Forumdaki son iletiler
Son 15 cevap
Son 10 konu
[box type= align="alignleft" class="" width=""]
İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur:
- Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
- Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
- Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
- Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
- Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
- Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.
Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.
[/box]
Bu altı ayet neden var? Benim dünya sınavımda ne işime yarayacak? Allah uymazsak sonsuz cehennem ile müjdelediği kitapta neden beni hiç ilgilendirmeyen altı ayeti koymuş?
Müddesir 11 den alsaydın daha güzel olurdu.Bu ayetler velid bin mugireye karşı iniyor şöyle webde bulduklarımı paylaşayım.
Velîd b. Mugīre, Hz. Peygamber’in davetini kabul etmedi ve kendisine şiddetle karşı çıktı. Kibir, bencillik ve ihtirası yüzünden şirk ile ruhu kirlenip tabiatı bozulduğundan Kur’ân-ı Kerîm için sihir dedi, Kur’an’ın hasmı ve Resûl-i Ekrem’in rakibi oldu. Putperestliğin hâmisi Ebû Cehil’e akıl hocalığı yaptı. Kendisinin, “Nasıl olur, ben Kureyş kabilesinin büyüğü ve başkanı olduğum halde bir kenara bırakılayım da Muhammed’e vahiy gelsin! Nasıl olur, Ebû Mes‘ûd Amr b. Umeyr es-Sekafî kabilesinin reisi de bir yana bırakılsın!” şeklindeki sözlerine Kur’an’da şöyle cevap verilir: “Gerçeğin bilgisi gelince, ‘Bu bir büyü, biz bunu kabul etmiyoruz. Bu Kur’an şu iki şehirden büyük bir kişiye indirilseydi ya!’ dediler. Rabbinin rahmetini paylaştırmak onlara mı düşmüş? Dünya hayatında onların geçimliklerini biz paylaştırdık ...” (ez-Zuhruf 43/30-31; ayrıca bk. el-En‘âm 6/123-124; İbn Hişâm, I, 361; Taberî, XXV, 39-41). Velîd, Kureyşliler’in Resûlullah’a karşı düşmanca faaliyetlerine aktif biçimde katıldı. Hz. Peygamber’in amcası Ebû Tâlib’e üç defa başvuran Kureyş heyetinde o da yer aldı. Üçüncü gidişlerinde Velîd yanına genç ve yakışıklı oğlu Umâre’yi de aldı. Heyettekiler, Ebû Tâlib’den, Hz. Muhammed’in yerine bu genci alıp öldürülmek üzere yeğenini kendilerine teslim etmesini istediler. Ebû Tâlib bu teklifi şiddetle reddetti (İbn Hişâm, I, 266-268; Umâre için bk. Süheylî, III, 252-255; Fayda, s. 81-84). İbn Habîb, Kureyş kabilesine mensup sekiz zındık arasında Velîd’i de zikreder ve bunların sapık düşüncelerini Hîreli bir hıristiyandan öğrendiklerini yazar (el-Muḥabber, s. 337). Câhiliye devri şiirini ve Arap dilinin inceliklerini çok iyi bilen Velîd, hac mevsiminde Mekke’ye gelecek kişilere söylenmek üzere Kureyşliler’in Muhammed hakkında bir fikir etrafında toplanmalarını istemişti. Kendi görüşünün oluşması için günlerce düşündü; Kureyşliler’in ileri sürdüğü kâhin, deli, şair gibi nitelemelerin doğru olmadığının hemen anlaşılacağını belirttikten sonra, “En iyisi onun evlâdı babadan, kardeşi kardeşten, karıyı kocadan, kişiyi ailesinden ayıran bir büyücü olduğunu söyleyelim” dedi. Bu iddialar üzerine şu âyetler nâzil oldu: “Yarattığım o kişiyi tek başına bana bırak; geniş bir servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisine nimetleri serdikçe serdiğim, arkasından daha fazla vermemi bekleyen kişiyi. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o bizim âyetlerimize karşı inatla direnmektedir. Ben de onu sarp bir yokuşa süreceğim. Zira o düşündü taşındı, ölçtü biçti. Kahrolsun, ne biçim ölçme biçme bu! Ardından yine kahrolsun, ne biçim ölçtü biçti! Sonra baktı, sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda arkasını dönüp gitti ve kibrine yenildi. ‘Bu’ dedi, ‘olsa olsa eskilerden nakledilmiş bir sihirdir; bu bildiğiniz insan sözünden başka bir şey değildir.’ Ben onu cehenneme sokacağım ...” (el-Müddessir 74/11-26). Müfessirler bu âyetlerin Velîd b. Mugīre hakkında nâzil olduğu hususunda ittifak etmiştir. Velîd’in de içinde bulunduğu Kur’an’la alay eden kimselerle (el-Hicr 15/94-96) ve onların ahlâkî zaaflarıyla ilgili (el-Kalem 68/10-16) âyetler de inmiştir. Bunun yanında Hümeze ve Kâfirûn sûrelerinin de Velîd b. Mugīre hakkında nâzil olduğuna dair rivayetler vardır. Onun İslâm’a karşı düşmanlığını gösteren en önemli husus, doğrudan kendisi veya kendisiyle birlikte diğer müşrikler hakkında 104 kadar âyetin inmesidir. Akkād, Velîd ile yeğeni Ebû Cehil’e dair nâzil olan âyetler kadar başka hiç kimse hakkında âyet inmediğine dikkat çekerek (İbn Hişâm, I, 270-272; Taberî, XXIX, 95-100) onun müşrikler arasındaki önemini vurgulamaktadır (el-ʿAbḳariyyât, s. 781-784)
Ayetlerin hangi olaylar üstüne indiğinede bakmak lazım.Şimdi ne olduğunu anladın mı 🙂
Ey Vahdet! Sonsuz deniz!Dalgalanan sensin.Dalgaların çokluğu içinde görünen yine sensin.Kendine bin yüzbin çeşit isim vermişsen de, gökyüzü,felekler yalnız sensin, sen! İnsanın gözü dikkat ve titizlik...
﴾18﴿O, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
﴾19﴿Kahrolası, ne biçim ölçtü biçti!
﴾20﴿Sonra kahrolası ne biçim ölçtü biçti!
﴾21﴿Sonra baktı.
﴾22﴿Sonra kaşlarını çattı, suratını astı.
﴾23﴿En sonunda sırtını dönüp gitti ve kibrine yenildi.
Bu altı ayet neden var? Benim dünya sınavımda ne işime yarayacak? Allah uymazsak sonsuz cehennem ile müjdelediği kitapta neden beni hiç ilgilendirmeyen altı ayeti koymuş?
Biraz önce dedim ya Kuran okuyucusuyla adeta konuşan bir kitap diye işte bu ayette Kuran hakkında düşünüp taşınıp ondan sonra da arkasını dönüp bu ancak insan sözü diyenlere sert bir mesaj. Yani Kuran ayetleri muhataplarını kılcal damarlarından yakalıyor. Mesela bu ayetin muhatabı ben değilim ama bu tür insanlar Kuranda bu ayete denk geldiklerinde bu ayetten korku duyuyordur
Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM
Bence güzel sorular soruyorum:
İnsanlar peygamberden mucize istiyor ve mucizeler sadece Allah katındadır ayetleri iniyor, yani mucize gösterilmiyor. Peki Müşrikler Ay yarılmasını isteyince, neden Ay yarılma mucizesi gösteriliyor? Vs.
Çünkü ay yarılması Peygamberin doğru söylüyor olduğuna bir delildi. Muhatapları olan müşrikler açık mucize istediler ve Allahta bir defaya mahsus olarak bu mucizeyi onlara gösterdi. Evet Muhammed yalan söylemiyor O benim seçtiğim Resûlüm şimdi inanın artık diye ay mucizesi gerçekleşti sonucunda sihir deyip yine yüz çevirdiler daha sonra Kuran inmeye devam ettiğinde muhtemelen diğer peygamberler gibi seninde üstün güçlerin olsaydı veya sana da mucizeler verilseydi gibisinden şeyler söylemiş olmalılar Allahta "mucizeler Allah katındandır "
" bu Kuran onlara yetmiyor mu" ? gibi ayetlerle artık o tür açık mucize beklememelerini istemiş.
