Son 15 cevap

Son 10 konu

[box type= align="alignleft" class="" width=""]

İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur: 

  1. Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
  2. Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
  3. Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
  4. Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
  5.  Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
  6. Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.

Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.

[/box]

Modern ülkeler daha...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

[Çözüldü] Modern ülkeler daha mı medeni? Medeniyet insaniyeti yok mu ediyor ?

dayssoon
(@dayssoon)
Katılım : 3 sene önce
Gönderiler: 3292
Konu başlatıcı  

 

Bir zamanlar Türkiye dâhil pek çok ülke (ahalisi) İsveç’e hayrandı. Orada “âdil” bir düzen vardı. Fert başına düşen milli gelir fevkalade idi. Medeni insanlardı, pek gürültü patırtı olmazdı orada.

Şimdi basından öğrendiğimize göre İsveç’te her yedi kişiden biri hayatta hiç dostu olmaksızın ölüyormuş. Nüfusun yüzde 63’ü evinde yalnız yaşayan ihtiyarlardan oluşuyormuş.

Zavallılar.

Almanya’da yirmi beş yıldır bir fabrikada yönetici olarak çalışan bir mühendis arkadaş ile izne geldiğinde konuşuyoruz.

Ona şu soruyu sordum:

— Ortalama bir Alman’ın (işçi, memur vb.) hayatında en önemli unsur nedir? Yani günlük hayatında vazgeçilmez olan nedir?

 

Hiç duraksamadan şu cevabı verdi:

— İş çıkışı bir bara uğrayıp birasını içebilmek. Arada atıştırmak. Özel günler hariç Avrupa’da evde yemek pişmez, ailece sofraya oturulup yenmez. Herkes bir yerlerde ayaküstü karnını doyurur.

Soruyu bu defa tersten sordum:

— Peki. Aynı Alman’ın günlük hayatta başına gelebilecek en kötü şey nedir?

Yine duraksamadan cevap verdi:

— İş çıkışı birasını içememek.

— Peki bu Alman eve gidince ne yapıyor?

— Soyunup dökünüp televizyon karşısına geçiyor. Az sonra yorgunluktan uyuklamaya başlıyor. Gidip yatıyor. Çünkü sabah erken kalkıp mesaiye yetişecek.

Budur.

Birkaç yıl önce hatırlarsınız Avrupa’da feci yaz sıcakları oldu. O mevsim sadece Fransa’da on beş bin yalnız yaşayan ihtiyar öldü. Ve bu medyaya pek yansımadı.

 

İlgililer o sıra tatilde olan yakınlarını, çocuklarını arayarak “Babanız, dedeniz, ananız öldü, ne yapalım?” diye sordular.

Çocuklar kutsal tatillerini yarıda kesmeye yanaşmadı. “Siz morga kaldırın, biz dönüşte ilgileniriz.” diyerek güneşin, denizin ve aşkın tadını çıkarmaya devam ettiler.

Çok şükür insanımız böyle bir ahlâk tanımıyor. Bizde hâlâ tarım toplumunda oluşan gelenekle, kitabımızda yer alan ahlâk ilkeleri geçerlidir.

Dost nedir?

Omzuna başını yaslayıp ağlayabileceğin, sırtını dayayıp kavgaya girebileceğin adamdır. O, seni arkadan vurmaz.

Dostluk sevgi, saygı, fedakârlık ve feragata dayanır. Hizmet, hürmet, merhamet, şefkat ister. Eşler arasında dahi geçerli olan budur.

Dost seni düştüğün yerden kaldırandır.

“Düşene bir tekme de sen vuracaksın.” sözü bizim kitabımızda yer almaz.

Dostluk, komşulukla beraber mahallede başlar. Ne yazık ki bazı küçük taşra şehirleri ile kasabalar hariç mahalle kayboldu.

“Mahalle baskısı” bu sebeple boş bir laftır.

Mahalle arkadaşlığından sonra okul arkadaşlığı, sonra asker arkadaşlığı, sonra iş arkadaşlığı, hısımlık-akrabalık-hemşehrilik gelir.

Dost kucağı güvenlik alanıdır.

