’yi tavaf etmesini örnek verir. Kişinin tek bir yöne hareket etmesi tümel harekettir. Kişi bunun dışına çıkmaz çünkü Mekkeye doğru yönler çoktur ama Kabe’nin tek bir yönü vardır.

https://1.bp.blogspot.com/-Zr99M19mxIs/XHmQzZfDWPI/AAAAAAAACqE/vKjTX44YakANopJAUamqtkiBewa1rAZRwCLcBGAs/s1600/Screenshot_2019-03-01-21-56-47-965.jpeg

İbn-i Rüşt Emeviler sonrasında İspanya topraklarına hükmetmiş olan ve kendi halifeliklerini ilan etmiş olan el Muvahhidun Halifeliği döneminde yaşamıştır.

İbn Nattah 12. Yüzyılda yaşamış Endülüslü bir alim olup kıble konusunu işleyen bir risale hazırlamıştır. Bununla ilgili olarak prof. King’in bir makalesinde ibn Nattah’ın sözleri alıntılanıp gerekli çıkarım yapılmıştır. Aynen alıntılıyorum:

İbn Nattah Kıble yönünü yaklaşık olarak doğu yönünün 30 derece güneyine doğru olacak şekilde tarif etmiştir. Bu ise yaklaşık olarak Kış güneşinin doğuş yönü ile eşleşir.

Diğer örnekler için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Endülüs’ten Haritalar

El idrisi de 12. Yüzyılda yaşamış bir Endülüs coğrafyacısıdır ve daha önce haritalarından bahsetmiştik. Onun haritasına bakan bir kişide Endülüs kıblesinin yaklaşık olarak kış güneşinin doğuş yönünde olacağını düşünecektir.

El idrisinin yukarıdaki haritasında Mekke açıkça gösterilirken Petra ismi mevcut bile değildir. Dahası El İdrisi’nin Dünya haritasında Mekke’nin(el Hicaz) merkezde oluşundan daha önce bahsetmiştik.

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/d/db/Al-Idrisi%27s_world_map.JPG

Endülüs’ten Kalan Kur’an Nüshası

Önce biraz açıklama yapmamızda fayda var.

Kur’an ın Fetih suresinde ki 24 ve 25. ayetler ise Ka’be nin hz. peygamber zamanında da Mekke’de olduğunu ıspatlamaktadır.

Fetih 24 ve 25. ayetlerin mealine bakacak olursak:

O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke’nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir. ﴾24﴿

________________________________________

Onlar, inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir. Eğer (Mekke’de) kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi). Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık. ﴾25﴿

Başka hiç bir şey bilmeden sadece bu iki ayete bakıldığında dahi şu çıkarımlar kolaylıkla yapılabiliyor:

Müminler ile karşı taraf arasında bir gerilim var ve Mekke içinde bir şekilde ( Hudeybiye anlaşması ile) gerilim sonlandırılmış. Karşı taraf Mescid -i haram ‘ı ziyarete gelmiş olan müminleri engellemiş ve kurbanların normalde kesilecekleri yere getirilmelerine de mani olmuşlar. Savaş olması halinde Allah’ın Müminlere zafer lutfedeceği ancak niçin Allah’ın iki taraf arasında sulh takdir etmiş olduğu ifadesini buluyor. Şimdi kendinize sorun lütfen: Şayet o sırada Mescid-i Haram Petra’da ise niçin gerilim Mekke’de yada Mekke civarında yaşanıyor ve niçin kurbanlıklar Mekke’ye getiriliyor?

Gibson o berbat tezinin doğrudan Fetih 24 ile 25. Ayetlerince çürütüleceğini bildiği için hazırladığı sözde belgeselde Kur’an ‘ın Abbasilerce tahrif edilebileceğini ima etmektedir. Şu halde Abbasi elinin hiç değmediği bir coğrafyadan gelen bir Kur’an nüshasını sunmak yararlı olabilir.

İspanyadan Kaçış Sırasında Kurtarılan Bir Nüsha:

World Digital Library’nin ilgili sayfasında bu nüsha için şu bilgiler veriliyor:

 https://www.wdl.org/en/item/8934/

This early 13th-century manuscript is among the very few surviving dated Qurʼans from Islamic Spain. Completed in Seville in 1226 AD (624 AH), it was rescued from destruction during the Reconquista (reconquest) by Muslim refugees who fled Spain for North Africa. In 1535, when the Holy Roman Emperor Charles V (1500–58) conquered Tunis in an expedition against the Barbary pirates, his troops seized the Qurʼan and took it back to Europe. The manuscript subsequently came into possession of Johann Albrecht Widmanstetter (1506–57), a diplomat and orientalist whose library later became the foundation for the Munich court library.

13. yüzyılın başlarından kalma bu el yazması, İslâmî(dönem) İspanya’sından günümüze kalan çok az (sayıdaki) tarihlendirilmiş Kuran(nüshaların)’dan biridir. MS 1226’da (624 AH) Sevilla’da tamamlandı, Kuzey Afrika için İspanya’dan kaçan Müslüman mülteciler tarafından Reconquista (yeniden fetih) sırasında yıkımdan kurtarıldı. 1535 yılında, Kutsal Roma İmparatoru V. Charles (1500-58) Berberi korsanlarına karşı (düzenlediği) bir seferde Tunus’u fethettiğinde, birlikleri Kuran’ı ele geçirip Avrupa’ya geri götürdü. Yazıt daha sonra, bir diplomat ve oryantalist olan Johann Albrecht Widmanstetter’in (1506-57) eline geçti.

Bu nüshanın bütün sayfalarını bu siteden okuyabilirsiniz. İşinizi daha da kolaylaştırmak için,

Mushaf içerisinde doğrudan Fetih 24. Ayete bakabileceğiniz linki paylaşıyoruz: https://www.wdl.org/en/item/8934/view/1/219/

son iki satıra dikkat!

“Bi betni mekkete” ifadasine dikkat edin ve günümüzdeki yazılışıyla kıyaslamanız içinde Diyanetin sayfasından aşağıya kopyalıyorum: https://kuran.diyanet.gov.tr/…/4607/24-26-ayet-tefsiri

Fotoğraf açıklaması yok.

Bir yazı görseli olabilir

Endülüs’te kullanılmış kıbleler

Son Olarak yine 12. Yüzyıl Endülüs alimlerinden İbn Nattah ‘tan alıntı yapacağız.

İbn Nattah’ın Usturlab hakkında yazmış olduğu eserine göre Kurtuba’da ki camiler için şu farklı yönler kullanılmıştır: 

Kaynak: The enigmatic orientation of the Great Mosque of Córdoba explained, David A. King, sayfa 47

Yukarıda ismi verilen makale sayesinde, günümüze ulaşmış Endülüs camilerinin listesine ve yönlerine baktığımda, Petra yönüne denk gelmiş hiç bir cami bulamıyorum ve 12. Yüzyılda yazılmış İbn Nattah’ın kaydettiği veriler dikkate alındığında, o zamanlarda da böyle bir şeyin olmadığı görülüyor. Yukarıdaki şema İbn Nattah’ın eserine göre hazırlanmıştır. Yani geçmişten bu güne Petra ‘ya denk gelen tek bir cami bile olmamışa benziyor. Kazâra olsun denk gelen cami bulamıyoruz.

Mağrib (Kuzey Afrika)
Kuzey Afrika konusunda Gibson, Mònica Rius ve Michael Bonine‘nin eserlerine danışarak kendisini büyük bir utançtan kurtarabilirdi. Bu eserler oradaki yönelimlerle ilgilidir. Sırasıyla Ortaçağ Kuzey Afrika metinlerini ve jeofizik analizini kullanmişlardır.
Tunus’un Kayravan şehrindeki Ukbe ibn Nafi Camii 670 de yapıldı ve 836 da yeniden inşa edildi. Cami 151°ye bakar(Bu Gibson’a göredir fakat Bonine’ye göre 147°) Petra 97° ve Mekke 111° de bulunmaktadır. (Caminin Yeniden yapılış tarihi Kuzey Afrika’nın bu bölümünde “Alghalibid Emirate” olarak yabancı kaynaklarda adı geçen bağımlı devletin kurulmasından sonra olmuştur. Bu devlet Abbasilere yıllık vergisini verip Abbasi halifesini Cuma hutbelerinde anan bir devlettir fakat şunu kendinize sorun lütfen: Eğer Abbasilerin bir şeyleri gizleme maksadıyla camiyi yeniden inşa edip kıblesini değiştirme gibi bir ihtiyacı olacaksa neden bunu bölgeyi elde bulundurdukları yaklaşık 50 yıl içerisinde yapmadılar? Sonra özerk bir yönetim mi caminin kıblesini değiştirdi? Peki neden Mekke’ye doğru bakmıyorda Güney Afrika’da bir yerlere bakıyor? Bu sorulara Petra’cılar cevap verebilir mi?)

