Son 15 cevap

Son 10 konu

[box type= align="alignleft" class="" width=""]

İyi bir B-Y forumu yazarı nasıl olunur: 

  1. Öncelikle açacağınız konuya ne çok uzun ne de çok kısa ve konuyu çok iyi açıklayan bir başlık atmalısınız. Başlığı okuyan konuyu anlamalı. Daha sonra mesajınızı uzun olarak, ayrıntılandırarak yazmalısınız. Mesajı ayrıntılandırmaktan kaçınmayın, ne dediğimi herkes anladı diye düşünmeyin. Çünkü yazar öyle sansa bile, okuyucu çoğu zaman kısa yazılardan ne denmek istendiğini anlayamıyor.
  2. Konu açarken konu başlığını çok kısa veya uzun girmemelisiniz ve konuyla alakalı bir başlık olmalı. "Yardım edin", "Bir sorum var" gibi konunun içeriğini anlatmayan başlıklar olmamalı. Veya soruyu uzunca başlık kısmına yazmamalısınız. Başlık atarken kendinizin bu konuyu Google'da nasıl aratacaksanız o şekilde bir başlık atmanız uygun olur. Örneğin karışmayan denizleri Google'da aratan kişi "Birbirine karışmayan denizler" olarak aratır.
  3. Ayrıca telefondan yazsanız dahi noktalama işaretlerini kullanarak yazın ki yazdıklarınız anlaşılır ve kaliteli olsun ve cevap gecikmesin.
  4. Her konuyu ilgili forumda açınız. Örneğin dini soru soracaksanız "Bir sohbet aç" forumunda açmayınız.
  5.  Her konu için ayrı konu başlığı açalım. Bir konu başlığı altında daldan dala konmayalım. Bir konuyu tartışırken aklımıza yeni bir konu gelirse, yeni bir konu olarak açalım.
  6. Kanunlara aykırı olarak yapılan yorumları haber vermek için yorumun altındaki rapor butonuna tıklayınız. Detaylar Kullanım koşullarında.

Üye olamıyorum: Üyelik adınızı İngilizce karakterlerle ve boşluk olmadan oluşturunuz. Sonra e-posta adresine gelen doğrulama linkini tıklayınız. E-posta gelmediyse spam veya gereksiz kutusuna bakınız.

[/box]

İslam gericiliktir ...
 
Bildirimler
Tümünü temizle

[Çözüldü] İslam gericiliktir (!)

(@partixan)
Katılım : 2 sene önce
Gönderiler: 285
Konu başlatıcı  

Günümüz batı özentilerinin dillerinden düşmeyen iddia İslam gericiliktir,medeniyetten uzaktır yalanıdır. Bugün inşallah tarihi kaynaklar/Seyahatnameler/Osmanlı'ya gelen gezginlerin kitaplarında yaptığı alıntılar ile bunu çürüteceğiz. İddiaları Osmanlı'ya göre çürüteceğim diğer şeriat ülkeleri için bilemem. İlk olarak ana başlıklar ile her bölümü ayrı yazacağım

1) Osmanlı'da sosyokültürel yapı

Ünlü yazar Du Loir seyahatnamesinde Osmanlı Türkleri için şunları yazmış: Türkler herhangi bir intikam hissi beslemekten son derece çekinirler. Dinlerinin bu husûsa âit bir hükmü gereğince cuma namazına başlamadan önce düşmanlarını affettiklerini âdetâ îlân etmek durumundadırlar. Aksi halde namazlarının kabul edilmeyeceğine inanırlar. Ayrıca her bayramın birinci günü onlar için umumi bir barış günüdür. Birbirlerine rastladıklarında el sıkışırlar. Küçükler büyüklerin elini öptükten sonra başına koyup, ‘Bayramın mübârek olsun!’ derler.  Günümüzde maalesef ne kadar uzağız değil mi bu ortamlardan. Herkes birbiriyle kavgalı, yaşlısı küçüğünü küçüğü yaşlısına saygısız. Ancak şu an bile erişemediğimiz o düzene Osmanlı kuruluşundan itibaren sahipti. Du Loir şöyle devam ediyor : Hristiyan memleketlerinde, pek yaygın olan küfürbazlık, öfke ve intikam hissi, Türklerde yoktur. Türkler ve Osmanlı toplumu bazı kötülükleri değil işlemek o kötülüklerden haberdar bile değillerdir. Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı, bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir. Bir başka gezgin Guer ise : Türklerin pek mükemmel görgü kuralları vardır. Hepsine can-ı gönülden riâyet ederler. Birbirleriyle karşılaştıklarında sağ ellerini göğüslerine götürmek suretiyle selâmlaşırlar. Muhataplarına, müjdeleyici bir surette, yani rütbe ve mevkilerine göre paşa, ağabey ve sultan gibi vasıflarıyla hitap ederler. diyerek toplum için saygının ne kadar önemli olduğunu kanıtlamıştır. Edmondo de Amicis ise : İstanbul Türk halkı Avrupa’nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz. diyerek huzurun nasıl sağlandıını ve kimseyi rahatsız etmemek için sağladıkları çabaya vurulur. Osmanlı'da hırsızlık da bir o kadar azdır. Çünkü açıkça Kur'an yasaklamıştır. Gelin bunu Dr. Brayer'in ağzından dinleyelim : Evlerin kapsının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkanların çoğunlukla umumi ahlaka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'de her sena azami 5-6 hırsızlık vakasına rastlanır. 

Türkler çevreye ise oldukça saygılıdır çünkü çevreye zarar vermek kul hakkına girmektir düşüncesi hakimdir. Comte de Marsigil'in Türkler için dediğine bakalım: Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. daima yutkunurlar. bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür. 

Temizlik imandan gelir anlayışının da etkisi görülmektedir Osmanlı'da. 1838, 1840 ve 1841 yıllarında türkiye’ye üç kez gelen ingiliz arkeolog ve gezgin Charles Fellows şöyle diyor:

Türkler hiçbir şekilde kirli insanlar değildir; onlarda eller, ayaklar ve yüz daima temiz tutulur. sokaklardaki iğrenç kirliliklerden bu kadar az sıkıntı çeken hiçbir avrupa ülkesi tanımıyorum. hiç bir türk tükürüğü gördüğümü hatırlamıyorum: Fransa, İtalya ve Almanya'nın görgü kurallarıyla ters!

Hayvanlara şefkat üst düzey ! Hayvanların tatil hakkı bile vardı:

Elise Recus yazmıştır: Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucakla­mıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsi­niz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa bilin ki o ev bir Türk evidir 

Guer: “Türk şefkati hayvanlara bile şâmildir. Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür… 

Hayvanlara verdikleri değerler yüzünden müslümanlar kaçık ilan edilmiş ! Tabi o dönem Avrupa'da köleler ölesiye çalıştırılıyordu, Osmanlı'da ise kölesine oğlu gibi bakmak şarttı. Kendi yediğinden giydiğinden vermek zorundaydı. Tabi köle azadı da sünnettir düşüncesiyle pek çok esir de hür olmuştur. Hadisle bu durum da açıklanmıştır: 

Şüphesiz ki sen, kendisinde cahiliye olan bir kimsesin. (Bu köleleriniz) din kardeşleriniz ve size hizmet edenlerinizdir. Allah onları emrinizin altına vermiştir. Her kimin kardeşi elinin altında ise yediğinden ona yedirsin, giydiğinden ona giydirsin. Altından kalkamayacakları işleri yapmakla onları yükümlü tutmayın. Eğer onlara böyle bir yükümlülük verecek olursanız, o işte kendilerine yardım edin.

Yahu baktıkça insan gururlanmadan duramıyor  tam 11 yüzyıl sonra İngilizler kölelerine işkence etmeye devam ederken peygamberimiz 7. yüzyılda adeta bir filozof edasıyla konuşmuş. Hayran olmamak imkansız. 

