Dinler Tarihi

239# Mısır kayıtlarında Hz. Musa: Senenmut

ÖZET: Mısır kayıtlarında Hz. Musa ve Musa dönemindeki Firavun konusunu rahat anlayabilmeniz için önce özet olarak anlatmam gerekiyor. M.Ö. 20. yüzyıldan itibaren Mezopotamya’da başlayan kıtlıklar Hiksosların yani Mezopotamya kökenli göçmenlerin Mısır’a doluşmalarını sağlamıştı. Bu kıtlıklar Mısır’da da yaşanmıştı ama Mısır bunu aldığı çeşitli önlemlerle atlatmayı başarmıştı. Bu dönem Hz. Yusuf dönemine denk gelmektedir ve 316 nolu yazıda anlatmıştık.

İçerik gizle

Zamanla çoğalan Hiksoslar ve Hiksoslar içinde de İsrailoğulları, Mısır’da krallıkları devirmişler ve 17. yüzyılda kendi krallıklarını kurmuşlardı. Yaklaşık 100 sene kadar Mısır Hiksosların egemenliği altında kaldıktan sonra I. Ahmose tarafından Hiksoslar’a karşı mücadele başlatılmış ve Hiksoslar yenilip esir edilmişlerdi. I. Ahmose’den sonra gelen I. Thuthmose yeni krallığı kurmuş yani 18. hanedanı başlatmış ve Mezopotamya kökenli Hiksosları emrinde köleler olarak çalıştırmış ve ağır bir hayat ile cezalandırmıştı.

Tarihi kayıtlarda bu anlattığımız I. Thuthmose zamanında saraya kraliyet hanedanı dışında bir çocuk alındığı yazar. Bu çocuğun saraydaki resmi adı Senenmut’tur. O dönemde kralın karısı olan ve çocuğu saraya alan ise Hatşepsut’tur ve Hatşepsut aldığı bu evlatlığı sarayda kollar ve büyütür. Hatşepsut, babası I. Thutmose’nin ölümünden sonra II. Thutmose ile evlenmiştir. Amacı kocasından sonra tahtı, saraya evlatlık olarak aldığı ve çok sevdiği Senenmut’a bırakmaktır. Senenmut artık bir kraliyet mensubudur ve mimarlıkta ustalaşmıştır. Kuran’da da Musa’ya olgunluk çağına gelince bir ilim ve hikmet verildiği belirtilir.

İlgili Makaleler

Hatşepsut tahtı Senenmut’a bırakmak istemektedir fakat II. Thutmose’nin başka bir karısından doğan III. Thutmose diye bir oğlu daha olmuştur. Thutmose II ölünce yerine bu oğlu Thutmose III daha küçük yaşlarda iken geçmiştir. Hatşepsut tahtı bu küçük çocuğun yönetemeyeceğini ileri sürerek kendini eş firavun ilan etmiştir. Sonrasında uzun yıllar ülkeyi birlikte yönetmişlerdir.

Bu dönemde hatşepsut’un saraya evlatlık olarak aldığı Senenmut’un yıldızı sürekli parlar. Firavundan sonra ülkenin en önemli adamlarından biri olur. Ünvanları, vezir Rekhmire’den bile daha fazla olur. Mısır kayıtlarında Hz. Musa yazımız işte bu Senenmut hakkında olacaktır.

Thutmose III bilinmeyen bir sebepten dolayı Hatşepsut’a ve Senenmut’a öfke besler. Senenmut ortadan kaybolur. Birkaç sene sonra ise Hatşepsut şüpheli bir şekilde ölür. Artık Thutmose III tek başına ülkeyi yönetmektedir. Hatşepsut öldükten sonra Thutmose III ona olan öfkesini Hatşepsut’a ve Senenmut’a ait tüm izleri tahrip ederek çıkartmak ister. Senenmut’un eserlerini kaldırıp mahzene atar. hatşepsut’un adını anıtlardan siler. Mısır tarihinde böyle bir kayıtlardan silme işlemi iki Firavun’a yapılmıştır. Biri de bu Hatşepsut’tur.

Bu yeni krallık döneminde çoğu kralların ismi Mose ile konulurdu. Ahmose’den başlayarak Thutmose isimli krallar isminde hep Mose takısını kullanırdı. Mose evlat demektir. Mesela Thutmose “Tanrı Thoth’un oğlu” demektir. İşte Hz Musa da saraya evlatlık olarak alındığı için ona da muhtemelen gündelik dil lakabı olarak Mose denmektedir. Bu Senenmut, Mısır tarihinde saray hanedanına dışarıdan alınan tek evlatlık olarak Hz Musa’ya tam uymaktadır. Üstelik tam Mezopotamya kökenli Hiksosların yenilip köle olarak çalıştırılmaları, Mose isminin sarayda bu dönemde yaygın olarak kullanılması, saraya evlatlık alınan bu Senenmut isimli bebeğin kralın karısı Hatşepsut tarafından sahiplenilmesi, sonra gücünün doruğunda iken aniden gözden kaybolması Musa’nın bu çocuk olduğunu kuvvetle işaret ediyor. Yine Firavun ünvanı da ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır ve daha öncesinde Firavun denmezdi. Mısır kayıtlarında Hz. Musa ancak Yeni krallık döneminde bulunmaktadır.

Göstergeler bu kadar değildir. III. Thutmose’nin Hatşepsut’tan ve Hatşepsut’un saraya aldırdığı Senenmut’tan da nefret ettiği biliniyor. Hatşepsut’un yönetimi zamanında Senenmut için bir kraliyet hanedanı mezarı (lahit) yapılmasına rağmen Senenmut’un cesedi burada bulunamamıştır. Mısır kayıtlarında Senenmut gibi önemli bir kraliyet mensubuna ne olduğu ile ilgili bir bilgi yoktur. Hatşepsut ile birlikte o da Mısır kayıtlarından silinmek istenmiştir.

Thutmose III’ün ölümünden sonra ise yeni Firavun 8 ay sonra tahta geçmiştir ve tarihçiler bu 8 aylık boşluğun neden kaynaklandığını bilmemektedir. Mısır kayıtlarında Hz. Musa konulu yazımızın detaylı yazısına geçebiliriz.

DETAYLI YAZI

Bu yazıda, Mısır kayıtlarında Hz. Musa yok mudur, Mısır papirüs kayıtlarında Hz. Musa nasıl geçmiştir, Hz. Musa kasıtlı olarak kayıtlara alınmamış olabilir mi, Musa dönemindeki Firavun kimdi gibi soruların cevabını arayacağız. Antik Mısırlılar kayıtlarını papirüslere yazdıkları için tarihlerindeki birçok önemli olayı papirüslerden öğrenebilmekteyiz. Fakat bulunan papirüsler genellikle çok hırpalanmış, zamanla çoğu dağılmış ve yok olmuş yazılardan ibaret. Gerçekte var olan papirüslerin ne kadarı bulundu ve ne kadarı ise bizden daha önceki zamanlarda bulunup ziyan oldu bilemiyoruz. Bir de Mısır Firavunları başarılarını çok iyi kayıtlara geçirdikleri halde başarısızlıklarını pek yazdırmıyorlardı. Bu yüzden eldeki papirüsler tüm Mısır tarihini anlatmasa da önemli bilgiler vermektedir. Fakat bu eksik bilgi durumu, Mısır kayıtlarında Hz. Musa’nın olmadığı anlamına gelmiyor.

 

Mısır kayıtlarında Hz. Musa: Senenmut adı verilen evlatlık

Mısır bilimciler eldeki eksik bilgilerden dahi Musa’nın izini sürüp Mısır kayıtlarında Hz. Musa’nın kim olduğu hakkında tahminler yapmışlardır. Tarihi kayıtlara göre Hiksoslar Suriye ve Filistin’den gelmiş olan Ortadoğu kökenli Sami halklarındandır ve M.Ö. 1700’lü yıllarda Firavun’ların emrinde Nil deltasında işçiler olarak çalışırken sonradan kendi krallıklarını kurup Mısırlıları yenmişlerdir. İsrailoğulları da Hiksoslar içerisinde bir gruptur. Hiksoslar 100 yıldan fazla süre Mısır’da tam hâkimiyet sürmüşlerdir. [1]

Daha sonra M.Ö. 15. yy.’da Firavun Birinci Ahmose Hiksosları yendi ve bir kısmını sürdü, bir kısmını ise esir ve köle olarak kullandı. Böylece Mısır’da yeni krallık kuruldu ve Mısır tarihinde ikinci ara dönem başladı. Daha sonra tahta I. Thutmose geçti. Thut-Mose Thot’un oğlu demektir. [8] Yani Musa’nın adı olan Mose kelimesi de oğul ve evlat demektir.

Birinci Thutmose’nin kızı ise Prenses Hatşepsut’dur. Babası öldükten sonra kocası II. Thutmose ile birlikte ülkenin Firavunları olarak ülkeyi yönettiler. Hatşepsut’un erkek çocuğu olmamıştır bunun yerine tarihi kayıtlarda krallık dışından bir erkek evlatlık edindiği yazılıdır ki onu çok sevmekte ve kendisinden sonra ülkenin başına geçirmek istemektedir. Bu evlatlığın ismi kayıtlarda saray içinde Senenmut olarak geçiyor. Fakat tahta bu evlatlık değil kocasının başka bir kadından doğan oğlu III. Thutmose geçiyor.

Mimar Senenmut

Mısır kayıtlarında Hz. Musa Senenmut olduğuna dair çok sayıda güçlü kanıtı bu yazıda bulacaksınız. Tarihi kayıtlarda Senenmut’un mimarlık yaptığı da anlatılıyor. Kuran’da da Hz Musa’nın olgunluk çağına gelince bir ilim ve hikmet sahibi olduğunu söylüyor.

