Genel

359# Gibson–Petra–Cami kıbleleri–3

Bir önceki bölümde ifade edildiği üzere kıble belirleme konusunda, matematiksel prosedürün 9. Yüzyılın başları civarında ortaya konmuş olduğu düşünülmektedir. Harezmi’nin çalışması 830 civarındadır. Matematiksel prosedüre uygun inşa edilmiş olan (bildiğimiz) ilk cami 840 ‘lardan gelmektedir. Tam doğru matematiksel metodun ortaya konması ise 850’de Habash tarafından başarılmıştır. Bununla birlikte matematiksel metottaki doğruluğun tek başına yeterli olmadığını, coğrafi koordinatlarında hassas şekilde ortaya konabilmiş olması gerektiğini anlatmıştık. Enlem tespiti nispeten kolay olmasına rağmen boylam tespitinin çok zor oluşundan bahsetmiştik. Yani dönemin matematikçilerinin belirlediği kıbleler dahi yüksek hassasiyet gösteremeyebiliyordu.

Özellikle matematiksel prosedürün henüz olmadığı dönemde yapılmış ilk camiler söz konusu olduğunda yada sonraki dönemde yaşamış olsalar bile Matematiksel prosedürleri ve ptolemy coğrafyasını bilmeyen yahut benimsemeyen grupların yapmış olduğu camiler söz konusu olduğunda ise sapma paylarının büyük olması gayet normaldir. Şu halde eski camilerin kıble yönelimlerini anlamaya çalışırken “Geleneksel Usullerin” neler olduğunun bilinmesinde büyük fayda vardır. Geleneksel metotların mantığına inebilmek içinde kıble hakkındaki bazı hadislerle başlamakta fayda görüyorum.

Kıble Hakkındaki Hadis ve İçtihatlardan bazıları:

İlgili Makaleler

Müslüman akademisyenler tarafından hazırlanan bir yazıda en eski kıble belirleme usulleri değerlendirilmiş ve bu kapsamda ki hadisler sunulmuştur. Bende o yazıdan bazı hadisleri ve onlara getirilen içtihatları alıntılıyorum :
(Kaynak:  https://www.islamic-awareness.org/history/islam/dome_of_the_rock/qibla )

İmam Malik’in Muvatta isimli kitabından bir hadis:
“Doğu ile Batı arasındaki herhangi bir yer, birisi Beyt’e (Ka’be’ye) doğru ilerlediği sürece kıble olarak alınır “.

Birden fazla kaynakta tekrar eden benzer bir hadis  rivayeti ise şöyledir:
“[Anywhere] between the East and the West is a qibla”
“Doğu ile batı arası kıbledir. “

El Munteka isimli eserde Muvatta’daki hadis için şu yorumlar aktarılmıştır:

“Aḥmad ibn Ḥanbal said: “This applies to all countries except in Makkah at the House [i.e., the Sacred Mosque] where whoever shifts from it has missed the qibla.”

Ahmed bin hanbel dedi ki: “Bu (söz), içerisinde Beyt bulunan Mekke haricindeki bütün memleketler için geçerlidir. ondan her kim saparsa , kıble’yi kaçırmıştır.”

“Ahmad ibn Khalid said: “This hadith applies to the inhabitants of Madinah and whoever is like them whose qibla is between East and West”, narrated by Muhammad ibn Maslamah from Malik.”

Ahmed ibn Halid şöyle dedi: “Bu hadis Medine sakinleri için geçerlidir ve her kim onlar gibi ise onun kıblesi Doğu ve Batı arasındadır”, Muhammed ibn Maslamah Malik tarafından anlatılmıştır.

Ahmad ibn Khalid said: “As for those who are located to the East of Makkah or to the West, their qibla is between South and North and they have room in that [i.e., flexibility in the determination of the direction] as much as the inhabitants of Madinah and others have.”

Ahmed ibn Halid şöyle dedi: “Mekke’nin doğusuna ya da Batı’ya
yerleşenler için, onların kıblesi Güney ile Kuzey arasındadır ve [Kıblenin
belirlenmesindeki esneklik açısından] Medine yerlilerinin ve
diğerlerinin sahip olduğu kadar yer vardır.”

Görüleceği üzere hadis rivayetleri ve onlardan türetilen içtihatlar arasında farklılıklar olmakla birlikte genel görüntü kolaylaştırma yönündedir. İlk nesil Müslümanlar nokta atışı kıble tespiti yapmanın zaten mümkün olmadığı o zamanlarda, esneklik sağlayan içtihatlarla hareket etmişler.  Adresini vermiş olduğum makalede  daha fazlası aktarılıyor ve detaylı araştırmak isteyenlerin oraya bakacağını umuyorum. Son olarak konu hakkında, Türkçe’ye çevrilmiş bir kaynaktan alıntı yapacağım. Kütub-u Sitte içinde yer alan Sünen-i Tirmizi’nin çevirisinde  şöyle yazıyor:

“Meşrik(doğu) ile Mağrib(batı) arası kıbledir.” hadisi peygamber (s.a.v) in ashabından müteaddit kişilerden rivayet edilmiştir. Ömer bin El-Hattab, Ali bin Ebî Talib ve ibn-ü Abbas bunlar arasındadır.

İbn-ü Ömer diyor ki : Mağribi sağına ve meşriki soluna alır da kıbleye karşı dönerse ikisinin arası kıbledir. 