https://1.bp.blogspot.com/-s-mUHExOT2k/XBe7ot7V4gI/AAAAAAAACJg/1L00_K-mVFAoMaUhFPlHPWDWSoHCyBIOgCLcBGAs/s1600/ukba%2Bcamii.png

Kırmızı çizgi Ka’be yönünü mavi çizgi ise Petra yönünü göstermektedir.

Gibson iddia ediyor ki bu cami 4 derecelik sapmayla Petra ve Mekke arasındaki 155 derecedeki çizgiye paralelmiş.(Bir önceki örnekte kullandığı gülünç açıklamayı bu cami içinde yineliyor. )
.
Tunus’un al-Zaytuna isimli camisi 732 de inşa edilmiştir. Gibson’a göre 154 derceye Bonine’ye göre 145 dereceye bakıyor. Petra 100° de ve Mekke 113° dedir. (Eğer Google Earth programının uydu resimlerini birleştirmesi sırasında karışan hata payı bu kadar büyük bir farka sebep olmuyorsa, büyük olasılıkla Gibson sayıları kendi lehine çarpıtabilecek karakterde birisi. (154-145=9 derece)

Şu bir gerçektir ki, eğer bu cami gerçekten 155 dereceye bakıyor bile olsaydı Gibson’ın saçma içtihadına göre değil Orta çağda kullanımda olduğu belgeleriyle kanıtlanan ve yukarıda açıkladığımız halk astronomisi içtihadına göre kıblesinin ayarlandığını düşünmek mantıklı olacaktı. Hatırlayalım ki Kabe’nin Kuzey-Güney ekseni Canopus(Süheyl) yıldızıyla uyumlu idi ancak burada söz konusu olan açı Bonine’nin dediği gibi 145 derece ise o vakit başka bir içtihad kullanıldığı anlamına gelir. Bununla birlikte her halikarda Petra’yı değil Mekke’yi tercih ettiği aşikar olan bir yönelimdir ve ayrıca Gibson ın kıble senaryolarından hiç birine uymaması gibi güzel bir yönü de var.

Caminin yapıldığı 732 tarihi ise Emevi dönemi içerisinde inşa edilmiş olduğunu gösteriyor!)

https://3.bp.blogspot.com/-uCK1yIyh7Lo/XBe_ki9hzSI/AAAAAAAACJs/52FyHJ0-mk8puZGe3HrZ7-Jx9c9ngUTvgCLcBGAs/s1600/Zaytuna%2BCamii.png

Yine kırmızı Kabe yönü ve mavi ise Petra yönüdür.

 Ve Gibson tespitini yapar, Petra ve Mekke arasındaki 155° çizgisinden 1° farklıdır. (Komik ama o kadar tahribat yaptı ki gülemiyorum)

Ribat veya Sousse Kalesi (Tunus’ta) 770 yılına tarihlendiriliyor. Küçük bir cami içeriyor. Cami, 183° ‘ye bakıyor ve kesinlikle güney yönü hedef alınmış. 

 Yakınındaki Büyük Cami 850 yılından kalmadır. Cami 162° ye (Bonine: 163°) bakar. Petra 98° de ve Mekke 112° dedir. Gibson’ın düşüncesine göre Petra ile Mekke arasında çizilen 155°de bir çizgiye paralel olacak şekilde düzenlenmiş.   🙂 demek ki bazen 7-8 derece Gibson için önemsiz olabiliyormuş 🙂

Aslında Gibson ın kıble senaryolarından hiçbirine sığmayan bir başka örnek var burada.