Kasas 14: “Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları böyle mükafatlandırırız.”

Mısır kraliçesi Hatşepsut’a ait bir heykel

Bebekleri öldürten Firavun kimdi?

Eski ahitte Musa’yı Nil nehrinde sepet içinde bulan kişinin Firavun’un kızı olduğu yazılı olduğu için Hz. Musa’nın Birinci Thutmose devrinde sepette bulunduğu düşünülüyor, çünkü Hatşepsut I. Thutmose’nin kızıdır. Fakat Kuran’da Firavun’un karısı diye belirtildiği için Kuran’a göre II. Thutmose devrinde Musa sepette bulunmuş olması gerekiyor. Çünkü Hatşepsut aynı zamanda II. Thutmose’nin karısı olduğunu söylemiştik. Yani anladığımıza göre köle yapılan İsrailoğullarının (Hiksoslar) erkek çocuklarını öldüren ve Musa’yı saraya aldıran Firavun II. Thutmose’dir.

Fakat Hz Musa’ya düşman olan ve suda boğulan Firavun ise II. Thutmose’nin oğlu III. Thutmose’dir.

Hatşepsut’un tek çocuğu Neferure

Hatşepsut’un sadece bir kızı olmuştur, erkek çocuğu olmamıştır. Bu kızın adı Neferure’dir ve Senenmut’tan epey sonra olmuştur. Hatşepsut’un alışık olunmadık bir şekilde dışarıdan kraliyet ailesine sokup büyüttüğü Senenmut ve kucağında Hatşepsut’un öz kızı olan Neferure’nin çok sayıda heykeli bulunmuştur ve bazıları aşağıdaki gibidir.

Senenmut ve Neferure’ye ait birkaç heykel

Hatşepsut’un isminin yok edilmeye çalışılması

III. Thutmose ve karısı Hatşepsut devrinde özellikle Waset (Thebes) şehrinde olmak üzere ülkenin her yanında yeni yapılar ve dikili taşlar yapıldığından inşaat işlerinin çok gelişmiş olduğu anlaşılıyor.[1] Kuran’da da Firavun’un Haman’a kuleler yaptırdığı bildiriliyordu.

İlginçtir ki evlatlık Senenmut’u sahiplenen Hatşepsut’un ismi öldükten 30 yıl sonra tahtı tek başına sahiplenen III. Thutmose tarafından her yerden siliniyor. Hatta mumyası dahi kral mezarlıklarında değil köhne bir yerde bulunmuştur. İsmi krallar listesinden çıkartılmış ve duvarlarda isim kalıntıları da hep sildirilmiştir. Bu uygulama Mısır tarihinde sadece Hatşepsut’a ve 200 yıl sonra Akhenaton’a yapılmıştı.

Musa/Senenmut yaklaşık on yıl süren kaçak hayatının ardından Mısır’a geri döndüğünde Hatşepsut ölmüş ve III. Thutmose tek başına Firavun’du. III. Thutmose Mısır’ın Napolyonu olarak bilinir çünkü Mısır topraklarını çok fazla genişletecek kadar gözü karaydı, Ortadoğu’ya 17 sefer düzenlemiş ve hepsini kazanmıştı. Döndüğü savaşlardan insanların ellerini ve ayaklarını iplere diztirterek getirir, zaferini gösterirdi (Ayrıntılı yazı: 378# Firavunlar zamanında elayak ve uzuv kesme cezaları). Ortadoğululara karşı acımasızdı. 

Muhtemelen Musa geri döndükten sonra yıllar içinde Musa’dan dolayı iyice öfkelenen Firavun, Musa’yı yani kraliyetteki resmi adıyla Senenmut’u evlatlık alıp başlarına bela eden üvey annesi Hatşepsut’a öfkesini bu yolla göstermiş ve adını kayıtlardan silmişti.  Hatşepsut’un adının Mısır tarihinden kasıtlı olarak silindiği, geçen yüzyılda yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu anlaşılabildi.

Musa’nın kaçtığı Firavun kimdi?

Musa dönemindeki Firavun veya Firavunlar tarihi kaynaklara bakarak rahatlıkla bulunabilir. Kuran Hz Musa’nın muhatap olduğu kral veya krallara hep Firavun der. Ama Firavun denmesi hepsinin tek şahıs olduğu anlamına gelmez. Farklı Firavunlar olması Kuran ile çelişmez. Bulgularımız bizi Musa’nın iki veya üç Firavun ile muhatap olduğuna götürüyor. Musa’yı bebekken saraya alan II. Thutmose, ve Musa’nın beraber büyüdüğü ve döndüğünde Tanrılık iddia ederken bulduğu III. Thutmose farklı kişilerdir.

Musa’nın kavmindeki çocukları öldüren Firavun II. Thutmose idi. Senenmut yani Musa onun döneminde karısı Hatşepsut tarafından saraya alındı. Yani bebek Musa dönemindeki Firavun II. Thutmose olmalı. Musa kaçtığı Medyen’den geri döndüğünde başta III. Thutmose vardı. Tarih kayıtları Hatşepsut’un adının, veliahtı olan III. Thutmose tarafından yok edildiğini yazıyor. [2] III. Thutmose Mezopotamya’lılara olan kini ile bilinir, Mezopotamya’ya 17 sefer düzenlemiş ve taş taş üstünde bırakmamıştır. Bundan dolayı Mısır’ın Napolyonu olarak bilinen fatih ve zalim bir Firavun’dur. 

Firavun’un Tanrılık ilan etmesi

Burada Musa’nın döndüğü zamanda III. Thutmose’nin başta olduğunu gösteren çok önemli bir kanıt var. Kuran-ı Kerim Musa’nın döndüğünde bulduğu Firavun’un kendini Tanrı ilan ettiğini yazıyor. III. Thutmose’nin veziri olan Rekhmire’nin mezarından çıkan yazıtlarda da onun bir Tanrı olarak görüldüğü yazılıdır. [12] Mezar’da çıkan yazıtlar III. Thutmose’yi şöyle tanıtmaktadır:

“Yukarı Mısır Kralı nedir? Aşağı Mısır Kralı nedir? O, bir insanda yaşayan bir tanrıdır. [O] tüm insanların babası ve annesidir; tek ve eşsizdir… [9] Bakın Majesteleri ne olacağını biliyor; gerçekten de bilmediği hiçbir şey yok. O her bakımdan Thoth’tur (Mısır tanrısı). Majesteleri Seshat’ın (yazı tanrıçası) tarzından sonra onun anlayamadığı hiçbir şey yoktur [O bilindiktir]. O, emreden ve icra eden bir tanrı gibi tasarımı icraya dönüştürür….[10] Şahsiyetini (gerçek) göklerin efendisi Ra’da [gördüm], yükseldiğinde iki ülkenin kralı, kendini gösterdiğinde güneş diski, reisler, tüm Mısırlılar, tüm aile erkekleri, tüm sıradan insanlar ona yöneliyorlar.[11]” [15]

Bu çıkan yazıtta III. Thutmose’nin Tanrı’nın oğlu veya gölgesi değil bizzat diğer Mısır Tanrılarına eş bir Tanrı olarak görüldüğü yazmaktadır. Oysa Firavunların isimlerinden anlaşıldığı gibi Mısır Firavunları Tanrı’nın oğulları olarak anılırlardı. Thutmose Tanrı Toth’un oğlu demektir. Fakat veziri Rekhmire’nin duvarında o insan kılığına girmiş bir Tanrı’dır, Toth’un bizzat kendisidir diyor.

Asyalı göçmenleri katleden Tanrı kral

1862 yılında bulunan Gebel Barkal yazıtlarında Thutmose III kendini övücü şu ifadeleri yazıtlara geçirdiği tespit edilmiştir. Yazıtlarda kendini Asyalı göçmenleri katleden Tanrı olarak tanıttığı dikkat çekiyor:

“Güçlü koluyla yakalayan, güneylileri katleden, kuzeylilerin kafasını koparan, kötü karakterlilerin kafalarını parçalayan ve Asya göçebelerini katleden, çöl sakinlerini deviren ve yeryüzünün uçlarındaki toprakları zapt eden, Nubia’nın göçebelerini katleden ve ona saldıran yabancı toprakların sınırlarına ulaşan mükemmel tanrı. Savaş alanında onunla yüzleşen biri olduğunda öfkelenir.” (Ekran alıntısı aşağıda)

Hz Musa ve firavun
Kaynak: Cline, E. H. (2006). Thutmose III: a new biography. University of Michigan Press.

Ayrıca Koptos kentinde bulunan yazıtlarda Thutmose III’ün Tanrı formunda olduğu yazılıdır. (Ekran alıntısı aşağıda)

Kaynak: Cline, E. H. (2006). Thutmose III: a new biography. University of Michigan Press. Sayfa 124

III. Thutmose’yi Tanrı Horus gibi şahin başlı olarak tasvir eden resmi vardır. (Ekran alıntısı aşağıda)

Kaynak: Cline, E. H. (2006). Thutmose III: a new biography. University of Michigan Press. Sayfa 124

Thutmose III kendini en üstün Tanrı olarak görüyordu. Kendini bazen Thoth, bazen, Horus bazen en büyük Tanrıları olan Amun yerine koymuştur. Aşağıdaki alıntıda Thutmose’nin kendini Amun olarak gördüğünün bilindiğini aktarılmaktadır.

Kaynak: Cline, E. H. (2006). Thutmose III: a new biography. University of Michigan Press. Sayfa 195

Mısır kayıtlarında Hz. Musa ‘yı aramaya yeni kanıtlarla devam edelim.

