Son 15 cevap

Son 10 konu

[box type= align="alignleft" class="" width=""]

İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur: 

  1. Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
  2. Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
  3. Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
  4. Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
  5.  Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
  6. Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.

Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.

[/box]

Bildirimler
Tümünü temizle

[Çözüldü] Hud/69 özelinde fiil fail uyumu

serpilyucel
(@serpilyucel)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 511
Konu başlatıcı  

Arapça konusunda henüz emekleme aşamasında olduğumu daha önce de belirtmiştim. Bu günlerde bir vesile Hud suresi ayet 69'daki dişi fiile erkek fail gelmesi durumu dikkatimi çekti. Bu durumu başka ayetlerde de görmüştüm ama pek üzerinde durmamıştım. Bu sefer konuyu anlamaya çalışayım diye biraz inceleme yapayım dedim.

Öğrendiklerimi de burada paylaşayım ki benim bulduklarımdan başka bir açıklaması varsa paylaşırsınız diye düşündüm.

وَلَقَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُنَٓا اِبْرٰه۪يمَ بِالْبُشْرٰى قَالُوا سَلَامًاۜ

Velekad câet rusulunâ ibrâhîme bilbuşrâ kâlû selâmâ(en)

(Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; 'Selam' dediler.)

Ayettin paylaştığım kısmında câet dişil tekil olmasına karşın rusul cemi mükesserdir. Yani onlar (3 veya daha fazla erkek elçi) geldi (bayan) 

Bu durum en temel Arapça kaidesi olan cinsiyet uyumsuzluğudur. Ancak bu durumun iki temel açıklaması varmış.

1- Fiilin müennes gelmesinin zorunlu olması için failde şu 5 şartın hepsinin bir arada bulunması gerekiyormuş.

     a- Müennes   b- Hakiki   c- Adem cinsinden   d- Müfred/müsenna   e- Muttasıl

Bunlardan ayrı olarak genel kaide olarak öğretilen 'gayri akîl cemiler müfred müennes hükmündedir' bilgisi de yanlışmış. Aslında genel kaide şöyleymiş:

Cemi müzekker salim dışında kalan bütün cemiler müfred müennes hükmündedir.

Bu kaide de göz önünde tutularak gelen elçiler cemi teksir ile söylendiğinden yukardaki kurallardan hakiki olma, Adem cinsinden olma(!), cemi olmama kurallarını karşılamamakta, sadece fiile muttasıl olma ile cemi teksir olması nedeniyle müennes olma şartını sağladığından fiili müennes veya müzekker gelebilmekteymiş.

2- Gelen elçiler melek cinsinden ise insanların bunları bir cinsiyet ile ilişkilendirmesi istenmediğinden geldi derken dişil, selam dediler derken eril fiiller özellikle seçildiği de düşünülebilirmiş.

Ben bunları bulabildim. Ama bunlar da durumu açıklamaya yeterli görünüyor.

68 doğumlu, 4 yetişkin çocuklu, çalışan bir anneyim. Mühendisim. Tek ilgi alanım Kur'anı Kerim. Diğer ne varsa Kitabımı daha iyi anlamamı sağlar umuduyla ilgileniyorum. bvyserpilyucel@gmail.com


   
Alıntı
Kemâl Aydın
(@abdullah-bin-mubarek)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 1778
 

Gönderen: @serpilyucel

Arapça konusunda henüz emekleme aşamasında olduğumu daha önce de belirtmiştim. Bu günlerde bir vesile Hud suresi ayet 69'daki dişi fiile erkek fail gelmesi durumu dikkatimi çekti. Bu durumu başka ayetlerde de görmüştüm ama pek üzerinde durmamıştım. Bu sefer konuyu anlamaya çalışayım diye biraz inceleme yapayım dedim.

Öğrendiklerimi de burada paylaşayım ki benim bulduklarımdan başka bir açıklaması varsa paylaşırsınız diye düşündüm.

وَلَقَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُنَٓا اِبْرٰه۪يمَ بِالْبُشْرٰى قَالُوا سَلَامًاۜ

Velekad câet rusulunâ ibrâhîme bilbuşrâ kâlû selâmâ(en)

(Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; 'Selam' dediler.)

Ayettin paylaştığım kısmında câet dişil tekil olmasına karşın rusul cemi mükesserdir. Yani onlar (3 veya daha fazla erkek elçi) geldi (bayan) 

Bu durum en temel Arapça kaidesi olan cinsiyet uyumsuzluğudur. Ancak bu durumun iki temel açıklaması varmış.

1- Fiilin müennes gelmesinin zorunlu olması için failde şu 5 şartın hepsinin bir arada bulunması gerekiyormuş.

     a- Müennes   b- Hakiki   c- Adem cinsinden   d- Müfred/müsenna   e- Muttasıl

Bunlardan ayrı olarak genel kaide olarak öğretilen 'gayri akîl cemiler müfred müennes hükmündedir' bilgisi de yanlışmış. Aslında genel kaide şöyleymiş:

Cemi müzekker salim dışında kalan bütün cemiler müfred müennes hükmündedir.

Bu kaide de göz önünde tutularak gelen elçiler cemi teksir ile söylendiğinden yukardaki kurallardan hakiki olma, Adem cinsinden olma(!), cemi olmama kurallarını karşılamamakta, sadece fiile muttasıl olma ile cemi teksir olması nedeniyle müennes olma şartını sağladığından fiili müennes veya müzekker gelebilmekteymiş.

2- Gelen elçiler melek cinsinden ise insanların bunları bir cinsiyet ile ilişkilendirmesi istenmediğinden geldi derken dişil, selam dediler derken eril fiiller özellikle seçildiği de düşünülebilirmiş.

Ben bunları bulabildim. Ama bunlar da durumu açıklamaya yeterli görünüyor.

1. madde aslında birçok dilde bulunan bir kuralı akla getiriyor Serpil hocam. Artikelli olan dillerde mesela eril ismin çoğulu dişil artikel alıyor. Almancada bunu görüyoruz. Almancada üç tane artikel bulunuyor: 

der (eril)

die (dişil)

das (nötr)

 

der Mann (adam) >>> die Männer (adamlar)

das Hotel (otel) >>> die Hotels (oteller)

Almancada isimlerdeki kaide Arapçada hem isimlerde hem de fiillerde var. Araştırıldığı takdirde birçok dilde de olduğu görülebilir. 

İkinci madde de ilgi çekici tabii. Bu da mantıklı bir sebep. Benzeri durum dediğiniz gibi Kuran'da var. Eril isim ve fiiller için dişil kiplerin ve dişil isim ve fiiller için de eril kiplerin kullanıldığı...

 


   
serpilyucel and dayssoon reacted
CevapAlıntı
Kemâl Aydın
(@abdullah-bin-mubarek)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 1778
 

Gönderen: @serpilyucel

Arapça konusunda henüz emekleme aşamasında olduğumu daha önce de belirtmiştim. Bu günlerde bir vesile Hud suresi ayet 69'daki dişi fiile erkek fail gelmesi durumu dikkatimi çekti. Bu durumu başka ayetlerde de görmüştüm ama pek üzerinde durmamıştım. Bu sefer konuyu anlamaya çalışayım diye biraz inceleme yapayım dedim.

Öğrendiklerimi de burada paylaşayım ki benim bulduklarımdan başka bir açıklaması varsa paylaşırsınız diye düşündüm.

وَلَقَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُنَٓا اِبْرٰه۪يمَ بِالْبُشْرٰى قَالُوا سَلَامًاۜ

Velekad câet rusulunâ ibrâhîme bilbuşrâ kâlû selâmâ(en)

(Andolsun, elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldikleri zaman; 'Selam' dediler.)

Ayettin paylaştığım kısmında câet dişil tekil olmasına karşın rusul cemi mükesserdir. Yani onlar (3 veya daha fazla erkek elçi) geldi (bayan) 

Bu durum en temel Arapça kaidesi olan cinsiyet uyumsuzluğudur. Ancak bu durumun iki temel açıklaması varmış.

1- Fiilin müennes gelmesinin zorunlu olması için failde şu 5 şartın hepsinin bir arada bulunması gerekiyormuş.

     a- Müennes   b- Hakiki   c- Adem cinsinden   d- Müfred/müsenna   e- Muttasıl

Bunlardan ayrı olarak genel kaide olarak öğretilen 'gayri akîl cemiler müfred müennes hükmündedir' bilgisi de yanlışmış. Aslında genel kaide şöyleymiş:

Cemi müzekker salim dışında kalan bütün cemiler müfred müennes hükmündedir.

Bu kaide de göz önünde tutularak gelen elçiler cemi teksir ile söylendiğinden yukardaki kurallardan hakiki olma, Adem cinsinden olma(!), cemi olmama kurallarını karşılamamakta, sadece fiile muttasıl olma ile cemi teksir olması nedeniyle müennes olma şartını sağladığından fiili müennes veya müzekker gelebilmekteymiş.

2- Gelen elçiler melek cinsinden ise insanların bunları bir cinsiyet ile ilişkilendirmesi istenmediğinden geldi derken dişil, selam dediler derken eril fiiller özellikle seçildiği de düşünülebilirmiş.

Ben bunları bulabildim. Ama bunlar da durumu açıklamaya yeterli görünüyor.

Bu konuda şöyle bir bilgi var mesela hocam. Gayri müslimler bunu da çok kullanıyorlar. Burada bir hata olduğunu iddia ederek. Enbiya suresinin 91. ayetinde ve Tahrim suresinin 12. ayetinde Hz. Meryemle ilgili geçen فيها ve فيه ifadeleri bir hata olarak yorumlanıyor. Fakat bazı Müslümanlar bunun hata olmadığını, o an Hz. Meryem'in içinde bulunduğu durumla alâkalı olduğunu söylüyor. 

 

وَالَّت۪ٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف۪يهَا مِنْ رُوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَٓا اٰيَةً لِلْعَالَم۪ينَ ﴿٩١﴾

Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.

Kaynak : Enbiya Suresi, Ayet 91

 

 

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرٰنَ الَّت۪ٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف۪يهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِه۪ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِت۪ينَ ﴿١٢﴾

Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.

Kaynak : Tahrim Suresi, Ayet 12

 


   
serpilyucel reacted
CevapAlıntı
Kemâl Aydın
(@abdullah-bin-mubarek)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 1778
 

Fakat bugünkü bazı âlimler mesela bu iki ayetteki bu fîhâ ve fîhi terkiplerinin bir mucize olduğunu söylüyor. Bunu Kur'an araştırmacısı bir ürologdan dinledim bugün. 

Bunun yanında Elmalılı örneğin şöyle diyor ayet için: 

Fakat biz ona ruhumuzdan üfürmüştük. Bir cesedden değil, doğrudan doğruya ruhtan, yani “kün” emriyle yaratılmış yüksek ve temiz bir hayat başlangıcı ve kuvvet olması hasebiyle Allah’a isnadından dolayı şereflendirilen ve ilâhî bir emir olan mukaddes ruhtan, Cibril’den bir kelime üfürülür gibi ona İsa (a.s), Allah tarafından üfürülmüştü. Bu âyetin muhtevası bize şu fikri vermektedir. Demek ki bir erkeğin sulbünde (belinde) meni hücresi, bir kadının rahminde yumurtalık hücresi nasıl yaratılıyorsa, bakire Meryem’in rahminde ikisi de öyle bir Rabbâni emirle yaratılıvermişti. Buna göre Meryem o üfürülme anında hem dişi hem erkek özelliğini toplayan fevkalade bir seçimle, “Seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.” (Al-i İmrân, 3/42) buyurulduğu gibi âlemin kadınlarında görülmemiş bir üstünlükle seçilerek, dıştan bir aşılamaya muhtaç olmaksızın kendine görünen ruhun (Cebrail’in) üfürmesinden gebe kalmıştı. Bu âyette Meryem’in hem kadın hem erkek vasfıyla tasvir edilmesi bize bu mânâyı anlatan bir delil gibi görünmüştür. Bu âyetin Enbiya Sûresi’nde geçen benzeri “Irzını iffetle korumuş olanı an! Biz, ona ruhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu, bütün âlem için bir ibret kıldık.” (Enbiya, 21/91) buyurulmuştu. Oradaki zamirlerin hepsi müennes olduğundan zamirinin de semâî (işitmeye bağlı) müennes olan “ferc” kelimesine gönderilme ihtimali olmakla beraber diğer zamirlerden ayrılmaması için Meryem’in kendisine gönderilmişti. Halbuki burada müzekker zamiriyle buyurulmuş ve bu suretle diğer zamirlerden ayrılmış olmakla, dönüş yeri itibarıyla elbette dikkati çekmektedir. Doğrusu, sözkonusu zâmirin ferce gönderilerek Enbiya Sûresi, 21/91. âyette bulunan ‘yı tefsir etmiş olmasıdır. Daha önce de sözü edildiği gibi maddesi, esasen lugatte açmak ve ayırmak mânâsına konulmuş olmakla (ferc) kelimesi mastar olduğu zaman gam ve kederi açmak mânâsına geldiği gibi isim olduğu zaman da şakk ve fürce gibi iki şey arasındaki açıklık mânâsına olarak herhangi bir yarığa, yırtığa, çatlağa ve aralığa denilir. Ve açıklık anlamıyla bilhassa insanın bacakları arası demek olan apış arası mânâsında hakikattır. Sonra bununla gerek erkek ve gerek dişinin avret mahalli olan uzvundan kinaye yapılır. Ve bu kinaye dişininkinde asıl anlamıyla beraber bulunduğundan dolayı daha fazla yaygın olarak kullanılmıştır. İnsanın çift olan organlarının isimleri Arapça’da semaî müennes olduğundan bu kelimenin de uzuv mânâsına gelmesi durumunda göz, kulak, el ve ayak gibi müennes olması gerekip dişi zamiri gönderilir. Diğerlerinde ise, iki şey arasındaki açıklık mânâsı düşüncesiyle müennesliği de müzekkerliği de caizdir. Kur’ân’ın edebî üstünlüğü bu bilgi lafızlarını hep kinaye olarak zikreder. İşte Enbiyâ Sûresi’nin 91. âyetinde burada eklinde bir müennes bir de müzekker olarak ifade edilmesi, her iki zamirin merciinin ferc olduğunu gösterdiği gibi bundan maksadın bilinen uzuv değil, kinaye veya başka bir mânânın olduğu da anlatılmış demektir. Onun için bu hususta İbnü Abbas’tan nakledilen tefsirde, “Cebrail gömleğin yakası içine üfledi.” denilmekle bu üfürmenin aşağıdan değil, yukarıdan olduğu ifade edilmiştir. Üfürme tabir edilmesi de ruhun yayılmasıyla gebeliğin kabarmasından kinayedir. Kısacası hem Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. Kitaplar, peygamberlere indirilmiş bütün kitaplardır. Kelimeler de, onlarda ifade edilen ve Allah’ın her şeye kadir olduğunu “O’nun işi bir şey yaratmak istediği vakit, sadece “ol” demektir ve o şey derhal oluverir.” (Yâsin, 36/82) âyetinde de belirtildiği gibi, dilediğini yaratıcı olduğunu anlatan olağanüstü olaylar ve mucizelerle ilgili vahiy haberleridir ki, Meryem onlara inanmış olduğu gibi bu şekilde İsa’ya gebe kalarak kendisi de onlardan bir kısmına fiilen muhatab olup o haberleri doğru çıkarmıştı. Ve kânitinden, yani itaate, namaz ve ibadete devam eden itaatkârlardandı. “Kânitin” cem’i müzekker sîgası olmakla, Meryem “kânet”in altında “hiye” zâmiri ile müennes (dişi) olarak ifade edilirken, erkek olan “kânit”lerden sayılarak, aynı zamanda hem dişi hem erkek vasfını biraraya toplayıcı bir halde gösterilmiştir. Nitekim Al-i İmrân’da “Rabbine ibadet et: Secdeye kapan, eğilenlerle beraber sen de eğil.” (Al-i İmrân, 3/43) âyetinde de bu mânâ vardır. Müfessirler bunu iki şekilde yorumlamışlardır. Birisi, mescidde namaz ve itaat hizmetine devam eden erkekler arasında ve o gruptan sayılmış olmasıdır. Diğeri de öyle kendilerini ibadete verenler sülâlesinden gelmiş bulunmasıdır. Mamafih her iki yorum da kendisinde iki şerefin toplanmasını ifadeden uzak olmadığı cihetle biz, burada arzettiğimiz mânâya bir işaret bulunduğunu da görüyoruz. En iyisini Allah bilir.

 

 


   
serpilyucel reacted
CevapAlıntı
Kemâl Aydın
(@abdullah-bin-mubarek)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 1778
 

Sağlıkçılar daha sağlıklı yorumu yapacaktır elbet. 


   
serpilyucel reacted
CevapAlıntı

Başa dön tuşu