Kaynak: Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Yunus Emre Yayınları cilt 1 sayfa 245

Dikkat edilirse İbn-ü Ömer’in yorumu güneye yönelmeyi gerektirmektedir. Bazı alimlerin konu hakkındaki görüşlerine bakıldığında kıble hakkındaki hadisleri Medine ve benzer durumdaki yerler için düşünmenin uygun olacağına kanaat getirmişlerdir.  Gerçekten Allah resulünün, bu sözleri Medine’de iken söylemiş olması akla yatkındır çünkü Mekke, Medine’nin  güneyindedir.  Ancak alimlerin farklı içtihatlar geliştirdikleri bir gerçektir. Prof. King’inde makalesinde belirttiği üzere  Endülüs’ten  Orta Asya’ya  uzanan geniş bir alanda doğrudan güneye bakacak şekilde inşa edilmiş camiler olması güney içtihadının  da islam dünyası genelinde uygulayıcıları olmuş olduğunu gösteriyor. Tüm bu yorum farklarına rağmen Kâbe’yi gözüyle görecek kadar  yakın olan kişinin doğrudan Ka’be’ye yönelmesi gerektiği hususunda hiç bir görüş ayrılığı yoktur.

Geleneksel Kıble bulma Metodları

Bu kısımda sunacağım açıklamalar genel olarak Prof King’in şu makalesindendir: http://www.muslimheritage.com/article/from-petra-back-to-makka

Prof. King diyor ki:

“9. Yüzyıldan önce Müslümanlar, kıbleyi bulmak için sadece geleneği ve halk astronomisini(özellikle astronomik doğuş ve batışları- kullandılar. Bununla birlikte, ilk İslamî dini mimari, İslam öncesi dini yapıların temellerine uygun olarak düzenlenmiştir. Mekke’nin genel yönü, bulunulan mevkiden Arabistan’a doğru uzanan (Arabistan tarafına giden) yol olarak bazı durumlarda yeterli görülmüştür.”

Şimdi gelin bu paragrafı açalım:

Hac yolu: Prof King’in ifadesinden:

“……..Mekke’nin genel yönü, bulunulan mevkiden Arabistan’a doğru uzanan (Arabistan tarafına giden) yol olarak bazı durumlarda yeterli görülmüştür.”

Kabe’ye giden yolun kıble olarak kullanılması ilk defa duyanlar için şaşırtıcı olabilir ancak bu içtihadın hadis tarafından desteklendiği görülmektedir. Kaynak: https://www.islamic-awareness.org/history/islam/dome_of_the_rock/qibla

https://2.bp.blogspot.com/-73BeVPZpYa4/XAavT9DZBdI/AAAAAAAACAM/ZoU7Lkw8AfkIXQNVKD0NEvuNdr4cdeHuQCLcBGAs/s1600/muvatta.png

İmam Malik’in (vefat: 795),  Muvatta isimli hadis kitabında yazdığına  göre:  Nafi’ nin Ömer ibn al-Hattab’dan rivayet ettiğine göre: “Doğu ile Batı arasındaki herhangi bir yer”, birisi Beyt’e (Ka’be’ye) doğru ilerlediği sürece kıble olarak alınır “.

Orta Asya’da ki bir çok caminin doğrudan batı yönüne bakıyor olması bu içtihatla ilgilidir. Çünkü Kabe’ye varmak için önce batı yönünde uzun süre ilerlemeleri sonra güneye inmeleri gerekiyordu. Yine bununda somut örneklerini aşağıda göreceğiz.

Dönüştürülmüş Yapıların Temelleri: Yukarıda Kıble hakkındaki bazı hadisleri sunduğum kısımda, hadislerin büyük kolaylık sunduğunu görmüştük. Hatta bir hadiste deniyordu ki:

“Doğu ile batı arası kıbledir. “

Müslümanların en eski camilerinden bazıları dönüştürülmüş yapılardır. Fethedilen yerdeki bir kilise camiye çevrilirken eğer bu yapının bir duvarı yeterince kıble tarafına doğru bakıyor durumda ise kıble hakkındaki hadislerde büyük bir esneklik payı sundukları için doğal olarak Müslümanlar kolaylık yolunu tercih edip yapıyı o haliyle kullanmışlardır. Aksi halde zaten hassas kıble tayini yapmanın mümkün olmadığı bir dönemde az bir düzeltme niyetiyle yapıyı tümden yıkıp temelinden inşa etmek gerekecekti. Hadis-i şerifler büyük bir esneklik payı verdiğinden elbette doğal olarak bunu kullanmış oldular. Aşağıda örneklerini göreceksiniz.

Ana Yönlerin Kullanımı: Yukarıda hadisler bölümünde fark etmiş olabileceğiniz gibi Ahmed ibn Halid ‘in içtihadına göre Ana yönleri kullanmak yeterli olmaktadır. Çünkü “Doğu ile batı arası kıbledir. “ hadisini yorumlarken diyordu ki:

“Bu (söz), içerisinde Beyt bulunan Mekke haricindeki bütün memleketler için geçerlidir. ondan her kim saparsa , kıble’yi kaçırmıştır.”

“Bu hadis Medine sakinleri için geçerlidir ve her kim onlar gibi ise onun kıblesi Doğu ve Batı arasındadır”

“Mekke’nin doğusuna ya da Batı’ya yerleşenler için,

onların kıblesi Güney ile Kuzey arasındadır

ve [Kıblenin belirlenmesindeki esneklik açısından] Medine yerlilerinin ve diğerlerinin sahip olduğu kadar yer vardır.”

Gerçektende Ana yönlere yöneltilmiş ilk yüzyıllara ait camiler olduğu görülmektedir.

Güney içtihadı : Buhara’dan Endülüs’e uzanan geniş bir alanda doğrudan güneye bakan camiler bulunmaktadır. Prof. King bununla ilgili diyor ki,

(Kaynak: World Maps For Finding The Direction and Distance to Mecca , Prof. David A. King, sayfa 78)

“Şafiiler Kıble için güneyi tercih ettiler. Bu, Peyganberin Medine’deyken Namaz kıldığı yön idi, (ki Medine) kabaca(yaklaşık olarak) Mekke’nin kuzeyindedir.”