Thutmose III’e ait bir heykel

18. Hanedan Firavunları

Tüm Mısır hanedanlıkları içinde Firavunların isminde Mose kelimesi bu 18. hanedan döneminde yaygın olarak kullanılması da o dönemde Mose isminin tabir doğruysa moda bir isim olduğunu gösterir ve Hz. Musa’nın bu dönemde yaşadığının bir göstergesidir. Mose ismi 17. hanedanın son kralı olan Kamose ile başlamış ve 18. hanedanın ilk Firavunu olan Ahmose ile devam etmiştir. 18. hanedandan sonra Mose ismi terk edilmiş fakat sadece 26. hanedanda Ahmose-II adında bir firavun vardır. Mose isminin 18. hanedanın kullandığı bir isim olması da güçlü bir bulgudur. Musa dönemindeki Firavun hakkında önemli ipuçları verir.

18. Hanedan listesi aşağıdadır. 

Senenmut’un Mezarı

Mısır kayıtlarında Hz. Musa varsa ve saray hanedanından ise sağlığında ona da bir mezar yapılmaya başlanmış olması gerekir. Firavunların mezarları onlar ölmeden yapımına başlanıp hazır edilirdi. Kraliyet ailesine evlatlık olarak giren Senenmut adına da bir kraliyet mezarı (lahit) başlanmış fakat içindeki lahit tamamlanmamıştır ve Senenmut’un mumyası mezarda bulunamamıştır. Bu yüzden Mısırologlar Senenmut’un bu mezara hiç konulmadığını düşünüyorlar.[5]

Saklı odanın kitabı ve 12 saati

Firavun 3. Thutmose’nin mezarı 1898’de Victor Loret tarafından krallar vadisinde bulundu. KV34 Mezarı adı verilen bu mezarın duvarlarında çok sayıda yazı ve resim bulunmuştur.[19, 20] Yeri gelmişken söyleyelim Kuran’da boğulan Firavun’un cesedi kayboldu denmez. Aksine, senin cesedini ibret olsun diye kurtaracağız denir. Bu yüzden boğulma sonrası cesedi bulunmuş ve mumyalanmış olması gerekir. Thutmose III’ün cesedi de kendi lahitinde mumyalanmış bir şekilde bulunmuştur.

3. Thutmose’nin lahitinin koridorları
3. Thutmose’nin lahiti

Thutmose III’ün mumyası

 

Thutmose III’ün kafası

Mısır ordusunun boğulması

Thutmose III’ün lahitindeki duvar yazılarından biri “Kayıp odanın kitabı” ve “Gecenin 12 saati” olarak adlandırılan bir kitaptır, bu kitap duvara kazınmıştır. Tanrı Re’nin yolculuğunu anlatan 12 saatin her birinde farklı bir konu işlenir.

Kitabın 10. Saat bölümünde “Boğulanlara merhamet” teması işlenmiştir ve suyun karşısına geçerken boğulanlar resmedilmiştir. Aşağıda Mısır bilimci Erik Hornung’un kitabında resmedilmiş bu lahitin duvarlarındaki resimleri ve ilgili açıklamayı görebilirsiniz [19, 20]:

Thutmose III’ün lahitinde 10. saat görselindeki tema “boğulanlara merhamet” temasıdır

İşaretli kısmın çevirisi:

Saatin Adı : “Derin sular ve yüksek kıyılar ile”;

Kapının Adı : “Büyük tezahürlerle şekiller doğuran” ;

Tanrıçanın adı : “Öfkelenen “;

Yapısal özellikler: Yılan bekçisi, Gözlerin yenilenmesi, boğulanlar;

Ana görsel semantik: Re’nin görüşünün restorasyonu, boğulanlara merhamet;

Tema : “yeni gözler” veren yeni güç.

Çevirisi: Mısır ordusunun boğulması, Thutmose III’ün mezarı

Peki Mısır ordusunun boğulması Thutmose III’ün lahitinde neden resmedilmişti? Thutmose III’ün inandığı bir şekilde Allah onları cezalandırmış olabilir miydi? Yoksa Mısır ordusu boğulduktan sonra arkadan gelen Firavunlar mı bu olayı “Gecenin 12 saati” kitabına işlemişlerdi?

Musa’nın Rabbine secde eden sihirbazlar

Taha 69-70: “Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz. Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandılar: “Harun ile Musa’nın Rabbine iman ettik.” dediler.”

Galiba Allah’ın neden Hz Musa’yı “yılana dönüşen bir asa” ile gönderdiğini de bulmuş olabilirim. Çünkü III. Thutmose’nin mezarında çıkan Gecenin 12 saati kitabının dördüncü saatinde Mısırlıların bir inanışı anlatılır. Bu inanışa göre Tanrı Re yolculuk ederken elinde bir asa bulundurur ve bu asa yılana döner ve her çeşit yılanla dolu yolculuğunda o yılanları bu elindeki yılana dönüşen asa ile kontrol eder.

Buradan şunu anlıyorum ki Allah Hz Musa’yı onların bildiği ve inandığı bir hikâyeyi gerçeğe döndürerek onlara Musa’nın Tanrı’dan gelen bir elçi olduğunu ispatlamıştır. Çünkü bunu ancak Tanrı Re (yani onlara göre güneş Tanrı’sının ismi) yapabilirdi. İşte sihirbazlar bu olayı çok iyi bildikleri için Musa’nın yılana dönüşen asasının ancak Tanrı’dan geleceğini anladılar ve Musa’nın Rabbine iman ettik dediler. Aşağıda bunu anlatan kitaptan bir alıntı ve altında ise çevirisi vardır.

“Re’nin elindeki asa değişti. O da, yılan dünyası üzerindeki komuta gücünün göstergesi olan bir yılan haline geldi. Her çeşit yılanla dolu bu karanlık saatte yolculuk etmek için Re’nin onları kontrol etmesi gerekiyor.”

Evet III. Thutmose’nin lahitinden çıkan mevcut inanışa göre Re’nin asası yılana dönüşürdü ve Hz Musa’nın asasının yılana dönüşmesi sihirbazlara Musa’ya iman etmek için yetmişti. Fakat Firavun Musa karşısında yenilmek istemiyordu, bu mucizeye sihir dedi.

Hz Musa’nın elinde beliren ışığın sebebi

Allah Tuva vadisinde ilk defa Hz Musa’ya seslendiğinde şöyle der:

Kasas 32: “Elini koynuna sok da bir hastalık olmadan bembeyaz çıksın (Güneş gibi ışık saçsın). Korkudan açılan kanatlarını kendine çek. Bu ikisi Rabbinden, Firavun’a ve adamlarına karşı iki kesin delildir. Şüphesiz onlar fasık bir kavimdirler.”

Mısır inanışında Re’nin veya Horus’un gözünün sağ tarafında kobra yılan motifi durur ki bu yılan Wadjettir. Solda ise akbaba figürü durur, bunun ismi de Nekhbet’tir.

Wadjet Tanrı Atum’u simgeler. Atum Wadjet’e dönüşmüştür. Ortadaki göz Horus’un veya Re’nin gözüdür. Gözün arkasında güneş resmi de gösterilir ki bu güzeş Re’nin güneşidir.

Aşağıda ilgili yazıdan aldığım pasaj ve çevirisi verilmiştir[19, 20] :

Çevirisi: “Wadjet, herşeyin yaratılışından önce kendiliğinden var olan yüce Tanrının, yani bir kobraya dönüşen Atum’un Tek Gözüdür. Bu Göz aynı zamanda sağ el, yaz ve Güneş ile ilişkilendirilen “Re’nin Gözü” ve “Horus’un Gözü” olarak da adlandırılır.”

Yani Re sağ elinde güneş bulunan Tanrı’dır. Sağ elinden güneşi göstermek ancak Tanrı Re’nin işidir. Bu yüzden Allah Hz Musa’ya sağ elinden çıkan güneş gibi parlak ışık gösterisini verdi. Çünkü yılana dönüşen asa inanışı gibi, Tanrılarının gücünün göstergesinin biri de sağ elde bulunan güneş idi. 

Re zaten kendisi güneş Tanrı’sıdır. Tek göz sembolünün arkasında batan güneş de Re’nin güneşini simgeler. İşte bu yüzden Musa’nın sağ elinde güneşi göstermesi onlara kendi bildikleri Tanrısal mucizelerle gönderildiğini gösterir.

Hz Musa’nın kanatlarının sırrı

Kasas 32: “Elini koynuna sok da bir hastalık olmadan bembeyaz çıksın (Güneş gibi ışık saçsın). Korkudan açılan kanatlarını kendine çek. Bu ikisi Rabbinden, Firavun’a ve adamlarına karşı iki kesin delildir. Şüphesiz onlar fasık bir kavimdirler.”

Burada korkudan Musa’nın kanatlarının açıldığından söz ediyor, kolları denmemiş kanatları denmiş. Peki neden Musa’nın kanatları denmiş? Oysa aynı ayette elini sok derken elini indir de diyebilirdi ama elini koynuna sok ve korkudan açılan kanatlarını indir diyor.

“Kayıp odanın kitabı” ve “Gecenin 12 saati” olarak adlandırılan ve Re’nin yolculuğunu anlatan kitapta Re’nin yılanı kanatlı olarak resmedilmiştir.

Yine Mısır hiyerogliflerinde Re’nin güneşi de kanatlı olarak temsil edilir.

Mısır kayıtlarında Hz. Musa
Tanrı Re’nin sembolü

Yani kanatlar Tanrı Re’nin bir diğer göstergesidir. Bu yüzden verilen iki mucizeden birisi asanın yılana dönüşmesi iken, diğeri ise Musa’nın arkasında beliren kanatlarla beraber elinde küçük bir güneşin ortaya çıkması idi.

