Forumdaki son iletiler
Son 15 cevap
Son 10 konu
[box type= align="alignleft" class="" width=""]
İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur:
- Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
- Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
- Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
- Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
- Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
- Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.
Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.
[/box]
Hz Yusuf ile ilgili önemli olduğunu düşündüğüm yeni bir bilgi keşfettim. Bildiğiniz gibi Hz Yusuf kimdi yazımda Hz Yusuf'un Mentuhotep olduğunu söylemiştim. Onu vezir yapan kral Senusret I idi. Senusret I'in babası ise Amenemhat I 'dir.
Hz Yusuf'un zindanda rüyasını yorumladığı 2 kişi var. Birine kurtulup efendine şarap sıkmaya devam edeceksin diyor. Diğerine ise asılacaksın ve kuşlar başından yiyecek diyor. Kuran'da bunların ne iş yaptığı anlatılmıyor ama Tevrat'ta anlatılıyor. Tevrat bunların kralın şarapçısı ve fırıncıbaşısı olduğunu söylüyor. Kral bunlara kızmış ve zindana atmıştı. Birini suçsuz bulup görevine iade etmiş, diğerini suçlu bulup idam ettirmişti. Araştırmacılar bu ikisinin kralı zehirlemeye teşebbüs ettiğini düşünmüşlerdir. İran yapımı Hz Yusuf dizisini izlediyseniz orada da senaryo böyledir.
İlginçtir ki Senusret I'in babası Amenemhat I 'de kendisine suikast düzenleyenlere karşı oğlu Senusret I'e tavsiye vermek için bir kitabe yazmıştır. Bu kitabede kralın düşmanları olduğunu, düşmanlarının kendisine suikast düzenlediğini, en çok da yakın hizmetçilerine kızgın olduğunu yazmaktadır. Bu yüzden kitabede yakın hizmetçileri dahil kimseye güvenmemesi konusunda veliaht krala öğütler vermektedir. Hz Yusuf konusunda tüm yapboz parçaları yerine oturuyor.
Aşağıda bu alıntının ekran görüntüsü verilmiştir.
Çevirisi: Dua et, senin işlerini düzene koyayım, çünkü ben buna hazırlıklı değildim, bunu düşünmemiştim, kalbim hizmetçilerin gevşekliği (fikrini) hiç kabul etmemişti.
Yazının tamamını şu kaynaktan okuyabilirsiniz:
JAMES B . PRITCHARD, Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament with Supplement ISBN: 0691035032, 3. baskı, sayfa: 418-419
Size yardımcı olan insanlara bir teşekkürle de olsa
karşılık vermeniz iyiliğe karşı bir nezaket kuralıdır.
Forumda sizlere yardımcı olan arkadaşlarımıza
teşekkür edin ki iyilik devamlı olsun.
Hz Yusuf konusunda tüm yapboz parçaları yerine oturuyor.
Elinize, emeğinize sağlık, çok güzel bir tespit olmuş.
Ben Yusuf Suresini çalışırken hep burada acaba zindana atılmadı da gözetim altına mı alındı diye düşünürdüm.
Sizin de belirttiğiniz gibi bu iki adam yöneticiye suikast şüphesi olan hizmetlilerdi ve henüz suçları ispatlanmamıştı. Onlar da mevcut işlerinden el çektirilerek, Hz. Yusuf'un yanına günümüzde nezarethane denilen bir yere konuldular. Bu arada suçları üzerinde araştırma devam etti. Sâki olanın sunduğu içeceklerde bir şey çıkmadı, ama aşçı olanın yemeği zehirli çıktı. Bunun araştırılması çok uzun sürmemiştir. Hatta sanırım Yusuf/12. ayette 'onlara getirilecek yemek' zehir şüphesi olan yemekler bile olabilir. Sâki olan suikast işine karışmadığı ispatlanarak aklanırken, aşçı muhtemelen suikast işinin içindeydi ve infaz edildi.
68 doğumlu, 4 yetişkin çocuklu, çalışan bir anneyim. Mühendisim. Tek ilgi alanım Kur'anı Kerim. Diğer ne varsa Kitabımı daha iyi anlamamı sağlar umuduyla ilgileniyorum. bvyserpilyucel@gmail.com
@serpilyucel hocam neden bu kadar Yusuf suresi ilginizi çekiyor ve üzerinde duruyorsunuz? "Ahsene'l-Qasas" olmasının dışında soruyorum bunu.
neden bu kadar Yusuf suresi ilginizi çekiyor ve üzerinde duruyorsunuz?
Alemlerin Rabbi, İlimlerin Kaynağı olan Allah'ım, Kitab'ında insanların üretebileceği edebi anlatımların hepsine örnek vermiştir diye düşünüyorum. Bu anlatımların bazılarını kendim de gördüm.
Mesela Şems Suresini ilk çalıştığımda Güneş'ten çıkan bir ışının aya, gündüze, geceye, semaya, arza ve nihayetinde insana gelişini okurken sanki bir fotoğrafa zum yapıyorum gibi hissetmiştim.
Buruc süresinde -bendeki etkisi ile en azından- sadece Aziz ve Hamîd olan Allah'a inanmaktan başka hiç bir suçları olmayan insanlara yapılan zulmü anlatırken kelime seçimleri ile kalbimi öyle sıkıştırmıştı ki sanki o gün o zulme uğrayanlardan biri benmişim gibi hissetmiştim.
Bu açıdan Yusuf suresi bir insanın benzerini yapması en zor olan tekniklerden birini kullanıyor. Hz. Yusuf'a olayların tevilini, yorumunu, iç yüzünü öğreteceğini söyleyerek başlıyor, öğrettiğini örnekleri ile gösteriyor ve sonunu da ilk tevile bağlayarak bitiriyor. Bu sebeple Yusuf suresinde anlatılan her olay, iki türlü anlamaya müsait iken ancak verileri doğru alıp doğru değerlendiren teviline ulaşabiliyor.
Bu surede, rüyaların yorumlanması olarak görülen her olayın aslında sadece iyi bir gözlemin sonucu olduğuna inanıyorum. Hz. Yakup, Hz. Yusuf'taki cevheri zaten görmüş ve seçileceğini anlamıştır, rüya sadece bir bahanedir; Hz. Yusuf yetiştiği sarayda suikast yapabileceklerin farkındadır, rüya sadece bahanedir; Hz. Yusuf kıtlığın emarelerini gözlemlemiş, bunun için alınması gereken tedbirleri etüt etmiştir, rüya sadece bir bahanedir diye düşünüyorum.
"Ahsene'l-Qasas" olması
Bir de tüüüm İslam aleminden farklı olarak bu surede aslında kötü kalpli birinin olmadığını düşünüyorum. Kardeşlerin de, kervandakilerin de, saraydaki kadın/ların da kendilerince doğru bildiklerini iyi niyetle yaptıklarını ama olayların teviline hakim olamadıkları için eylemlerinin sonucunun yanlış kapıya çıktığına inanıyorum.
Sana hadiselerin tevilini öğreteceğim diye başlayan, burada 'sana' dan Hz. Yusuf'un kast edildiğini düşündüren, ama sureyi doğru anlayınca tevilin öğretildiği kişinin bizzat kendin olduğunu anladığın bir edebi şaheser.
Bu surede öğretilen tüm tevilleri çıkaramadım. Zannımca burada 7 tane filan tevil konusu olması lazım.
1- Yakub'un Yusuf'un kaybı konusunda tutumu
2- Kervancıların tutumu
3- Kadının Yusuf'a teklifi
4- Yusuf'un alıkonulma sebebi
5- Bünyamin'in alıkonulma sebebi
6- Yakub'un gözlerine olan şey
7- Yusuf'a secde
Bu saydıklarımdan en çok kafamı yoran ve ayetlerle uyumlu bir açıklama bulamadığım hadise, kadının Hz. Yusuf'a ne teklif ettiği. Önceki yazılarda da belirttim, bu kesinlikle tefsirlerin söylediği şey değil.
Yusuf suresine olan sevdamı anlatacak kelimelere sahip değilim. Dilim ancak bu kadara dönüyor. Umarım birazcık anlatabilmişimdir.
68 doğumlu, 4 yetişkin çocuklu, çalışan bir anneyim. Mühendisim. Tek ilgi alanım Kur'anı Kerim. Diğer ne varsa Kitabımı daha iyi anlamamı sağlar umuduyla ilgileniyorum. bvyserpilyucel@gmail.com
Alemlerin Rabbi, İlimlerin Kaynağı olan Allah'ım, Kitab'ında insanların üretebileceği edebi anlatımların hepsine örnek vermiştir diye düşünüyorum. Bu anlatımların bazılarını kendim de gördüm.
Evet. Kur'ân'-ı Kerîm her yönüyle mu'ciz bir kitap. Edebî yönüyle, ki bir edebiyatçı olarak bu benim oldukça ilgimi çekiyor, mükemmel bir kitaptır. Bu satırları yazarken hatırıma gelen bir hikâyeyi anlatayım. En büyük Türk şairlerinden birisi olan Ali Şir Nevai Türkçe'nin (Çağatayca) diğer dillerden (aslında Farsçadan) üstün bir dil olduğunu "göstermek için" çıktığı yolda bir kitap yazmaya karar verir. O dönemin en önemli dilleri Arapça, Farsça, Türkçe ve Hintçe/Sanskritçedir. Hintçeyi en basit dil olarak görür. Mukayese sınıfına dahil etmez. Geriye Türkçe ile karşılaştırılması gereken iki dil kalmıştır: Arapça ve Farsça.
Bu ikiliden Arapçayı da eler ve karşılaştırmaya dahil etmez. Niçin? Çünkü Arapça Allah'ın vahyinin dilidir de ondan. Böylece geriye Türkçe'nin karşısında sadece Farsça kalır ve kitabına Muhâkemetü'l-Lüğateyn (İki Dilin Karşılaştırılması) adını verir Nevai.
Şüphesiz Nevai bazı fikirlerinde tek taraflı görünse de Arapça konusunda çok haksız değildir.
Kur'an dilinde her kelime sizin de dediğiniz gibi özenle seçilmiştir. Adeta inci gibi dizilmiştir. Bunu Arapça ile haşır neşir olmayan anlayamaz. Bu yüzden mealler Arapça okyanusunu tasvir etmede bir damla mesabesindedir. Bu özenlilik sadece edebî açıdan değildir tabii. Tarihî, ilmî, matematiksel vs. birçok sebepten böyledir.
Buruc süresinde -bendeki etkisi ile en azından- sadece Aziz ve Hamîd olan Allah'a inanmaktan başka hiç bir suçları olmayan insanlara yapılan zulmü anlatırken kelime seçimleri ile kalbimi öyle sıkıştırmıştı ki sanki o gün o zulme uğrayanlardan biri benmişim gibi hissetmiştim.
Çünkü o dönem Mekkeli Müslümanlar da zulüm görüyorlardı ve Mekkeli müşrikler de Mekkeli Müslümanlara sırf inançlarından dolayı eziyet ediyor ve onları surede anlatıldığı gibi seyrediyorlardı. İslamın ilk şehitleri olan Yasir ve Sümeyye'yi (ranhum) hatırlayın. Burûc suresi Mekki bir süredir.
Mesela Şems Suresini ilk çalıştığımda Güneş'ten çıkan bir ışının aya, gündüze, geceye, semaya, arza ve nihayetinde insana gelişini okurken sanki bir fotoğrafa zum yapıyorum gibi hissetmiştim.
Hiç böyle düşünmemiştim. Şems suresini ezberlemeye çalışırken benim en çok dikkatimi çeken şey daha çok surenin başındaki unsurların manidar bir simetri ile sıralanmasıydı.
Bu açıdan Yusuf suresi bir insanın benzerini yapması en zor olan tekniklerden birini kullanıyor
Bununla alâkalı Numan Ali Khan'ın bir videosunu seyretmiştim. Sizin devamında yazdıklarınızdan farklı olarak, orada içerikten ziyade Yusuf suresindeki temanın yine başı ve sonu arasındaki simetrik dağılım çarpıcıydı.
Sana hadiselerin tevilini öğreteceğim diye başlayan, burada 'sana' dan Hz. Yusuf'un kast edildiğini düşündüren, ama sureyi doğru anlayınca tevilin öğretildiği kişinin bizzat kendin olduğunu anladığın bir edebi şaheser.
Aslında Peygamber Efendimizle alâkalı birçok "Sana" da böyle değil mi? Nebi aleyhisselam üzerinden birçok "sana"lar ve sahabeler üzerinden birçok "size"ler bana ve bize de bir telkindir.
Yusuf suresi ile alâkalı diğer yazdıklarınız hakkında bir fikrim var ama Yusuf suresini oturup sizin kadar çalışmadığım için şu anki sathî bilgilerimle bir şey demek istemiyorum. Bir gün bu sureye sizin kadar çalışırsam belki o zaman bu konuda sizinle fikir teâtîsinde bulunabiliriz 🙂 Siz gördüğüm kadarıyla bu sureye âşıksınız.
Yalnız dikkatimi çeken bir hususu belirtmek istiyorum. Bana Yusuf aleyhisselamın kıssası dişil bir kıssa gibi gelirken Musa aleyhisselamın kıssası eril bir kıssa gibi geliyor. Bilmiyorum bana mı öyle geliyor? Yusuf aleyhisselam ve Musa aleyhisselamın şahsiyetleri ile de alâkalı olabilir belki bu.