Kanaatimce ana yönleri kullanmak için ileri sürülen argümanlar güney yönü içinde geçerlidir. Ancak Semerkant’ta veya Endülüs’te bile güney yönünün tercih edilmesi dikkat çekicidir. Semerkant’ın olduğu yer için batı yönü güney yönüne göre daha baskındır ve nitekim batıya bakan camiler de daha fazladır fakat yine de güney yönünü tercih eden gruplar olmuş olduğu görülmektedir. Endülüs’te ise doğu yönü güney yönüne baskın olmasına rağmen bir tane bile doğrudan doğu yönüne bakan cami bulamıyoruz. Doğrudan güney yönüne bakan bir kaç cami ise bu gün bile hala bulunmaktadır.

Usturlab hakkında yazılmış 12. yüzyıla ait bir Endülüs eserine göre Kurtuba’da ki camiler için şu farklı yönler kullanılmıştır:

Kaynak: The enigmatic orientation of the Great Mosque of Córdoba explained, David A. King, sayfa 47

Günümüzde halen ayakta olan Endülüs camilerinin listesine ve yönlerine baktığımda tam doğu yönünü tercih etmiş hiç bir cami bulamıyorum ve 12. Yüzyılda yazılmış İbn Nattah’ın kaydettiği veriler dikkate alındığında o zamanlarda böyle bir şeyin olmadığı görülüyor. Yukarıdaki şema İbn Nattah’ın eserine göre hazırlanmıştır. Yani Endülüs yeterince batıda yer aldığı için doğrudan doğu yönüne bakan camiler olması beklenebilir ama geçmişten günümüze hiç olmamış gibi görünüyor.

Yani dikkat çekmek istediğim şey, ana yönleri kullanma içtihadı bir vakıa olmasıyla birlikte güney yönünü tercih etme isteği diğer ana yönlere göre daha baskın şekilde gözlenmektedir. Bunun bir sebebi olması gerektiğini düşünüyorum ve Prof. King in sunduğu gerekçe makul görünüyor. Hz. Peygamberin Medine’de ki kıblesini taklit etme isteği bu yönelimi öne çıkarıyor olsa gerektir.

Halk astronomisi:

Doğular ve batılar, iki doğu ve iki batı

Kur’an da doğu ve batı kavramlarının kullanılış şekli ufuk açıcı niteliktedir.

Bakara 115 meali: https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/122/115-ayet-tefsiri

﴾115﴿

Doğu da Allah’ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah’ın zâtı oradadır. Şüphesiz Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir.

Bu ayette doğu ve batıyı tekil olarak kullanılmış buluyoruz.

Rahman suresi mealinden: https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Rahm%C3%A2n-suresi/4918/17-18-ayet-tefsiri

﴾17﴿

O, iki doğunun da rabbi iki batının da rabbidir.

﴾18﴿

Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?

Burada ise iki doğudan ve iki batıdan bahsediliyor.

Me’ric suresi mealinden: https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Me%C3%A2ric-suresi/5415/40-41-ayet-tefsiri

﴾40-41﴿

Doğuların ve batıların rabbine yemin ederim ki, onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter, kimse bizim önümüze geçemez.

Arapçada bir şeyden iki adet olduğu zaman kullanılan kalıp ile 3 ya da daha fazla adet olduğu zaman kullanılan kalıp farklıdır. Yani “doğular ve batılar” dendiği zaman bunu bir önceki iki doğu ve iki batıya indirgeyemeyiz diye düşünüyorum. Peki tüm bunların açıklaması nedir? Tefsir alimi değilim ve haddimi de aşmak istemiyorum. Sadece ayetlerle ilgili olabilecek bazı bilgileri aşağıda paylaşıyorum:

Yıl içerisinde Güneş, ufuk çizgisi üzerinde farklı noktalardan doğmakta ve farklı noktalardan batmaktadır. Gerçekte Güneş yılın sadece iki günü gerçek doğudan doğar ve gerçek batıdan batar.(bu tarihlere Ekinoks deniyor.) Irak coğrafyası için konuşursak, yıl içerisinde Güneşin en kuzeyden doğduğu gün 21 haziran tarihidir ve yaklaşık olarak 30 derece gerçek doğunun kuzeyinden doğup gök yüzünde uzun bir yol kat ettikten sonra yaklaşık olarak 30 derece gerçek batının kuzeyinden batar. Diğer gün dönümü tarihi olan 21 aralıkta ise Güneş gerçek doğunun 30 derece güneyinden doğup gök yüzünde en kısa eğrisini çizip gerçek batının 30 derece güneyinden batar. Diğer tarihlerde güneşin doğuş ve batış yerleri bu iki sınır arasında gerçekleşmektedir. Bunun anlamı Güneşin ufuk çizgisi üzerindeki doğuş yeri yıl içerisinde yaklaşık 60 derecelik bir gidip gelme hareketi yapmaktadır. Tabi batış yeri de öyle.

Ufuk fenomenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için linkini verdiğim videoyu izleyebilirsiniz : https://www.youtube.com/watch?v=kf-tFaEFVxU&ab_channel=ANT%C4%B0KZAMANLAR-EnginZengin-

( videoda ismi verilen simülasyon önceleri doğrudan internette veriliyor idi. Şimdi ise “ClassAction” isimli bir programın parçası olarak veriliyor. İndirmek isteyeceklerin bilgisine…)

Dikkat çektiğimiz ayetler Sahabelerin de dikkatini çekmiş olmalıdır diye düşünüyorum. Konunun temellerini hatırlattığımıza göre halk astronomisinin nasıl çalıştığını açıklamaya girişelim.