 Firavun’un iman eden karısı

Musa Mısır’dan çıktığında Mısır’ı üvey annesi Hatşepsut ile III. Thutmose yönetiyordu. Hatşepsut tahtını evlatlığı Senenmut’a (Musa’ya) bırakma düşüncesi vardı fakat III. Thutmose tahta oturmayı başarmıştı. Muhtemelen Musa bir Mısırlıyı öldürdüğü için kanunlara göre kendisi de ölecekti ve bu durum, rakibi olan III. Thutmose tarafından kaçırılmayacak bir fırsattı. Diğer yollarla öldüremezdi çünkü üvey annesi Hatşepsut izin vermezdi. Musa bu zalim Firavun’dan kaçtı. Döndüğünde Hatşepsut’u ölmüş buldu ve III. Thutmose ise tahttaydı. Musa’ya iman ettiği için öldürülen Firavun karısı ise Thutmoses’in eşlerinden biri olabilir. III. Thutmose’nin birçok karısı vardı ve 7 tanesinin ismini Wikipedia’da bulabilirsiniz [14].

Kim bilir Hz Musa Allah’ın elçisi olarak Firavun’a gittiğinde Firavun’un ona iman eden karısı da kendi ellerinde büyüyen yeni kraliçe Neferure olabilir (Yazının başında anlatıldığı gibi Neferure, Hatshepsut’un kızıdır, III. Thutmose’nin karısı olmuştur ve Senenmut’un ellerinde büyümüştür). Bu yüzden bu kadının Neferure olma ihtimali büyüktür.

Yani Hz Musa’yı saraya alan Firavun ve karısı başkadır, Hz Musa’ya düşman olan Firavun ve onun iman eden karısı başkadır. Yani saraya alan Firavun ve karısı sırasıyla II. Thutmose ve Hatşepsut’tur. Musa’ya düşman olup denizde boğulan III. Thutmose’dir. III. Thutmose’nin çok sayıda karısından biri Hz Musa’ya iman etmiştir, bu da çok büyük ihtimalle Neferure’dir.

İpuwer Papirüsü

Hz. Musa zamanında Mısır’da yaşanan tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gibi afetler İpuwer papirüsü denen papirüslerde çıkmıştır. Başı ve sonu eksik olan bu metinlerde Mısır’da afetli günlerin yaşandığı ve Mısır servetinin köleler eline geçtiği belirtilmektedir. Mısır kayıtlarında Hz. Musa’yı oluşan felaket olaylarından da bu şekilde takip edebiliriz.

İpuwer Papirüsü

İpuwer Papirüsündeki ifadeler şöyle: “Mısır’ın aşağısı mahvoldu. Tüm saray işsiz kaldı. Sahip olunan her şey: buğday ve arpa, kazlar ve balıklar, Böylece ekin her yerde mahvoldu. Nehir kana bulandı. Felaketler heryeri sardı. Heryer kana bulandı. Altın ve lapis, lazuli, gümüş ve malachite, carnelian ve bronz, artık hepsi kölelerin boyunlarında.”[6] Papirüsün sonunda ise herşeyin Rabbi (Lord of all) diye bir ifade var ama önündeki arkasındaki kelimeler silindiği için neyden bahsettiği açık değil.[6]

Kur’an: Firavun hanedanını öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkûm ettik. (7:130)

Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı deliller gönderdik. Yine de kibirlendiler ve günahkâr bir topluluk oldular. (7:133)

Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık. (26:57) Hazinelerinden, yüksek makamlardan da (26:58) İşte böyle; bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık. (26:59)

Görüldüğü gibi olaylar aynı. Detaylı bilimsel incelemeler de papirüsün Tevratta’ki Musa zamanını anlattığı sonucuna varmaktadır.[6] Papirüs’ün tam yazım tarihi bilinmemekle beraber M.Ö. 1850 ile en geç 19. Hanedanlık devri arasında (M.Ö. 1250) yazılmış olabileceği belirtiliyor.[7] III. Thutmose de 18. hanedanlıkta yani bu muhtemel tarihler içinde hüküm sürmüştür.

Hz. Süleyman’ın tapınağı inşası ve Hz. Musa

Tevrat’ın Krallar 6:1 ayetinde Mısır’dan çıkışın Süleyman’ın hükümdarlığının 40. yılında yaptırdığı Süleyman mabedinden 480 sene önce olduğu yazılıdır. Yahudiler ay takvimi kullandıkları için 480 sene ay takviminde 465 yıl ediyor. Yahudiler ay takvimini ilk defa Hz. Süleyman döneminde kullanmaya başladıkları için o dönemde hesaplanmış 480 yılı tamamen ay takvimine göre olması gerekir. Daha sonraları ay takvimini güneş takvimine uydurmak için yeni hesaplama teknikleri geliştirmişlerdir.

Süleyman mabedi M.Ö 957 yılında yapılmıştır. 957 senesine 465 sene eklersek, Tevrat’a göre M.Ö. 1422 tarihinde Mısır’dan çıkmış olurlar. Thutmose III’ün ise M.Ö. 1425 yılında öldüğü düşünülüyor.[18] Bu yaklaşık tarih de Yahudilerin Mısır’dan çıkışı 3 sene farkla bilmiş olmalarından veya rakamı yuvarlatılmış şekilde ifade etmelerinden dolayı olabilir.

Kuran bize Firavun’un boğulmasından sonra Mısır’dan çıkmayan İsrailoğulları’nın zenginliklere konduğunu yazıyor. İpuwer papirüsü de bunu destekliyor. Eğer başta bir Firavun olsaydı İpuwer papirüsünde belirtildiği gibi köleler sarayın mücevherlerini takamazlardı. Demek ki o zaman bir boşluk olmuş ve muhtemelen yeni Firavun tahta çıkana kadar bir müddet bu boşluk devam etmiştir. Gerçekten de tarihçiler Thutmose III’ün ölümünden sonra oğlunun tahta geçişi arasında 8 ay olduğunu bildiriyorlar. Bu döneme Firavunsuz dönem deniyor.

Tel el-Amarna mektuplarında İsrailoğulları’nın Filistin’e konmaya başlaması

Tel el-Amarna mektupları 1887 yılında Mısır’da ortaya çıkarılan kil tabletlerdir.[16] Bu tabletlerde Filistin kralının Mısır kralı Üçüncü Amenhotep’e Musevilerden şikayeti yer alıyor. Musevilerin topraklarına doluştuklarını yazıyor.[17] Bu mektubun tarihi 1391 civarı olduğu tespit edilmiş, yani II. Amenhotep’den sonra başa geçen IV. Thutmose de ölüp yerine III. Amenhotep‘in geçtiği yıl.

Filistin kralı, Yahudileri Firavun’a şikayet ediyordu çünkü bu Museviler Mısır’dan kaçıp gelip onların topraklarına dolmuştu ve Filistin’i ele geçirmek için uğraşıyorlardı. Kuran’da İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıktıktan sonra Filistinlilerden korktukları için 40 yıl çölde dolaştıkları ama sonunda Filistin’e mirasçı olduklarını yazar. Elbette Filistin’i tamamen almaları da belirli bir süreç içerisinde olmuştur. Bir anda kazanmamışlardı. Mısır’dan çıkıştan sonra 1391 tarihlerinde Musevilerin Filistinlileri rahatsız ettiklerini ve yerlerine yavaş yavaş konmaya başladıklarını bu tablet mektuplarından biliyoruz ve bu kanıt da eldeki verilerle tam uyuşuyor.

Senenmut hakkında ek literatür bilgileri

Senenmut’un saraya alınması

Kaynak: The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258 [21]

Yukarıdaki alıntıda Senenmut’un saraya Thutmose II zamanında girdiğini söylüyor. Yani Hatşepsut Firavun’un karısıdır. Saraya aldığı Senenmut’u ömrü boyunca sahiplenir. Kuran’da da Hz Musa’yı bebek iken Firavunun karısının saraya aldığı yazmaktadır.

Alıntıda yine Senenmut’un evlendiğine dair bir belirti olmadığı yazmaktadır. Bilindiği gibi Hz Musa da Mısır’dan kaçıp Medyen’e gidene kadar evlenmemişti, Medyen’de evlendi.

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 47 [22]

Yukarıdaki alıntıda Mısırda çıkan eski bir yazıtta Senenmut’un çocukluğundan beri kralın izini takip eden biri olduğu yazılıdır. Yani Senenmut çok küçük yaşlarda saraya alınmıştır. Oysa Mısır tarihinde kıpti olmayan bir yabancının küçük bir yaşta saraya alındığının ve saray soylusu olduğunun örneği Senenmut hariç yoktur. Yazıda kaç yaşında saraya girdiğinden bahsetmiyor.

Burada “bebeklikten beri kralın izini takip ediyor” diye bir kullanım beklenmez. Bebekken saraya girmiş olsa bile çocukluktan beri kralın izini takip ediyor denir.

Senenmut’un kökeni

Kaynak: Pharaoh’s Land and Beyond. Ancient Egypt and Its Neighbors by Pearce Paul Creasman, Richard H. Wilkinson, Sayfa 73 [23]

Yukarıda bildirildiği gibi Senenmut’un Mısır kökenli olmayan halklara (Hiksoslara) ait olduğu bilinmektedir.

Kaynak: The Oxford History of Ancient Egypt by Ian Shaw, Sayfa 262 [24]

Yukarıdaki alıntıda Senenmut’un lahitinin kraliyet ailesinin gömülme şeklinde yapıldığı bildiriliyor. Bu durum Senenmut’un Asya kökenli olmasına rağmen saray hanedanından olarak kabul edildiğini gösteriyor.