Bu sebeple yukarıda söylediğimiz gibi köyden kente göç sırasında, köylüler-hemşehriler birbirinin elinden tutar, aynı semte yerleşir, aynı işte çalışırlar.

İstanbul’da binlerce “köy derneği” olması bu dayanışmanın mahsulü olup, bu da yine tarım toplumuna ait bir gelenektir.

Sanayi toplumu bütün bu insanî ilişkileri yıktı, insanı makinaya esir etti. Zaman ve mekân değişti. Bu sebeple Ahmet Haşim’in “Müslüman Saati” başlıklı yazısı önemlidir.

Biz şimdi ne yardan geçiyoruz ne serden. Ne işimizi terk edebiliyoruz ne dostumuzu.

Ama modern-teknolojik medeniyet kendi acımasız kanunlarını dayatıyor.

Gün geçtikçe dostluklar menfaat ilişkisine dönüşüyor, büyük aile dağıldığı için dayanışma ve bölüşme duyguları törpüleniyor.

Ancak bir husus var ki o bizi ayakta tutuyor.

O da din kardeşliği.

Müslüman Müslümanın kardeşidir. Birbirinizi sevmez iseniz iman etmiş sayılmazsınız. Bunlar ilkelerimiz.(17 Aralık 2013)

Peki, bu ilkelere ne kadar uyabiliyoruz. Dostlarımızın yardımına ne kadar koşabiliyoruz. Kendimiz tok iken komşumuzun aç olduğunu biliyor muyuz?

Sorular çoğalabilir.

Bu soruları çoğaltan modern-teknolojik medeniyetin (kapitalizmin) iş ahlâkıdır. İnsan ilişkileridir. Ya yakayı kaptıracağız ya karşı çıkacağız.

Soruyu yıllar önce İsmet Özel sormuştu:

“Müslüman olarak mı gelişip-zenginleşeceğiz? Yoksa gelişip-zenginleşerek Müslüman mı kalacağız?”

Benim cevabım: Dün olduğu gibi bu gün de fakir kalsak da imanlı ve onurlu olmaktır.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-kutlu/dostluk-4525937

Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM


   
Huso, Kurtuluş Berzan, atcalioglu and 3 people reacted
Alıntı
Huso
 Huso
(@huso)
Katılım : 1 sene önce
Gönderiler: 36
 

Kim demiş Avrupa insanı medeni? Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni! Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni; Desenize hayvanlar bizden daha medeni!

                                                                                        - Mehmet Akif Ersoy

Onlara (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette "Biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk." derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleri ile ve Elçisi ile mi alay ediyordunuz?"


   
doooo, Shadow, atcalioglu and 3 people reacted
CevapAlıntı
Kurtuluş Berzan
(@kurtulusberzan)
Moderatör.
Katılım : 5 sene önce
Gönderiler: 4843
 

Gönderen: @dayssoon

Özel günler hariç Avrupa’da evde yemek pişmez, ailece sofraya oturulup yenmez.

Ben de bunu Polonya'da görmüştüm. Büyük marketlere baktığımda sebze reyonları ya hiç yoktu, var olanlarda da iki veya üç tane domates salatalık vardı. Düşündüm bizde marketlerde kasa kasa olur, bunlarda neden marketlerde sebze yok. Anladım ki Polonyalılar ev yemeği yemiyorlar.

Merak edenler kesin olacaktır, Polonya'ya üniversite eğitimi amacıyla kısa bir süreliğine gitmiştim bu arada.

Size yardımcı olan insanlara bir teşekkürle de olsa
karşılık vermeniz iyiliğe karşı bir nezaket kuralıdır.
Forumda sizlere yardımcı olan arkadaşlarımıza
teşekkür edin ki iyilik devamlı olsun.


   
doooo and dayssoon reacted
CevapAlıntı
dayssoon
(@dayssoon)
Katılım : 3 sene önce
Gönderiler: 3292
Konu başlatıcı  

Gönderen: @kurtulusberzan

Merak edenler kesin olacaktır, Polonya'ya üniversite eğitimi amacıyla kısa bir süreliğine gitmiştim bu arada.

Başka nerelere gittiniz hocam? Meraktan sordum 🙂

 

Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM


   
doooo reacted
CevapAlıntı

Başa dön tuşu