Öncelikle Prof. King’in tarifini verip sonrasında bir örnek üzerinde açıklamaya çalışacağız. Prof. King’in tarifi:

“Kıble’nin Mekke’ye doğru değil, Kabe’ye doğru olduğunu unutmamalıyız. Kabe’nin dikdörtgen tabanı, astronomik olarak hizalıdır; ana ekseni, Canopus yıldızının doğuş yönüne doğrudur ve onun küçük ekseni de , yaz gün doğumu ile kış gün batımına doğru uzanmaktadır. Ticari aritmetiğin ötesinde ciddi coğrafi kavramlar ya da matematik bilimi olmayan bir toplumda, bir kişi yüz yüze gelebilmek için uzaktaki bir yapıyı nasıl bulabilir? Cevap astronomik hizalanmalardır, ki onların en belirgin olanı  kardinal yönlerdir(ana yönlerdir), sonra  kış ve yaz  gün dönümlerindeki  Güneş’in doğuşu ve batışıdır, dahası bunların yanında seçilmiş bazı yıldızların doğuş ve batışları da (kullanılır)

https://4.bp.blogspot.com/-rl7Gr-NXXBM/W_jYfpVO6PI/AAAAAAAAB-c/hW96LN-hmMEWOzA-WZ4m-0Yx0ry1vnE5QCLcBGAs/s640/kabalayout01.jpg

(Yukarıdaki şekil) Kabe’nin dikdörtgen tabanının astronomik hizalanmaları ve İslam öncesi astronomik folklordaki rüzgârlarla ilişkisi (hakkındadır). Halk astronomisi ile ilgili olan  bu bilgi ilk olarak 1970’lerde  Ortaçağ Yemen metinlerinde yeniden keşfedildi.

Dünyayı, astronomik olarak hizalanmış olan Kabe ile ilgili olarak gören Müslümanların çabaları, kutsal halk coğrafyasının renkli bir geleneği ile sonuçlandı. Kabe’nin etrafındaki dünyanın bölgeleri/dilimleri, Kabe’nin çevresinin  bölümleri ile ilişkilendirildi ve kıbleler astronomik ufuk fenomenleri bağlamında tanımlandı.”

Prof. King’in bahsetmiş olduğu, İtalya’nın Milan şehrindeki   “Biblioteca Ambrosiana” isimli tarihi kütüphanede bulunan Ortaçağ Yemenî metnine ait bir görsel:

Kaynak makale: https://www.academia.edu/34682288/051_HAWKINS_and_KING_1982_On_the_astronomical_orientation_of_the_Kaba_pdf

Bu Ortaçağ’dan kalma Yemenî metin, Muhammad ibn Abi Bakr al-Farisi (c. 1290) tarafından yazılmış olup, açıklamasında da görebileceğiniz gibi, Ka’be’nin astronomik duruşu hakkındaki  düşünceyi anlatmaktadır. Kabenin dört duvarının dört rüzgarla olan ilişkisi de anlatılmıştır. Sonrasında Dünyanın 12 bölgesinin Kabe’ye göre konumu ve kıblelerinin astronomik olarak tespiti hakkında bilgi verilmiştir.

Metnin birinci bölümünde anlatılanlar Hawkins ve King’in makalesinde aşağıdaki şemaya dönüştürülmüştür:

Gözlemciye göre, Kış güneşi 21 aralık tarihinde Kabe’yi ortalayarak batmaktadır. Daha doğrusu Kabe’nin doğu-batı ekseni yaz güneşinin doğuş yönü ve kış güneşinin batış yönü ile uyumludur. Kuzey-güney ekseni ise Canopus yıldızının ufuktaki doğuş noktasına bakan yön ile uyumludur.

Metnin ikinci bölümünde anlatılanlarda aşağıdaki şemayla ifade edilmiştir:

Kaynak: G. S. Hawkins & D. A. King, “On The Orientation Of The Kʿabah”, Journal For The History Of Astronomy, 1982, Volume 13

Bu düşünceler büyük ölçüde doğrudur. Prof. King ve Hawkins’in ortak çalışması ile hazırlanan kitaba göre bu günün modern ölçümleriyle durum şöyledir:

https://4.bp.blogspot.com/-5yBjAIt0i78/XA5f1bOjwWI/AAAAAAAACDE/Nfuz4jKBzlAQl4jkh8Cd2j9nFrOzL7O8QCLcBGAs/s400/modern.jpeg

Kaynak: G. S. Hawkins & D. A. King, “On The Orientation Of The Kʿabah”, Journal For The History Of Astronomyop. cit., p. 107

Tekniğin mantığını hayali bir örnek ile kendimce anlatmaya çalışacağım:

Hadi gelin kendimizi orta çağda, 7. Yüzyılda,  Irak’ta yaşıyor kabul edelim.  O günün bilgi birikimiyle kıblemizi tayin etmeye çalışacağız.
Hacc’a veya umreye  gittiğimiz vakit yaşadığımız memleket olarak kabul ettiğimiz Irak’ı Kabeyle ilişkilendirmeye çalışırız. Memleketimizin Kabe’nin dört duvarından Kuzey Doğu duvarına hitap ettiğini düşünebiliriz. Kabe’den uzaklaştıkça bu yönü nasıl koruyacağımızı kendimize sorup düşünürüz. Kabeyi dikkatle gözlemlediğimizde kış güneşinin Ka’be duvarını ortalayarak battığını görürüz. Şu halde Kabe’den uzaklaşırken güneşin batış yönünü kullanarak onun Kuzey doğu duvarına doğru yönelmeye devam edebiliriz. Çizgisel olarak denk gelmese bile yinede matematik ve coğrafyada geri kalmış bir kabileden geldiğimiz için en hassas yönelimi bununla yapacağımızı düşünürüz.

Tabi bu noktada bir soru akla gelecektir. Bu yöntemin hassas şekilde çalışabilmesi için yaşadığımızı kabul ettiğimiz Irak’ın gerçektende Kabe duvarının hizasında biryerlerde olması gerekir. İşte tam bu noktada daha önce vermiş olduğumuz bir şemayı yeniden hatırlamak faydalı olacaktır. Bilgiyi aynen tekrarlıyorum:

“İnternational Union Academies” himayesinde çok sayıda Oryantalistin ortak çabası ile hazırlanan “The Encyclopaedia of Islam”  isimli eserin 6. cildinin 193. sayfasında  aşağıdaki şema ve bilgiler  verilmiştir. Eseri indirmek için buraya tıklayabilirsiniz.

https://1.bp.blogspot.com/-2DkmYlY4dH8/XAkvKz9GbQI/AAAAAAAACA8/9DC8HSadFT8InNVBenOSBDTouEpAInNswCLcBGAs/s640/kaba%2Bco%25C4%259Frafi%2Btas.png

 ibn Khurradadhbih’in eseri olan Kitab al-Masalik te yer alan bir şemayı kendi alfabeleriyle yeniden yazarak çizmişler.  Şema 9. yüzyıla ait. Şimdi düşünelim lütfen,  9. yüzyıldaki bir alim kıble hakkında bilgiler verirken yukarıdaki gibi bir kaba coğrafi tasavvur kullanıyorsa acaba 7. ve 8. yüzyıldaki insanlardan ne kadar farklı ve bilimsel bir yaklaşım beklenebilir. Pekhala 7. yüzyıldaki bir Müslümanda yukarıdakine benzer bir kaba coğrafi tasavvura sahip olabilir. Yukarıdaki şemada Irak’ın Kabe’nin bir duvarına baktığı ima edilmiş gibi duruyor. Eğer kendi bulunduğunuz yeri bu şekilde düşünüyorsanız ve kış gündönümünde Güneş’in Kabe’nin duvarını ortalayarak battığını görmüşseniz bu durumda cami  yaparken kullanacağız metot, muhtemelen 21 aralığı bekleyip o tarihte kıble
tespiti yaparak Camiyi inşa etmek olacaktır.
Bakınız ırak ortalarından geçen 32 derece enlemi için 21 aralık tarhihinde kış güneşinin batışı ve doğuşu:

Meseleyi daha da anlaşılır kılmak için bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum:

1. Merkezinde Kabe binasının olduğu düz ve yuvarlak bir Dünya tasavvuruna sahip olduğunuzu hayal edin. Önceki bölümde bu düşüncenin nasıl oluştuğuna dair açıklama yapmıştık.

2. Kabe binasının dikdörtgensel tabanının Güneş ile ve güneyin en parlak yıldızı olan Canopus ile hizalı olduğunu gözlemliyorsunuz. Evreninin yaratıcısının her şeyi birbiriyle ilişkili kıldığı düşüncesine sahipsiniz. Güneş’in gün dönümü tarihinde Kabe’nin bir duvarını ortalayarak battığını görüyorsunuz. Yani Dünya’nın merkezindeki binayı ortalayarak batmış oluyor.

3. Yaşadığınız Irak coğrafyasını yaklaşık olarak Kabe’nin bir duvarının hizasında olarak sanıyor olabilirsiniz.

4. Ayetlerin Doğu ve batı kavramlarından bahsediş şekilleri hiç astronomi bilmeseniz dahi konuya yönelmenize sebep olabilir.

5. Kıble için Mekke’ye değil Kabe binasına yönelmeye çalışmış oldukları anlaşılıyor. Daha doğrusu Ka’be’nin duvarlarından kendi memleketlerine hitap eden duvara yönelmeye çalışmışlar gibi görünüyorlar. Yahut en azından kullandıkları tekniğin o duvarı dikkate aldığını anlıyoruz. Prof. King’in bir makalesinde aşağıdaki şema ve açıklama verilmiştir:

9. Yüzyılda yaşamış Kurtubalı (Endülüslü) şeriat alimi Ebu Ubeyde el-Leyti, “Sahib-ül Kıble” olarak bilinirdi, Ka’be’nin Kuzey Batı duvarının orta yerinin önünde durunca dede ki: “(İşte) bu kıblesidir.(Endülüs’ün)”

Kaynak: “The enigmatic orientation of the Great Mosque of Córdoba, David A. King, sayfa 80”

O zamanların “sahib-ül kıble” (kıble konusunda uzman) olarak bilinen alimlerinin Kabe duvarlarını dikkate aldıklarına bir delildir bu. Nitekim Kurtuba’daki 784 ‘te inşa edilmiş olan Büyük Camii yukarıdaki şemada gösterildiği gibi bir kıble yönelimine sahiptir.

Kişisel kanaatim şudur: Her bir ülkenin kendi konumuna uygun düşen duvara göre kıble belirlemesi düşünülmüştür. 4 ana yönü kullanmak yerine Ka’be’nin dört duvarına göre 4 yön belirleniyor. Mesela 21 aralık tarihinde kış güneşi Ka’be binasının Irak tarafındaki duvarını ortalayarak battığı için Irak coğrafyasında kış güneşinin batış yönü kıble haline getiriliyor. Yani “Kabe binasının doğusundayız öyleyse yüzümüzü batıya dönelim” ya da Ka’be’nin kuzeyindeyiz öyleyse güneye dönelim” demek yerine dört duvara göre tanımlanmış yıldız yönlerini tercih etmişler.

Kıble metodu arayan alimlerin Ka’be duvarlarından ve bu duvarların bölümleri üzerinde batan yada yükselen gök cisimleri üzerinden hareket ettiklerinin bir delilide günümüze kalmış kıble şemalarıdır. Bunların bilinen en eskisi ibn Khurradadbih’in yukarıda sunduğumuz şeması olup yeryüzünü, Ka’be duvarlarına göre dört bölüme ayırıp ülkelerin genel olarak bu duvarlardan birine muhatap olduğunu ima ediyor gibi çizilmişti. Gerçi İbn Khurradahbih’in şeması üzerinden net konuşmak zor. Sadece zihninde ki kaba coğrafi tasavvuru resmetmişte olabilir.

https://1.bp.blogspot.com/-2DkmYlY4dH8/XAkvKz9GbQI/AAAAAAAACA8/9DC8HSadFT8InNVBenOSBDTouEpAInNswCLcBGAs/s1600/kaba%2Bco%25C4%259Frafi%2Btas.png

Öyle sanıyorum ki, zamanla Kabe’nin etrafı daha çok parçaya bölündü. Sekiz sektörlü şemalar ortaya çıktı ve temel mantığı yansıtmaya devam ettiler.

Kaynak:https://www.academia.edu/34695176/122_KING_and_LORCH_1992_Qibla_charts_qibla_maps_and_related_instruments_History_of_Cartography_pdf) (sayfa 7)

Şemanın açıklamasında deniyor ki, dış bölmelerdeki açıklamalar, o bölgede hangi yıldızın referans alınarak kıblenin bulunacağını anlatıyor. Yıldızların ufuktaki doğuş ve batış noktaları kullanılıyor.

Sekiz sektörden hiçbirinin Kabe duvarının köşelerine denk gelecek şekilde çizilmediğine dikkat edin. Köşelerin ana yönleri işaret ediyor olarak düşünülmüş olmasına da dikkat edin. Sekiz ülke ikişer olarak dört duvara bakıyor ve her ülkenin baktığı yön Kabe’nin bir duvarının orta noktasıdır. Dört dilimden her biri ikiye bölünerek çizilmiş gibi görünüyor. Öyle sanıyorum ki, bu metodu kullanan alimler hedef ülkenin, Kabe duvarlarında göre, hangi duvarın hangi yarısı tarafında kaldığını kestirebiliyorlardı. Sekiz yönün her biri için Kabe binası üzerinde incele yapıp o yönde doğan yada batan belirgin bir gök cismi belirleniyordu. Bu sekiz astronomik yön, sekize bölünmüş dünyada kullanılacak sekiz kıble yönü haline geliyordu.

Elbette sekiz sektörle sınırlı kalmadılar.

12 sektörlü bu haritalar 13. Yüzyılda yaşamış olan Muhammed bin ebu Bekr el Farisi’ye aittir. Her sektör astronomik yönlerle (belli gök cisimlerinin doğuş yada batış yönleriyle) ilişkilendirilmiştir.

Kaynak: https://www.academia.edu/34695176/122_KING_and_LORCH_1992_Qibla_charts_qibla_maps_and_related_instruments_History_of_Cartography_pdf) sayfa 8

Aşağıdaki şema ise 16. Yüzyıldan geliyor.

Kaynak: David A. King,The Culmination of Islamic Sacred Geography, sayfa 5

Açıklamasında prof. King şöyle yazmış: “Tunus’taki Sfax’lı on altıncı yüzyıl haritacısı Ahmed al-Sharafi’ye atfedilebilen, kutsal coğrafyanın bilinen en muhteşem şeması.”

4 duvarın 4 temel sektörüne dikkat çekercesine çizilmiş olması gözden kaçırılmaması gereken bir şeydir diye düşünüyorum. Her temel sektörü de kendi içinde bölümlere ayırıyor olmasına rağmen her bir ülkenin dört duvardan birisine muhatap olduğu anlayışı yansıtılacak şekilde çizilmiş.

Nihayetinde Irak’ı fetheden ilk Müslüman neslinin yukarıdaki düşünce ve kabuller eşliğinde 21 Aralık gün batımına yönelmeleri anlaşılır bir şey olmaktadır. Irak, gerçektende Kabe duvarının hizasında sanılıyor olabileceği gibi yukarıda tarif etmeye çalıştığımız üzere Kabe’nin duvarlarından yola çıkan bir metodun yeterli görülmesine dayalı bir anlayıştan ötürüde 21 aralık gün batımı yönü tercih edilmiş olabilir.

Prof. King, mümkün olduğunca yorum katmadan gözlemlenen durumu sunmaya çalışırken ben kendi kişisel kanaatlerimi de sunma ihtiyacı hissettim. Kişisel yorumlarımda yanılıyor olabilirim ancak prof. King’in bahsettiği hususlar belgelere dayanmaktadır. Yukarıda verdiğimiz bilgiyi tekrar edelim:

İtalyanın Milan şehrindeki   “Biblioteca Ambrosiana” isimli tarihi kütüphanesinde bulunan bir ortaçağ yemeni metninde Muhammad ibn Abi Bakr al-Farisi (c. 1290), Ka’be’nin astronomik duruşunu tarif edip kıble bulma metodunu bunun üzerinden temellendirerek anlatıyor. Ardından 12 farklı bölgenin kıblesini yıldız yönleri üzerinden ifade ediyor.

https://4.bp.blogspot.com/-I9Tt2yKfDwc/XA5eKhJn26I/AAAAAAAACC4/yHWng09PGIoGkAzVfq6LOOV9HtR27Rd8QCEwYBhgL/s1600/astromik.jpeg

https://1.bp.blogspot.com/-29K0kb0UrmQ/XA5ff1mxYnI/AAAAAAAACC8/a6AP9c7guP4bNKNBrzBMoY-h40zs1ZjKgCLcBGAs/s320/astronomik%2B2.jpeg

Kaynak: G. S. Hawkins & D. A. King, “On The Orientation Of The Kʿabah”, Journal For The History Of Astronomy, 1982, Volume 13, pp.

Dahası Prof. King şöyle yazıyor :

“……O zamanlar, Gerald Hawkins ile Kabe’nin astronomik oryantasyonu üzerine çalışıyordum. Bir Ortaçağ Yemenî metninde halk astronomisi üzerine bilgiler bulmuştum ve Gerald’ın uydu görüntülerine erişimi vardı ve bu da yapının dikdörtgen tabanının yönelimlerini bulmasını sağladı ve çevredeki tepelerin ve dağların yerel ufukta ki yüksekliğini ortaya çıkardı.Onun verileri, benim kaynağımdaki bilgileri doğruladı. Ya da, başka bir deyişle, ortaçağ dönemindeki bazı Müslüman alimler, bizim yeni keşfettiklerimizi zaten biliyordu. (Yani Ka’be’nin astronomik duruşunu zaten biliyorlardı.) Temel olarak, ana eksen güney gökyüzünde ki en parlak yıldız olan Canopus’un doğuşuyla hizalıdır ve Ursa Minor’un batışı ile de hizalıdır. Küçük eksen ise yaz güneşinin doğumu ve kış gün batımı ile aynı hizadadır.