Senenmut’un saraydaki ünvanı

Kaynak: Chronicle of the Pharaohs The Reign-By-Reign Record of the Rulers and Dynasties of Ancient Egypt With 350 Illustrations 130 in Color by Peter A. Clayton, Sayfa 110 [25]

Yukarıdaki alıntıda (sol kısımda) Senenmut’un Mısır’da eşsiz bir konumu olduğu yazıyor. Sadece bir mimar olmadığı aynı zamanda Tanrı Amun’un yerdeki başyardımcısı olduğu da yazıyor. Fakat bu durum Hz Musa’nın peygamberlik aldıktan sonraki durumu ile kıyaslanıp Hz Musa böyle bir unvan almazdı diye düşünmemeli. Bu ünvanı aldığı zamanlarda Allah’tan ve Hz İbrahim’den haberi olup olmadığını bilemiyoruz ama Hz Musa da Mısır’da sarayda yaşarken Amun dinine karşı çıkamazdı, yoksa kâfirlikten ya öldürülürdü, ya da saraydan çıkarılırdı. Mısır’da tek Tanrı inancı ile tutunması imkânsız olurdu. Yani sarayda yaşıyorsa Hz Musa da oranın inançlarına sadık olmuş olmalı. Kralın Tanrılık vasfını ve kraliçenin “Tanrı’nın karısı” vasfını kabul etmeli. Fakat gizli bir inanç taşıyor olması da çok muhtemel. Çünkü Medyen’e doğru kaçarken Allah’tan yardım istediğini aktarıyor Kuran.

İlginçtir ki sağda kırmızı kutu ile işaretlediğimiz yerde de Senenmut’un kapalı kapılar arkasında gizli bir ibadetgâhı da olduğu yazıyor. Senenmut acaba böyle bir gizli ibadetgâha neden ihtiyaç duymuş olsun ki? Amun’un yerdeki yardımcısı ünvanı verilen bir insan ne kadar göz önünde ibadet etse o kadar insanlar gözünde değer kazanır hâlbuki.

Fakat İsrailoğullarının Hz Musa’ya rağmen buzağıya tapma gibi tevhid dışı inanışları bırakmakta zorlanmaları, İsrailoğullarında Hz Musa’nın peygamberliğinin öncesinde tevhid akidesinin pek bulunmadığını gösterir. Dinleri Tevrat ile yani Hz Musa ile geldi. Bu yüzden peygamberlik öncesinde Hz Musa Rabbe inanıyordu fakat Rabbini henüz tanımıyordu, nasıl ibadet edileceğini de bilmiyordu diyebiliriz. Amun inancı ile yetiştirildi, onların dinlerine saygısızlık etmedi ve uydu. Sarayda kalmaya devam ettiği için bunun aksi düşünülemez.

Senenmut’un aniden ortadan kaybolması

Kaynak: Chronicle of the Queens of Egypt From Early Dynastic Times to the Death of Cleopatra by Joyce Tyldesley, Sayfa 163 [26]

Senenmut, Hatşepsut’un ölümünden bir müddet önce aniden kayboluyor. Artık hiçbir yerde izi veya eseri bulunmuyor. Bazı araştırmacılar onun öldüğünü söylese de öldüğüne dair bir kayıt yok ve adına yapılan lahitte de cesedi bulunamamıştır. Bu yüzden çoğu araştırmacı, Senenmut öldü yerine gözden kayboldu derler. Yukarıdaki alıntıda da gözden kayboldu diyor. Bildiğimiz gibi Hz Musa da bir kıptiyi öldürdüğü için Mısır’dan kaçıp kayıplara karışmıştı.

Kaynak: The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 120 [27]

Yine yukarıda verilen bilgiye göre Hatşepsut da Senenmut’un kaybolmasından sonra tahttan düşer, fakat öldüğünden dolayı mı yoksa zorla mı indirildiği bilinmemektedir diye belirtiliyor.

Kaynak: The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258 [28]

Yukarıdaki alıntıda Senenmut’un Hatşepsut’dan ayrıldığı ve Thutmos III’ün saltanatı boyunca onlardan ayrı yaşadığının düşünüldüğü yazıyor.

Kaynak: The Complete Valley of the Kings Tombs and Treasures of Egypts Greatest Pharaohs by C. N. Reeves, Richard H. Wilkinson, Nicholas Reeves, Sayfa 91 [29]

Yukarıdaki alıntıda Senenmut’un Hatşepsut’un ölümünden 3 sene önce bilinmeyen bir nedenden dolayı gözden düştüğü yazıyor. Bu da Kuran’da anlatıldığı gibi Hz Musa’nın Mısır’da bir kıptiyi öldürdüğü için gözden düşmesi ve aranması, bunun sonucunda ülkeyi terk edip kaçması olayına uymaktadır.

Mısır kayıtlarında Hz Musa
Kaynak: All About History Book Of Pharaohs – 2nd Edition 2021, Sayfa 58 [30]

Yukarıda verilen alıntıda ise Hatşepsut’un diş iltahabından veya zehirlenerek ölmüş olabileceği yazıyor.

Senenmut’u koruyan Hatşepsut’a kızgın olan Thutmose III, Senenmut’u bir şekilde devre dışı bıraktıktan bir veya üç yıl sonra Hatşepsut’un da ölmesi ve sonra her ikisinin adları kayıtlardan silinerek saklanmaya çalışılması Thutmose III’ün her ikisine olan kızgınlığını gösteriyor.

Hatşepsut ve Senemut’un adının ve izlerinin yok edilmeye çalışılması

Kaynak: Chronicle of the Pharaohs The Reign-By-Reign Record of the Rulers and Dynasties of Ancient Egypt With 350 Illustrations 130 in Color by Peter A. Clayton, Sayfa 108 [31]

Yukarıdaki alıntıda Hatşepsut’a öfkelenen Thutmosis III’ün Hatşepsut’tan kalan her şeyi yok ettiği ve Senenmut’un yaptığı obeliksleri de duvarlarla sakladığı, kitabesini de yok ettiği yazıyor. Sorunu sadece Hatşepsut ile değildi, Hatşepsut’un himayesindeki Senenmut ile de sorunluydu.

Kaynak: The Oxford Encyclopedia of Ancient Egypt P-Z ( vol 3 ) by Donald B. Redford, Sayfa 401 [32]

Yine yukarıdaki alıntıda Thutmose III’ün Hatşepsut öldükten sonra adına yapılan yapıtları sildirdiği aktarılıyor.

Hatşepsut’un kızı Neferure

Kaynak: Scanning the Pharaohs CT Imaging of the New Kingdom Royal Mummies by Hawass, Zahi, Saleem, Sahar, Sayfa 44. [33]

Senenmut Hatşepsut’un kızı Neferure ile birlikte resmedildiği çok sayıda heykel yaptırmıştır. Bu heykellerde Senenmut Neferure’yi kucağında taşımaktadır. Yani birisi Hatşepsut’un saraya alıp sahip çıktığı, sarayda yetiştirdiği evlatlığı ve diğeri ise öz kızı. İşte bunlar kardeş gibi olmalı ve ikisine ait çok sayıda heykel olmasının sebebi de aralarındaki bağı gösteriyor. Hatşepsut, Neferure’yi Senenmut’un eğitimine vermiştir.

Yukarıdaki alıntıda Hatşepsut’un Neferure’yi Thutmose III’e eş olarak verdiği ve Firavun’un eşi yaptığı anlatılıyor. Kim bilir Hz Musa Allah’ın elçisi olarak Firavun’a gittiğinde Firavun’un ona iman eden karısı da Neferure olabilir. Çünkü Senenmut’un küçük kardeşi gibiydi.

Hatşepsut ve Senenmut hakkında işçilerin dedikodusu

Mısır’da işçilerin kaldığı odaların duvarlarının birinde kraliçe ile ilişkiye giren bir adam tasviri amatörce kazınmış. İşçiler sivri bir eşyanın ucuyla böyle bir resim kazımış. O dönemde kraliçeye en yakın kişi Senenmut olduğu için bu resmin Hatşepsut ve Senenmut hakkında çizildiğini düşünen araştırmacılar var. Bu yüzden bazıları onların gizli bir sevgili olabileceği yorumunu yapmışlar. Fakat çoğu araştırmacı bunun ancak işçilerin bir dedikodusu olduğunu ve bir şeyin ispatı olmadığını söylemektedirler. Hatşepsut ile Senenmut’un sevgili olduğuna dair bir kanıt olmadığını belirtmektedirler. (Kaynak: Chronicle of the Queens of Egypt From Early Dynastic Times to the Death of Cleopatra by Joyce Tyldesley, Sayfa 98-99) 

Kaldı ki bir sonraki başlıkta gösterildiği gibi hanedan dışından olduğu halde Senenmut’u saraya küçükken alıp büyüten de Hatşepsut’tur. Annesi gibiymiş.

Kaynak: The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258 [34]

Yukarıdaki kitapta da bu sevgili hikâyesinin çürük ve asılsız olduğu belirtilmektedir.

Hatşepsut’un Senenmut’u büyütmesi

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 47 [35]

Yukarıdaki alıntıda ise Senenmut’un kendi sözleri veriliyor. Senenmut kendisini Hatşepsut’un büyüttüğünü söylüyor. Senenmut şöyle diyor:

“Leydim, tanrının karısı Hatşepsut, tekrar tekrar iyilikler yaptı, o yaşasın; beni büyüttü ve zenginleştirdi; Yetkililerin önüne terfi ettim, kendi görüşüne göre mükemmelliğimi fark etti.”