Ayrıca ayın gerçekten yarılmış olduğu bilim insanları tarafından da teyit ediliyor yani bu ay mucizesi bugünün insanları içinde mucize hani diyorsun ya 3 ,5 kişi içinse ne anlamı var diye hiç de durum sadece arap müşriklerini ilgilendirmiyor buna şahit olan herkesi ilgilendiren bir mesele
Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM
@gold-layer Farklı sorularınız varsa farklı başlıklar açarak konuşursak iyi olur. Tek başlık altında bütün meseleleri konuşmayalım kardeşlerim.
Size yardımcı olan insanlara bir teşekkürle de olsa
karşılık vermeniz iyiliğe karşı bir nezaket kuralıdır.
Forumda sizlere yardımcı olan arkadaşlarımıza
teşekkür edin ki iyilik devamlı olsun.
Benim sorularım bitti sanırım.
Ek olarak Nuh'un gemisi hakkında bilginiz var mı?
Türkiye'de nuh'un gemisinin boyutlarına uyan bir çıkıntı keşfedilmişti. Hani gemi yere oturunca iz bırakır ya öyle düşünün ama aynı yerde Nuh'un gemiye benziyen izden daha büyük bir gemi izi bulundu ve dikkatli incelenince aslında gemilerin bırakacağı iz değil de doğal oluşum olduğu anlaşıldı.
Yani Türkiye'de herhangi bir gemi bulunmadı, şöhret kazanmak için yapılan spekülasyonlar...
Nuh tufanına kanıt olarak neredeyse dünyanın her yerinde bahsediliyor olması, demek ki böyle bir şey oldu.
Peki küresel mi, bölgesel mı?
Ben kesinlikle bölgesel olduğunu düşünüyorum çünkü Nuh peygamber tek başına dünyayı uyaramazdı. Hadi dünyayı uyardı, Kuzey Amerika'daki adam gemiye kadar nasıl geldi? Üstelik Kuran mantığına da ters çünkü Peygamberlerin bölgesel kavimlere geldiğinden bahsediliyor, dünyayı komple yutan bir sel kıyamet olurdu zaten. Muhtemelen bölgeden keçi, koyun, inek, kedi gibi hayvanları aldılar.
Nuh tufanının Mezopotamya taraflarında olduğunu düşünüyorum, iki metre kalınlığında balçık bulunmuştu galiba.
Son bir noktaya değinmek istiyorum:
Dağların üzerinde, denizlerden uzakta deniz ürünlerinin ne işi var?
Yoksa Nuh Tufanından dolayı mı bu deniz ürünleri dağlar da kaldı?
Belki de sular çekildikten sonra normal olarak karada ölmüşlerdir.
Yanlış hatırlamıyorsam Davinci de böyle düşünmüştü. Denizlerden çok uzakta bulduğu deniz ürünlerinin Tufandan kaldığına inanmıştı.
O zamanlar iki kıtanın çarpışıp yükseldiği gibi şeyler bilinmiyordu tabii...
Bulunan fosiller milyon yıllık ve yeryüzünün şekillenmesi esnasında suların çekilmesiyle karada kalan fosiller, yani bu Tufana delil olamaz.
﴾170﴿
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!
Farklı sorularınız varsa farklı başlıklar açarak konuşursak iyi olur. Tek başlık altında bütün meseleleri konuşmasak iyi olur.
Son yazıyı yazarken sizin bunu yazdığınızı görmedim, pardon.
Sorularım bitti zaten.
﴾170﴿
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!
Ek olarak Nuh'un gemisi hakkında bilginiz var mı?
Benim bilgim yok ama henüz çıkmadıysada elbet zamanı gelince bulunacaktır. Bence Nuh tufanı hem bölgeseldi hem de küreseldi yani Nuhun yaşadığı bölgede başlayan tufan yeryüzünü kaplamış olabilir fakat yükseklik farkından dolayı bazı bölgelerde o kadar yoğun etkiye sebep olmamış olabilir. Bir çok kara canlısı da tufanda boğulmamış olabilir . Dünyada yaşayan tüm canlılar ölüp yok oldu gibi birşey de kimse iddia etmiyor.