2) Ahde Vefa

Günümüzün en büyük problemi olan yalan konuşma Osmanlı'da yokmuş ! Gelin bunları gezginlerden dinleyelim, göğsümüzü kabartalım:

Comte de Bonneval: Türkler vaatlerine dindarane bir sadakat gösterirler

M. Porter: “Kur’an hükümleri zulüm ve istibdada karşı çok kuvvetli bir engeldir. Savaş ya da barışla Osmanlı hâkimiyetine giren Hıristiyan milletlerin malları ve mülkleri güven altına girer. Padişah Hıristiyan ahalinin haklarının da muhafızlığını yapmak zorundadır. Bu durumda keyfi bir istibdat manzarı görmeye imkân yoktur.

Thomas Henry Thornton: Osmanlılarda insan en değerli varlık. Çünkü Kur’an böyle diyor. Bu durumda insana baskı ve şiddet uygulanabilir mi?

3) Şeriat ve Demokrasi

Şeriat denilince günümüzde çok uç bir kavram ortaya çıkıyor. Sanki insanın hiçbir özgürlüğü yokmuş gibi. İddia yanlış olmasa da tam anlamıyla doğru değil. Demokrasinin Osmanlı'daki yerini gelin yazarlardan dinleyelim.

Bugün Doğu’nun son derece geniş sahalarıyla Hıristiyan Batı’nın bir çok zengin eyaletlerine hâkim olan Osmanlı cemiyetine demokrasi zihniyetinin hâkimiyeti ilk günlerinden itibaren hiç bir fasılaya uğramadan devam etmiştir.(Les voyageurs français dans l’Orient européen, Paris 1928, s. 44)

James Baker:Osmanlı memleketini gezerken, bütün insanların eşit olduğunu ilân eden İslâm kanununun dürüstçe uygulanışı karşısında derin düşüncelere daldım.

Chalcondyle: Osmanlı ülkesinin hiçbir tarafında halktan üstün sayılabilecek beylerle asilzadelerden oluşmuş yüksek tabaka yoktur

4) Aile ve İslam 

İslam'da aile her zaman baş tacıdır. Ayetler ve hadislerle de sabittir. Aileye öff demek bile yasaktır. Günümüzde ise tam tersi. 

 

Prof. Jaston Geze: Osmanlı âile hayatındaki güzellik, nezâhet ve samimiyet zannetmiyorum ki başka bir yerde olsun. Osmanlı’daki İslâmî hayat, huzurlu bir hayatın zirve noktasıdır. Birbirine sevgi-saygı ile bağlıdırlar… Osmanlı aile hayatı güzelliklerle doludur. Toplumsal yapı edebiyatla süslenmiştir. Hayat şiir gibi yaşanmaktadır. Bütün bunları ailede öğreniyorlar.

 


   
Alıntı
(@yazar-gizem-canver)
Katılım : 1 sene önce
Gönderiler: 107
 

İslamı gericilik olarak görenlere evet gericiliktir kim nasıl görürse öyledir mesela bir güruh var ki daha doğrusu tanıdığım biri var ki o da islamı yanlış kullanıyorlar kötüye çekiyorlar diye soğudum herkes farklı cenahtan bakıyor diyor yani araştırmaya üşenen birileri  var gerçi ben de bakıyorum araştırıyorum ama böyle sizin yazınızı okudum sizin kadar araştırma yapmadım açıkçası 

ama kısacası dediğim gibi kim nasıl görürse öyledir 

 bu arada ben de üyeyim ama konu aç kısmına geldiğimde yazamıyorum nedense gönder kısmı yok yardımcı olabilirseniz sevinirim


   
CevapAlıntı
(@yazar-gizem-canver)
Katılım : 1 sene önce
Gönderiler: 107
 

yazınız için çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun bayağı ayrıntılı bir açıklama olmuş fakat şunu merak ettim

bu Osmanlı zamanında neden kuran yasak olmuş bunun Bediüzaman Hazretleri ile bir ilgisi var mı acaba bir de hayvanların dinlenme hakkında olayı merakıma gitti 

o nasıl oluyor ama bu yazınızı fotoğraflayıp paylaşıcam İnşaAllah izniniz olursa


   
CevapAlıntı

Başa dön tuşu