Hatşepsut’un Mısırdaki ünvanı Tanrının karısı idi, günümüzde önemli birinin adı söylenirken SAYIN kelimesi eklenmesi neredeyse bir zorunluluk görüldüğü gibi o zaman da Hatşepsut’tan söz edilirken bu şekilde ünvanıyla söylenmesi gerekirdi. Elbette Hz Musa Medyen’de hidayeti bulmadan önce saray kurallarına uyması gerekirdi. Musa sarayda yetiştiyse ancak onların dinlerine saygı duyduğu için olabilir. Bu yüzden Hz Musa’nın sarayda iken ve Peygamberlik sonrası hayatının aynı açıklıkta olmasını beklemiyoruz.

Senenmut’un ideolojik dönüşümü

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48 [36]

Yukarıdaki alıntıda ise Hatşepsut’un “Tanrının karısı” ünvanı her yerde kullanılmasına rağmen ve Senenmut’un da bunu bir kez kullanmasına rağmen kasıtlı olarak atladığını yazıyor. Elbette bundaki amaç nedir bilemiyoruz. Bir yerde bu ünvanı kullanıp başka yerlerde kasıtlı olarak kullanmaması için sadece ilginç diyebiliriz veya ideolojik bir dönüşüm geçirdiğini gösterebilir. Bazı Mısırologlar ideolojik dönüşüm olarak açıklıyor. Daha fazla çıkarımlar kanıta dayalı çıkarımlar olmaz. Fakat kasıtlı olarak atlanmış olması gerçekten ilginç.

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48 [37]

Yukarıdaki alıntıda ise Senenmut’un kendi adına yaptırdığı mezarda Hatşepsut için “kralların karısı” ünvanını terk ettiği, bunun yerine “kralın ilk doğan kızı” yazdırdığı bildiriliyor. Bu bir ideolojik değişmeyi gösteriyor diye ekliyor.

Eğer Senenmut’ta bir ideolojik değişme varsa, son zamanlarında tevhide doğru bir yöneliş içinde olmasından kaynaklanmış olabilir. Ya da sarayda konumu yükseldikçe Mısır dini inançlarını biraz daha rahat terk etmesinden kaynaklanıyor olabilir.

Kaynak: All About History Book Of Pharaohs – 2nd Edition 2021, sayfa 57 [38]

Yukarıdaki alıntıda Senenmut’un “Tanrı’nın hanımının (Hatşepsut’un) yardımcısı” ünvanı ile ilk olarak kayıtlara geçtiğini ama Hatşepsut’un taç giymesinden sonra daha prestijli ünvanlar aldığını yazıyor.

Senenmut kendini savunuyor

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 45 [39]

Yukarıdaki alıntıda bir stela üzerinden çıkan ve Senenmut’a ait olduğu bilinen bir söz verilmiş. Yazar Senenmut’un güzel karakterinin şu sözleriyle belli olduğunu yazmış: “Ben doğru biriyim, suçsuzum. Kraliyetten biri gibi gömülmekle taltif edilerek olgun yaşa ulaştım. Herhangi bir hatam olmadı. Hakkımda herhangi bir suçlama bulunamaz.”

Senenmut’un bu savunmayı ne için yaptığını bilmiyoruz. Kim bilir saraydaki son zamanlarında üzerine çok gelmeye başlamışlardı ve bir açığını arıyorlardı ki onu saraydan kovabilsinler ve böylece sıra Hatşepsut’a gelsin.

Hz Musa ise bir saray mensubu olduğu halde neden sıradan bir kıptiyi öldürünce korkup şehirden kaçmış ki diye eskiden çok düşünürdüm. Sıradan birini öldürdüğü için saraydan ve kraliyet ailesine yakın olan biri neden böylesine kaçtı? Cevabı Senenmut’un hayatından anladım ki Thutmose III’ün Senenmut’a olan kini onda sürekli bir açık arıyordu. Onu suçlamak için bir bahane gözetliyordu ve Senenmut da herhangi bir suçun kendi sonunu hazırlayacağının farkında idi. Herhangi bir suç işlemesi daha önceki bu tür savunmalarını geçersiz kılacaktı. Senenmut’u bahanesiz öldüremiyordu, çünkü Hatşepsut’un koruması altında idi. Bu yüzden kıptiyi öldürmesinin Thutmose III’e gerekli bahaneyi verdiğini biliyordu.

Senenmut’un anne ve babasına yaptırdığı mezarlar

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48 [40]

Yukarıdaki alıntıda belirtildiği gibi Senenmut annesi ve babası için de birer mezar yaptırmış. Bu mezarlar 1935 senesinde yapılan kazılarda ortaya çıkmış. Babasının Mısır’daki adı Ramose ve annesinin adı ise Hatnofer’miş. Kaynaklarda Senenmut’un ailesinin Mısır kökenli olmadığı yazıyor. Fakat buna rağmen Ramose gibi Mısır kökenli biri isim kullanıyor, tıpkı Senenmut gibi. Bu isimlendirmeler oraya yerleşmiş halkların dönüşümü olarak algılanabilir. Hz Yusuf’tan sonra İsrailoğullarının orada sayısı arttığı kabul edilirse aradan geçen 400 senelik bir zaman zarfında Mısır’lılara benzemiş veya uyum sağlamak zorunda bırakılmış olabilirler.

Kuran’ın anlatısına göre Firavun’un İsariloğullarını (hatta tüm Hiksoslar’ı) köleleştirmiş olması ve çocuklarını öldürecek kadar ileri gittiği düşünüldüğünde onların isimlerini de etnik ve kültürel transformasyona tabi tutması, Mısır’lı isimlerini kullanmalarını istemesi de makul görünüyor. Yani Senenmut’un ailesi Mısır kökenli olmadığı halde Mısır’lı ismi kullanmaları, azınlıkların bulunduğu zor durumdan olması kuvvetle muhtemeldir. Bu insanların kendi aralarında kullandıkları adlar Ortadoğu adı bile olsa adlarına lahit yapılacağı için resmi adlarının Ortadoğulu adı ile kullanılmasını da beklemiyoruz. Bunun yerine Mısır’lı adları kullanmış olabilirler. Mısır’ın normlarını çiğneyerek Ortadoğulu isimleri olan kişilere lahit yaptırmak çok da gerçekçi olmazdı.

Kuran’da Hz Musa’nın bebek iken annesine geri verildiği yani annesinin saraya alınıp ona bakıcı olarak tayin edildiği yazılıdır. Anlatıya göre Hz Musa bebek iken Nil’de kralın hanımı tarafından bulunup saraya alındığında hiçbir kadının sütünü emmemiş. Kraliçe de (Hatşepsut) çaresiz durumda kalınca şehirden emzikli kadınların getirtilmesini istiyor. Hz Musa’nın ablası da bu durumu fırsat bilip size o bebeği emzirecek bir kadın getireceğim diyor. Böylece Hz Musa’nın öz annesini saraya sokuyor ve Hz Musa da onun sütünü emince artık Hz Musa’yı öz annesinin bakıcılığına veriyorlar. Büyüyüp aklı başına gelince öz annesi ona gerçekleri anlatmış olmalı. Çünkü Medyen’den dönerken Tuva vadisinde Allah onu elçi yaptığında Hz Musa kardeşi Harun’un da yardımcı olarak verilmesini istiyor. Demek ki kardeşlerini de biliyordu. İşte ailesini iyi tanıyan Hz Musa’nın anne ve babasına birer mezar yaptırmış olması da onun her ne kadar sarayda büyümüş olsa da öz ailesine olan sadakatini gösteriyor.

Firavun Thutmose III’ün inşaat işleri

Thutmose III ömrünün son 10 senesinde inşaat faaliyetlerine ağırlık vermiştir (Ekran alıntısı aşağıda). Kuran’da da Firavun’un kazıklar sahibi olduğu ve taş işçilerinin başı Haman ile diyalogları haber verilmiştir.

Kaynak: Cline, E. H. (2006). Thutmose III: a new biography. University of Michigan Press. Sayfa 214

Ömrünün son on yılında inşaat işlerine ağırlık veren Thutmose III kendi adına çok sayıda obelisk (dikilitaş) diktirmiştir. Mısır tarihinin en büyük ve ün ünlü obelskleri (dikilitaş) Thutmose III’e aittir. Bunlardan bazılarını örnek olarak verecek olursak, Thutmose III’ün diktirdiği obelisklerden biri bugün İstanbul Sultanahmet meydanında bulunan Dikilitaş diye bilinen obeliskdir. Dördüncü yüzyılda Theodosius tarafından Mısır Karnak tapınağından Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’e (bugünkü İstanbul) getirilmiştir.

Fecr 10: Kazıklar sahibi Firavun’a… Onlar ki, ülkelerde tağutlaşmışlardı.

https://www.worldhistory.org/image/6009/obelisk-of-thutmose-iii-istanbul/

Thutmose III tarafından dikilen obelsklerden bir diğeri de 1880 yılında Amerika’nın New York eyaletine Central Park’a dikilmiştir.

Thutmose III’e ait bir obelisk 1880 yılında New York’a taşınmış ve dikilmiştir. Görsel kaynağı: https://en.wikipedia.org/wiki/Cleopatra%27s_Needle_%28New_York_City%29

Yine Roma meydanındaki obelskin sahibi de Thutmose III’dür. Bu obelisk Mısır tarihinde yapılmış en büyük obelskdir. 

