Son 15 cevap

Son 10 konu

[box type= align="alignleft" class="" width=""]

İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur: 

  1. Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
  2. Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
  3. Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
  4. Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
  5.  Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
  6. Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.

Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.

[/box]

Koskoca evrende All...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

[Çözüldü] Koskoca evrende Allah neden bizimle ilgilensin?

hezerusn
(@hezerusn)
Katılım : 1 sene önce
Gönderiler: 211
Konu başlatıcı  

Bu kadar büyük ve hatta sürekli genişleyen bir evrende Allah’ın bizimle ilgilenmesini tuhaf bulmak, bu kadar büyük bir evrenin neden yaratıldığını düşünüp şaşırmak ve bütün evrenin insan içini yaratıldığını zannetmek gibi sorgulamaların ve düşüncelerin hepsi yetersiz felsefeden kaynaklıdır.

 

Din ile ilgili felsefi konulardaki istisnasız bütün hatalı sorgulamalar Zümer Suresi 67. ayete muhatap olmak ile ilgilidir: Zümer Suresi 67:“Onlar Allah’ı gerektiği gibi anlayamadılar.”

 

İnsan Allah’ı anlayamazsa, haliyle Allah’ı insanımsı bir varlık gibi tahayyül eder. Allah’ı anlayamamanın başka birçok zararı da vardır fakat önemli zararlarından birisi budur.

Bu inanca ‘antropomorfik tanrı anlayışı’ denir. Beşeri dinlerin birçoğunda bu inancı görmek mümkündür. İlahi din olan İslam ise bu inancı kesin bir şekilde reddeder. Kuran’da Allah’ın bütün eksikliklerden uzak olduğu çokça kez söylenir. Allah, insan gibi değildir:

 

Şura Suresi 11: “O’na benzeyen hiçbir şey yoktur.”

 

Yazının girişindeki ifadelerim, yazının içeriğini bildirmekteydi fakat sonrasında Allah’ı insana benzetmekten bahsettim. Yazının içeriği ile Allah’ın insana benzetilmesi arasında ne gibi bir bağlantı olduğu anlaşılmayabilir. Bu noktaya kasıtlı olarak değindim çünkü aslında konu tamamen bununla ilgilidir. Allah’ın bunca şeyi yaratmasına ve insanla ilgilenmesine şaşırmak, Allah’ın insanımsı bir varlık olduğunu zannetmektir. Bazı kimseler yetersiz felsefeden dolayı, bizatihi kendi varlıksal yapıları üzerinden Allah’ı yorumlamaktadırlar. ‘İnsan’ üzerinden düşünecek olursak bir kediye yuva olması için koca bir saray yapmayız fakat Allah bir insan için koca bir evren yaratabilir. Allah’ın bütün evreni bizim için yarattığını iddia etmiyorum, sadece bahsettiğim hatalı düşünceye bir eleştiri olması amacıyla örnek vermekteyim. Bizim kaynaklarımız sınırlıdır ve bizzat kendimiz eksikliklere sahibiz fakat Allah’ın gücü ve kaynakları sonsuzdur.

Bizler bir kedi için bir saray yaparsak ekonomik ve zihinsel açıdan zarar görürüz fakat Allah sadece bir insan için milyarlarca evren yaratacak olsa bile; ne kaynağı tükenir ne de yorgunluk duyar. Yani, “Allah’ın bu kadar gezegeni ve galaksiyi yaratmasına ne gerek vardı?” şeklinde düşünmek, felsefi açıdan çok kötü ve yüzeysel bir düşüncedir. Allah dilediği gibi yaratır ve bize korkunç derecede büyük gelen her şey, Allah’a göre tabiri caizse bir hiçtir. Elbette ‘değer’ açısından bir hiç olduğunu söylemiyorum, ‘büyüklük’ açısından bir hiç olduğunu söylüyorum. Bu şekilde düşünen insan, geminin üzerinde gezen bir karıncaya benzer. Geminin üzerinde gezen karıncaya bir şekilde bilinç yüklenecek olursa, karınca geminin büyüklüğü karşısında dehşete düşer ve bunu abartır fakat gezegenimize oranla geminin büyüklüğü hiçbir şey ifade etmez ve hatta neredeyse toz zerresi kadardır.