Ayrıca bunların öncesinde 30 adet Ortaçağ el yazması tespit etmiştim. Türkçe , Farsça, Arapça dillerinde olan bu el yazmalarında islami kutsal coğrafyayı gösteren 20 farklı şema vardı. (Bu şemalarda) Kabe Dünya’nın merkezinde idi. Dünya’yı merkezle ilişkilendirilmiş dilimlere ayırıyorlardı. Her bir dilim Kabe binasının çevresinin bir parçası(segment) ile ilişkilendiriliyordu.

Her bir dilimin kıblesi astronomik doğuş ve batışların terimleri ile tanımlanıyordu. Belli bölgeler için bu tür bilgiler, bazı kaynaklarda İbn-Abbâs ve el-Hasan el Basrî gibi 7. yüzyıl yetkililerine atfedilmektedir. Söylemeye gerek yok, bu planlar Petra değil Mekke’de ki Kabe’ye odaklanıyor.”

Prof. King’in belirttiğine göre orta çağa ait Mısır da bulunan el yazmaları kış güneşinin doğuş yönünü “Sahabe’nin Kıblesi” olarak anlatmaktadır.

https://4.bp.blogspot.com/-CAma8VBoVP4/XAkf-FZF3RI/AAAAAAAACAw/Ys2ITLD1jqATTnDethSGkEKHKSHgBc_-QCLcBGAs/s640/k%25C4%25B1%25C5%259F%2Bg%25C3%25BCne%25C5%259Fi.png

Dikkat edilirse Kahire’nin enlemine uygun olarak ayarlama yapılmıştır.  Kış güneşinin doğuş  istikametine yönelen birisinin Petra’yı değil Mekke’yi hedeflemiş olacağı açıktır.  Tam bu noktada ibn Khurradadhbih’in eseri olan Kitab al-Masalik’te yer alan şemayı yeniden hatırlayalım.

https://1.bp.blogspot.com/-2DkmYlY4dH8/XAkvKz9GbQI/AAAAAAAACA8/9DC8HSadFT8InNVBenOSBDTouEpAInNswCLcBGAs/s1600/kaba%2Bco%25C4%259Frafi%2Btas.png

Irak’ta Kış güneşinin batışına yönelmenin mantığı ne ise Mısır’da Kış güneşinin doğuşuna yönelmenin mantığıda aynıdır. Mısır için sapma değeri daha küçük olup yaklaşık Medine civarında bir yere denk gelirken Irak için aynı metot kullanıldığı zaman Tebük civarında bir yere denk gelmektedir. Niyetin her halikarda Mekke’deki Kabe’ye yönelmek olduğu aşikardır. Aşağıdaki Belge Orta çağ Mısırına aittir:

Kaynak: https://www.academia.edu/44157020/KING_1999_World_maps_for_finding_the_direction_and_distance_to_Mecca

İlgili makalede Prof. King şu bilgileri paylaşmış:

Dikkat edilirse Ka’be’yi temsil eden yapının kenarlarında yön isimleri yazılmıştır. Güney yönünün yukarı getirildiğine ve dolayısıyla yönlerin alışageldiğimizin tersine olduğuna dikkat edin. Okuyucuya kolaylık sağlaması için Paint’te tersine çeviriyorum:

Arap harfleriyle Mısır yazılmış olan yere dikkatle bakın. Mısır, Kabe’nin bir duvarının tam karşısında olacak biçimde gösterilmemiş ancak verilen açıya dikkat edin. Geogebra programına aktarıp açıyı ölçtüğüm zaman:

Ufak bir sapma değeriyle gün dönümü yönüne işaret ediyor gibi görünüyor. 30 derece enlemi Mısırdan geçer ve bu enlem için kış güneşinin doğuş yönü yaklaşık 27 derecedir. Yukarıda 4 sektörden 8 sektöre geçiş hakkındaki düşüncemi ifade etmiştim. Sekiz sektörlü haritada olduğu gibi Kabe’nin ilgili duvarının orta noktasına bakan bir durumu çağrıştırıyor.

Ayrıca prof. King’in Hawkins’le ortak makalesinde göstermiş oldukları şemayı hatırlayalım. Hassas şekilde günümüz imkanlarıyla Kabe’nin astronomik duruşunu ortaya koymuşlardı:

https://4.bp.blogspot.com/-5yBjAIt0i78/XA5f1bOjwWI/AAAAAAAACDE/Nfuz4jKBzlAQl4jkh8Cd2j9nFrOzL7O8QCLcBGAs/s400/modern.jpeg

Kaynak: G. S. Hawkins & D. A. King, “On The Orientation Of The Kʿabah”, Journal For The History Of Astronomyop. cit., p. 107

  • Lütfen kış güneşinin doğuş yönünü gösteren mavi oka dikkat edin. Aşağıda ki yaptığım kıyaslama size de mantıklı gelecektir sanıyorum:
  • Sanki birileri Ka’be üzerinde daha dikkatli gözlem yapmış ve kış güneşinin Ka’be duvarını ortalamayıp biraz daha açılı şekilde olduğunu tespit etmiş. Yani şemayı hazırlayan kişi yine Güneşi kullanmayı benimsemiş ancak Kabe’nin astronomik duruşunu daha iyi gözlemlemişler diye düşünüyorum. Kabe’nin etrafını sekiz sektöre ayıran bir kişi Mısır için belirgin bir yıldız yönü tespit etmeye çalışacaktır. Güneş’in tamda bu sekizde birlik dilime düştüğünü fark eden bir gözlemci daha belirgin bir yıldız aramayacaktır. Diğer taraftan Kabe’nin yaklaşık olarak karşısında duran bir memleket var. Kabe Beytül Makdis’e doğru bakar şekilde çizilmiş. Yani Bu çizimin sahibine göre İlk kıblemiz olan Mescidi Aksa yaklaşık olarak Kabe’nin baktığı yönde duruyor. Aynı belgenin daha net bir görüntüsü Prof. King’in başka bir makalesinde sunulmuş: https://www.academia.edu/49481046/The_Culmination_of_Islamic_Sacred_Geography_I_The_World_about_the_Kaaba_Folk_Astronomy_and_II_The_World_about_Mecca_Mathematical_Geography_
  • https://html.scribdassets.com/5fehm3oqo08rklbe/images/4-04039e1c82.jpg
  • Rivayete göre hz. Peygamber daha Mekke döneminde iken yani o sırada kıblemiz Mescid-i Aksa iken namaz kılmak için kendisini öyle bir ayarlıyordu ki hem Kabe’yi hemde Mescid-i Aksa ‘yı karşısına alıyordu. Rivayet ne derece doğrudur bilemiyorum ancak bu çizimi hazırlayan alimin içtihadını etkilemiş olabilir diye düşünüyorum. Bahsettiğim hadis rivayeti :
  • kaynak makale : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/188619#:~:text=Peygamber’in%20k%C4%B1blesi%2C%20namaz%20farz,tekrar%20k%C4%B1ble%20olarak%20tayin%20edildi

Eldeki sınırlı materyal üzerinden değerlendirme yaparken bile görülüyor ki, aynı geleneksel metodu kullanan kimseler arasında da kanaat farklılıkları olmuştur.

açıktır ki o dönemde yaşayan ve kıble konusunu değerlendiren alimlerden bazılarının coğrafi tasavvuru yukarıdaki gibidir. Demek ki yunan metinleri tercüme edilipte coğrafi bilgiler Müslümanlara geçemeden önce bir takım kaba coğrafi tasavvurlar kıble belirleme için kullanılmıştır. 9. Yüzyıldan itibaren matematiksel prosedürler ve coğrafi koordinat belirleme çalışmaları yapılmış olsa da herkesin benimseyip kullanmadığı açıktır. Dahası zaten matematiksel prosedürler dahi Kabe’den uzaklaştıkça ciddi hata payları vermektedirler. Yani hangi metot kullanılmış olursa olsun, her bir cami için ancak yaklaşık doğrulukta sonuçların beklenmesi gereken zamanlardan bahsediyoruz.

Ve Arkeolojik Bir Kanıt

Daha önce söylendiği gibi, Camilerin yüzyıllar boyunca defalarca restorasyon geçirmesi , deprem, yangın , işgaller ve aşırı eskime gibi sebeplerle kimi zaman yıkılıp sıfırdan inşa edilmesi doğal bir şeydir. Bu sebeple bir caminin en eski kıble yönelimini tespit için arkeolojik kazı gereklidir. Bir çok cami için böyle bir kazı yapılmamıştır ancak Irak coğrafyasından konumuzu ilgilendirecek derecede eski olan bir caminin kazısı yapılmış olup bu caminin arkeolojik verisine sahibiz.

https://4.bp.blogspot.com/-drj3ffS2zyE/XAT9l36q7iI/AAAAAAAAB_s/lbc5tizFNXA6_jqt_4BMnkl60tHrd4BFACLcBGAs/s640/pm4.jpg

Iraklı arkeolog F. Safar tarafından (hazırlanan) Wâsit’teki ilk iki caminin model planı.

Aşağıda detaylarını okuyacağınız bu arkeolojik çalışmaya göre Wasit’te ki ilk Cami 706 yılında yapılmış olup 245 dereceye bakmaktadır. Okuyucunun Kuzey yönünü 0 derece kabul edip saat yönünde 245 derece şeklinde düşünmesi gerekiyor. Başka bir değişle Batı yönünün 25 derece güneyine bakıyor. Kış gün batımı yönünden yaklaşık 2 derece sapması var. Camiyi yapanların hassas açı ölçüleri ve hesapları yapan kimseler olmayıp ufuktaki güneşe bakarak inşa ederken bu miktarda hata payı karışması oldukça doğal diye düşünüyorum. Caminin 706 yılından gelmesi özellikle önemlidir. Gibson’ın Petra ile Mekke arasına bakıyor demesi saçmalıktan ibarettir. Çünkü bu tarihte Abbasi-Emevi çatışmaları diye bir şey yoktur. Çatışmalardan yaklaşık 36 yıl önceki bir tarihten bahsediyoruz. Yani Emeviler açıkça kış gün dönümündeki batış yönünü kullanmışlardır. Şu halde,  Ka’be ‘nin duvarlarından yola çıkan “halk astronomisi” olarak nitelediğimiz içtihadın 706 yılında Emeviler tarafından da uygulandığı ve Mekke’de ki Ka’be ‘ye yönelmeye çalıştıkları görülmektedir.

9. yüzyıldan önce belki de en çok kullanılan içtihat bu halk astronomisi tekniği olmuştur. Bir çok eski cami gerçektende bahsini ettiğimiz astronomik yönlere doğru yöneltilmişlerdir. Yani belgeler üzerinden tespit ettiğimiz bu içtihadın çok sayıda cami üzerinde uygulamaya geçirilmiş olduğu görülmektedir. Bir sonraki bölümde bu camilerden bazılarına değineceğiz. İlginçtir ki bilimsel usuller geliştikten sonra da bu metot yüzlerce yıl boyunca kullanılmaya devam edilmiştir.

Bir sonraki bölümde Somut örnekler eşliğinde eski camilerin kıble yönelimlerini inceleyeceğiz. Aslında bay Gibson’ın örnek olarak sunduğu camileri bölge bölge ele alıp her bir cami grubu için Prof. King ‘in açıklamasının ne olduğunu sunacağız.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner
Başa dön tuşu