İmparator Konstatin (280-337) tarafından Roma’ya götürülüp dikilen Thutmose III’e ait obelisk. Bu obelisk Mısır tarihinin en büyük obeliskidir. Görsel kaynağı: http://omeka.wellesley.edu/piranesi-rome/exhibits/show/romanobelisks/the-lateran-obelisk

Thutmose III’ün dikilitaşları adeta Dünya’yı sarmış gibi görünüyor. Acaba Kuran bu yüzden mi bu lanetli adamın dikilitaşlarına dikkat çekti?

Fecr 10: Kazıklar sahibi Firavun’a… Onlar ki, ülkelerde tağutlaşmışlardı.

THUTMOSE III’ün ölümünden sonra 8 ay Firavunsuz dönem

Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 421 [41]

Yukarıdaki alıntıda bahsedildiği gibi Hatşepsut’un adını her yerden sildiren Firavun Thutmose III’ün ölüm tarihi de Mısırologlar için gizemli bir olaydır. Çünkü kayıtlara göre Thutmose III’ün ölümünden sonra oğlu Amenhotep II’nin tahta çıkışı arasında 8 ay bir Firavunsuz süre vardır. Bazı araştırmacılar oğlunun bir önceki sene tahta geçmiş olabileceğini teorize etmişler fakat bu seferde Thutmose III’ün ölümünden 4 ay önce tahta geçmiş olurdu ki bu da mantıklı görülmemiştir. İşte Thutmose III’ün ölümünden sonra neden 8 aylık bir Firavunsuz dönem olduğunun gizemi Mısırologlar tarafından hâlâ bir tartışma konusudur.

Kuran’da da Firavun suda boğulduktan sonra Mısır’ın zenginlikleri geride kalan İsrailoğullarına kaldığı yazar. Yani anlaşılan o ki Kuran’a göre Firavun’un ölümü bir şok etkisi yapmış, devlet bir müddet toparlanamamış, bu dönemde geride kalan Hiksoslar ise yağma ve talana başlamışlardır. Mısır’ın zenginliklerini yağma etmişlerdir. İşte Thutmose III’ün ölümünden sonra 8 aylık bir firavunsuz dönem bu olguyu açıklıyor.

Sonuç

Musa dönemindeki Firavun konusunu şöyle özetleyebiliriz:

Mısır kayıtlarında Hz. Musa, Musa ismiyle geçmemektedir. Çünkü Musa evlatlık demek olup saray içinde kullanılan resmi olmayan adıdır, Hz Musa Mose (evlatlık, oğul) diye çağrılırdı. Birinci Tuthmose’nin kızı ve II. Thutmose’nin karısı olan Hatşepsut tarih kayıtlarına göre saraydaki adı Senenmut olan bir çocuğu hanedandan olmadığı halde hilaf-ı adet olarak kraliyet mensubu yapıyor. Senenmut Mısır yerlisi bir aileden değil, Mısırlıların aşağıladığı Hiksoslardandır. Senenmut için de bir kral mezarlığı başlanmış olmasına rağmen hilaf-ı adet olarak lahiti bitirilmemiş ve Senenmut buraya hiç konulmamıştır. Senenmut gücünün zirvesinde iken kayıplara karışıyor. Hatşepsut’a kızan III. Thutmose tek başına iktidar olduğu zaman Hatşepsut ve Senenmut hakkındaki kayıtları sildiriyor. Muhtemelen daha sonraki devirlerde de İsrailoğullarının kaçışı ve Firavun’un boğulması gibi olaylar sansürlendi veya bir mağlubiyet olduğu için kaydedilmedi. Hatta III. Thutmose öldükten sonra 8 aylık bir Firavunsuz dönem oluşuyor. Mısırlılar sadece başarılarını kaydettikleri için bu 8 aylık dönemde ne yaşanıyor bilmiyoruz.

III. Thutmose’nin vezirinin mezarından çıkan yazılar Firavun’un Tanrı’nın oğlu değil Tanrı’nın kendisi olarak görüldüğünü yazıyor. 

İsrailoğullarının bu Firavunlar döneminde sıkıntılar yaşamış olması hakkında önemli bir bilgi de Hiksosların Mısır’daki hakimiyetine bu Firavun ailesi son vererek Mısır’da yeni krallık dönemini kurmuşlardır. Hiksoslar İsrailoğulları’nun da içinde bulunduğu Suriye-Filistin kökenli halklara Mısır’da verilen isimdir. Birinci Ahmose, Hiksosları yenmiş ve yeni krallık devri başlamıştır.  Hiksoslar yeni krallık döneminde yenildiği için köleleştirilmişler ve ağır koşullara maruz bırakılmışlardır. Bu yüzden Firavun onların çocuklarını katlettirecek kadar ileri gitmiştir, çünkü Hiksoslar o dönemde savaş esiri köleler olmuşlardır. Yine Firavunların isimlerinin başında Mose isminin geçmesi de Mose (Musa) isminin Firavunların o döneminde popüler olduğunu gösterir. Ayrıca Firavun ismi de ilk defa bu Mısır krallarının kullandığı bir ünvandır. Tüm deliller Musa ile uğraşan Firavunların bunlar olduğunu açıkça göstermektedir. 

Ayrıca Hiksoslar, bu yeni krallık kurulana kadar kendi krallıklarına sahipti. Kuran’da geçen Karun isimli kişinin İsrailoğullarından olmasının sebebi de muhtemelen O’nun savaşta Firavunların tarafında durması ve böylece kendi halkına ihanet etmesi idi. Bu yüzden Hiksos krallığından kalma bir sarayı vardı ve çok zengindi. Bu yüzden Firavun İsrailoğullarını köleleştirirken ona ve sarayına dokunmamıştı. Çünkü O kendi kabilesine karşı Firavun’un müttefiki idi. Tarihi kayıtlardan bildiğimiz gibi Hiksosların bu yenilgiden önce zengin olmasından dolayı Karun’un neden Firavun döneminde zenginliğini koruduğunu anlayabiliriz.

Ipuwer papirüslerine göre Hz. Musa zamanında yaşanan felaketlere benzer felaketlerin Mısır’da yaşandığı ve bu olaylardan sonra Mısır’ın mücevherlerinin kölelere kaldığı Mısır kayıtlarında yazıyor ki Kuran’da da aynı şekilde haber veriyor. Şu an için en güçlü kanıtlar bize yukarıda anlattığımız Firavunlar dönemini göstermektedir. Mısır kayıtlarında Hz. Musa yok mu sorusunun cevabını evet var olarak rahatlıkla verebiliriz. Mısır kayıtlarında Hz. Musa geçmektedir fakat ismi Musa olarak aranmamalıdır. 

Ayrıca Filistin kralının Mısır’dan gelen İsraioğullarını Firavun’a şikayet ettiği yazı bu tarihlere uyuyor. Yine Yahudi kaynaklarında Süleyman mabedinin yapılışından 480 yıl önce Mısır’dan çıkış gerçekleşti diye yazması da bu tarihlere uyuyor. Senenmut’un, Thutmose III’ün ve Hatşepsut’un hayatları ise tamamen uyuyor.

Musa dönemindeki Firavun konusunu anlattığımız bu yazıda insanların aklına bir Firavun yerine iki Firavun değişmiş olması takılabilir. Çünkü bugüne kadar Musa’yı saraya alan Firavun ile boğulan Firavun’un hep aynı olduğunu hayal ettik. Fakat şunu bilmeliyiz ki Kuran’da bu Firavunların aynı kişi olduğu bahsedilmiyor ve o yüzden farklı Firavunlar olduğunu tespit etmemiz Kuran ile çelişir bir durum değildir. Hatta Hatşepsut’u da sayarsak Musa üç Firavun ile muhatap oluyor. Senenmut Mısır’dan ayrıldığında başta Hatşepsut ve Thutmose III vardı, döndüğünde ise Thutmose III tek başına firavun olmuştu.

Mısır kayıtlarında Musa bu yeni krallık döneminin başlangıcında geçmektedir ve Hz Musa’nın saraydaki adının Senenmut olduğu anlaşılıyor yine Musa dönemindeki Firavunun Thutmose III olduğu da anlaşılıyor.

Önemli Not: Yazılarımızın hakları saklıdır. Alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

Mısır kayıtlarında Hz. Musa ve Musa dönemindeki Firavun yazımızın tamamlayıcı yazıları da vardır. O yazıları da tavsiye ederim: 

309# Eski Mısır’da ateşte pişmiş tuğla yapımı

310# Kuran’da Haman mucizesi (MCC). Haman kimdir?