Deniz canlıları fosilleri de illa Nuh tufanından kalmış olması gerekmiyor zaten kimsenin böyle bir iddiası yokki
Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM
@drobooss Bu arkadaş ( @gold-layer ) bulistan210'a çok benzemiyor mu konuşma olarak? ?
“Allah izin verirse” demeden hiçbir şey için, “Şu işi yarın yapacağım” deme! Unuttuğun takdirde rabbini an ve “Umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir” de.
(Kehf 23-24)
benzemiyor mu konuşma olarak?
Evet benziyor ama boşver. Ben şahsen üzülüyorum çünkü belliki kafasında bitirememiş o yüzden psikologla konuşmasını istedim ama benim kendisine saldırdığımı sandı halbuki çok iyi niyetle söyledim. Olabilir insanlık hali birşeyleri çözemiyor olabilir yardım almaktan kaçınmaya gerek yokki. Bende gideceğim psikoloğa bunda ne var ki bizim insanımız psikolog lafını duyunca hemen hakaret olarak anlıyor
Düşünce merkezim KURAN'ı KERİM
Kılavuzum PEYGAMBERİM
Akıl defterim BİLİM
Kalp kitabım VİCDANIM
Mimar Sinan'ın yaptığı şeyler mucize değil.
Ayrıca Kur'an-ı Kerim bayağı iddialı zaten. Onlarca çelişki bulabilirlerdi diyor.
Mimar Sinan çıkıp evren bilmem kaç 3^5434 falan oranlarındadır demiyor.
Hz. Muhammed diyorsun üstün bir felsefi dahiydi, biyologtu da bilmem neydi de...
Hatta diyeceksin ki uzaylılar bu bilgileri Muhammed'e verdi falan filan. Adam sallamasyonla doğru bilgileri nasıl tutturabiliyor?.
Aris... ( bu adamları hep karıştırıyorum ) her şeyin sudan, Kur'an ise sadece canlıların sudan oluştuğunu ( yaratıldığını ) söylüyor. Veya meteorlar çamurdan diyor. Yanlış hatırlamıyorsam bu meteor meselesi 169 nolu yazıydı. Bu adam en doğru bilgileri nasıl almış?
1. Tesadüf... ( kurtulma çabası ama daha çok boğulma. )
2. İlahi kudret. ( atetleri çıldırtan cevap... )
3. UZAYLI
Galiba dur esas cevabı vereyim.
Mucizeler açık zaten, belki de hep gördüğümüz için psikolojik olarak basit geliyor. Mucize görüp Müslüman olan çok insan var.
Kuran'da bunun gibi 100 tane ayet olsaydı Müslüman olmayanlar gerçekten cehennemi hak etmez miydi?
Öncelikle kuran bilim kitabı değil ve bilim Zaman'la değişkenlik gösteriyor maalesef aciziz. Bilimsel denen mucize denen ayetler neden peki diye sorarsan bu ayetler ikili oynuyor biraz. Eski kavimdekiler bu ayetlere inanmamazlık etmiyor tuhaf diye.Doğa sürekli aynı kalsa da biz onun bilgisiyle aynı anda ilerleyemiyoruz. Bu dediğin şöyle haklı olabilirdi, eğer Kuran bilim kitabı iddiasını taşısaydı olabilirdi ama bu kitabın savunduğu şey felsefe. Bu felsefe kendi içerisinde çelişki olmadığını söylüyor. Bu felsefe gerçek dünyayla iç içe hayali değil. Eğer bu dediğin olsa o kadar saçma olurdu ki yanlış anlama bu sadece vesvese, vesvese dememin sebebi Kuran'da kimsenin reddedemeyeceği, 600 yılında yaşayan alimlerin tuhaf bulduğu ne demek istediğini anlamadığı bir ayet olsaydı bu kitap tarihsel olmazmıydı. Yani mesela mucizenin bulunduğu dönem 2020 olsun bu yıla özel bir ayet olmazmıydı. Kuran'da bilimsel ayetler doğa yasaları. Zaten mantıklı olan da bu, zira biz yasaları ancak yorumlarız. Ve de yasaların hakikati nedir ki? Allah'a göre yasalar ne ifade eder? Sadece birer Melek'e değil mi bunlar ona göre. Bilimsel ayetler bile felsefe içeriyor. Felsefe derken ne diyorum peki, Kuran'ın bir iddiası da müminleri kalbi bozuklardan ayırmak. Peki bu müminler Kuran'a göre kim?