 

Allah’ın bu evrende yaşam yarattığı tek gezegenin, bizim gezegenimiz olduğuna dair hiçbir ilahi bilgi yoktur ve başka gezegenlerde yaşam olması bilim açısından bir sorun teşkil etmez. Yaşam taşıyan başka gezegenlerin olması muhtemeldir.

 

İsra Suresi 70: “Ant olsun ki insanoğlunu kerem sahibi kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık ve onları temiz şeylerle rızıklandırdık. Onları, yarattıklarımızın birçoğuna üstün kıldık.”

 

İsra Suresi 70. ayetin son cümlesine dikkat edelim; Allah bizim bütün varlıklardan üstün olduğumuzu değil, varlıkların birçoğundan üstün olduğumuzu söylemektedir. Yani bizden üstün varlıklar da vardır. Kuran’da cinlerden ve meleklerden üstün tutulduğumuza dair güçlü deliller vardır, elbette hayvanlardan da üstünüz. Öyleyse bahsedilen diğer üstün varlıklar, başka gezegenlerde olabilirler. Hatta o varlıklar, başka evrenlerde de olabilirler. Farkında olmasak da yaptığımız sorgulamaların neredeyse hepsinde, Allah’ın sadece bu evreni yarattığı ön kabulü ile hareket etmekteyiz. Allah’ın başka evrenler yaratmadığını söylememiz için elimizde hiçbir delil yoktur ve Kuran’da bu sonucu çıkarabileceğimiz bir ayet de bulunmaz.

İnsan, kendi yaratılışını evrendeki en büyük olay zanneder ve kendisini bütün evrenin göz bebeği olarak görür fakat Kuran böyle söylemez:

 

Mümin Suresi 57: “Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor.”

 

Naziat Suresi 27: “Yaratılış açısından siz mi daha çetinsiniz yoksa gökler mi? Onu Allah yarattı!”

 

İnsan çoğu zaman ‘fiziksel büyüklük’ üzerinden sorgulama yapar fakat bu çok yanlıştır. Gezegenimizin uzaktan çekilen meşhur bir fotoğrafı vardır, hepimiz biliriz. Fotoğrafta gezegenimiz uzay boşluğunda o kadar küçüktür ki neredeyse gözükmez. Batı’da bu resmi gördükten sonra bir değersizlik hissine kapılıp intihar eden insanlar olmuştur ve bu durum ses getirmiştir. Elbette o insanlar ‘değer’ ile ‘hacim’ arasında bir bağ olduğunu zannettikleri için intihar etmişlerdir. Onların intihara karar verme sebepleri; zihinlerinde uyanan, “Resmen bir hiçiz” düşüncesi olmuştur. İslam ise birçok ayette insana muazzam bir değer verir ve böylesine bir karamsarlığı kökten kurutur fakat yazının konusu bu değildir.

 

Fiziksel büyüklüğün önemi nedir? Uzayda bir zerre olsak bile bu neyi değiştirir? Varlıksal/ontolojik değer neden büyüklük ile alakalı olsun? Allah’ın nazarında hacmin bir önemi yoktur, ‘değer’ kavramı soyuttur. Dağlar, evlerimizde beslediğimiz kedilerimizden kat kat daha büyüktürler fakat sırf büyük oldukları için dağları kedilerimizden daha fazla sevmeyiz. Kedilerimiz bizim için dağlardan daha değerlidir.

 

Allah neden koskoca evrenin içinde bizi muhatap almaya değer bulmasın? Sevgi ve merhamet, mekanın ve hacmin ötesinde duygular değil midir? Nitekim evren Allah’a göre kocaman da değildir.

Ayrıca sevgi, boyuta göre harekete geçen bir duygu olsaydı daima hacim olarak büyük hayvanları daha fazla sevmemiz gerekirdi fakat hiçbirimizde böyle bir takıntı yoktur. Hatta çoğu zaman hacim olarak küçük olan hayvanları, hacim olarak büyük olan hayvanlardan daha çok severiz. Allah, sınırsız yaratım gücüne ve sınırsız sevgiye sahiptir. İstediği kadar canlıyı, istediği boyutta yaratır ve istediği kadar sever. Bizimle iletişime geçmekten bile aciz olan balıklarımızı; sadece onlara akvaryumdan bakarak sevmemize rağmen Allah’ın bizleri sevmesine şaşırmak, son derece güçsüz bir düşünsel faaliyetin sonucudur.

 

Özet olarak nonteistlerin, “Bir yaratıcı varsa bile insanları neden ciddiye alsın?” veya “Neden bu kadar büyük bir evren?” tarzındaki soruları mantıklı değildir. Bu tip sorular, gizli ön kabul barındıran sorulardır ve evren ile insan arasındaki hacim kıyaslaması çerçevesinde şekillenirler. Bu tip sorulardaki diğer bir ön kabul, Allah’ın zihin dünyası ile ilgilidir. Eğer ki bir yaratıcı varsa, onun sevgi dolu olmadığına dair kanıt nedir? O yaratıcının ‘insan’ adında bir varlık yaratıp onu sevmesine engel olan nedir? Yaratıcının nasıl düşünmesi gerektiğine karar veren kimdir ve hangi kurala göre karar vermektedir?

 

Gözden kaçan başka bir nokta daha vardır: Yaratıcının sadece insanlar ile ilgilendiğinin, işinin sadece insanlar olduğunun, başka evrenler ve başka varlıklar da yaratmadığının delili nedir?

 

Evet, Allah bizi yaratmıştır ve iletişim kurmaya değer görmüştür. Bu durum onu düşürmez, tam tersine yüceliğinin ve sevgisinin bir zuhurudur. Bizi yaratmış olması ve sevmesi, sadece bize odaklandığı anlamına gelmez. O sürekli yaratır ve başka nice şeyler yaratmış olması muhtemeldir, başka boyutlarda sevdiği ve muhatap aldığı varlıklar olması da muhtemeldir. Sadece bizi yaratmış olsaydı ve sadece bizimle ilgilenseydi bile bu durum O’nu düşürmezdi.

 

Nahl Suresi 8: “Ve O, bilmediğiniz şeyleri yaratmaktadır.”

 

Rahman Suresi 29: “O, her an bir iş halindedir.”

 

Enam Suresi 54: “Size selam! Rabbiniz merhameti ilke edindi!”

Instagram @teolojikfelsefe1 hesabından alınmıştır bu yazı.

O halde her fırsatta kararlılıkla yeni şeyler yapmaya giriş.(94:7)


   
Alıntı
Kemâl Aydın
(@abdullah-bin-mubarek)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 1778
 

Güzel ve kaliteli bir yazıydı. Bazı noktalarda bilgilerimizi tazeleme hususunda katkıda bulundu, bazı noktalarda farklı yaklaşımlar kazandırdı. Aktarım için teşekkür ederiz. 

Özelikle değer ve hacim bahsinde güzel izahlar var. İnsanların değer ve hacim konusundaki hatalı tavır alışlarının temelinde, aslında yine insanın kendisini merkeze koyarak meseleleri anlama çabası yatıyor. O'nun gibi düşünemeyecegini kabul edemiyor bir türlü insan. Havsalası almıyor bunu. Kendi hayatında bile uygulamadığı değer koyma yasasını, yani beşeri düzlemde bile işlemeyen bir yaklaşımı Allah'a isnat etmeye çalışıyor. 


   
CevapAlıntı

Başa dön tuşu