Referanslar

  1. https://www.ancient-origins.net/history-famous-people/moses-0012411.
  2. http://www.aloha.net/~mikesch/moses.htm.
  3. https://www.osirisnet.net/tombes/pharaons/thoutmosis4/e_thoutmosis4_01.htm.
  4. Habicht, M. E., Bouwman, A. S., & Rühli, F. J. (2016). Identifications of ancient E gyptian royal mummies from the 18th Dynasty reconsidered. American journal of physical anthropology, 159, 216-231.
  5. https://tim-theegyptians.blogspot.com/2017/03/the-search-for-senenmut.html.
  6. Habermehl, A. (2018). The Ipuwer Papyrus and the Exodus. In The Proceedings of the International Conference on Creationism (Vol. 8, No. 1, p. 42).
  7. https://en.wikipedia.org/wiki/Ipuwer_Papyrus.
  8. https://religion.wikia.org/wiki/Crown_Prince_Thutmose
  9. A. H. Gardiner, “The Autobiography Of Rekhmerēʿ”, Zeitschrift Für Ägyptische Sprache Und Altertumskunde, 1925, Volume 60, s. 69.
  10. K. Sethe, Urkunden Der 18. Dynastie: Historisch-Biographische Urkunden, 1909, Volume IV, op. cit., IV 1074, 8-10. For translation of the inscription see A. H. Gardiner, “The Autobiography Of Rekhmerēʿ”, Zeitschrift Für Ägyptische Sprache Und Altertumskunde, 1925, op. cit., p. 66.
  11. K. Sethe, Urkunden Der 18. Dynastie: Historisch-Biographische Urkunden, 1909, Volume IV, op. cit., IV 1075, 13-14. For translation of the inscription see A. H. Gardiner, “The Autobiography Of Rekhmerēʿ”, Zeitschrift Für Ägyptische Sprache Und Altertumskunde, 1925, op. cit., p. 68.
  12. A. H. Gardiner, “The Autobiography Of Rekhmerēʿ”, Zeitschrift Für Ägyptische Sprache Und Altertumskunde, 1925, op. cit., p. 66.
  13. https://mummipedia.fandom.com/wiki/Amenhotep_II
  14. https://en.wikipedia.org/wiki/Thutmose_III
  15. https://www.islamic-awareness.org/quran/contrad/external/haman
  16. https://www.metmuseum.org/toah/hd/amlet/hd_amlet.htm
  17. https://www.studylight.org/commentaries/eng/bcc/1-kings-6.html
  18. https://www.worldhistory.org/Thutmose_III/
  19. http://www.sofiatopia.org/maat/hidden_chamber03.htm
  20. Hornung, E. : The Ancient Egyptian Books of the Afterlife, Cornell University Press – Ithaca, 1999.
  21. The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258
  22. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 47
  23. Pharaoh’s Land and Beyond. Ancient Egypt and Its Neighbors by Pearce Paul Creasman, Richard H. Wilkinson, Sayfa 73 
  24. The Oxford History of Ancient Egypt by Ian Shaw, Sayfa 262
  25. Chronicle of the Pharaohs The Reign-By-Reign Record of the Rulers and Dynasties of Ancient Egypt With 350 Illustrations 130 in Color by Peter A. Clayton, Sayfa 110
  26. Chronicle of the Queens of Egypt From Early Dynastic Times to the Death of Cleopatra by Joyce Tyldesley, Sayfa 163
  27. The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 120
  28. The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258
  29. The Complete Valley of the Kings Tombs and Treasures of Egypts Greatest Pharaohs by C. N. Reeves, Richard H. Wilkinson, Nicholas Reeves, Sayfa 91
  30. All About History Book Of Pharaohs – 2nd Edition 2021, Sayfa 58
  31. Kaynak: Chronicle of the Pharaohs The Reign-By-Reign Record of the Rulers and Dynasties of Ancient Egypt With 350 Illustrations 130 in Color by Peter A. Clayton, Sayfa 108
  32. The Oxford Encyclopedia of Ancient Egypt P-Z ( vol 3 ) by Donald B. Redford, Sayfa 401
  33. Scanning the Pharaohs CT Imaging of the New Kingdom Royal Mummies by Hawass, Zahi, Saleem, Sahar, Sayfa 44.
  34. The British Museum Dictionary of Ancient Egypt (Ian Shaw, Paul T. Nicholson), Sayfa 258
  35. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 47
  36. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48
  37. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48
  38. All About History Book Of Pharaohs – 2nd Edition 2021, sayfa 57
  39. Kaynak: Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 45
  40. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 48
  41. Thutmose III A New Biography by Eric H. Cline, David OConnor, Sayfa 421

Sık Sorulan Sorular

Kuran’da Musa’nın nehre bırakılıp bulunması dönemdeki Firavun ile Mısır’dan halkını çıkardığı Firavun ayetlere bakınca aynı olduğu görülüyor Bkz: Şuara 18

O ayet Musa’yı bulan Firavun’un çıkıştaki Firavun olduğunu göstermez. Önce ayete bakalım: 
Firavun, şöyle dedi: “Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin.”
Yazıda Musa’nın bebekken geldiği sarayda II. Thutmose vardı dedik. Boğulan Firavun ise III. Thutmose olmalı dedik. III. Thutmose de kraliyet ailesindendi. Musa’yı kraliyet ailesinden görmüyordu ama kendisi öz kraliyet ailesindendi. Bu yüzden Musa’ya diyor ki BİZ seni aramıza aldık. Yani ailemiz seni arasına aldı ve bizimle beraber yetiştin. Burada iki Firavun’un aynı olduğuna dair bir ifade yok.

Musa dönemindeki Firavun kimdir?

Musa döneminde denizde boğulan Firavun III. Thutmose idi.

Mısır kayıtlarında Musa’nın adı geçer mi?

Musa ismi direk geçmez. Musa ismi evlatlık demek olup Musa’ya göbek adı gibi takılmış günlük dilde kullanılan addır. Senenmut adlı evlatlık Hz Musa’ya tıpatıp uyuyor.

 

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Loading spinner

Kurtuluş Berzan

Yazar 1979 doğumludur. Palandöken dağının eteklerinde yaşamaktadır. 20 yıldır dini ve bilimsel kitaplar okumaktadır. 2018 yılının başından beri öğrendiklerini, çözümlemelerini ve yeni araştırmalarını bu sitede yayınlamaktadır. Doktora derecesine sahiptir. Yazılarımızdan alıntı yapma kuralları için tıklayınız.

8 Yorum

  1. Aklıma bir soru takıldı
    3.tuhutmose eğer boğularak ölmüşse mumyasının olmaması gerekir ama mumyası var

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Ayette bugün senin cesedini kurtarıp çağlar ötesine taşıyacağız deniyor. İşte bu ayet cesedin boğulduktan sonra bulunup mumyalanmasını işaret ediyor Allahu alem. Yani cesedi kaybolabilirdi ama Allah kaybettirmedi.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

  2. Hocam en sonda boğulan II. Amenhotep demişsiniz ardından III. Thutmose demişsiniz. Orayı anlamadım..
    Bir diğer husus Musa aleyhisselamın saraydaki inancı meselesi. Ben Musa aleyhisselamın sarayda onların inancına meylettiğini düşünmüyorum hocam. Çünkü bu peygamberlerin, küçük zelleler dışında, ismet sıfatına aykırı bir durum olur. En fazla onların inancına saygı duymuştur. Bahsettiğiniz gizli ibadet mekânı da bu duruma işaret ediyor olabilir. Muhtemelen Musa aleyhisselam inancını gizli yaşıyordu. Ancak bir taraftan da içinde bulunduğu ortama ihanet edemezdi. Hem onu o saraya gönderen de Allahu Teala, firavunun karısını iman ettiren de Allahu Teala. Demek ki firavunun eşi de imanını saklıyordu içinde. Kader böyle bir şey olsa gerek.

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Yazının ilk halinde Thutmose ile oğlu II. Amenhotep arasında kalmıştım. Amenhotep’in mumyası parçalanmış ve bu bir işaret olabilir demiştim. Fakat araştırmalarıma devam ettikçe Thutmose hakkında fazla sayıda kanıt buldum ve artık Thutmose’nin boğulan Firavun olduğuna kani oldum. Hz Musa’nın ilk baştan beri Allah’ı bilip bilmediğini bilmiyorum. Kuran bize bir şey demiyor, hadislerde de görmedim. Bu yüzden gizli oda bahsini de vererek olayı önyargılardan arınmış şekliyle anlatmaya çalıştım. Hayatının bir safhasında Allah’ı bilmiyor da olabilir, önemli olan peygamberlikten sonra nasıl yaşadığı değil midir?

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

      1. Hayatının bir safhasında bilmiyor olabilir hocam. Fakat buradan önceki hayatında da tevhid ve hanif inancından uzakta olduğunu düşünemeyiz bence. Nebi aleyhisselam için de Allah Kuran’da “Sen iman nedir kitap nedir bilmezdin” diyor ama bu Nebi aleyhisselamın puta taptığı ve ismet sıfatının zedelendiği anlamına gelmez. En fazla şaşkın şaşkın, bir arayış içinde geziyordur. Bir taraftan da şirkten tiksiniyordur ama kavminin inançlarına da karışmıyordur nübüvvetten önce. Peygamberimiz de buna çok güzel bir misal aslında. Birçok yerde tarihi kaynaklarda da peygamberimizin türlü eğlencelerden ve sapkınlıklardan korunduğu hatta engellendiği yazar. En doğrusunu Allah bilir.

         

        Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

        Loading spinner

        1. Ben bir şey iddia etmediğim için bana karşı savunmaya gerek yok 🙂 Ayrıca Kuran’da Peygamberimize “Seni dalalet içinde bulup hidayet etmedik mi? (Duha suresi)” de diyor. Yani şimdi birisi Peygamber efendimiz peygamberlikten önce dalalet içindeydi dese ona karşı da belki savunuruz ama bu gereksiz bir savunma olur, çünkü bunu zaten Kuran diyor. Peygamberler peygamberlikten sonra ismet sıfatına sahiptirler, ondan önceki hayatlarını ise Allah daha iyi bilir demek lazım.

           

          Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

          Loading spinner

  3. Kurtuluş Hocam,3.Thutmose’un İstanbul Sultanahmet’teki dikilitaşının “Güneydoğu cephesinde: Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve aşağı ve yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.” yazıyor. Bu onun kendisini (haşa) Tanrı-Kral ilan ettiği fikrini çürütmez mi?

     

    Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Loading spinner

    1. Thutmose III’ün kendini Tanrı kral etmesi bir fikir değil, tarihi gerçektir. Horus’a da inanıyordu, kendini Horus ve Ra gibi Tanrı olarak da görüyordu. Yazıda belgeleriyle göstermiştik.

       

      Bu yazı hakkında ne düşünüyorsunuz?

      Loading spinner

Başa dön tuşu