Sen ancak, görmedikleri halde rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin. (Fatır 18. Ayet)
Kuran'a uyacak olanları Allah tespit etmiş bile.
1. Tanrı'ya inananlar: bu kişiler geçmişteki duyarak bile olsa mantığına oturtmuştur Tanrı fikrini yani içindeki boşluğu doldurmuş. Doğaya bakmıştır ve evrenin sonradan yaratıldığı efsaneleriyle birlikte ve içgüdüsüyle tanrıyı bulmuş olabilir. Bu evrenseldir. Tanrıyı kutsal kitaplar dışında bulanların uyacağı söyleniyor. Bu kişi teknoloji çağında yaşamış olsa bile farketmiyor. Zira bilimin tanrıyla bir alakası yoktur sadece Tanrı'nın düzenini açıklar büyük resmi asla göremeyecektir. Biz tanrıyı bulma konusunda 700 yılında yaşamış insanla aynı fikir ve düzeydeyiz. Bilim ne? Doğayı ayrıntılı açıklıyoruz bu kadar. Yani mucize onların umurunda değil zira tanrıyı akıl ve mantık olarak kendi kendine bulamamışlar veya bulsalar da bakmamışlardır.
2. İbadet edenler: tanrıyı doğadan kendi kendine bulan kişi rastgele bulmaz. Mitolojiye inanır gibi olmaz bu. Herşey sonradan çıktığını bilir ve çevresindeki hayvanları canlıları görüp kendisinin üstünlüğünü farkeder ve herşeye sanat yükler. Sanat yüklediği için de duygular ortaya çıkar ve Tanrı'nın isimlerini bulmuş olur farketmese de. Yani düz mantık ve doğru mantık olarak bu güzellikleri ancak Tanrı yaratabilir der ve evrendeki sistemi kabul eder. Tanrıyı bulduktan sonra tabi olarak ailesinden gelme olarak bir din varsa onu kabul eder. Ve dualarını uygular artık her neyse. Bu dediklerim terste olabilir ama yine de birşey değişmiyor, önce aileden görür sonra sorgular ve yine aynı yere gelir veya dinden çıkar. Dinden çıksa bile sebepleri mutlak tanrıyla ilgili değilse o kişide sorun yoktur. Tanrıyı bulan kişi bu şekilde tanrıyı kim kabul ettiyse ona ibadet eder böylece.
Bunları yazmamın nedeni, bi insan ne kadar mucize görse de önşartlara girmedikçe asla kabul etmez. Bunu Kuran'ın kendisi söylüyor. Ben Kuran içerisinde çelişki olmadığını savunurum hep sürekli Kuran'dan delillendiririm bu yüzden yazdım. Kısaca demek istediğim, dini kabul etmek mucizelere sığacak birşey değil baş faktörler var ve onlar Allah'a göre 80 yıllık bir sürede farkedilebilir. Bu faktörleri yukarıda yazdım tanrıyı mantık olarak bulmak ve ona düşman olmadan bir şekilde ibadet etmek. Tabi ki Kuran gelince bu kişiler neden uymasın? Hatta bu kişiler Peygamber'in arkadaşları olur.
Yazmaya devam etsem gerçekten sonu gelmez. Hayatın felsefesi ve anlamını bu akıl ve mantıkla sadece ölmek olarak anlayan kişiler hüsrana uğramıştır ve bunlara ne getirirsen getir saçmadır. Bu sebeple her dönemdeki müminlerin Kuran'ı tam anlaması için o tarz dediğin direk bilimsek ayetlerin olmaması makuldur. Yani Kuran'da mucizelerin yapmaması kafirlerle ilgili değil müminlerle ilgili. Çünkü inanmayanların tanrıyla ilgisi yok ki zaten. Buna çoktan karar vermişlerdi çünkü. ateistlere dikkat et bi kere sorguladılar bitti . Hepsi öyle değil tabi ama çoğunluğu öyle.
Ayrıca Allah herkesin inanmasını istemiyor ki zaten, sistemde sadece ayırt ediliyoruz. Bu ayırt edilme olayı başka konudur. Kuranda bu konuda sorun yok, dediğin gibi kesin olan birşey konulabilirdi fakat konulmaması normal bunun kanıtı işin birkaç ayet daha var mesela Allah istese herkes inanırdı gibi bi ayet vardı. Kurandaki doğasal bilgiler göreceli bile olabiliyor ama Tanrı'ya inananlar için kesin olarak görülüyor. Ben de Tanrı'nın kesin görüldüğünü düşündüğüm için Kuran kesinlikle doğrudur diyorum. Herşey Tanrıyı kabule dayanıyor sonuç olarak, çok tuhaf. Müminler ve dinsizler burada ayrılıyor işte olay budur.
Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki herkes inanırdı. (Yunus 99)
fakat dilemedi çünkü dünyada tanrıyı göremeyenler ve görmek istemeyenlerin yeri belli olsun. Ayetlerde yasaları söylüyor, yorumları insanlar yapar isteyen istediği şeye inanır. Ama tanrıyı bulamamak acayiptir. Ve bunun mucizeyle alakası yok. Mucize gören müşrikleri hatırlarsak teyit etmiş oluyoruz yine. Onlar parayı elde tuttukları içim tanrıyı görmek istemiyordu ve Zaten görmediler inanmadılar.
Kuranın kendisi bir mucize, ama kimler için? Tanrıyı kabul edenler için. ben hayatımda Kuran'da mucize görüp İman eden görmedim. Örneğin ikili ayet olan zariyat 47 yi görüp İman eden ateist gördünüz mü? Eğer gördüyseniz O hiç ateist olmamıştır. Tanrı'ya inancı ve sevgisi biraz da vardır. Kuran'da ön kabuller en önemli faktör ve bunlar 80 yılda bulunabilir kesinlikle. Dikkat edenler için 1 gün bile sürebilir. Cehenneme giren kişi, 80 yılını görüp gönül rahatlığı ile girecektir cehenneme. Zira rezilliğini görecek.. Ben ne yaptım da girdim diyemez bile.
Sistemde herkesin inanması planlanmamış. Eğer kuranda Allah'ın amacı bu olsaydı çelişki olabilirdi. Ama aksine Hz.muhammede uyarı yapılıyor, neden herkesin inanmasını istiyorsun diye. "Yunus 99"
@ahadcansu uzun yazınız için teşekkür ederim ama çok büyük bir hata yaptınız.
ateistler söylese anlarım da Müslümanlar gibi inançlı kişilerin bunu söylemesi tuhaf geliyor.(ateistlerin doğaya bilinç vermesi mantıklı bir hareket değil, bunu belirtmeden edemeyeceğim.)
Doğa yasaları ne? Yasaları doğa mı koyar? Doğa bilinç sahibi midir?
-Hayır
Allah'ın koyduğu yasaları doğaya atfetmekten vazgeçmeliyiz.
Ek bilgi:
Müslümanların şöyle cümleler kurduğunu görüyorum:
Fen de önemlidir tabii ama biz böyle seküler işleri bırakıp sadece namaz kılıp Kuran okumalıyız.(Cümleler değişebilir ama ana fikir tam olarak aynı.)
Neeee?
Bilimle, fenle Allah'ın evreni nasıl yarratığını anlayarak Allah'ı daha iyi tanıma fırsatı sağlıyorken, Kuran'da "Onlar yerin ve göklerin yaratılışını düşünür." tarzı ve araştırmaya yönelten onlarca ayet varken bilimi bu kadar boş vermek nasıl bir zihniyet?
Bu yazıdan yola çıkarak Müslümanların böyle onlarca konuda topuklarına ateş ettiklerini rahatlıkla görebilirisiniz.
Lütfen bu zihniyetten kurtulalım!
﴾170﴿
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!
tarzı ve araştırmaya yönelten onlarca ayet varken bilimi bu kadar boş vermek nasıl bir zihniyet?
Yanlış anladınız, doğa yasaları demeyi tercih ediyorum sitede ateistlerde olabilir. Allahın yasaları çok geniş olduğu için özele indim ve doğa yasaları dedim. Doğaya canlılık atfeden yok. Kuranda zaten bilimi emreden ayetler var. Bilimsel bilgi tanrıya inanmak için ikna etse bile kuranın amacı bu değil. Baştan okuyun isterseniz, bilim değişkendir yasalar değişmez. Biz yasaları yorumluyoruz. Kuranda yazanlar ise yasalardır. Mantıklı olan da budur. Bilim düşmanı değilim yazımdan bu anlaşılıyorsa aşırı kötü yazmışım demektir ama sanmıyorum. Demek istediğim tanrıyı bulamayan veya istemeyen kişi için bilimsel ayet(ikili) olsa bile örneğin zariyat 47 etki etmez. Bilimi bırakalım demedim yanlış kişiye yazdınız olarak anlayacağım. Bunu yazacak en son kişi benim hatta
Bilim zamanla değişkenlik gösteriyor derken de şunu kastettim. Örneğin 19. Yuzyildaki atom teorisi o zamanın bilimiydi. Fakat şimdiki modern atom teorisi bu yüzyılın atom bilimi. Arasında gerçekten çok fark var. Gerçek tek olsa da maalesef dediğim gibi yetişemiyoruz yetişmeliyiz ama. Bilim değişkenlik gösteriyor ama yasalar duruyor hâlâ. Şuan bildiğimiz bazı şeyler ileride daha iyi olabilir.
Ek bilgi:
Yazımda böyle belirttiğim yerin size yazılmadığı gayet açık.
Sizi bilim düşmanı falan ilan etmedim, sizi sadece doga yasaları ifadesiyle eleştirdim.
Ben ne zaman bilim desem Müslümanlar demek istediğimi yanlış anlıyorlar.
Önceden bunlardan birine değinmiştim:
Ben diyorum ki:
Kuran'dan bağımsız olarak Allah'ı anlamak için bilimden yararlanabiliriz, bilimsel bilgiler Allah'ı kanıtlar.
"Ek bilgi" olarak belirttiğim kısım sadece ilgili kişiler için.
Kuran ile bagdaştırdigim nokta:
Evreni araştırmaya, düşünmeye vs. yönelten ayetler.
@ahadcansu sizi sadece "Doğa yasaları" ifadesinden ötürü eleştirmiştim ama sonraki yazınızdan ötürü bir eleştiride daha bulunacağım:
forumda ateistler var diye doğa yasaları diyeceksek forumdaki ateistler Hz Muhammed'in peygamber olduğuna inanmıyorlar, belirtmem gerekiyor.
Yanlış anladınız, doğa yasaları demeyi tercih ediyorum sitede ateistler de olabilir.
﴾170﴿
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa!
Kuran'dan bağımsız olarak Allah'ı anlamak için bilimden yararlanabiliriz, bilimsel bilgiler Allah'ı kanıtlar.
Evet kanıtlar, ama nereye kadar. Tanrıyı göremeyen birisinin reddetmesi normaldir. Çünkü görmedi. Neden reddediyor peki? Gormedigmiz herseyi reddetmiyoruz dimi. Reddetmesinin sebebi ön kabulleri yukarıda yazdım zaten. Bu tarz ayetlerin amacın dışına çıkması kitabı geçersiz kılardı, kitabın amacının bu olmadığı söyleniyor zaten. İstese herkes inanır vesaire.
Doğa yasaları konusunda haklısın ben kelimelere farklı anlam yüklerim hep benle alakalı, doğa yasası diyince evrende değişmeyen düzen olarak anlarım hep malûm kitaplarda çok görüyoruz artık alıştırdım kendimi. Bilim bizde fazla yankilanmadigi için de haliyle benim dilime geçti:) ama artık bunlara alışmalıyız bence, doğa yasası demek neyi değiştirir ki. Doğa nedir tabiat, tabiat yasaları yani tabiatın matematiği demek. Tabiatın dilini allah yarattığına göre dolaylı yoldan dönüyor herkesin kendi tercihi, eskiden olsaydı olabilirdi ama artık teistlerde kullanıyor bu kelimeyi