Caminin yapılış tarihine de dikkat çekmek istiyorum. Abbasilere bağlı “Alghalibid Emirate” zamanında yapılmış. Şu halde Emevi-Abbasi savaşlarının bitişinden çok sonra ve Abbasi Halifesi adına hutbe okunan bir yerde inşa ediliyor. Öyleyse neden Mekke’ye yöneltilmemiş?(Elbette Gibson kabullerinin çelişkisini göstermek için soruyorum)

Bonine gördü ki, Tunus’un Kayravan ‘daki Büyük Cami,  Sfax, Monistar, Mahdia ve Hammamet(ama Sousse değil) bunların hepsi 145°-147° aralığındadır.
Bahsedilen bu 4 caminin yaklaşık olarak ortasından geçecek şekilde bir 146 derece çizgisi çizdim.

https://1.bp.blogspot.com/-gunqO8y7ps4/XBft7cb3d4I/AAAAAAAACKA/vRmBqWjavOkxV5MgvIyEGz_gzxSlxqxDgCLcBGAs/s1600/146%2Blar.png

(Bonine)  Şu tespiti yaptı:
“Bu şehirlerle ilişkili bir Roma kadastro araştırmasının kanıtı bulunduğunda, bu durumda, Kıble ve İslami şehir yapısının önceden var olan Roma sistemi tarafından belirlendiği görülecektir”.   

Yeni Bir Dönem Başlıyor.
Irak’ın Samarrada ki Büyük Cami’sinin 847 de inşa edilmesiyle yeni bir döneme girmiş olduk. (kıble yönelimleri açısından) Bu cami 198° ‘ye bakar, Petra 244° de ve Mekke 197° dedir. Bu cami astronomların kıblesine göre düzenlenmiştir. Muhtemelen Habash al-Hâsib tarafından hesaplanmıştır ki 9. yüzyılın en yenilikçi astronomudur. Samarra’nın enlemi için yapmış olduğu tabloları da içeren bazı çalışmalar günümüze kadar ulaşmıştır. Gibson bu caminin Mekke’ye yöneltildiğini kabul ediyor. Ona göre bunun anlamı, Müslümanların gerçek kıble Petra’yı terk ederek yanlış kıble Mekke’ye doğru dua etmeye başlamaları anlamına geliyor.

Kolayca açıklanamayan yönelimler

Yönelimleri halk astronomisinin teknikleriyle açıklanabilen veya İslam öncesi yapıların temelleri açısından açıklanabilen daha fazla erken döneme ait cami örnekleriyle uğraşmayacağım. Yönelimlerinin açıklanması güç olan örnekler az değildir.

Tekrar Suriye, Ürdün, Lübnan
Gibson, Hama’daki (Suriye) Büyük camiyi inceler. Cami 637 yılından kalmadır. Cami 194° ‘ye bakar , Petra 193° ve Mekke 168° ‘dedir. Gibson’a göre Petra’ya bakar.
Bir sonraki 714’ten kalma Anjar Saray Camii’dir (Lübnan). Caminin yönelimi 191 dereceyedir. Petra 187°, Mekke 164°ve Kudüs 197° ‘dedir. Gibson bu cami hakkında hüküm verir: “Neredeyse doğrudan Petra’ya”. Öyle görünüyor, ancak 8. yüzyılın başında kimse Petra’ya ya da başka bir yere doğru -yüksek bir doğruluk oranıyla yönelmeyi- hiç kimse planlayamazdı.
Gerçek güneyden batıya doğru  11 ° ‘lik bir sapma, güney yöneliminin amaçlandığını varsaymak için çok fazladır.
Qasr al-Hayr el-Gharbî’deki (Suriye) Cami, 726’dan kalmadır. Bununda baktığı yön 191° dir. Petra 205° ‘de ve Mekke 171° ‘dedir.

Eastern Qasr’daki(Şark-î Saray’daki) Cami, 728’den kalmadır. Caminin baktığı yön 193°, Petra 214° de ve Mekke 177° dedir. Gibson’ın yanlış yorumu, Anjar için yaptığıyla aynıdır.

 Aynı şey, 743’ten kalma Mushatta’daki (Ürdün) Camii için de geçerlidir. Cami 195° yönüne bakar, Petra 199°, Mekke 161° yönündedir. Gibson için bu Camii Petra’ya işaret ediyor; Benim için ise güneyin batısındaki 10 ° -15 ° sapmaları açıklamaya devam ediyor. (sapmalara sebep olan bir içtihat olduğunu ve tüm bu camilerin o içtihadın örnekleri olduğunu kastediyor) Ama -henüz- tamamiyle bitirmiş değiliz.
Rakka’da (Suriye) bulunan Cami 772’de inşa edilmiştir. Caminin yönü 194°,ve Gibson’ın Petrası 209° ve Mekke 177° yönündedir.

 -Gibson- Sadece 1° lik sapmayla Petra ile Mekke arasına baktığı sonucunu çıkarıyor. Fakat hiç kimsenin bir yapıyı iki uzak hedef “arasına” -bakacak şekilde- hizalamaya çalıştığına dair, bir kanıt yoktur ve bu kesinlikle burada olan şey değildir. Prof. King’in ifade ettiği görüşü görselleştirmeye çalıştım ve yukarıda belirtilen sayılara göre(Yani Gibson’ın sayılarına göre)  camilerin baktığı yönleri göstermeye çalıştım. Bu gösterime bir miktar hata karışacağı da açıktır. 

https://2.bp.blogspot.com/-3RZImzo5IdM/XBkMuJ5PMoI/AAAAAAAACKM/8pfs2us1GwMQibBH749Rss4KGMrQsdxUgCLcBGAs/s1600/kolay%2Ba%25C3%25A7%25C4%25B1klanamayan%2Bcamiler.png

Yani Prof. King  bu bölgede kullanılan içtihadlar içerisinde, kolayca açıklanamayacak bir içtihadın daha olduğunu ve bu içtihat gereği, bazı camilerin güneyin 10-15 derece batısına yöneltildiğini söylüyor. Bu şekilde ki bir yönelim, yer yer Petra’ya denk gelmiş olmakla birlikte maksadın Petra olmadığını gösteren örneklerde karşımızda duruyor. 

190 °-195 ° ‘lik bu yönelimler o kadar kolay açıklanamaz. Net olan nedir:
a) Bu yönler hesaplanmadı -hesaplanarak bulunmadı-
b) Bu yönler Güneş’in gün dönümlerindeki doğuş ve batışından ya da parlak yıldızların doğuş ve batışından türememiştir.

Ne yazık ki, Suriye’de ki cami yönelimleri hakkında ortaçağ münazaralarına sahip değiliz. Fakat orada kesinlikle tuhaf şeyler oldu. Örneğin Memlük -yönetimi altında- Tripoli (Lübnan) da yaşanan gelişmeler; Halep ve Hama’daki camiler ve camilerin yönelimleri tümüyle kopyalandı. Gerçekten de, orta çağın Tripoli’sinde ki camilerin baktıkları yönler- 165 ° -190 ° aralığındadır. Üstelik astronomların matematiksel kıblesinin 150 derece olduğunu bilmelerine rağmen.
Yukarıdaki paragrafta Tripoli(Trablusşam) ‘daki  camiler için söylenen durumu harita üzerinde göstermeye çalışırsak:

https://1.bp.blogspot.com/-YF7wqWFRhHw/XBkPoHKlcPI/AAAAAAAACKY/45VDi8-F83Qlh6hYWzGe9UnxAODM8Et4wCLcBGAs/s1600/trablus%2B%25C5%259Fam.png

Daha sonra, 14. yüzyılın ortalarında Şamlı(Damascus) el-Halîlî’nin hazıladığı, tüm Müslüman dünyası için kıble değerlerini gösteren mükemmel bir tabloya ve Suriye ve Filistin’in yerlileri için -hazırlanmış- daha küçük bir tabloya sahibiz.

Gideon Avni, Necef  Bölgesi’ndeki (Negev Hidhlans) bir düzine basit caminin yerleşimlerinin yönelimlerini araştırdı ve buranın tarihi, en eski Arap genişlemesi olan Güney Filistin’e kadar uzanıyor.
Onun bulgularına göre 10 tanesi 162°-172° aralığına düşüyor. (diğer ikisi ise 158° ve 182° ‘ye bakıyor) Yine bir açıklamam yok. 

Gideon Avni’nin Araştırması

Prof. King’in bahsini ettiği Gideon Avni’ye ait araştırmanın konumuz açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Onun araştırmasının sonuçları Petra tezini tam da kalbinden vuruyor diyebiliriz. Üç sebepten ötürü:

1. İncelemiş olduğu bölge   Petra’ya yakın bir bölgedir ve buna rağmen camilerin Mekke’ye yöneltildiği açıkça görünmektedir.

2.  incelenen 12 cami hicretten sonraki ilk 2 yüzyıldan kalma olduğu için  tamda konuya ışık tutacak cinsten bir araştırma olmuştur.  

