Sosyal Hayata İlişkin

97# Felsefi ve akıl karıştıran tuzaklara düşmeme reçetesi

Bilim ve felsefe, evrenin ve yaratılışımızın gerçekleri bulmamızda kullandığımız iki dürbündür. Aralarındaki fark ise bilim somut ve tekrar edilebilir kanıtlar kullanırken felsefe ise elde yeterli kanıt bulunmadığı zamanlarda işe yarar ve düşük çözünürlüklü bilgiler üzerinden düşünce ile çıkarım yapma sanatıdır. Evet elde net bilgiler bulunmadığı zamanlarda felsefenin iyi bir binek olarak kullanılabilir olması yadırganmaz fakat sizi doğruya götürme ihtimali zayıf olduğu gibi çoğu zaman insan beyninin sınırlılığından dolayı hakikatleri her yönden kavrayamamaya ve doğrudan sapmalara neden olmuştur. Üstelik bitmek bilmeyen kısır döngü tartışmaların da meydanıdır.

Ünlü fizikçi Hawking bir seferinde “felsefe öldü artık bilim var” anlamında bir cümle kurmuştu. Burada anlatmak istediği artık kesin somut kanıtlar bulabiliyoruz, gerçeği tahmin yoluyla anlamaya ihtiyaç kalmadı şeklindedir. Fakat ben yine de evrende bilginin sınırsız olduğunu ve hiçbir zaman insanın bu bilginin sonuna gelemeyeceğinden dolayı her zaman için felsefeye de ihtiyaç duyacağını düşünüyorum.

Fakat felsefe demagojilere açık bir alandır ve iyi bir kelime illüzyonistinin insanların gözlerini perdeleyip doğrudan saptırabileceği kuralları belirsiz bir savaş arenasıdır. Çünkü felsefe de, bilim de olduğu gibi kesin kanıtlar göstermek zorunda değilsindir. Bu yüzdende iki kitap okuyan herkes felsefe üstadıdır (!)

İlgili Makaleler

Bunları neden mi anlattım?

Çünkü görüyorum ki felsefe yapmak bilim yapmaktan daha kolay olduğu için özellikle tecrübesiz gençleri birkaç tane felsefi yaldızlı lafla kolayca ateizme sürüklüyorlar. Bunun adına da felsefe gibi büyülü bir laf taktıklarında aydınlandığını sanıp aslında sonsuz bir karanlığın içine düşebiliyorlar.

İnsanları felsefe kullanarak yoldan çıkarmaya çalışan odaklar hiçbir delile dayanmayan hayali kuruntularıyla diğer insanları kandırmaya çalışırlar. Akıllarında öyle bir kurgu yapar ve onu oradan bunu buradan koyarlar ki insana en parlak şeyleri bile orada olmadığına ikna edebilirler. Bu şekilde kurgusal saçmalıklarını kesin kanıtmış gibi göstermeye çalışan insanlara ben şunu diyorum: “O senin kurgun, madem zanlarımız üzerinden konuşacağız aynı malzemelerle tam tersi istikamette 50 tane daha kurgu çıkarabilirsin istersen” deyip bir iki örnek veriyorum. Yani bu insanlar boş hayallerini ispatlayamazlar ama tahrip kolay olduğu için insanların imanını hiç var olmayan kurgularla tahrip edebilirler. Bu tür felsefe illüzyonistleri bu sayfadaki bilimsel paylaşımlara itiraz edemiyorlar.  Çünkü bilimin kuralları var ve herşeyi kuralına uygun olarak verirseniz boş laf kalabalıkları üretilemez. Ama şimdiki paylaşımımdaki gibi düşünsel felsefi bir paylaşım olursa hepsi birer felsefe üstadı gibi karşınıza çıkıp laf kalabalığı ile gerçekleri perdelemeye çalışırlar. Sizinle mücadeleye girişirler.

Oysa ki burada Kuran’ın Allah’ın kitabı olduğunu defalarca bilimsel kanıtlarıyla ispatlandı. Bunların tek  bir tanesi bile insanın ebediyete gözlerini açması için yeterli iken bunları görmek istemezler boş kuruntular peşinde koşarlar.

Lokman 20: “İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiç bir bilgiye dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.”

İsra 36: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”

Evet bu insanlar insan elinden çıkmış tarihi kayıtların belli belirsiz olaylarını ellerindeki mucize kitaba tercih ederler.  Bu yüzden gözlerinin önündekini bırakıp tarihselcilik miyopluğuna düşerler. İnsanın çorbasına hayali bir sinek düşse bütün çorbayı dökmesine vesile olacağı gibi hayali kuruntulardan dolayı imanlarından olurlar.

Bu yüzden yeni nesillerin imansızlık karanlığına düşmesini istemiyorsak Kuran’ı doğru öğretmemiz lazım. Kuran’ın bilimle nasıl da bir yoldaş olduğunu göstermek lazım. Çağın donanımlarıyla donanmaktan korkmamak lazım. Yoksa ucuz felsefi numaralarla çok nesillerin karanlığa gömüldüğünü elimizde tespihle seyretmekten başka bir şey yapamayacağız.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu