Genel

183# Boşlukların Tanrısı’mı Yoksa her şeyin arkasındaki Yaratıcı mı?

ateistlerin «boşlukların Tanrısı» argümanına göre, insanlar cevap bulamadıkları soruları “Allah öyle yaratmış” deyip işin içinden çıkmaktadırlar, yani birşeyin sebebini bilemezlerse Allah’a verdikleri için birgün herşeyin bir sebebi olduğunu ateistler bulacakmış ve Tanrı’ya ihtiyaç kalmayacakmış.

Bu argüman ateistlerin bilgisizliğinden üretilmiş bir sözdür, çünkü Allah’a inanan bizler evrende hiçbirşeyin sebebi olmadığını veya birşeylerin sebepsiz yaratıldığını iddia etmeyiz. Evrende herşeyin bir sebebi olduğunu biliriz ve “şu konuda bir sebep göremiyoruz da burayı Tanrı ile dolduralım” diye bir fikir kimse taşımaz. Tabi mucizeler hariç.

Fakat mucizeler de peygamberlerin ellerinden çıktığı için kimse “gördüğüm şu olay bir mucizedir, sebepsiz olmuştur, dolayısıyla Allah vardır” şeklinde Allah’ı ispat etmiyor. Tek tük böyle insanlar çıksa da uzun süreli itibar görmüyorlar.

İlgili Makaleler

Halk arasında bazen anlayamadığı şeyler için “Allah’ın işi, Allah’ın hikmeti” gibi deyimler kullanılır, fakat insanlar gördükleri olayın bir sebebi olmadığı için bunu kullanmıyor. Bir sebebi olduğunu biliyorlar fakat sebepler perdesinin arkasında keskin ve güçlü bir hikmetin varlığını da kavrayabiliyorlar. Örneğin; “Bak şu elmaya, sert odun bize nasıl yumuşak ve sulu şu elmayı çıkarıyor, Allah’ın işine bak” diyen biri bu elmanın biyolojik sebepler içinde oluştuğunu bilmiyor değil.

Herkes bilir ki o ağaç dikilmeden pat diye oluşmuş ta değil, kendine göre bir sebepler zinciri var. Yani sebepler de herhangi bir boşluk olduğunu kimse iddia etmiyor ki boşluk gördüğümüz yere Tanrı fikrini koyalım.

İnsanları Tanrı fikrine götüren şey bilimin sorduğu “nasıl” sorusunun bir yerde tıkanması ve bu noktadan itibaren Allah’ı net görebiliriz demek değildir. İnsanları Tanrı fikrine götüren somut gerçek ise “Nasıl” sorusuyla birlikte herşeyde görülen büyük bir ilimin yanında, “Neden var?” sorusundan gelen ve deneylerle cevabını bulamayacağın ancak selim akılların anlayabileceği cevaplardır.

Evet bilim “Neden var?” sorusuyla değil “sebep-sonuç” ikilemiyle ilgilenir. Şunun sebebi şudur, sonucu da şudur gibi. Örneğin bilim der ki güneşin yapısı şudur budur, milyarlarca yıl önce şöyle oluşmuştur, Dünya’nın üzerinde şu sebepten dolayı Van Allen kuşağı çıkmış ve Dünya’ya radyasyon hayatı etkileyecek seviyede ulaşmamaktadır vs.

Fakat bilim size “Neden var?” sorusu sordurmaz sorsa da bir cevap veremez çünkü bilimin çalışma prensibi deneysel ve gözlemsel verilerle olayların nasıl çalıştığını ve mekanizmasını anlamaktır. “Neden güneş bu kadar işimize yarıyor, yoksa güneş te Dünya da kasıtlı olarak mı böyle yaratıldı?” sorularını bilim cevaplayamaz.

Sebeplerin bittiği yeri bulacağımızı ve oradaki o boşluğa Tanrı fikrini yerleştireceğimizi bekleyen varsa boşa beklemesin veya biz Müslümanların itikadının da bu şekilde olduğunu sanan ateistler varsa onlar da beklemesin.

Yine birgün bilimin bütün sebepleri açıklayıp evrenin Yaratıcısı olmadığını ispat edeceğini sanan varsa o da işine baksın, boşa beklemesin.

Bilim deneysel olarak sadece “sebep-sonuç” ikileminin cevabını doğrularken, Kuran gelir ve sizi evreni ve yaratılışı araştırmaya teşvik ederken “neden” sorularının insana bakan cevaplarını da verir.

Güneş sizin için bir kandildir (hem ısıtıcı, hem ışıtıcı) (Nuh 16), Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık (Enbiya 32) der. Hem güneşin hem de Van allen kuşaklarının bir hikmete binaen öyle olduğunu ve nedenlerinden insana bakan birkaç nedenini söyler.

Tıpkı «nasıl» sorusu bir arabanın işleyişini açıklasa da «neden» sorusunun cevabı verilmezse arabayı tam olarak anlayamayacağınız gibi, bilimin size vermiş olduğu salt “nasıl” sorusunun cevapları evreni ve kendinizi anlamanızda çok bir değer ifade etmeyecektir.

Şimdi bu örneklerde, Müslümanların güneşi ve Van allen kuşaklarını Allah’ın işi ve hikmeti olarak görmesi, bunların sebepsiz olarak yaratıldığını düşündükleri anlamına gelmiyor ki “Sebepler bitti demek ki bunu da Tanrı yarattı” gibi bir düşünce içine girmiş olsunlar. Bu tür inanışlar daha çok putperest ve Şamanist inanışlarda vardır.

İslam’da bu tür bir inanış olmadığı için batı ülkelerinde Richard Dawkins gibi ateistlerin kendi halklarına karşı kullandıkları argümanları aynen devşirip Müslümanlara karşı kullanmak isteyen ülkemin az düşünür ateistleri İslam’ı da diğer dinler gibi sanıyorlar ve hataya düşüyorlar.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.
Başa dön tuşu