3. Bu camilerin çoğu göçebe bedeviler tarafından yapılmış camilerdir. Bunun önemini birazdan izah edeceğim.

Cami yönelimleri aşağıda gösterilmiştir:

https://2.bp.blogspot.com/-w2DEBLnWILM/XBkcj4ZzmQI/AAAAAAAACKk/tN-C9dI685wmT0beVEhmoaTdgiT0hFawgCLcBGAs/s1600/sede%2Bboqer%2Bg%25C3%25B6sterimi.png

Yukarıda turkuaz bölge 162°-172° aralığındaki 10 adet camiyi temsil ediyor. Diğer iki cami için:  yeşil 158° ve mavi 182°

Küreselliğin etkisiyle bir miktar hata karışacağı savunulabilir.  Dahası yakın yerleri tek bir merkezde düşünmekte bir miktar hata payı oluşturacaktır ama Petra’nın hedeflenmediği o kadar açık ki ufak sapmalar düzeltilse bile değişen bir şey olmayacak. 

Bedevilerin Açık Mescidleri

Aşağıdaki sayfa İsrailli Akademisyen Gideon Avni’nin makalesinden alıntıdır ve görülen açık mescidler Filistin’in (şimdi İsrail işgali altında olan) Sede Boker bölgesindendir. Tepe başlarına inşa edilmiş göçebe bedevilerin ortaya koydukları açık mescidlerden bahsediyoruz. Önemi, buranın daha Dört Halife zamanında fethedilmiş olması ve böylece Müslümanlaşmanın daha dört halife zamanında başlamasındandır. Gideon Avni bölgedeki evleri ve benzerini de incelemiştir. Bölgede yapılan incelemede bulunan unsurlara dayanarak, bahsi edilen camilerin Hicretten sonraki ilk iki yüzyıla ait olduğu sonucuna varmıştır. Müslümanlaşma sürecinin en erken başladığı bölgelerden birisi olması sebebiylede bu 12 camiden bazılarının Dört halife zamanına kadar uzanabileceğini düşünüyor. Yani burada incelenen Göçebe mescidleri günümüze kalmış en eski mescidlerden olmalıdırlar ve üstelik burada restorasyon görmemiş orijinal yapılardan bahsediyoruz. Bence halkın samimi duygularla kendisi için yaptığı yapılar olmasından ötürü ayrıca önemlidir. Halkın kendi rızasıyla ve samimi olarak Müslümanlaşıp ibadet ettiğini gösterirler diye düşünüyorum. O kadar basit inşa edilmişler ki gördüğünüz üzere taşları etraftan toplayıp yaklaşık yarımşar metrelik üç duvardan oluşan üstü açık yapılar oluşturmuşlar. Bu yapılar, kıble duvarında bazen bir mihrap girintisi olmakla beraber bazen de o girintinin yerine büyükçe bir taş konularak mihrabın yerine düşünülmüş gibi görünüyorlar.

Bir açık hava ve şunu diyen bir yazı'GIDEON AVNI BASOR 294 Mosque Oded. Nahal Flg.6. Dwelling and stele Oded. northern unit, the shape irregular trapezoid probably open elevated above estreet The courtyard entered climbing stairs western side, center aperture. Boker. During archaeological surveys Negev Highlands the 1985: tangular 1981: hilltop west Boker (figure. tructure consists ofare mosque main cistern on neighborhood that wall, and between resident apparently locked the the (Segal 983: 16-17, figure 4). height of0. 0. ,ae built two rows dressed stones filling From minimal seems that original building roof. Several hundred Arabic inscriptions lacked' görseli olabilir

Bu çalışmada ki 2 mescid hariç diğer tümünün tepe başlarına inşa edilmiş, basitçe üç yarım duvardan oluşan bedevi mescidleri olması ve bunların tümünün Mekke’ye bakması önemlidir. Çünkü burada devlet tarafından yapılıp resmi bir görevli atanan camilerden bahsetmiyoruz. Doğrudan halkın kendi dindarlığının eseri olan yapılardır bunlar. Çölün ortasında samimi duygularla Allah’a yönelmek isteyen halktan insanların kıblesinin Mekke olduğunu gösteriyor, bu basit mescitler. Petra tezini tamda kalbinden vuruyor demekte haksız mıyım?

G. Avni’nin makalesi için: G. Avni, “Early Mosques In The Negev Highlands: New Archaeological Evidence On Islamic Penetration Of Southern Palestine”, 1994, Bulletin Of The American Schools Of Oriental Research, Volume 294, pp. 83-100.

Academia linki: https://www.academia.edu/44055672/Early_Mosques_in_the_Negev_Highlands_New_Archaeological_Evidence_on_Islamic_Penetration_of

Çin’den Endülüs’e(İspanya’ya) kadar, Yukarıda bahsi geçen bu erken dönem camilerinin tümü için, bir şey açıktır, Gibson’ın erken camiler Petra’ya bakar iddiası, öyle olmasını istediği için öyle yorumlamaktan ibarettir. (wishful thinking)

(prof. King’in alıntılanan sözleri buraya kadardır.)

Sonuç

Bu uzun açıklamadan sonra bazı hususları kısa biçimde hatırlatıp genel bir tablo çizerek bitirmek istiyorum:

0. Metodun eksikliği: Eğer ille de Gibson ‘ınki gibi komplo teorilerinin peşine düşüp araştırmak gerekiyorsa bunun arkeolojik kazılar yoluyla camilerin en eski temellerinin bulunması şeklinde yapılması gerekirdi.

1.Baştan sakat: Gibson’ın tezinin başlangıç kabulleri problemli olup zaten eksiklik ve çelişki içerdiğinden baştan reddedilebilirdi.

2. Güney içtihadı: Semerkand, Suriye, Mısır, Endülüs ve başka yerlerde doğrudan güneye bakan camilere rastlanmaktadır. Bu içtihadın temeli, Medine de namaz kıldıran Peygamberin (a.s) Mekke’de bulunan Ka’be için güneye yönelmesi olarak açıklanıyor. Doğrudan Peygamberi taklit etme gayreti bunun iyi bir açıklamasıdır. Bunu reddeden ve Petra’yı savunanların cevap araması gereken soru: Niçin kuzey içtihadı yok? Bir tanecik olsun, Mekke ‘nin hizasında olmadığı çok bariz belli olduğu halde doğrudan kuzeye yöneltilmiş cami gösterebilirler mi? İslam gerçekten Petra’da doğsaydı taklit gayreti yüksek olan bazı grupların Kuzey içtihadında olması gerekirdi.

3. Yakın camiler ne söylüyor? Mekke’nin yakınında olupta açıkça Mekke yerine Petra’yı tercih etmiş tek bir cami bile yoktur. Mekke’den uzak yerlerde ki, Petra’ya bakıyormuş gibi gösterilen camilerinde bir çoğu için hangi geleneksel yöntemlerle aslında Mekke’yi hedefledikleri gösterilebiliyor. Hadi tabloyu Petra üzerinden okumayı deneyelim. Petra’nın hemen yakınında olupta açıkça Mekke’yi tercih etmiş cami örnekleri bulunuyor. Petra’ya en büyük hassasiyette bakan cami örnekleri ise hem Petra’nın hem Mekke’nin kuzeyinde bulunduğundan rahatlıkla aslında Mekke’ye yönelmeye çalıştıklarını söyleyebiliyoruz.

4. Halkın dindarlığı ne söylüyor? Gideon Avni’nin çalışması bu konuda çok değerlidir. Bedevilerin bir tepe başına inşa ettiği ve resmi devlet görevlileri ile ilişkisi olmayan üç tane yarım duvardan ibaret ve harcı/çimentosu bile olmayan bu açık mescidlerin yön tercihi ve ait oldukları dönem Petra tezini tamda kalbinden vurmaktadır.

5. Endülüs delili : Abbasiler isyan çıkarıp Emevi başkentini ele geçirirken Emevi halifesinin soyundan birisi kaçarak İspanya ya gidiyor ve bu eyalette kendi bağımsız devletini kurup Endülüs Emevi devleti başlamış oluyor. Hem halifelik iddiasına hem de Emevilerin devamı olma iddiasına sahiptiler ve aslında Emevilerin devamı olmaları konusunda haklıydılar. Kurtuba’daki 784 ‘te Endülüs Emevilerince inşa edilmiş büyük caminin kıblesine Gibson tarafından getirilmeye çalışılan açıklama tümüyle temelsizdir ve bu kıble yönü Emevilerin kıblesinin Mekke’deki Ka’be olduğunu ortaya koymaktadır. Şu halde nasıl Emevilerle Abbasilerin farklı kıblelerinin olduğu söylenebilir? Ayrıca farklı dönemlerde Endülüs coğrafyasında yetişmiş farklı alimlerin yazdıkları eserlerde Ka’be’nin Mekke’de olduğu açıkça ifadesini buluyor. Bu alimler arasında Emevilere kısa süreliğine vezirlikte yapmış olan İbn-i Hazm ‘da var. Bu bölgeye Abbasilerin hiçbir dönemde erişememiş olması, buranın şahitliğini konu açısından değerli kılıyor. Dahası buranın ilk üç yüz yılının Emevilerin elinde şekillenmesi ve sonrasında da bölgede kurulan devletler içerisinde Al-Muvahhidun devletinin Halifelik iddiasında olması ve yaklaşık 100-120 yıl hükmetmesi yani buradaki yaklaşık 780 yıl süren Müslüman varlığının çoğunluğu boyunca buraya hakim olan sultanların Halifelikte iddia etmiş olmaları gibi durumları da hesaba katarsanız Endülüs coğrafyasından gelecek verinin konu açısından önemli olduğunu daha da iyi görürsünüz.

Endülüs coğrafyasından kalma bir Kur’an Nüshasında Fetih Suresinin 24-25. Ayetleri tıpkı elimizdeki Kur’an nüshalarında olduğu gibidir ve Ka’be’nin Mekke de olduğunu delillendirmektedir.

Endülüslü Coğrafyacı El-İdrisi’nin Dünya haritasında Hicaz’ın nasıl da Dünya’nın merkezinde olduğunu gösterdik.

Emevilerin uzun süre yönettiği ve Abbasilerin hiç erişemediği Endülüs coğrafyasından konu hakkında elde edebildiğimiz tüm veriler bu coğrafyada kıblenin başından beri Mekke ‘de ki Ka’be olduğunu gösteriyor. Çeşitli içtihadlar kullanılmış olup camiler doğrudan güney yönü dahil çeşitli yönlere bakmakta olmasına rağmen Petra’ya bakan tek cami yoktur.

Sadece Endülüs verileri bile bu berbat tezi reddetmek için yeterli sayılmalıdır.

6.Iraktaki arkeolojik kanıt : Irak’ta ki 702 veya 706 yılına tarihlenen caminin en eski yöneliminin kış gün batımına doğru olduğu tespit edilmiştir ki bu durum, orta çağ el yazmalarında görülen kıble belirleme tekniğine uymaktadır. Bu da, Prof. King’in açıklamalarının arkeolojik kanıt bulması anlamına geliyor.

7. Gibson ‘ın varsayımlarının bilim tarihiyle çelişmesi: Eldeki tüm belgeler Müslümanların zaman içerisinde bilimde ve coğrafyacılıkta ilerlediklerini gösteriyorken Gibson’ın mantığına göre en baştan küresel trigonometrik çözümler üretecek derecede matematik bilmeleri gerekiyor. Eğer öyle olsaydı ve Hz. Peygamber zamanında ileri coğrafi bilgilere küresel trigonometrik formüller uygulanıp kıble bulunuyor olsaydı tüm o gözlemlediğimiz geleneksel kıble içtihadları türememiş olurdu. Dahası hadislerdeki büyük tolerans aralıkları da, başlarda imkanların çok sınırlı olduğunun delilidir. Zaten Kur’an o toplumu Ümmi olarak nitelemiştir. Hadis rivayetlerinde de geri kalmışlık ve okuma yazma oranının düşüklüğü delillendirilmektedir.

Tüm bunlar dikkate alındığında cami kıbleleri açıkça Mekke’yi ıspat edip Petra tezini çürütmüş oluyor.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

2 Yorum

  1. Selamün aleyküm, kardeşim petra hakkında diğer iddialara da cevap verir misin? Doruktaki beyinin videoları var 24 kanıt diye.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Doruktaki beyini boşver, onun bişey bildiği yok, orjinal Dan Gibson’un videolarına cevap vereceğim. fakat zaten yazarımız Engin bey, cami kıbleleri iddiasını derinlemesine incelemiş. Bu iddia da Dan Gibson’un iddialarının bel kemiğini oluşturuyordu. Bu çökünce ortada pek bişey kalmadı.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu